Onemli Gunler Banner
Sayfa 1793/7020 İlkİlk ... 79312931693174317831791179217931794179518031843189322932793 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 14,337 - 14,344 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. 1 Akademi (Kuzularin Sessizligi - The Silence of the Lambs - Il silenzio degli innocenti, 1991), 1 Golden Globe ve 4 BAFTA Odulu sahibi Galli film ve televizyon aktoru Sir (Philip) Anthony Hopkins’in dogum gunu (31 Aralik 1937)








  2. 1 Akademi (Gandhi, 1982), 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odulu sahibi Ingiliz aktor (Krishna Pandit Bhanji) Sir Ben Kingsley’in dogum gunu (31 Aralik 1943)






  3. 1970'lerin Disco Kralicesi (Queen of Disco - La regina della disco) Amerikali sarkici, soz yazari ve aktris (LaDonna Adrian Gaines) Donna Summer'in dogum yildonumu (31 Aralik 1948)




  4. Amerikali hard rock grubu Aerosmith'in eski basgitaristi Thomas William 'Tom' Hamilton'in dogum gunu (31 Aralik 1951)


  5. Amerikali aktor Val (Edward) Kilmer’in dogum gunu (31 Aralik 1959)








  6. Amerikali romantik romanlar yazari Nicholas (Charles) Sparks'in dogum gunu (31Aralik 1965)



    "Keske sana duydugum hisleri resme dokecek yetenegim olsaydi zira sozlerim hep yetersiz kaliyor.Tutkun icin kirmizi, iyiligin icin acik maviyi kullandigimi hayal ediyorum. Anlayisinin derinligini yansitmak icin de acik sari.Yine de merak ediyorum.Bir sanatcinin paleti benim icin neler ifade ettigini yakalamaya yeter mi acaba?" Seninle Bir Omur



    “I wish I had the talent to paint the way I feel about you, for my words always feel inadequate. I imagine using red for your passion and pale blue for your kindness and bright yellow for your unflagging optimism. And still I wonder: can even an artist’s palette capture the full range of what you mean to me?”




    – Sence askimiz ikimizi uzaklara goturebilir mi? / Tu credi che, il nostro amore potrebbe portarci via insieme?

    – Bence askimiz biz her ne istersek onu yapabilir. / Io credo che, il nostro amore possa fare tutto quello che vuoi.



    “Askin en guzeli ruhu uyandiran ve bizi daha fazlasina dogru uzandirandir.Kalplerimize ates ekip de, akillarimiza huzur verendir.” Nicholas Sparks, Defter / The Notebook






    "Gercekti, degil mi? Sen ve ben? Uzun zaman onceydi. Ikimiz de daha henuz cocuktuk, ama birbirimizi gercekten sevdik, degil mi? / È così strano..noi due, così tanto tempo fa, eravamo solo dei bambini ma ci amavamo sul serio noi due, vero?" Not Defteri / Le pagine della nostra vita,



    Allie: Sence askimiz mucizeler yaratabilir mi dersin? / Tu credi che, il nostro amore riesca a fare miracoli?
    Noah: Aaa... Evet, oyle... Her seferinde seni bana getiren de bu zaten. / Oh, sì certo. È questo che ti riporta a me tutte le volte.
    Allie: Sence askimiz ikimizi uzaklara goturebilir mi? / Tu credi che, il nostro amore potrebbe portarci via insieme?
    Noah:Bence askimiz biz her ne istersek onu yapabilir. / Io credo che, il nostro amore possa fare tutto quello che vuoi."
    Allie: Seni seviyorum. / Ti amo.
    Noah: Seni seviyorum, Allie. / Ti amo, Allie.



    Le pagine della nostra vita

  7. Japon asilli Kanadali roman yazari Hiromi Goto'nun dogum gunu (31 Aralik 1966)

    “Uzun, uzun, cok uzun zaman once, daha olumluler tas tabletlere ve parsomenlere olumlu dinlerini yazmaya baslamadan evvel, uc alem vardi: Ten Alemi, Ruh Alemi ve Yarim Dunya. Caglar boyu butunluk ve denge hukum surdu: Hayat, sonraki hayat ve yarim hayat en az uyaniklik, uyku ve ruya kadar dogaldi. Tum canlilar, oldukten sonra Yarim Dunya’nin ruyalar aleminde tekrar uyaniyordu. Olumluler Ten Alemi’nde gecirdikleri zamanda yasadiklari en buyuk travma aninda aciyorlardi gozlerini. Yarim Dunya’da yeniden yarim hayatlar yasiyor; olumlulugun kotuluklerinin yukunden sinanma ve cile cekme yoluyla kurtuluyorlardi. Ruh Alemi’ne gecince her turlu fiziksel kaygi kalkiyordu. Ruhlar ozgurce var oluyordu; olumlulukten ve aci cekmekten uzak. Ten’in sikintilarini hissetmeden saf ve kutsal bir durumda kaliyorlardi. En sonunda isiklari azalmaya basliyor ve tekrar Ten’e cagiriliyorlardi. Cunku hayatla baglantisi olmayan ruh da gocmek zorundadir. Bu donguler tam bir denge icindeydi. Bir zamanlar dengeli ve ic ice olan Uc Alem birbirinden koptu ve her biri kendi basina kaldi. Daimi olumluluge SIKISIP kalan olumluler, olur olmez yeniden Ten’de dogdular. Bu degismez dongu icine hapsolduklarindan kasvetli ve umutsuz varliklar haline geldiler…”



    "Long, long, long ago, before mortals began to inscribe mortal religions onto stone tablets and parchment, there was a time of the Three Realms: the Realm of Flesh, the Realm of Spirit, and Half World. For eons it was a time of wholeness and balance; Life, After Life, and Half Life were as natural as awake, asleep, and dreaming. All living things died only to awaken in the dream land of Half World. Mortals awoke to the moment of the greatest trauma they had experienced during their time in the Realm of Flesh. In Half World they relived Half Lives, until they had worked through their burdens of mortal ills, through trial and tribulation. Wrongdoings, doubts, fears, terror, pain, hatred, suffering, all the ills of mortality had to be integrated and resolved before they could rise from mortal fetters into light and Spirit. Once in the Realm of Spirit, all physical cares disappeared. Spirits existed freely, unbounded by mortality and suffering, untroubled by Flesh, in a state pure and holy. Until eventually their light began to grow dim, and they were called back into Flesh once more. For without connections to Life, Spirit, too, shall pass away..."



    " 'Hatirlamak istemiyorum,' diye fisildadi Melanie. Hissizlesmisti. Bildigi her seyi yitirmisti... En degerli seylerini kaybetmisti... Tum o mucadele ve yurek sizisi, bosu bosuna. Ona en ufak bir sey kalmamisti..."



    “ 'I don't want to remember,' Melanie whispered. Senseless. To have lost all that she had ever known ... lost what had been most precious to her... All the struggle and heartache, all for nothing. At least nothing left for her..."

  8. Dominik asilli Amerikali yazar Junot Díaz'in dogum gunu (31 Aralik 1968)

    "Bir ailenin ozlemini cekmiyor musun?

    Kentin en iyi lokantasindaydilar; (insanlarin hala belirttigi gibi) El Jefe de geldikçe yemegini burada yerdi. Su insanlari goruyor musun? Parmagiyla bari gosterdi. Butun bu insanlarin ailesi var, yuzlerinden anlasiliyor; onlara bagimli olan, onlarin bagimli oldugu aileler, kimileri icin bu iyi bir sey, kimileri icinse kotu. Ancak sonuc ayni boktan kapiya cikiyor, cunku iclerinden teki bile ozgur degil! Yapmak istedikleri seyi yapamazlar ya da olmak istedikleri kisi olamazlar. Dunyada kimsem olmayabilir, ama en azından ozgurum."



    "Do you ever miss having a family?

    They were at the only nice restaurant in the city, where El Jefe dined on his visits (they’ll stiU tell you that). You see those people? He pointed toward the bar. All those people have fam- ilies, you can tell by their faces, they have families that depend on them and that they depend on, and for some of them this is good, and for some of them this is bad. But it all amounts to the same shit because there isn’t one of them who is free. They can’t do what they want to do or be who they should be. I might have no one in the world, but at least I’m free."



    "Buyrun size hayat. Kendi adınıza derlediğiniz bütün mutluluğu, değersiz bir şeymişçesine, bir kalemde silip atıyorlar. Bana sorarsanız lanet, uğursuzluk filan gibi şeyler yok. Bana kalırsa sadece hayat var. O da yetiyor zaten."



    “That’s life for you. All the happiness you gather to yourself, it will sweep away like it’s nothing. If you ask me I don’t think there are any such things as curses. I think there is only life. That’s enough.”

Sayfa 1793/7020 İlkİlk ... 79312931693174317831791179217931794179518031843189322932793 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •