Sayfa 1193/7020 İlkİlk ... 1936931093114311831191119211931194119512031243129316932193 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 9,537 - 9,544 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Avustralyali aktris ve yapimci Margot Robbie'nin dogum gunu (2 Temmuz 1990)






  2. 2 Akademi, 2 Golden Globe Odullu Amerikali tiyatro ve sinema oyuncusu James Stewart'in olum yildonumu (2 Temmuz 1997)




  3. J. K. Rowling, Harry Potter ve Sirlar Odasi romanini (Harry Potter and the Chamber of Secrets - Harry Potter e la Camera dei Segreti) 2 Temmuz 1998 tarihinde yayinladi

    "Harry, Malfoy'a bir gidiklanma buyusu yapmisti, o da gulmesini kesemiyordu bir turlu. Harry geriye cekildi, icinde sanki o yerde yatarken Malfoy'u buyulemek sportmence olmazmis gibisinden belli belirsiz bir duygu vardi. Hataydi tabii. Malfoy, soluk almaya calisarak asasini Harry'nin dizlerine tuttu, solugu kesilerek, "Tarantallegra!" diye bagirdi. Bir saniye sonra Harry'nin bacaklari onun kontrolu disinda bir tur step yaparak dans etmeye koyuldular."

    "Durun! Durun!" diye bagirdi Lockhart, ama Snape idareyi ele aldi.

    "Finite Incantatem!" diye bagirdi. Harry'nin ayaklari dans etmeyi birakti, Malfoy gulmeyi kesti, kafalarini kaldirip bakabildiler."



    "Harry had hit him with a Tickling Charm, and he could barely move for laughing. Harry hung back, with a vague feeling it would be unsporting to bewitch Malfoy while he was on the floor, but this was a mistake; gasping for breath, Malfoy pointed his wand at Harry's knees, choked, "Tarantallegra!" and the next second Harry's legs began to jerk around out of his control in a kind of quickstep."

    "Stop! Stop!" screamed Lockhart, but Snape took charge.

    "Finite Incantatem!" he shouted; Harry's feet stopped dancing, Malfoy stopped laughing, and they were able to look up.

  4. Italyan asilli Amerikali yazar, senarist ve gazeteci Mario Gianluigi Puzo’nun olum yildonumu (2 Temmuz 1999)

    “Sevdigin insanlara hayir diyemezsin. Hic olmazsa SIK SIK. Isin sirri burada. Ama hayir demek zorunda kalirsan bunu, evet demek dercesine soylemelisin. Ya da onlari hayır demek zorunda birakacaksin. Sabirli olmali, zamani beklemelisin.”



    “Non puoi dire di no alle persone che ami, almeno non sempre. Questo è il segreto. Quindi quando lo fai, deve suonare come un sì oppure portare loro a dire no. Devi prenderti il tempo e il fastidio.”



    "Tum yasamim boyunca calistim. Aileme bakmak icin yaptigim islerden dolayı ozur dilemem. Ve kodamanlarin tuttugu iplerle, oynatilan bir kukla olmayi reddettim her zaman. Kimseye ozur borcum yok. Benim sectigim yol bu."



    "Io ho sempre lavorato e non ho rimorsi, ho avuto cura della mia famiglia e ho sempre rifiutato di fare il pupo attaccato ai fili tenuti in mano da quei pezzi i' novanta. E non ho rimpianti, era la mia vita."Don Vito Corleone,Il padrino





    Ben… Karima ihanet ettim.
    Kendime ihanet ettim.
    Adam oldurdum.
    Adam oldurulmesi icin emir verdim.
    Oldurdum…Agabeyimin olumunu emrettim.
    Beni incitmisti.
    Annemin oglunu oldurdum.




    “Fredo… Sen benim abimsin, ve seni severim. Ama sakin bir daha aileye karsi birisinin tarafini tutma! Sakin!”





    “Ailesiyle zaman gecirmeyen biri asla gercek bir adam olamaz.”

  5. Auschwitz’ten kurtulan, Nobel Baris Odulu sahibi, Rumen asilli Amerikali yazar, profesor, siyasi eylemci Elie Wiesel'in olum yildonumu (2 Temmuz 2016)

    "Hepimizi kamptan cikardilar. Yarim saatlik bir yuruyusten sonra raylarla bolunmus bir tarlanin ortasina vardik. Burada trenin gelmesini bekleyecektik. Kar siklasmisti. Hareket etmek ve oturmak yasakti. Ortulerimizin uzerinde kalin bir kar tabakasi olusmaya baslamisti. Her zamanki tayinimiz olan ekmek getirdiler. Uzerine atildik. Aramizdan biri, susuzlugunu kar yiyerek bastirmayi akil etti. Digerleri de hemen onu taklit etmeye koyuldular. Egilmeye hakkimiz olmadigindan, herkes kasigini cikarmis, yanindakinin sirtinda birikmis kari yiyordu. Bir lokma ekmek ve bir kasik kar. Bu manzara bizi izleyen SS'leri gulduruyordu." Gece



    "We were led out of the camp. After a half-hour march, we arrived in the very middle of a field crossed by railroad tracks. This was where we were to wait for the train's arrival. Snow was falling heavily. We were forbidden to sit down or to move.The snow began to form a thick layer over our blankets. They brought us bread - the usual ration. We threw ourselves upon it. Someone had the idea of appeasing his thirst by eating the snow. Soon the others were imitating him. As we were not allowed to bend down, everyone took out his spoon and ate the accumulated snow off his neighbor's back. A mouthful of bread and a spoonful of snow. The SS who were watching laughed at this spectacle."

