Sayfa 139/178 İlkİlk ... 3989129137138139140141149 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 1,105 - 1,112 arası.

Konu: Tarihte Bugün

  1. İmparator Wilhelm'in Kudüs ziyareti

    Alman İmparatoru II.Wilhelm'in Kudüs ziyaretinde çekilmiş farklı fotoğraflar. 1898





  2. Kıbrıs'ta kanlı noel

    Binbaşı Nihat İlhan'ın kumsal semtindeki evinin banyosunda şehit edilen eşi ve 3 oğlu. 1963 Lefkoşa

    Nihat İlhan, 1963 yılında o dönem adı Kıbrıs Türk Alayı olan Kıbrıs’taki 650 kişilik Türk gücünün doktoruydu. Kıbrıs tarihine Kanlı Noel diye geçen Rumların silahlı saldırılara başladığı 20 Aralık 1963’teki, Türk Alayı’nda görevi başındaydı. 24 Aralık gecesi Rumlar, Lefkoşa’nın Kumsal semtinde Binbaşı Nihat İlhan’ın evine baskın düzenledi. Rum saldırganlar, Nihat İlhan’ın 3 küçük oğlu, Kutsi, Murat, Hakan ve eşi Mürüvvet’i saklandıkları banyoda küvetin içinde kurşun yağmuruna tutarak katletti.


    Yıllar sonra Nihat İlhan o acı geceyi de şöyle anlattı:
    “Türkiye’de askeri tıp akademisinden mezun olduktan sonra bir helikopter ile Kıbrıs Türk Alayı’na baştabib olarak geldim. O dönemde Türk alayı ile Rum alayı birbirlerinden yüz metre mesafedeydi. Birçok yaralı geliyordu. Eşimi, küçük iki çocuğum ile 3 aylık oğlumu Lefkoşa’nın Kumsal adı verilen bölgesinde kiraladığımız bir eve yerleştirmiştim.

    Ailemin katledildiği 24 Aralık 1963 tarihinde askeri hastaneye yaralı Türkler gelmiş onlarla ilgileniyordum. Katliam olduğu zaman birkaç gündür eve uğramamış ve ailemden haber alamamıştım. Evimizin yakınında kalan bir Türk çoban geldi ve alay komutanının da bulunduğu bir ortamda Rumların Türk subaylarının ailelerine saldırdığını söyledi. Ne olduğunu anlamadık. Hemen eve gitmek istedim ama alay komutanı izin vermedi. Alay komutanı benden o gün yaşayacaklarımla ilgili asker sözü vererek soğukkanlı olmamı istedi. Ben hala ailemin katledildiğini fark etmiyordum. Zırhlı bir araçla Türkiye elçiliğine gittik. Subay eşleri ve elçilik görevlileri doluydu. Kadınlar ağlıyorlardı.

    Hâlâ ailemin öldürüldüğünü anlamadım. Üzerim çok kirliydi ’sıcak suyla banyo yapabileceğim bir yer var mı’ diye sordum. Banyo yaptım. Ardından Türkiye büyükelçisi beni çağırdı. Bana ’başın sağolsun, eşin ve çocuklarını Rumlar katletmiş’ dedi. Katliamın üzerinden 3 gün geçmiş ve benim haberim yeni oluyordu. Ne yapacağımı şaşırdım. İlk sözüm ’Vatan*sağolsun’ oldu.

    Telefon bağlantısı kuruldu ve daha sonra Cumhurbaşkanı olan o dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay beni aradı. Kumsal katliamında ailemin katledilmesinin yanı sıra 35 kişi de yaralanmıştı.

    Katliam, “Kanlı Noel” diye tarihe geçti. Cevdet Sunay önce “Geçmiş olsun” dedi ardından “Biliyorsun Türkiye’de 6-7 Eylül olayları yaşandı. Bir çok Rum ve yabancının evleri yağmalandı, bu olaylar durdurulamadı. Şimdi sen doğrudan*Ankara’ya gelirsen, burada halk ayaklanmış durumda. Kara Eylül’ün bir benzeri yaşanabilir’ dedi. Bu nedenle Ankara’ya gelmememi istedi.

    Eşimi kalbime gömdüm. O günlerde Türkiye ile telefon haberleşmesi kesikti. Ailemin cenazelerini Elazığ'’da doğduğum yerde toprağa vermek istedim. Büyükelçi bana Türkiye ile telefon bağlantısı olmadığını söyledi. Dolayısıyla uçak gelemiyordu. Haber veremiyorduk. Sonunda Türkiye’den iki uçak geldi ve yaralılar ile cenazeleri aldı. Ardından cenazeleri Elazığ'a götürdük. Çocuklarım hala kanlar içindeydi. Ellerimle yıkadım. Şehit eşim ve çocuklarımı Elazığ Askeri Şehitliği’nde toprağa verdim.

    NOT-1: Katliamın yapıldığı Lefkoşa'daki ev müze olarak düzenlenmiş,'Barbarlık Müzesi' ismiyle, 1 Ocak 1996 tarihinde ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır.

    NOT-2: Nihat İlhan, 1970 yılında Elazığ’da İzzetpaşa Sağlık Ocağı doktoru Tülay Hanımla 2. evliliğini yaptı bir oğlu bir kızı daha oldu. TSK'dan 1982 yılında tuğgeneral rütbesi ile emekli oldu. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nda beş yıl süreyle genel müdürlük yaptı.
    24.11.2016 tarihinde hayata gözlerini yumdu.

    NOT-3: O dönem yunan basını yukarıdaki 2 fotoğraf arasındaki pozisyon farkı ile banyo duvarlarında ve küvette hiç mermi izi olmamasından hareketle cenazelerin küvete Türk askerleri tarafından taşınıp mizansen fotoğraflar çekildiğini iddaa etmişlerdir.
    Son düzenleme : metin; 09-02-2019 saat: 01:19.

  3. USS Liberty olayı

    İsrail’e bağlı jetler ve hücum botları Mısır açıklarında bulunan ABD casus gemisi USS Liberty’ye saldırdılar.
    Olayda 34 Amerikalı asker hayatını kaybetti, 171’i yaralandı. 8 Haziran 1967

    Amerika Donanmasına ait USS Liberty, dinleme teçhizatlarıyla dolu bir casus gemisiydi. Kendisini korsanlardan koruyabilmesi için hafif silahlarla donatılmıştı. İsraillilerin giriştiği saldırıya karşılık verebilecek bir donanıma sahip değildi.

    Olay bölgesine bir iki gün önce gelmiş olan gemi sakinleri, o günün şafağında İsrail gözlemci uçaklarının tepelerinde uçtuğunu fark etmişlerdi. Güvertede olan mürettebattan bazıları müttefik İsrail’in pilotlarına el sallayarak onları görmekten son derece memnun olduklarını göstermişlerdi, keza pilotlar da el sallayarak karşılık vermişlerdi. Gemi mürettebatı, herhangi bir kuşkuya yer vermemek adına göndere daha büyük bir bayrak çekmişti.

    Aslında buna pek ihtiyaçları yoktu; geminin arkasında USS Liberty, baş kısmında ise karakteristik numarası olan GTR 5 yazıyordu. İsrail kuvvetleri bu geminin Amerika’ya ait olduğunu çok iyi biliyorlardı. Zira olaydan önceki akşam da gemiyi tanımlayıcı konuşmalar yapmışlardı.

    Neden Oradaydı?
    İsrail yönetimi, savaştan önce ABD’ye komşularıyla savaşmayacağına dair söz vermişti. Ancak 5 Haziran 1967’de ani bir hava saldırısıyla Mısır’a saldırdı.

    Saldırıdan önceyse ABD Tel-Aviv Büyükelçiliği’nin telsiz bağlantısını bozmayı ihmal etmediler.
    USS Liverty’nin görevi ise Mısır’da bulunan Sovyet Rusya birliklerinin hareketlerini takip etmekti. Casus Rus uçaklarının Arap-İsrail savaşında bir rol alıp almayacağını merak ediyorlardı.

    Saldırı
    Olay günü saat 13:53’te İsrailli pilotlar merkeze, gördükleri geminin Amerika’ya ait bir gemi olduklarını bildirdiler.

    Gemi mürettebatı jetleri görmüştü ancak kimse bir saldırı beklemiyordu. Öyle ki, kimi askerler güvertede güneşleniyorlardı.

    İsrail, saldırı öncesi geminin taktik ve istihbarat frekanslarını engellemişti. Bu frekans bilgileri yalnızca müttefiklerin bileceği şeylerdendi.

    İsrail planladığı saldırı için hazırdı ve saat 14:00 sularında uçaklardan güverteye mermi yağmaya başladı. Güneşlenen askerlerin çoğu oracıkta hayatlarını kaybettiler. Kimse ne olduğunu anlamamıştı, müttefik uçağından üzerlerine mermi yağıyordu.

    Mermilerden sonra sıra napalm bombasına gelmişti. Özellikle geminin baş kısmı bu bombalardan dolayı hasar almıştı. 14:35’te İsrail hücum botları sahneye çıktı bu defa.

    Botlardan, USS Liberty’ye 5 torpido fırlatıldı, bunlardan yalnızca biri isabet etti ve geminin gövdesinde 11 x 7 metrelik bir delik açıldı.
    Tam da bu andan sonra botlardaki askerler ABD askerleri kaçamasın diye tahliye sandallarını kurşunladılar.

    Zırh delici mermiler, roketatarlar, bombalar… Gemi delik deşik olmuştu ve hiçbir yer güvenli değildi.Denizcilerden biri, o cehennem ateşi altında hasar gören anteni canı pahasına çalıştırmayı başardı ve gemiden 800 km uzaktaki 6. Filo’ya sinyali ulaştırdı.

    “Korkunç Bir Yanlış Anlaşılma”
    6. Filo’ya kadar giden sinyaller elbette İsrailliler tarafından da tespit edildi ve bu anda saldırıyı kestiler.

    Amerika’ya ait jetler havalandığı sırada İsrail, ABD Deniz Ateşesi’ne bunun korkunç bir yanlış anlaşılma olduğunu bildirdi. Bunun üzerine kalkan jetler, gemilerine geri döndüler.

    USS Liberty, aldığı tüm hasara rağmen 10 derece eğimle de olsa Akdeniz’de ilerlemeyi başarıyordu. Ancak kimse yardıma gelmemiş, kaptan yıldızlardan yön tayini yaparak yolunu bulmaya çalışmaktaydı. Donanma gemileri ancak ertesi gün Liberty’ye ulaşabileceklerdi.

    Tüm bu olan biten hadiseye Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan İsrail Büyükelçisi de inanamıyordu.

    Kaza Olmayabilir
    İsrail, korkunç bir kaza olarak nitelemiş olsa da, ABD Başkanı Lyndon Johnson bunun kaza olamayabileceği bilgisini basına sızdırdı.

    Bunun üzerine İsrail hükümeti, Johnson’ın üzerine topyekûn saldırıya geçti. Hukukçular ve danışmanlardan oluşan bir ordu kurdu. Başkan Johnson, sürmekte olan Vietnam Savaşı’ndan ötürü eleştiri altındaydı ve İsrail bu eleştirileri körükledi. Ayrıca gemi saldırısıyla ilgili haber yapılmasını bir şekilde engellemeyi de başardılar.

    İsrail’in Hediyeleri
    İsrail her ne kadar başkanı baskı altında tutmayı amaçlasa da, gün geçtikçe bunun işleri çözmeyeceğini gördüler ve strateji değiştirdiler. Artan Vietnam eleştirilerini körüklemekten vazgeçtiler ve sessizliğe gömüldüler. Bu Johnson tarafından memnuniyetle karşılandı, ilk hediye buydu.

    Diğer hediye ise daha kıymetliydi. İsrail ordusuna mensup bir komutan, Kızıldeniz’de bulunan Mısır’a ait hava füzesi mevzilerine gitti ve buradan füze, fırlatma rampası, bakım klavuzu gibi gerekli her şeyi aldı ve ardından bunları ABD Büyükelçisi ve ateşesine teslim etti. Bu çok kıymetliydi çünkü bunlar Vietnam’da ABD uçaklarının baş belası olan ekipmanın aynılarıydı.

    Bu iki hediye başkanı oldukça memnun etti. Bu memnuniyet olay sonrası hazırlanan raporlara da yansıdı; pek çok kanıt yok sayıldı, hiç bir İsrailli sorgulanmadı. Hatta USS Liberty mürettebatının ifadeleri kayıt altına dahi alınmadı. 20 gün gibi kısa bir sürede rapor hazırlandı. İsrail tarafının hazırladığı rapor da “bir dizi hatadan” kaynaklandığı yönünde ifadeler içeriyordu.

    USS Liberty’ye Ne Oldu?
    Yaralı mürettebatı gelen donanma gemilerine aktarılan Liberty, Malta Limanı’na çekildi. Geniş kapsamlı bir tadilat gören gemi, yaklaşık 6 haftasını burada geçirdi. 300 Maltalı işçi gece gündüz çalışarak, torpido saldırısının açtığı büyük yarayı dahi kapattılar.

    Gemiden çıkarılan ve 168 çantadan oluşan vücut parçaları ile parçalanmış ekipman yakılarak imha edildi.

    USS Liberty, ABD limanına yanaştığında hiçbir şey olmamışcasına sağlam görünüyordu. Bu da basının geminin başına gelenleri önemsiz göstermesi için harika bir şeydi.

    Gemi kaptanına tersanede basına kapalı şekilde bir madalya töreni yapıldı. Normalde bu gibi törenler Başkanlık Sarayı’nda yapılır, madalyayı da Başkan kendisi takdim ederdi.

    Kazanın ertesi yılı ABD, İsrail’e yaptığı yardım miktarını 4 katına çıkardı ve hâlâ yürürlükte olan karşılıklı istihbaratı öngören gizli antlaşmayı; Stone Ruby’yi imzaladılar.

    ABD’nin bu saldırıdan zararı 17 milyon dolar kadardı ancak 1980 yılında varılan anlaşmayla İsrail’in 6 milyonluk teklifi kabul edildi.

    USS Liberty de 100 bin dolar karşılığında hurdaya verildi.

    Daha ayrıntılı bilgi için olayın belgesel filmi

  4. 3.Gazze savaşında şehit düşenler

    3.Gazze savaşında geçici karargahta şehit olan osmanlı askerleri. 7 Kasım 1917

  5. Boğaziçi Köprüsünün açılış töreni

    Boğaziçi Köprüsünün açılış töreni. 30 Ekim 1973
    İstanbul halkı açılışa büyük ilgi göstermiş.

  6. Kuvaiye Milliye müzesinde yunan askeri.

    30 Haziran 1920 - 6 Eylül 1922 Tarihleri arasında, Balıkesir Yunan işgalinde iken şimdiki Kuvaiye Milliye müzesi önünde nöbet tutan yunan askeri ve ön planda genç bir delikanlı

  7. Yerinden ayrılmayan kaleci

    25 Aralık 1937, Chelsea-Charlton maçı 61. dakikada ağır sis yüzünden ertelenmiş, herkes sahayı terk ederken sahada unutulan charlton kalecisi Sam Bartram 10 dakika kadar kalesinde bu şekilde beklemiş.

  8. Kraliçe Victoria' nın fermanı

    Kraliçe Victoria tarafından, Ottoman Bank'ın sermayesinin £ 500.000'den £ 1.000.000'a artırılmasına izin veren ferman. 25 Kasım 1862

Sayfa 139/178 İlkİlk ... 3989129137138139140141149 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •