Originally Posted by
Maslak1
1-inşaat işindeki negatif özkaynak rakamı negatif yönde daha da büyüdü.. inşaat şirketleri, hangi ülke kanununa göre kurulursa kurulsun; muhasebe bilimi karşılığındaki konumu "teknik iflas"tır (TR mevzuatında sermayenin en az 2/3ünün erimiş olması).. inşaat segmentinin özkaynak rakamı IFRS tabloda büyük miktarda negatife geçerek "borca batık" konumuna gelmiştir. (31 12 2021 tarihli denetçi raporuna denetçi ulaşırız? denetçi, bu konuya dikkat çekmiş olmalı ve hatta bilanço bazı "işletmenin sürekliği ilkesi"ne göre değil de "tasfiye bilançosu bazı"nda hazırlanmaya bile elverir. şirket web sitesinden denetçi raporuna ulaşamıyorum.. ilginç.. 3 ay evvel de bakmıştım ve ulaşamamıştım.. Q1 denetlenmediği için Q1i kastetmiyorum )..
2-üstüste bir şirketin (inşaat segmenti) bu kadar çok zarar yazması hiç bir ekosisemde kabul edilebilirliği yoktur.. bu işin de bir "stop loss"u olmalı..
3-bu kez cash flow da kötü.. madem öyle, neden temettü dağıtım kararı almıştınız? hesapsız kasaplık durumu da var ki zararı öngöremediler (zarar kısmen provizyonel de olsa) ve temettü beyan ettiler (@Q4). üstelik ülkede yüksek dozlu bir finansal kriz varken oldu bu..
4-öngörülemezlik tavan yapmış durumda.. bırakın bireysel yatırımcıları, anlı şanlı kurumlar dahi tahminlerinde kar rakamının yanından geçemedi.. bu bilanço yönetime olan güveni daha da sarsmıştır..
5-her şeye rağmen; varlık potansiyelinin, bu kadar altında iş performansı göstermesi şaşkınlık vericidir.. şirkette bir "hesapsız kasap ve müflis çiftlik" görüntüsü vardır..
6-inşaat işini "stop loss" etmeleri şart.. sürdürülebilirliği yok.. zaten hukuken bir ülkede bir yerlerde resmi otoriteye toslamaları çok muhtemeldir (teknik iflas, borcunu ifa edememe durmuna getirir.. hukuken, alacaklaklılar borcunu alamadığı zaman şirketin tasfiyesini talep eder.. genel hukuk normu budur ama ülkelerde farklılıklar olabilir. inşaat işinin ne kadarının hangi ülkede nasıl bir tüzel kişilikle kurulduğunu bilmiyorum; "şirket" vs "şube") ..
7-kötü gelen son 2 bilançonun her ikisinden de önce, aşırı satış geldi. içerden bilgi öğrenenler ticareti abartılı hacimde ve toptan hale getirmiş durumdalar.. insider trading tavan yapmış durumda.. şirket, köstebekleri bulmak zorunda.. içerdeki finansal bilgiye erişen herkes sorgulanmalı .. bizlerden önce öğrenenler: muhasebeciler, içerdeki üst düzey yöneticiler, bankalardaki mali analistler, denetçiler, vergi daireleri (bu son grup konsoldieyi görmez ve muhakeme edemez.. bankacılarla da konsodlie inşaat işi paylaşılmıyor olabilir).. usual suspect, yöneticiler, içerdeki ortaklar olarak kalıyor..
"sokakta kaybolan para dolu cüzdan, hangi ülkede en çok kez sahibine döndü?" şeklinde sosyal deney yapmaya gerek yok. meşhur günahların dahi mubah sayıldığı bir ülkedeyiz..
depresif bir durum, doğrusu..
sonsözüm: şirketteki bütün sorunların anası, yönetimdeki çokbaşlılıktan (çok patronlululuk) kaynaklanan yönetsel zaafiyettir..
(too many chiefs no indians=sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa!?.... CEOnun karışanı bol olur bu şirkette.. yönetimi tek bir patron tek başına ele geçirene kadar radikal bir şey beklemeyelim.. ya da şirketler paylaşılır ve kimse birbirinin işine karışmaz. "aile anaysası" falan bir işe yararmaz.. zaten aile ve anayasa kelimeleri bir araya gelince ortaya traji-komik bir kavram da çıkıyor... 2. sınıf danışmanların patronlara şirin görünmek için icat ettikleri bir tabir gibi duruyor )
Yer İmleri