Sizinle tartışmayı seviyorum Sn.RXPU.. Kendimi dedektif gibi hissetmeme sebep oluyor.
Dedikleriniz doğrudur. Lakin, sizi okuyunca çaresizlik içinde kalınmışlık da hissetmedim dersem yalan olur. Senyoraj hakları vardır; bizim yoktur. Ama dünyanın sonu değildir ki bu.
Lakin benim bu dediklerimi başaran ülkeler vardır. Taiwan, Tayland, G.Kore, Çin...
Sorun biz bunu yapabilirmiyiz; yapamazmıyız?
Bence yaparız. Ama yapmak istemeyiz...
Bugün başbakan olsam ilk icraatım derhal nüfus planlamasını yeniden uygulamaya koymaktır... Yani; mevcut hükümet politikası ile taban tabana zıt..
Lakin şu an 80,000,000 luk bir ülke iken; yapamayıpta, 100,000,000 luk bir ülke olunca yapabileceğimiz şey nedir?
....
Bence rasyonel bir cevap yoktur... Peki; farklı şekilde aynı soruyu sorarsam...
"100 milyonluk bir ülke olunca, g.tümüz tavana mı değecektir?"
Hayır değmeyecek. Daha fazla borç, daha fazla cari açık, daha fazla faiz dediğiniz gibi sonuç olarak daha fazla enflasyondur..
Bakınız anlaşılabilir olabilmek amacı ile çok daha rasyonel, günümüze uygun örnekler vererek fikirlerimi desteklemek istiyorum...
Mesela;
Almanya'da bugün 3,000,000 Türk yaşıyor. Türkiye'de malum 80,000,000 Türk yaşıyor. Ancak, Alman eğitim sisteminden geççen Türkler ile Türk eğitim sisteminden geçen Türkler arasındaki fark TOROS Dağlarından daha büyük...
Şöyle ki; 3 milyon Türk ün yaşadığı Almanyadan dünya çapında futbol oynayanların sayısı Hakan Çalhanoğlu, Ersin Kaya- Fiyat Biçilemiyor (Melbourne), Rezan Çorlu (danimarkada) Onur Çapın, Ateş Vehbi, Okan Aydın, Azad Keser, Ferhat Yazgan, Fatih Eren, levent Ayçiçek, Emrullah Güvenç, Hasan Ateş, Serhat Koç, Serhat Çakmak, İsmail İsa, Keskiner Keskin, Uğur Albayrak vb... (Bu futbolcuların hepsi 25 yaş altı Alman Bundesliga da ilk 11 de top oynuyor)
Dikkat ederseniz, Mesut Özil filan gibi en ünlüleri saymadım...
Peki; Süper Lig den kaç futbolcumuz Almanya Süper Lİgte ilk 11 de oynayabilir...
Arda mı? Avrupada futbolculuğu dışında herbirşeyle ilgisini duydum ama futbol ile ilgili hiçbir başarı duymadım.. Geç...
Başka?.....
2.cisi yok... Oysa biz burada 3 değil 80 milyonuz...
Yani kısaca şunu demek istiyorum. Bu başarı ister ekonomide olsun ister futbolda olsun ÇOKLUK ile ilgisi yoktur. Atalarımızın sözü bile var. Nerde ÇOKLUK, diye....
O sebeble nüfus planlaması şart... Nüfus ve gençlik kontrol altına alınmalıdır... İş aş bulamadıktan sonra arkadan gelen er yıl 1,500,000 genç anlamsızdır. Terörist yetiştirir kap kaççı yetiştirir durursunuz...
Böylece sürekli %5 %7 büyüme derdimizi kenara koyarız..
Büyüme derdiniz olmadımı ilk etapta faiz artırımları ile paranıza yeniden itibar getirirsiniz... Fazla likitideyi kazanlarda yakarsınız...
Sonra Adaletli zenginden alıp fakire veren VERGİ SİSTEMİ kurarsınız...
Bu vergi sistemi ile KAMU MALİYE niz TAŞ KALE gibi olur...
Üzerine temel ürünerdeki vergileri (Benzin, Mazot, Ekmek, Peynir, Yumurta, Araç vb...) azaltır hatta tümüyler %0 yaparak halkı refahlatırsınız... Düşük vergiler altındaki halk daha kolay araç sahibi olur, daha kolay üretir, ürettiği malı daha ucuza ve daha bol satar...
Satılan mal ihracaatı çoşturur, ithalatı azaltır, cari dengelerimiz ise tersine evrilir...
Tersine Cari fazla veren ülke modunda USD fazlamız olur. USD fazlamız olursa USD a duyulan ihtyaç azalır, USD a duyulan ihtiyacımız azalınca yüksek faiz vermek zorunda kalmayız. Faizlerimizi tıkır tıkır 3 er 5 er indiririz. Faizler inerken USD çıkmaz, enflasyon düşer
NİHAYETİNDE RAHAT BİR NEFES ALIRIZ....
Tüm bu işleri yaptıktan sonra mevcut nüfus üretime, imalata, hizmete yetişemez işte o an NÜFUS PLANLAMASI nı kaldırırsın ve toplumu yeniden üremeye teşvik edersin...
Geçenlerde yüksek lisans mezunu bir arkadaşım ile bu konuyu tartışıyorduk. Ben nüfus planlamasında bahs edince;
Bana saçmalama TÜRK'ün zürriyetini kurutacaklar. Olmaz ÜREMEK lazım dedi..
Konuyu kapattım... Sanki mikrobik canlıyız...
Uzun lafın kısası Gelişmiş Ülkelerin sermayesi güçlü. Babaları zengin. Bizlerin değil. Benim babamda zengin değildi.Bende devlet okulunda okudum. Bu ülkede yetiştim...
Ülke yönetmeyi, aile yönetmekten asla farklı bulmam...
Şöyle ki;
ODTÜ de okurken ; TED kolejinden gelen babaları zengin, lüks araçları olan ciks kıyafetli öğrenciler vardı... Benim ise öğlen yemek yiyecek param yoktu.... Otobüse binemeyip yürüdüğüm çok olmuştur....
En az 500 kez öğleden sonra ki derslere aç girdiğimi bilirim... Zor günlerdi... Hem de çok...
Okulumu bitirdim... Kafamı özgür bıraktım.. Çalıştım, didindim.. Pes etmedim...Mantıklı işlerde çalışıp, tecrübe edindim.. Eş edindim.. Yeri zamanı gelince 2 adet çocuk yaptım...
Yaptıklarım ile övünmeyi asla sevmem...
Ama şu an çok güzel bir evim, "Türk MAARİF KOLEJİ" ne giden 2 adet evladım, spor lüks bir aracım ve ciddi oranlarda mevduatım ve gayrimenkullerim, üst düzey bir maaşım oldu...
Ama akşamdan sabaha olmadı bunlar... Uzun, titiz, mantıklı, düzenli, zamanlamaya uygun işleri yaparak oldu... Hem de aç karnıma...
Bu ülke ise yukarıda saydıklarımı eğer okuduysanız;
Tam tersinden yapıyor...
1.ÜREME oradan başlıyor...
İşte böyle olunca SN:RXPU Türkiye maalesef yurtdışı bankaların belirlediği şartlarda bankalardan borç almak zorunda kalıyor.
Hiçbir şey düzelmiyor, yüksek faiz ve enflasyon altında yabancı fonların oyuncağı oluyoruz...
Bol kazançlar....
Yer İmleri