Sayfa 3471/7020 İlkİlk ... 247129713371342134613469347034713472347334813521357139714471 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 27,761 - 27,768 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Amerikali yazar John Perkins'in dogum gunu (28 Ocak 1945)

    "...bu ulke buyuk bir borcun altina sokulmus olur. Bu o kadar buyuk bir borctur ki odenmesi imkansizdir. Plan boyle isler. Sonunda ekonomik danismanlar/tetikciler olarak gider onlara deriz ki; 'Bize buyuk borcunuz var odeyemiyorsunuz. O zaman petrolunuzu satin, dogal gazinizi bize verin, askeri uslerimize yer gosterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmalari icin savastigimiz bolgelere gonderin, Birlesmis Millletler de bizim icin oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi ozellestirin! Onlari Amerikan sirketlerine ya da diger cok uluslu sirketlere satin...' sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, egitim kurumlarini, saglik kurumlarini hatta adli sistemleri ele geciririz. Bu, ikili, uclu, dortlu bir darbeler serisidir." Bir Ekonomik Tetikcinin Itiraflari



    "...those people (the whole country), are left holding a huge debt. It’s such a big debt they can’t repay it and that’s part of the plan (that they can’t repay it). And so at some point, we economic hit men go back to them and say, 'Listen, you lost a lot of money, you can’t pay your debt so sell your oil very cheap to our oil companies, allow us to built a military base in your country or send troops in support of ours to some place in the world or vote with us in the next United Nations vote; we induce them to have their electric utility company privatized and their water and sewage system privatised and sold to US corporations or other multinational corporations...' including many of their social services, their utility companies, their school systems, their penal and insurance systems; to foreign corporations. So it’s a double, triple, quadruple whammy!"

  2. Turk neyzen ve sair (Tevfik Kolayli) Neyzen Tevfik'in olum yildonumu (28 Ocak 1953)

    Izdirabin sonu yok sanma, bu alem de gecer,
    Gecici omur gibidir, gun de gecer, zaman da gecer,
    Keder kararli duramaz, nes'eli gulus de gecer,
    Sevincli devir de gecer, kederli yas da gecer,
    Gece gunduz yok olur, su guzelligin de gecer.

    Bu gorunen hayat ask ile buktu belimi,
    Caglayan goz yasimi, yoksa ayrilik seli mi?
    Inleyen kaza sazinin acaba bam teli teli mi?
    Cevrilir kaderli elle bu olayin filmi,
    Ney susar, icki dokulur, gurultulu toplanti da gecer.

    Ibret aldin,okudunsa su yaman dunyadan,
    Nefsini kurtaragor avlanmakta oldugun aractan.
    Yaradilanin niyeti dunyada yasayanlarin aski bu,
    Onu yoktan, sonu boktan, bu kuru iddiadan,
    Utanir Tanri'nin aciyan bagisiyla cehennem de gecer.

    Ne bilgi, ne Tanri yolu, ne hakikat ne tore,
    Suremez hukmunu bunlar yasadikca bu dunya.
    Cahilin korku kokan defterini Tanri dure!
    Ustalik mahkemesinde verilen hukme gore,
    Cennet iflas eder, Adem'in masali da gecer.

    Serseri Neyzen'in askinla kulak ver sozune,
    Girmemistir bu dunyam, bu yaratanin gozune,
    Bilmezligin kudreti baktirmadi, kendi ozune.
    Pîr olur icki sunan gul cehreli bakilmaz yuzune,
    Hak olur yillanmis meyhaneci, sohbet arkadasi da gecer.



    Don't think this suffer is endless, this world also passes
    Like the mortal one, the day passes, the moment also passes
    The happiness of the one who cannot feel sorrow also passes
    The age of the happiness also passes, the grief of the mourning also passes
    The day and night disappear, the man of the moment also passes

    This manifestation of life has bended me with love
    Are these gurgling teardrops or the flood of blues?
    Is this howling sound of the instrument of life belongs to the lowest note?
    Are these the deeds of all kinds which surrounded by destiny?
    Reed gets silent, drink spills over, the sound of the Solomon also passes

    If you draw a lesson and read this extreme world
    So save your soul from this mortal world and beyond
    Find your purpose of creation at the place of earth love
    Starting from nowhere and ends in the shit, this dead case
    The hell ashamed with feeling of forgiveness and let it pass away

    Neither religious law, nor cult, neither truth, nor justice
    This world cannot rule as long as these are alive
    Let the god settle smells fear ignorant's hash
    According to the judgement at the court of talent
    The heaven fails, the legend of the man also passes

    Listen this vagabond Neyzen's words with love
    None of them the beauties of these worlds would be seen
    The power of his ignorance did not let him to look his own
    Gets older the one whose face beautiful as roses
    The innkeeper returns to dust, the conversation of the friend will also passes.

  3. Amerikali yazar Rick Warren'in dogum gunu (28 Ocak 1954)



    "Sadece ne kadar yol kat etmeniz gerektigini degil, ne kadarini kat ettiginizi hatirlayin. / Recuerda lo lejos que has llegado, no lo lejos que debes llegar. No estás donde querías, pero tampoco donde estabas antes."



    "Eger her seyi yapamiyorsaniz Tanri'nin sizden istediginden daha fazlasini yapmaya calisiyorsunuz demektir (ya da belki cok fazla televizyon seyrediyorsunuz)."



    "If you can’t get it all done, it means you’re trying to do more than God intended for you to do (or, possibly, that you’re watching too much television). / Si no logras terminarlo todo, significa que estás haciendo más de lo que Dios quiere que hagas (o quizás estás viendo demasiada televisión)."

  4. 2 Akademi Odul adayligi (Esaretin Bedeli-The Shawshank Redemption, 1994 ve Yesil Yol - The Green Mile, 1999) bulunan Amerikan film yonetmeni, senarist ve yapimci Frank Árpád Darabont'in dogum gunu (28 Ocak 1959)






  5. Amerikali roman, kisa hikaye yazari ve antropolog Zora Neale Hurston’in olum yildonumu (28 Ocak 1960)

    “Ufuktaki gemilerde, her adamin arzulari vardir. Bazilari icin umutlar dalgalarla yanasir. Digerleri icin ise, ruyalar sonsuza kadar ufukta yol alir, gozden hic kaybolmadan seyredilir ve onlari gozleyenler SIKILIP gozlerini baska tarafa cevirinceye, zaman onlari alayli bir sekilde silinceye kadar, asla kiyiya yanasmazlar. Insan hayati budur iste.” Tanriya Bakiyorlardi



    “Ships at a distance have every man's wish on board. For some they come in with the tide. For others they sail forever on the same horizon, never out of sight, never landing until the Watcher turns his eyes away in resignation, his dreams mocked to death by Time. That is the life of men.”

  6. Amerikali heavy metal grubu Anthrax'in gitaristi Daniel Alan Spitz'in dogum gunu (28 Ocak 1963)


  7. Sean Connery, Richard Harris ve Samantha Eggar’in rol aldigi drama Ihanet (The Molly Maguires - I cospiratori), 28 Ocak 1970’de Pennsylvania’da gosteriem girdi.


  8. Italyan roman - oyku yazari, Surrealist ressam, sair ve gazeteci, Tatar Colu kitabi ile taninan Dino Buzzati Traverso'nun olum yil donumu (28 Ocak 1972)

    "O zaman degin, cocukken insana sonsuz gibi gorunen bir yolda, yillarin yavas yavas ve hafifce gectigi, boylece hic kimsenin akip gittiklerinin ayirdina varmadigi bir yolda, hep ilk gencliginin kaygisizligiyla ilerlemisti. Insan bu yolda sakin sakin, cevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gercekten hic gerek yoktu, ne arkanizda sizi SIKISTIRAN ne de tabi, bekleyen birileri bulunurdu, arkadaslariniz da kaygisiz, oynamak icin SIK SIK durarak ilerlerdi. Evlerinin kapisindan buyukler size dostca selam verir ve suc ortakligi dolu guluslerle ufku gosterirlerdi; boylece yurek yigitce ve tatli arzularla carpmaya baslar ve insan kendisini az otede bekleyen harikulade umudunu tadar; gerci o seyler henuz uzaktadir ama bir gun onlara ulasilacagi kesin, tartismasiz bir bicimde kesindir.

    Daha cok yol var midir? Yoo, su ilerideki nehri gecmek, su yesil tepeleri asmak yeterlidir.Belki de varmisizdir bile. Su agaclar, kirlar, su beyaz ev belki de bizim aradigimiz seylerdir. Bir an bunun dogru olduguna inanip, orada durmak isteriz. Sonra, kulagimiza ilerde daha iyisinin oldugu calinir ve tasasiz bir bicimde yeniden yola koyuluruz.Insan, boylelikle, umut dolu, kendi yolunda gider durur; gunler uzun ve sakindir, gunes yukarida gokyuzunde parlamakta ve aksam bastiginda uzulerek yok olmaya yuz tutmaktadir.

    Ama bir noktada, belkide icgudusel olarak, insan geri doner ve arkasindaki bir kapinin kapanarak donusu olanaksiz kildigini fark eder.Iste o zaman , bir seylerin degismis oldugunun ayirdina variriz, gunes eskisi gibi kipirtisiz degildir, hizla hareket etmektedir; ne yazik ki henuz bakmaya bile firsat bulamadan, onun ufkun ucuna dogru hizla kaydigini, bulutlarin da gokyuzundeki mavi koylarda hareketsiz durmadigini, birbirlerinin uzerine cikarak kactiklarini, iyice acele ettiklerini goruruz; zamanin gectigini ve gunu gelince yolun zorunlu olarak son bulacagini anlariz."



    "Fino allora egli era avanzato per la spensierata età della prima giovinezza, una strada che da bambini sembra infinita, dove gli anni scorrono lenti e con passo lieve, così che nessuno nota la loro partenza. Si cammina placidamente, guardandosi con curiosità attorno, non c'è proprio bisogno di affrettarsi, nessuno preme di dietro e nessuno ci aspetta, anche i compagni procedono senza pensieri, fermandosi spesso a scherzare. Dalle case, sulle porte, la gente grande saluta benigna, e fa cenno indicando l'orizzonte con sorrisi di intesa; così il cuore comincia a battere per eroici e teneri desideri, si assapora la vigilia delle cose meravigliose che si attendono più avanti; ancora non si vedono, no, ma è certo, assolutamente certo che un giorno ci arriveremo.

    Ancora molto? No, basta attraversare quel fiume laggiù in fondo, oltrepassare quelle verdi colline. O non si è per caso già arrivati? Non sono forse questi alberi, questi prati, questa bianca casa quello che cercavamo? Per qualche istante si ha l'impressione di sì e ci si vorrebbe fermare. Poi si sente dire che il meglio è più avanti e si riprende senza affanno la strada.Così si continua il cammino in una attesa fiduciosa e le giornate sono lunghe e tranquille, il sole risplende alto nel cielo e sembra non abbia mai voglia di calare al tramonto.

    Ma a un certo punto, quasi istintivamente, ci si volta indietro e si vede che un cancello è stato sprangato alle spalle nostre, chiudendo la via del ritorno. Allora si sente che qualche cosa è cambiato, il sole non sembra più immobile ma si sposta rapidamente, ahimè, non si fa tempo a fissarlo che già precipita verso il confine dell'orizzonte, ci si accorge che le nubi non ristagnano più nei golfi azzurri del cielo ma fuggono accavallandosi l'una sull'altra, tanto è il loro affanno; si capisce che il tempo passa e che la strada un giorno dovrà pur finire."









Sayfa 3471/7020 İlkİlk ... 247129713371342134613469347034713472347334813521357139714471 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •