Deniz Hocam merhabalar;
Sizin önceki adil kur değerleriniz şimdilik makul olan değerin fazlasıyla üzerine çıkmış durumda malum enflasyondan kaynaklı. Peki bu durum gerçekleşse (%20lik artış) ve enflasyon farkı kadar kur arttırılsa da ileride bir gezi parkı, papaz kaçtı gibi bir olay ile mi dengeye gelmesi beklenir. Bunu sizin er ya da geç o kur sizin hesabınızdaki noktaya geleceğini belirttiğiniz için soruyorum. Yani kurun cari açık devamı ile birlikte dövize yatırım yapan kişinin uzun vadede reel zararının ABD faizinden fazla olma ihtimali var mıdır? BIST'te de reel getiri beklemediğinizi yazmıştınız. Yakın veya uzak gelecekte de verimlilik artışı olacağına inanmıyorum o tren genç ve dinamik olan nesille beraber kaçtı diye düşünüyorum. Şu an kalitesiz eğitim EYT li bir topluluk ve kozmopolit kültürlü bir halk tabakası ve para bolluğundan faydalanmamış olmamız ile birlikte o trene el salladığımızı düşünüyorum
Saygılarımla
TÜİK rakamlarının gerçeği yansıtmaması,tutarsız olmasından dolayı bir adil denge kuru hesaplaması yapmakta sıkıntı var.Bu durumda ikinci tanım devreye giriyor.Yani, " adil denge kuru;bir ülke normal gsyih büyüme hızında büyürken,dış ticaret açığı vermediği kur olarak tanımlanıyor."
Burada bu denge kurunun ne olması gerektiğine dair ,Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, üyelerinden topladığı bilgiyi paylaşmış,"şu anda sektörüne göre ürettiğimiz ürünlerin yüzde 20 ila 40 arasında pahalı kalındığının altını çizmiş."
Uluslararası piyasalarda belirli özelliklere sahip ürünlerin belirli bir piyasa fiyatı var,bizim üreticilerin maliyetleri bu fiyatlara göre,sektörüne göre değişiyor ama %20-%40 arasında pahalı kalıyormuş.%40'ı pas geçiyorum.Muhtemelen o tekstil sektörü gibi emek yoğun sektörleri kapsıyordur.Bu sektör sanayi devriminde ilk aşama,gelişmiş ülkeler zaman içinde bu sektörden çıkarak, daha sonra yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli sektörlere geçmişler.Bizim de artık bu sektörlerde yüksek devalüasyonla ,mısır,cezayir,vietnam,bengaldeş gibi emeğin çok ucuz oldığu ülkelerle rekabet edebilmemiz zor,bunun yerine bu sektörlerde,markalaşma ,moda,tasarım gibi ögeleri öne çıkararak kalite ile rekabet etmeye çalışmamız gerekiyor.Bu nedenle %40 devalüasyonın zararı faydasından fazla olur ama %20 devalüasyon makul çünkü bu yapılmaz ise,o zaman orta vadede dış ticaret açığımız daha da yükselir ve şu anda da zaten taşınamayacak duruma gelmiş durumda ,doğrudan ödemler dengesi krizine girilir.
Dövizde pozisyon alanların amacı reel getiri elde etmek değil ,birikimlerini reel olarak korumak.Enflasyon %100 iken,banka %15-%20 faiz verip,senin paranı ucuz kredi(bedava para) ile seçilmiş bir zümreye "servet transferi" yapıyorsa, finansal okur yazarlığı az olan halkın da dişinden tırnağından artırdığı ,zor günler için biriktirdiği birikimleri bu kesime yem etmemek için ,en kolay yol olarak döviz ve altına yönelmesi gayet anlaşılır bir durum.
Dövizde durmak da birikimleri tam korumuyor,çünkü %4 de olsa(bir ara %9.1'e kadar yükselmişti) ABD'de de enflasyon var.Ama buradaki kayıp bankada TL olarak durmasına göre ihmal edilebilecek düşüklükte.Bunu da eurobond ya da ABD hazine tahvili getirisiyle telafi etmek mümkün.Finansal okur yazarlığı olan küçük bir kitle için ise ,ABD ve avrupa hisse senedi piyasalarında,emtia piyasalarında döviz cinsinden reel getiri olarak da fırsatlar var.Keza gayrımenkul ve özellikle potansiyeli olan yerlerden alınan arsalar da uzun vadede iyi reel getiri sağlayabiliyor ve birikimlerin reel değerini koruyorlar..
cevabınız için çok teşekkür ederim sayın hocam son 1 yıldır döviz malum nedenlerle enflasyona karşı korumadı, koruyamadı ama uzun vadede er ya da geç korur şeklinde düşünüyor musunuz? Adil değeri bir şekilde bulur mu ya da bulmak zorunda mı? sormaya çalıştığım merak ettiğim konu bu sizin tecrübelerinize dayanarak, mantıklı zamanlardan geçmiyoruz ama sürdürülemeyecek bu durum akılcı politikalara dönülünce kaybolan sadece zaman mı olur?
Saygılarımla.
Evet,uzun dönemli uluslararası istatistiklere göre, belirli periyotlarda paritelerde denge kuru muhakkak görülüyor,hatta kriz dönemlerinde yerel para rezerv paralara göre değersiz bölgeye geçiyor.Denge kuruna gelirken de genellikle ilk anda yerel para aşırı değer kaybediyor,daha sonra faizlerin yükseltilmesi ve para politikasının sıkılaştırılması gibi tedbirlerle gerileyip adil seviyede dengeleniyorlar.
Türkiye zombi şirket oranında birinci
IMF ekonomistleri, corona virüsü salgınından bu yana zombi firmaların sayısının arttığını tespit ederken, halka açık olmayan şirketler göz önüne alındığında zombi şirket oranının en yüksek olduğu ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.
https://www.sozcu.com.tr/2023/ekonom...rinci-7717669/
Yazdıklarım yatırım tavsiyesi değildir.
Yer İmleri