Gümüş Üye
https://www.cnbc.com/2023/03/10/sili...-happened.html
Here's how the second-biggest bank collapse in U.S. history happened in just 48 hours
https://www.cnbc.com/2023/03/10/just...rate-hike.html
Just like that: Market pricing swings back to quarter-point Fed rate hike
yazdıklarım tamamen kişisel yorumlarım olup hiçbir şekilde yatırım tavsiyesi değildir ... sizi mutlu edecek ninja yolunu kendiniz çizmeniz dileğiyle...
https://twitter.com/VeFinans/status/1634481119985913857
"FDIC'nin el koyduğu SVB finansal grubun 2022 yılı finansal tablolarına göre toplam mevduatı 173 milyar$, vadesiz mevduatı 81 milyar$. Kısa vadeli borçlanması 14, uzun vadeli borçlanması 5 milyar$. Mevduat ağırlıklı bir pasif yapısı var. Mevduatın toplam pasiflere oranı %82.
-Özkaynakları 16 milyar$. Özkaynaklarının toplam aktiflere oranı %7,5. Risk bazlı çekirdek sermaye oranı grup için %12,1, banka için %15,3, sermaye yeterlilik oranları grup için %16,2, banka için %16,1. Sermaye oranları asgari oranların üzerinde.
Grubun son 3 yıllık net karı sırasıyla 1,3 milyar$, 2,1 milyar$ ve 1,6 milyar$. Ancak kar/zarara yansımayan özkaynaklar altında izlenen satılmaya hazır menkul kıymetlerin rayiç değer farkları dikkate alındığında resim değişiyor.
-Çıkaracağımız dersler neler?
Mevduat tabanının geniş olması likidite açısından kritik. Sadece tutar değil, sektör, coğrafya yoğunlaşmasına dikkat etmek gerekiyor.
Tahvillerin büyük kısmı vadeye kadar sınıflanıp amorti edilmiş değerle değerlense de rayiç değerler önemli.
-Likidite düzenlemeleri bilanço değerlerini esas alıyor. Bu düzenlemelerde faiz artışı (tahvil değeri azalış) senaryolarını da düşünerek kıymetlerin dikkate alınma oranları düşürülebilir. Stres testleri ile desteklenmeli.
-Kar/zarar tablosundaki net karla birlikte menkul kıymet değerleme farklarını da içeren toplam kapsamlı gelire de dikkat edilmeli."
Silicon Valley Bank'ın batışı büyük dersler içeriyor.Dışarıdan ilk bakışta bakıldığında aslında bilançosu ve rasyoları pek de kötü görünmüyor ama aslında düşük faizli tahvilleri aktifine alarak büyük bir riskin üzerine oturmuş ve vadeye kadar elde tutulacak menkuller bilançoda rayiç değerle gösterilmiyor.(91 milyar$ kıymetin rayiç değeri 76 milyar$.)
Tweet dizisinin tamamı fotoğrafı güzel özetlemiş.
Önceki sayfalarda pek çok kez yazdım,bizim bankalar için de benzer durum var,Şu anda TÜİK enflasyonu bile %55,gerçek enflasyon ise %100'ün üzerinde,bankalar ise hala %8 faizle uzun vadeli tahvil almaya zorlanıyor.Hem döviz mevduatına karşılık,hem de verdikleri kredilere karşılık olarak.En son dün de ihtiyaç kredileri de menkul kıymet tesisi kapsamına alındı. Bankalar ya bu kredilerin faizini yarıya indirecekler, veya verdikleri krediler kadar tahvili MB'de tutacaklar. (Enflasyon %100'ün üzerinde iken,banka ihtiyaç kredisini %20.6'nın üzerinde verirse %90 uzun vadeli düşük faizli hazine tahvili almak zıorunda kalacak)
Ne zaman ki(uzak olmayan bir vadede muhakkak gerçekleşecek),faizler enflasyon civarında dengelenecek,bankaların elindeki tahvillerin teminat değeri çöp olacak,ondan sonra da saatli bomba gibi piyasada gezinecekler.Her ülkede düzenleyici kurumlar,bankaların risk almasını frenleyecek tedbirler alır,bizde ise tam tersine bankalar karanlık bir geleceğe doğru itiliyor.
Üye
Deniz hocam iyi akşamlar öncelikle. Tüm yazılarınızı her zaman olduğu gibi ders niteliğinde okuyoruz. Ne kadar teşekkür etsek azdır...
Sizin fikrinizi almak istediğim konu, seçim sonrası için aslında.
Geçtiğimiz hafta, bazı yabancı aracı kurumlar, seçimde mevcut iktidarın devamı halinde doların 24-26 bandına( uzun vadede de 32 bandına) çıkabileceğini ama faiz konusunda yeni bir düzenlemenin olmayacağını; diğer taraftan Kılıçdaroğlunun seçilmesi halinde ise Ortodoks ekonomi politikalarına dönülerek, olması gerektiği gibi, enflasyon esaslı faiz artışları eşliğinde döviz kurunun kontrol edilmeye çalışılacağı(hatta kur tahminleri de usdtr 15) açıklandı.
Oysa ki, ülkede öylesine belirsiz bir ortam varken, tarihin en ağır depreminden etkilenen 10milyon insan varken, halihazırda en az 10 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyorken( ki sayıları belirsiz), yaz ayları ile birlikte enflasyonun yeniden artışa geçeceği aşikarken, henüz tutarını bile bilmediğimiz Rusyaya gaz ödemesi ertelemesi ve ödenecek tutarın ne olduğu belli bile değilken( ve daha kim bilir ne ödemeler var!) , seçimleri Kılıçdaroğlunun kazanması durumunda swap tahsilatı sırasına girecek Araplar varken, halen net hala noksan kaleminde kaynağı belirsiz milyarlarca doların muhtemel geri dönüşü olabilecekken, nasıl olur da bu yabancı kurum analistleri, seçimi onun yada bunun kazanması durumunda şeklinde analiz veya öngörüler yayınlayabiliyorlar?
Düşüncelerinizi kısa da olsa paylaşırsanız çok memnun olurum.
Redmi Note 9 Pro cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yeni Üye
Deniz bey eminim ki cok daha detayli yazavaktir.Originally Posted by ragwaer
Wells Fargo analisti 2023/Q4 icin 15, 2024 icin 14 tahmininde bulundu. Yeni yetme, ulkemizi tanimayan, durumlari bilmeyen sirkette de bos duran birine yaptirilmis bir analiz. Daha vahim olani; ulkemize yatirim yapan musterilerinin olmadiginin bir gostergesi bu bos analiz. Yatirimcilari olsa boyle alti bos calisma mi olurdu?
Oysaki; gecen seneden bugune yatay bir dolartl kuru var. Matematik basit: Tl enflasyon - dolar enflasyon* cari kur= tuikten gidilse bile ~%55 lik bir artis olabilecegini hesaplamak zor degil (+ cari yilin enflasyonu daha isin icinde yok)
Millet ittifakı da seçimi kazansa döviz kurlarının aşağı gelmesi mümkün değil çünkü çok yüksek enflasyon nedeniyle başta işçilik bütün maliyetler hızla artarken döviz kurlarının aynı kalmasıyla paramız aşırı değerlenmiş durumda.Ve her ay yüksek enflasyon rakamları gelmeye devam ettikçe daha da değerlenmeye devam edecek,ne zamana kadar,paradaki bu değerlenme artan dış ticaret açığını taşıyamayacak duruma gelinceye kadar.
Şu anda yıllık dış ticaret açığımız 114.3 milyar dolar ve her ay daha yükseğe doğru gidiyor.,1 yıl içinde ödenecek kısa vadeli dış borç ise 190.2 milyar dolar.
https://geoim.bloomberght.com/2023/0...302c21007b.jpg
1 yıl içinde 300 milyar doların üzerinde dış finansman gerekiyor ki, borcun tamamını %10 ve daha yüksek dolar faizi ile çevirebilsek bile,mevcut dış ticaret açığını turizm ve diğer hizmet gelirleriyle çevirebilmemiz orta vadede pek mümkün değil,merkez bankasının rezervleri de destekleyebilir durumda değil.
Millet ittifakı kazanırsa kısa vadede gelebilecek portföy yatırımları da bu açığı kapatmaya yetmez sadece finanse etme süresini uzatır.Zaten 2003 sonrası olduğu gibi büyük ölçekli doğrudan dış yatırım ve portföy yatırımı da beklememek gerekir.O zaman çok farklı bir konjonktür vardı.Avrupa Birliği Türkiye ile üyelik müzakerelerine onay vermiş,geçmişte üyelik müzakerelerine başlayan her ülkenin uzun bir süre sonra olsa da muhakkak üye olduğu dikkate alınarak Türkiyeye büyük ölçekli dış yatırımlar gelmişti.Ama aradan geçen 20 yıl içinde Türkiye toplumsal olarak dönüştürüldü,tam bir ortadoğu ülkesi haline geldi ve Türkiye'nin avrupa birliğine üye olma ihtimali artık kalmadı.Bu nedenle gelebilecek portföy yatırımları da büyük ölçekli olmayacaktır, ve dış ticaret açığını kapatmaya yetmeyecektir.Ayrıca o zaman uluslararası piyasalarda likidite bol,borçlanma maliyetleri makul ve daha kolaydı.
Sadık Üye
|
|
|
Bir ek yapayım izninizle. Söz meclisten dışarı, çoğu kimse bilerek veya bilmeyerek para gelecek derken aslında kaçan paranın döneceğinden bahsediyor. Bu paralar dışardan gelecekse hedge fon harici kurumsal büyük fonlardan gelebilir. Bunların hemen çoğu kendi yazılı kuralları gereği ülke puanına göre hareket etmek zorunda. Deniz hocam daha iyi bilir ama mevcut puanlarımızla mümkün olmayan bu durumun mümkün olması için puanların epey bir kademe artması gerekli. Bu da akşamdan sabaha olacak iş değil.
Gönderi Kuralları
Alıntı yaparak yanıtla
Yer İmleri