  6. "Lolita, hayatimin isigi, kasiklarimin atesi. Gunahim, ruhum, Lo-Li-Ta; Dilin ucu damaktan dislere dogru uc basamaklik bir yol alir, ucuncusunde gelir dislere dayanir. Lo-Li-Ta. Sabahlari ayaginda corabinin teki, bir elli boyu ile Lo idi, sadece Lo. Ayaginda bol gundelik pantolonu ile Lola. Okulda Dolly. Kayitlardaki noktali cizgilerde Dolores. Ama benim kollarimda hep Lolita idi." Vladimir Nabokov, Lolita



    "Lolita, luce della mia vita, fuoco dei miei lombi. Mio peccato, anima mia. Lo-li-ta: la punta della lingua compie un percorso di tre passi sul palato per battere, al terzo, contro i denti. Lo. Li. Ta.Era Lo, semplicemente Lo al mattino, ritta nel suo metro e quarantasette con un calzino solo. Era Lola in pantaloni. Era Dolly a scuola. Era Dolores sulla linea tratteggiata dei documenti. Ma tra le mie braccia era sempre Lolita."

  7. N. kentine varmayisim
    tam zamaninda oldu.
    Uyarilmistin
    gonderilmeyen mektubumla.
    Kararlastirilan saatte
    olmayabildin orada.
    Tren 3. peronda durdu.
    Bir suru insan indi.
    Yonunu cikisa cevirdiginden
    kalabaliga katildi yoklugum.
    Butun o telasin icinde
    birkac kadin segirtti
    yerimi almak icin.
    Bir adam onlardan birine kostu.
    Adami tanimiyordum,
    ama kadin tanidi onu
    hemen.
    Onlar bizim olmayan dudaklarla
    opusurlerken
    bir bavul yok oldu,
    benimki degil.
    N. kentindeki tren istasyonu
    sinavini gecti
    nesnel varolusta
    akip giden renklerle.
    Her sey yerinde kaldi.
    Yalnizlar acele ettiler
    isaretli yollar boyunca.
    Hatta bir bulusma oldu
    Planlandigi gibi.
    Oradaki varligimizin
    Menzilinin otesinde.
    Olasiligin
    kayip cennetinde.
    Bir baska yerde.
    Bir baska yerde.
    Nasil da cinlamakta bu kisa sozcukler.



    Il mio arrivo nella città di N.
    È avvenuto puntualmente.
    Eri stato avvertito
    con una lettera non spedita.
    Hai fatto in tempo a non venire
    all'ora prevista.
    Il treno è arrivato sul terzo binario.
    È scesa molta gente.
    L'assenza della mia persona
    si avviava verso l'uscita tra la folla.
    Alcune donne mi hanno sostituito
    frettolosamente
    in quella fretta.
    A una è corso incontro
    qualcuno che non conoscevo,
    ma lei lo ha riconosciuto
    immediatamente.
    Si sono scambiati
    un bacio non nostro,
    intanto si è perduta
    una valigia non mia.
    La stazione della città di N.
    Ha superato bene la prova
    di esistenza oggettiva.
    L'insieme restava al suo posto.
    I particolari si muovevano
    sui binari designati.
    È avvenuto perfino
    l'incontro fissato.
    Fuori dalla portata
    della nostra presenza.
    Nel paradiso perduto
    della probabilità.
    Altrove.
    Altrove.
    Come risuonano queste piccole parole.

    Wislawa Szymborska



  8. Eminler
    ansizin beliriveren bir duygunun onlari birlestirdiginden.
    Bir guzelligi var bilmenin,
    Ama belirsizlik daha guzel.

    Birbirlerini onceden tanimadiklarina gore,
    Aralarinda hicbir sey gecmedigini saniyorlar.
    Ama ne derdi: sokaklar, merdivenler ve koridorlar
    Kac zamandir karsilikli gecmis olabilecekleri yerler?

    Onlara sormak isterim,
    Hatirlamiyor musunuz?
    Doner kapida
    Bir yuz yuze gelis
    Kalabalikta duyulan bir ‘affedersiniz’
    Telefonda ‘yanlis numara’
    - Ama cevaplarini biliyorum.
    Hayir, hatirlamiyorlar.

    Cok sasirirlardi
    Uzun zamandir
    Onlarla oynadigina tesaduflerin.

    Tam hazir degil
    Onlarin kaderi olmaya,
    Kah birlestirip ayirip
    Yollarini kesiyor,
    Ve yutkunarak kikirdanmasini
    Bir kenara kaciyor.

    Isaretler vardi, ipuclari,
    Ne yapalim anlasilamazdiysalar?
    Belki uc yil onceydi
    Ya da gectigimiz Sali
    Bir yaprak ucusmadi mi
    koldan kola?
    Dusurulup kaybolan bir sey yerden alindi.
    Kimbilir belki de bir toptu
    Cocuklugun sarmasiklarinda?

    Kapi tokmaklari ve ziller vardi,
    Dokunuslarin dedigi.
    Yan yana bavullar bagaj yerinde.
    Belki de bir gece ayni ruya
    Uyanirken belirsizlesen.

    Her baslangic, eninde sonunda
    Once olanlarin devami,
    Ve olaylarin kitabi
    Hep ortasindan acik.

    Wislawa Szymborska

Sayfa 1193/7020 İlkİlk ... 1936931093114311831191119211931194119512031243129316932193 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •