Dowes

[JonDowes]

Merhaba,

Bankalar KGF desteğiyle bir ton kredi dağıttı deniliyor, şimdi bunların faiz gelirleri ilk elden karları yükseltecektir ancak mevduat toplama yarışında faizlerin geldiği nokta itibariyle kredi faizlerinin yükseltilmemesi durumunda finansman-plasman kar marjı düşeceğinden bu kredi portföyü büyümesi zarar görebilir. Eninde sonunda yansıtmak zorundalar kredilere faiz artışlarını.

TCMB hem sıkı para politikası diyor hem de GLP üzerinden tonla para dağıtıyor. Bu durumda likidite sıkışıklığı ihtimali mi daha fazla yoksa bol likiditeden dolayı devalüasyon riski mi daha fazla çözmeye benim zekam yetmedi, affola

Syg.

KGF sadece kefalet veriyor. Ortada devletin dağıttığı ek bir para yok. Bankalar kendi paralarından bu kredileri veriyorlar. Ve bu kredilerin bir kısmı zaten programlı olarak verilecek kredilerdi, KGF sadece ek kefil olarak tanımlanmış oluyor. Yeni kredi de verilse, bankaların verdikleri diğer kredilerden pek farkı yok.

GLP ise ayrı bir olay. KGF kredileriyle direkt bir ilgi alakası yok. Bankalar KGF ile olsun olmasın kredi verdiklerinde, bunun %90'lık bir kısmı yine bankacılık sisteminde kalıyor. Kredi çekenler mevduat yapsa, ev-araba alsa veya borsaya girse bile bu para halen sistemin içinde. Bu, "toplam likiditeyi etkilemiyor" demek. Likidite etkilenmediği için GLP'nin artmasına da ihtiyaç yok. Ancak verilen yeni (sıfır km) kredilerin %5-10'luk bir kısmı gerçekten likidite açığı yaratabilir onun nedeni de para aktarım mekanizması kaynaklı: zorunlu karşılıklar sebebiyle sistemdeki her yeni mevduatın bir kısmı TCMB tarafından emilmiş oluyor. Bunu fonlamak yine TCMB'ye düştüğünden bir miktar GLP artışı olabilir. Ancak isterse TCMB bunu tek bir zorunlu karşılık oran güncellemesi ile düzeltebilir.

Özetle: Likiditeye çok takılmayın. O TCMB'nin yetki alanı. Kredi verildi diye likidite azalmaz. Şirketler, bankalar ve devletin hepsi aynı havuzun içerisinde. Birinden diğerine para geçince likidite (su seviyesi) oynamaz. Havuzun sahibinin musluklarla oynaması lazım, o da TCMB.

KGF kefaletiyle çok kredi verilmesinin 2 ana sakıncası var:
1. Bankalar kredi risklerini devlete devrediyorlar. Parayı alıp kaçan firmalar yüzünden ileride devlet bütçe açığı artabilir.
2. Yine bu tarz kişiler parayı bol bulup tüketimlerini arttırabilirler: bu da enflasyonu arttırır.

Dolar kuruyla ve devalüasyonla bu şekilde direkt bir bağlantı olmasını beklemiyorum. Ancak bu negatif sonuçların orta vadeli etkisi sonucunda dolaylı olarak kötü yansımaları olabilir.

[Börsianer]

Verdiğiniz doyurucu bilgiler için teşekkürler. Benim anladığım bankaları kredi dağıtımı konusunda desteklemek/cesaretlendirmek aslında bir nevi parasal gevşemeye benziyor. Hangi açıdan derseniz, tüketimin canlandırılması amacının ortak olması açısından. Tabi dediğiniz gibi, bizim gibi enflasyonla mücadele eden bir ülkede enflasyonu tetikleyecek adımların atılması da ayrı bir garip. Gerçi büyüme isteniyorsa enflasyon da gelecektir ardından, doğru.

Benim esas demek istediğim, bankaların kredi portföylerini genişlettikleri böyle bir ortamda kaynak arayışından dolayı mevduat faizlerinin yükselip kredi faizlerinin yükselmesinin baskılanması, ne kadar sürdürülebilir. Sonuçta banka zararına veya kar marjını düşürecek şekilde kredi dağıtmaz.

Bu makasın daralması sistemsel bir risk yaratıyor mu onu merak ediyorum. Gerçi Tcmb GLP ikanı ile bankaları hep destekleyecek gibi görünüyor ama yine de aklımda böyle bir soru oluştu.

Syg.

[rxpu]

KGF Kredilerinde toplam 250 milyar TL kefaletin devlet sadece %7 sinin batması durumunda bütçeden ödeneceğini, kalanının bankaların riski olduğunu söylüyor. Aslında kredi talebinde bulunanların KGF'den temin ettikleri ve bankaya götürdükleri tam anlamıyla bir teminat mektubu değil. Bu nedenle bankalar KGF ile kredi alacaklara sadece bu mektup ile kredi kullandırıyor mu? Yoksa ek teminat (gayrimenkul v.b) alıyor mu?
Bankalar ek teminat almıyorsa bankacılığın temel sigorta matematiği kurallarına güvenerek mi bu tür kredileri ek teminatsız büyük bir iştahla veriyorlar?. Bu derece karmaşık bir sigorta fonksiyonu kesinliğe çok yakın ve düşük bir hata oranıyla böyle bir konjonktürde hesaplanabilir mi? Kuvvetli ek teminat alınmadığı senaryosunda oluşacak ufak bir sapma ciddi problemlere neden olmaz mı? Sonuçta %7 batak için devletin bütçeden 20 milyar TL zarar yazması ile %20 batak için ek fark olan (%20-%7)=%14 batak için bankaların 40 milyar TL zarar yazması aynı risk kategorisinde değil.
Çok uzatmadan sormam gerekirse KGF kredilerinin ek teminat verilmeden dağıtılması sigorta matematiği açısından yönetilebilir bir risk midir?

[Tengri Han]

Bu nedenle bankalar KGF ile kredi alacaklara sadece bu mektup ile kredi kullandırıyor mu? Yoksa ek teminat (gayrimenkul v.b) alıyor mu?

Alıyor...
Hatta şöyle bir tartışma olmuş...
Bankalara taşınmazlar (gayrimenkul vb) teminat gösteriliyormuş (doğal olarak)
Ancak kredilerin üretime dönüşmesi için üreteceği mal teminat olarak gösterilse olmaz mı ? önerisi tartışılmış...
Şimdi ki durumda adam fabrikayı teminat gösterip krediyi alıyor ama üretime değil önceki borçlarını kapatmaya çalışıyor bir nevi borçların yeniden yapılandırması yani...
KGF kredilerinin kısa sürede üretime dönüşmesi beklenmiyor...
Ancak şöylede bir durum var
Şirketler borçlarını kapatamasalardı iflaslar gelecek, üretim gene düşecekti...vs vs vs

saygılar/başarılar

[JonDowes]

KGF Kredilerinde toplam 250 milyar TL kefaletin devlet sadece %7 sinin batması durumunda bütçeden ödeneceğini, kalanının bankaların riski olduğunu söylüyor. Aslında kredi talebinde bulunanların KGF'den temin ettikleri ve bankaya götürdükleri tam anlamıyla bir teminat mektubu değil. Bu nedenle bankalar KGF ile kredi alacaklara sadece bu mektup ile kredi kullandırıyor mu? Yoksa ek teminat (gayrimenkul v.b) alıyor mu?
Bankalar ek teminat almıyorsa bankacılığın temel sigorta matematiği kurallarına güvenerek mi bu tür kredileri ek teminatsız büyük bir iştahla veriyorlar?. Bu derece karmaşık bir sigorta fonksiyonu kesinliğe çok yakın ve düşük bir hata oranıyla böyle bir konjonktürde hesaplanabilir mi? Kuvvetli ek teminat alınmadığı senaryosunda oluşacak ufak bir sapma ciddi problemlere neden olmaz mı? Sonuçta %7 batak için devletin bütçeden 20 milyar TL zarar yazması ile %20 batak için ek fark olan (%20-%7)=%14 batak için bankaların 40 milyar TL zarar yazması aynı risk kategorisinde değil.
Çok uzatmadan sormam gerekirse KGF kredilerinin ek teminat verilmeden dağıtılması sigorta matematiği açısından yönetilebilir bir risk midir?

Her kredinin "sadece %7'si değil" kefil olunan. Tüm kredilerden batacak olan tutarların ilk %7'si... Yani benim 1 milyon kredim yarın batarsa devlet tamamını ödeyecek. Bankalar "ben yakalanmam. batan kredilerim de ilk %7'ye girer" diye düşünebilir. KGF kefaleti zaten "ek bir kefalet". Bankalar zaten verecekleri kredilerde ek garanti almış oluyorlar.

Son soruya, BDDK başkanı olmadan cevap vermek güç. Bankaların aldıkları ipotekler ve nakit teminatlar kendi yönetimlerinde. Bugün sistemde mevcut bulunan 2 trilyon TL'lik kredideki risk neyse, KGF kefaleti destekli kredilerdeki de o. Banka vardır, KGF'ye güvenerek hiç ek teminat almaz. Başka banka vardır, zaten vereceği kredinin %150 teminatını almıştır. Müşteriden ek imza alarak KGF'yi de işe ortak eder. Bu 2'sini dışardan bakarak bilemeyiz. Her bankadaki riskler farklıdır. Toplam sistem riskini arttıracağı kesin, ancak ne kadarının gerçekten yüksek riskli sınıfa girdiğini hesaplamanın yolu yok. Her banka kendi bacağından asılacak bu konuda.

[rxpu]

Hükümetin bankalara sert bir çıkışı olmuştu. Bu çıkış sonrasında acaba bankalar ek teminatsız veya zayıf ek teminatlı KGF kredisi için yönlendiriliyorlar mudur? diye bir soru işareti oluşmuştu kafamda. Söyledikleriniz doğrultusunda , bankalar basiretli tüccar olarak sonuçta kendi bacağından asılacağını biliyorsa büyük bir ihtimalle ek teminatsız veya zayıf ek teminatlı KGF kredilerini minimumda tutmuştur diye kabullenmek gerekli.
Detaylı bilgi için teşekkürler.

[JonDowes]

Görebildiğim kadarıyla kamu bankalarının ve özel bankaların KGF'yi kullanma şekilleri farklı. Hükümetin etkisini bu anlamda göstermesi mümkün, tahmin edebileceğiniz gibi.

[rxpu]

Görebildiğim kadarıyla kamu bankalarının ve özel bankaların KGF'yi kullanma şekilleri farklı. Hükümetin etkisini bu anlamda göstermesi mümkün, tahmin edebileceğiniz gibi.

KGF kredilerinin ne kadarının kamu bankalarından ,ne kadarının özel bankalardan kullandırıldığına dair bilgi piyasa ile paylaşılıyor mu?.

Ayrıca zayıf ek teminat yada ek teminat içermeyen kredilerin toplam kredilere oranı bir şekilde (bankacılar arasındaki gözlemlerden) tahmin edilebilir mi?