|
|
Bankadan nakit çekilince aylık faizi %6.5.Alışverişte zamanında ödenmez ise gecikme faizi aylık %3.96 ama orada müşteri bankadan para çekmiyor, ayrıca banka da kredi kartıyla mal ve hizmet satan işletmelere ödeme yaparken komisyon kesintisi yaparak ödüyor.Bankanın tahsil ettiği yıllı basit %50'nin rahatça üzerinde olur.
Bankadan aylık %6.5 faizle para çeken biri yıllık bileşik %112.9 faiz öder.Ama ben ona da razıyım dese bile,muhtemelen para çekme limitlerini doldurmuştur.
bu pek mantıklı olmasa bile bunu yapanlar borcu yüzdürüyor oluyorlar anladığım kadarıyla..yani borcun vadesini (kartların farklı ödeme tarihlerinden yararlanarak) yüksek faizle uzatıyorlar ki arada ek bir para, gelir, kaynak işte her ne olur ise bulursam borclarımı tamamen yada kısmen kapatabilirim diye düşünüyorlardır.
Deniz bey iyi akşamlar diliyorum öncelikle.
Sizin fikrinizi öğrenmek istediğim konu, değişken kredi faiz oranları ile ilgili.
Geçtiğimiz yıllarda hepimizin hatırlayacağı üzere, yüzde0.69, 0.79, 0.99 vb. sabit konut kredisi faiz oranlarıyla, devlet bankaları konut kredisi verdiler. O dönemki enflasyon düşünüldüğünde, bu kredi faizleri devletin büyümeyi inşaat sektörünün öncülüğünde gerçekleştirmesi için olmazsa olmaz bir durumdu bu. Bir başka deyişle, devlet bankaları göz göre göre zarar yazarak sabit faizli kredi kullandırdı konut sahibi olmak isteyen bireylere.
Ülkede öncelikli hedefin büyüme olduğu ortamda, global ekonomideki parasal genişlemenin rahatlığını arkasına almamız çok da dikkat çekmedi aslında.
Ama, faiz oranlarının artışıyla(üstelik enflasyona yakınsamasa da), o dönemde alınan başta konut kredileri olmak üzere, devede kulak kaldı desem, sanırım teşbihi beliğ yapmış olmam.
Bildiğim kadarıyla, İngiltere ve US'te, mortgage kredisi faiz oranları, uzun dönem(20 yıl üstü) değişken faizli olmak zorunda. Yani, İngiltere'de enflasyon geçtiğimiz yıl yüzde 5 olarak gerçekleşmiş olsa da, 5 sene sonra yüzde 15 olma ihtimali yada yüzde 1,5 ihtimali göz önünde bulundurarak "değişken faizli kredi" kullandırılıyor.
Gelişmiş ülkeler özelinde, enflasyonun bu şekilde dalgalanması çok beklenen bir durum olmasa da, ülkemiz için aynı şeyleri söylemek güç. Bir başka ifadeyle, 5 sene sonra ülkede enflasyonun yüzde 5 yada yüzde 500 olma ihtimalini sanırım kimse öngöremez.
Dolayısıyla, fikrinizi öğrenmek istediğim konu, niçin ülkemizde de başta konut kredileri olmak üzere, değişken faizli bir sistem uygulanmıyor?
Aslında bu soruyu sorarken, farklı bir boyuta da taşımak istiyorum konuyu. Malumunuz, bankalar , düşük faizli tahvil alımına zorlanmıştı! yakın geçmişte, fakat halihazırda faiz oranlarının artışıyla, önümüzdeki dönem bunun bilançolarında nefatif etkilerini hiç kimse gözmezden gelmekte. Bu da bir sorun teşkil etmez mi?
Kusuruma bakmayın lütfen, çok yazdım, sizi meşgul ediyorum.
İyi akşamlar dilerim tekrardan.
Redmi Note 9 Pro cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
-Yurt dışında sabit faizli de,değişken faizli de konut kredileri var ama enflasyonun düşük olduğu dönemlerde değişken faizli konut kredilerinin faizleri enflasyona paralel düşük iken,sabit faizli kredilerin faizleri enflasyonun yükselebileceği riskleri de içerdiğinden çok daha yüksek oluyor.Enflasyon yüksek ise bu sefer de sabit faizli kredilerin faizleri daha düşük olabiliyor,30 yıllık Hazine tahvilleri bu konuda yol gösterici olyor.Tercih tüketicinin oluyor.
Ülkemizde ticari kredilerde var iken ,tüketici kredilerinde değişken faizli kredi olmaması siyasi bir tercih,muhtemelen finansal okur yazarlığın düşük olması nedeniyle,bu kredileri alacakların çoğunluğunun ne manaya geldiğini kavrayamaması ve sonra ödeyemez hale gelmeleri nedeniyle kamu otoritesinden yardım talep eder hale gelmeleri.
-Faiz artışının bankalara etkisi:
https://www.paraanaliz.com/2024/para...ruyor-g-82936/
"Türkiye'de 500 Baz Puanlık Faiz Şoku Bankalara 3 Milyar Dolara ve %6,5 Özkaynağa Mal Olabilir"
". Son rakamlara göre en büyük altı banka, faizlerdeki her 500 baz puanlık artış için toplamda yaklaşık 90 milyar liralık bir kayıpla karşı karşıya. Garanti, toplam özkaynaklarının yaklaşık %3,3'üne denk gelen potansiyel zararı ile en az duyarlı banka olarak görünmektedir. Bu oran en yakın özel bankalarda %4-7 iken, devlete ait Halkbank'ta %10'un üzerinde.
Türkiye Merkez Bankası 21 Mart'ta beklenmedik bir şekilde faiz oranını 500 baz puan artırarak %50'ye yükseltti ve enflasyonda herhangi bir gevşeme belirtisi görülmediği için faiz oranını daha da sıkılaştırabilir."
yukarıdaki linkte bu konuda bir analiz yapılmış.
|
|
22 Mart haftasında:
-Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın verilerine göre parite etkisinden arındırıldığında ise döviz mevduatlarında 3.6 milyar dolarlık artış görüldü.
Bu veri setine göre gerçek kişilerde döviz mevduatı 2.2 milyar dolar arttı. Aynı dönemde tüzel kişilerin döviz mevduatlarında ise 1.4 milyar dolarlık yükseliş izlendi.
.-Yurt dışında yerleşik kişiler 428.8 milyon dolar net hisse alışı ,104 milyon dolar tahvil satışı yaptı.
Yer İmleri