Sayfa 640/2148 İlkİlk ... 14054059063063863964064164265069074011401640 ... SonSon
Arama sonucu : 17183 madde; 5,113 - 5,120 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Doğru.Sizinle tamamen aynı görüşteyim ama sebep-sonuç,parça-bütün gibi ilişkileri analiz ederken,olgulara bilimsel şüphecilikle yaklaşmak ve sorgulamak çok büyük ölçüde matematik ve fen derslerinin işlenmesi sırası elde edilen ve problem çözerken geliştirilen becerilerdir.Özellikle matematik ve fizik problemleri çözerken farkına varmadan zaman içinde elde edilen beceriler,hayatta karşılaştığımız problemlerde aynı anolojiyi ,düşünce metodunu kurarak,analiz,sentez,sonuca varma ve yorumlama aşamaları ile bize doğru çözümler bulmamızı sağlar.
    Bu beceriler ve formasyona sahip olmamızda da ,problemleri çözmek için ne şekilde düşünmemiz,probleme nasıl yaklaşmamız gerektiğini doğru şekilde öğretebilecek donanıma sahip olan öğretmenlerin payı çok büyüktür.Kişisel olarak da , çok iyi öğretmenlerle karşılaştığım için çok şanslı sayıyorum kendimi.
    Bu arada çok boyutlu düşünebilmede felsefe derslerinin yeni bir ufuk açtığını,müfredattan çıkarılmasının büyük eksiklik olduğunu,bu dersi alabilen son kuşak olarak bir ilavede bulunmak istiyorum
    Hocam dediklerinize harfiyen katılıyorum. Özellikle 8 yaş altı çocuklarda öğrenme değil edinim safhasındayken yapılacak eğitim faaliyetleri hayati öneme sahip. Çok ivedi bir şekilde özellikle ilköğretim reformu gerçekleştirilmeli. Biz bunlara yabancı değiliz, geçmişte kısıtlı kaynaklar ve kısıtlı eğitim kadrosu ile bu iş çağın gereksinimlerine göre gayet iyi başarılabilmişti.

    Özellikle ilköğretim safhasında bu taşımalı, birleştirilmiş eğitimden mümkün olduğunca hızlı bir şekilde vaz geçilmeli.
    Dediğiniz gibi müfredat yeniden düzenlenmeli. Sayısal bölüm öğrencilerinin, yabancı dil gibi diğer alanlarda da daha başarılı olduklarını sürekli gözlüyoruz ki zaten birçok bilimsel çalışma ile ispatlanmış bir durum.
    Eğitim fakülteleri reformu hayata geçirilmeli. Kontenjanlar düşürülüp, isterler arttırılmalı, formasyon denen garabet derhal kaldırılmalı, eğitim kadrosunun özlük hakları iyileştirilerek meslek cazip hale getirilmeli ki başarılı öğrenciler öğretmen olmak istesin.
    Bir ülkenin en zeki beyinleri Tıp Fakültesine gitmesin. Oraya da gitsin, orada da ihtiyaç var elbet ama bu dağılımın ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleşmesi sağlanmalı. Bunun için spesifik alanlarda açılacak, burs vb gibi şeylerle desteklenecek, cazip hale getirilecek, en özel öğrencilerin daha yükseköğretim safhasına gelmeden yönlendirilebileceği meslek liseleri hayati öneme sahip.Bu yüzden Öğretmen liseleri özelinde, belirli, ihtiyaç olan spesifik alanlara yönelik liseler tekrar açılmalı, çoğaltılmalı.
    Üniversite reformu. Her ile üniversite olur mu? Olur bunda bir sakınca yok ama YÖK tarafından yapılacak bir organizasyon ile her üniversitenin belirli alanlarda uzmanlaşması sağlanmalı. Kontenjanlar düşürülmeli. Meslek Yüksekokullarına önem verilerek özellikle ara eleman açığı giderilmeli.
    Yurt dışı yüksek lisans-doktora burs imkanları ihtiyaçlara göre düzenlenip, arttırılmalı.Adamı-torpili olanın değil, gerçekten ihtiyaç olan alanda, hakedenin gidip bu eğitimi alabildiği bir düzen sağlanmalı.

    Daha birçok şey yazılıp çizilebilir ki ilk anda aklıma gelenler.

    Hayati olan iki şey var. Birincisi sizinde bahsettiğiniz gibi tüm eğitim alanların temel becerilerde belirli bir standarda gelmesi, belirli, azami kriterleri sağlayabilmesi.
    İkincisi tüm öğrencilerin maksimum yüzde 10 nunu oluşturan ve ülkenin geleceğini üzerine inşa edeceği kısmın olabildiğince, ihtiyaçlar özelinde,daha lise eğitiminden başlanarak, doğru alanlara yöneltilip, burada en iyi eğitimi alabilmesinin ve bu kişilerden maksimum faydanın sağlanabilmesi. Bu çekirdek kadro çok önemli.

  2. #5114
     Alıntı Originally Posted by tospa Yazıyı Oku
    Hocam benim uzmanlık alanım askeri konular. Neler olacağını, olabileceğini etkisini-tepkisini, doğrusunu yanlışını, bağılını-değilini biliyorum. .............
    Sn tospa,
    Madem uzmanlık alanınız askeri konular aklıma gelen bir soruyu size sorayım.
    Eğer silah sanayinde Yunanistan ile karşılaştıramayacak kadar iyi çalışmalar yapıyor isek, 19 adaya neyin karşılığında Yunanistan'ın asker çıkarmasına sessiz kaldık?

  3. #5115
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Doğru.Sizinle tamamen aynı görüşteyim ama sebep-sonuç,parça-bütün gibi ilişkileri analiz ederken,olgulara bilimsel şüphecilikle yaklaşmak ve sorgulamak çok büyük ölçüde matematik ve fen derslerinin işlenmesi sırası elde edilen ve problem çözerken geliştirilen becerilerdir.Özellikle matematik ve fizik problemleri çözerken farkına varmadan zaman içinde elde edilen beceriler,hayatta karşılaştığımız problemlerde aynı anolojiyi ,düşünce metodunu kurarak,analiz,sentez,sonuca varma ve yorumlama aşamaları ile bize doğru çözümler bulmamızı sağlar.
    Bu beceriler ve formasyona sahip olmamızda da ,problemleri çözmek için ne şekilde düşünmemiz,probleme nasıl yaklaşmamız gerektiğini doğru şekilde öğretebilecek donanıma sahip olan öğretmenlerin payı çok büyüktür.Kişisel olarak da , çok iyi öğretmenlerle karşılaştığım için çok şanslı sayıyorum kendimi.
    Bu arada çok boyutlu düşünebilmede felsefe derslerinin yeni bir ufuk açtığını,müfredattan çıkarılmasının büyük eksiklik olduğunu,bu dersi alabilen son kuşak olarak bir ilavede bulunmak istiyorum
    Bize öğrenmenin en büyük motivasyonunun ihtiyaç olduğu öğretilmişti. Bu nedenle aileden başlayarak, okulda da öğretmenlerin katkısıyla doğru sorular sorularak, çocukların doğru cevapları aramasını sağlamak, yanlışa düştüklerinde onları doğru zemine çekecek sorular sormak önem arz ediyor.
    Felsefe dersine gelirsek, iyi felsefe hocalarına denk gelince hayatta bambaşka pencereler açılıyor. Onların binlerce kez deneyimledikleri, bizim ilk kez sorguladığımız konular üzerinden yapılan sohbetlerde keyifli saatler geçiyordu.


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    O egeli ben değilim

  4.  Alıntı Originally Posted by JAS Yazıyı Oku
    Sn tospa,
    Madem uzmanlık alanınız askeri konular aklıma gelen bir soruyu size sorayım.
    Eğer silah sanayinde Yunanistan ile karşılaştıramayacak kadar iyi çalışmalar yapıyor isek, 19 adaya neyin karşılığında Yunanistan'ın asker çıkarmasına sessiz kaldık?
    Abi askeri konuyla bunun ne alakası var ki. Bana tankla tüfekle topla gel Bu siyasi bir durum. Orduyu yöneten makam müdahale etmesini istemedikten sonra ordu ne yapsın? ABD iranı, Çin Tayvanı ezer geçer ama müdahale etmiyor/edemiyor. Askeri yönü başka, siyasi yönü başka. Senin elinde Messi var ama yedekte oturtuyorsun taraftar ne yapsın

    Ben uçtuk, kaçtık birinci lige çıktık, dünya devi olduk demiyorum askeri alanda da. Ama yerli üretimde çok önemli adımları attık, çok kritik eşikleri aştık/aşıyoruz. Bundan on yıl önce benim gibi savunma sanayi meraklılarının hayalinde bile göremeyeceği şeyleri başarıyoruz. Bu alana eğildik, insan kaynağı yönelttik, destek verdik ar-ge yaptık meyveleri topluyoruz. Ben elde ettiğimiz gelişim ile mutlu oluyorum. Asla bir ABD, Rusya vb olamayız zaten bu alanda da ama yapılan güzel işleri de yazmayalım mı, belirtmeyelim mi? Eleştirdiğimiz alanlar yok mu elbette var savunma sanayi ile alakalı da. Dün spesifik bir konu açıldı, bende bildiğimi, görüşümü yazdım. Bunlar ülkenin, bu milletin başarısıdır. Bizler hancıyız, yönetenler yolcu. Bu ülkenin mühendislerinin, bu ülkenin evlatlarının başarılarıyla övünmeyelim mi?

    İstendiğinde, belki mecbur kalındığında, iyi kötü doğru politikalar uygulandığında çok meşakatli bir alanda dahi başarılar elde edebilecek potansiyelin bu ülkede olduğunu, diğer alanlarda da böyle politikalar izlenmesi gerektiğini söylüyorum. Yanlış bir şey söylediğimi, yazdığımı düşünmüyorum.

    Hep üretim, hep ar-ge, yetişmiş eleman vb vurguluyoruz. İşte yüzde 20 den yüzde 70 lerin üzerine gelmiş bir yerli üretim var savunma sanayi gibi hem zor, hem de stratejik bir alanda.

    İşte diyorum örnek, hem övünelim hem diğer alanlara da uygulayalım, olabiliyor demekki.
    Son düzenleme : tospa; 27-01-2021 saat: 11:09.

  5. #5117
     Alıntı Originally Posted by tospa Yazıyı Oku
    Abi askeri konuyla bunun ne alakası var ki. Bana tankla tüfekle topla gel Bu siyasi bir durum. Orduyu yöneten makam müdahale etmesini istemedikten sonra ordu ne yapsın? ABD iranı, Çin Tayvanı ezer geçer ama müdahale etmiyor/edemiyor. Askeri yönü başka, siyasi yönü başka. Senin elinde Messi var ama yedekte oturtuyorsun taraftar ne yapsın

    Ben uçtuk, kaçtık birinci lige çıktık, dünya devi olduk demiyorum askeri alanda da. Ama yerli üretimde çok önemli adımları attık, çok kritik eşikleri aştık/aşıyoruz. Bundan on yıl önce benim gibi savunma sanayi meraklılarının hayalinde bile göremeyeceği şeyleri başarıyoruz. Bu alana eğildik, insan kaynağı yönelttik, destek verdik ar-ge yaptık meyveleri topluyoruz. Ben elde ettiğimiz gelişim ile mutlu oluyorum. Asla bir ABD, Rusya vb olamayız zaten bu alanda da ama yapılan güzel işleri de yazmayalım mı, belirtmeyelim mi? Eleştirdiğimiz alanlar yok mu elbette var savunma sanayi ile alakalı da. Dün spesifik bir konu açıldı, bende bildiğimi, görüşümü yazdım. Bunlar ülkenin, bu milletin başarısıdır. Bizler hancıyız, yönetenler yolcu. Bu ülkenin mühendislerinin, bu ülkenin evlatlarının başarılarıyla övünmeyelim mi?

    İstendiğinde, belki mecbur kalındığında, iyi kötü doğru politikalar uygulandığında çok meşakatli bir alanda dahi başarılar elde edebilecek potansiyelin bu ülkede olduğunu, diğer alanlarda da böyle politikalar izlenmesi gerektiğini söylüyorum. Yanlış bir şey söylediğimi, yazdığımı düşünmüyorum.

    Hep üretim, hep ar-ge, yetişmiş eleman vb vurguluyoruz. İşte yüzde 20 den yüzde 70 lerin üzerine gelmiş bir yerli üretim var savunma sanayi gibi zor bir alanda.

    İşte diyorum örnek, hem övünelim hem diğer alanlara da uygulayalım, olabiliyor demekki.
    Sv tospa,

    Şunu anlatmak istedim. Silahlanma ve diğer alanlarda borç harç ile ve yandaşlara deli para akıtarak birşeyler yapabilirsiniz ama sebep oldukları ekonomik çöküntü ile kullanamazsınız. Örneğin S400 leri hangardan çıkartamazsınız.
    Yazınızda takıldığım kısım "günahıyla, sevabıyla" kısmı idi. Durum bu olunca ortada sevaplık bir durum pek görünmüyor.
    Bir adamın eline tabanca verip, evini yakmakla eşdeğer bir durumdan bahsediyoruz kaba bir benzetmeyle.

    Lenovo P1a41 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  6. deniz hocam abdnin bu yıl içinde yüksek enflasyon (%4) ile yüzleşeceği konuşuluyor ne düşünüyorsun bu konuda.

  7.  Alıntı Originally Posted by JAS Yazıyı Oku
    Sv tospa,

    Şunu anlatmak istedim. Silahlanma ve diğer alanlarda borç harç ile ve yandaşlara deli para akıtarak birşeyler yapabilirsiniz ama sebep oldukları ekonomik çöküntü ile kullanamazsınız. Örneğin S400 leri hangardan çıkartamazsınız.
    Yazınızda takıldığım kısım "günahıyla, sevabıyla" kısmı idi. Durum bu olunca ortada sevaplık bir durum pek görünmüyor.
    Bir adamın eline tabanca verip, evini yakmakla eşdeğer bir durumdan bahsediyoruz kaba bir benzetmeyle.

    Lenovo P1a41 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
    Hocam günahıyla, sevabıyla kısmını açmak isterdim ama açamam mazur görün halka açık bir sayfada. Sadece şunu söyleyebilirim, bahsettiğiniz yandaşlık olayı savunma sanayi alanında da vardır. Maalesef ki vardır. Ha diğer alanlara kıyasla çok düşük oranda, birkaç firma, birkaç alanla sınırlıdır. Eleştirdiğim alanda budur zaten. Neyseki Nüfuz edilememiştir. Bunda çok spesifik bir alan olması ve çatı kuruluşların Aselsan/Roketsan/Havelsan/Aspilsan/ Tübitak-Sage/Tusaş/Tei gibi kamu/vakıf sahipli/ortaklı olması ve Kale/STM/Otokar vb gibi alanında yıllardır tek ve lider olan yurt dışıyla da çalışan profesyonel firmalar olması ana etkendir. Yani bir inşaat sektörü gibi değildir. Belirli, katı isterleri, teknolojik yeterlilikleri şart koşan, zamanla yarışan bir alandır doğası itibariyle. Tedarikçiler kısmında da durum yukarıdakine benzerdir. Ülke genelindeki yandaşlık endeksi yapılacak olsa savunma sanayi en alt sıralarda yer alır bahsettiğim durumlardan dolayı.

  8. #5120
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Wednesday January 13 2021 Actual Previous
    4:30 PM
    US
    Core Inflation Rate YoY DEC 1.6 1.6%
    1.6%
    04:30 PM
    US
    Inflation Rate YoY DEC 1.4
    1.2% 1.3%
    04:30 PM
    US
    Inflation Rate MoM DEC 0.4
    0.2% 0.4%
    04:30 PM
    US
    Core Inflation Rate MoM DEC 0.1
    0.2% 0.1%

    https://tradingeconomics.com/united-...ation-rate-mom

    Son 7 ayın enflasyonu %2.4,bu trend devam ederse -baz etkisiyle- ABD Mayıs ayında %4 civarında enflasyonu görebilir.

    ABD'de 2020 ocak ve şubatta %0.1,Mart ayında (-)%0.4,nisan ayında (-)%0.8,Mayıs ayında ( -)%0.1 enflasyon olmuştu.

    Enflasyon %4'e gelince bakalım Fed hala politika faizini sıfırda tutabilecek mi!..
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Dünyanın en iyi ekonomi fakültelerinden Wharton'da profesörlük yapan
    Jeremy Siegel, -benim de bir süredir bu başlıkta dillendirdiğim öngörülere paralel olarak- Financial Times'da bir makale kaleme almış..


    https://www.ft.com/content/6536113f-...0-597ed90843b6


    Higher inflation is coming and it will hit bondholders

    Historic increase in monetary supply to fight Covid crisis will lead to higher consumer prices

    Yüksek enflasyon geliyor ve tahvil sahiplerini vuracak

    Covid kriziyle mücadele için parasal arzdaki tarihi artış, daha yüksek tüketici fiyatlarına yol açacak



    "One of the oldest propositions in economics is that the price level is determined by the demand and supply of money. Simplistic formulations of this proposition are called "The Quantity Theory". This proposition states that the rate of inflation is equal to the excess of the rate of growth of money over real incomes "although more sophisticated interpretations take into account other variables such as interest rates and inflationary expectations."

    Ekonomi terorisindeki i en eski önermelerden biri, fiyat seviyesinin para talebi ve arzı tarafından belirlendiğidir. Bu önermenin basit formülasyonlarına "Miktar Teorisi" denir. Bu önerme, enflasyon oranının, para büyüme oranının reel gelirler üzerindeki fazlalığına eşit olduğunu belirtir - ancak daha karmaşık yorumlar faiz oranları ve enflasyonist beklentiler gibi diğer değişkenleri hesaba katar.


    "However, there was a fundamental difference between what happened during the financial crisis and what is happening now. The money created by the Fed during the last financial crisis found its way into excess reserves in the banking system. Little of it was lent out to the private sector."

    Ancak, 2008 mali kriz sırasında olanlar ile şu anda olanlar arasında temel bir fark vardı. Fed'in son mali kriz sırasında yarattığı para, bankacılık sistemindeki fazla rezervlere girdi. Küçük bir kısmı özel sektöre ödünç verildi.

    "This happened because, before the Lehman collapse, banks did not hold excess reserves. At that time, reserves paid no interest and prudent reserve management dictated that banks keep the absolute minimum to satisfy reserve requirements. All excess reserves were lent into the money market.
    The financial crisis changed all of that. Following the crisis, interest rates collapsed. The Fed started paying interest on reserves, and regulators imposed liquidity requirements that could be satisfied with these reserves. The banks easily absorbed the extra reserves created by the Fed and quantitative easing led to only a modest increase in lending.
    But the actions of the Fed and Treasury in response to the Covid-19 crisis are producing a very different outcome. The money created by the Fed is not going only into excess reserves of the banking system. It is going directly into the bank accounts of individuals and firms through the US Paycheck Protection Program, stimulus cheques, and grants to state and local governments."

    Bunun nedeni, Lehman'ın çöküşünden önce bankaların fazla rezerv tutmamasıydı. O dönemde,Fed rezervlere faiz ödemiyordu ve ihtiyatlı rezerv yönetimi, bankaların rezerv gereksinimlerini karşılamak için mutlak asgari düzeyde tutmalarını zorunlu kılıyordu. Tüm fazla rezervler para piyasasına ödünç verildi.
    Mali kriz tüm bunları değiştirdi. Krizin ardından faizler düştü. Fed, rezervlere faiz ödemeye başladı ve düzenleyiciler, bu rezervlerle karşılanabilecek likidite gereksinimleri getirdi
    . Bankalar, Fed'in yarattığı ekstra rezervleri kolayca emdi ve nicel genişleme, kredilerde sadece mütevazı bir artışa yol açtı.
    Ancak Fed ve Hazine'nin Covid-19 krizine cevaben eylemleri çok farklı bir sonuç doğuruyor. Fed'in yarattığı para, sadece bankacılık sisteminin fazlalık rezervlerine gitmiyor. ABD Maaş Çeki Koruma Programı, teşvik kontrolleri ve eyalet ve yerel hükümetlere verilen hibeler aracılığıyla doğrudan bireylerin ve firmaların banka hesaplarına giriyor.

    "This is not good for bondholders. The huge demand for Treasuries, which has kept their yields so low, is driven by their strong short-term hedge characteristics " their ability to cushion sharp declines in risk assets.
    But this insurance is going to get more and more expensive as higher consumer prices erode the purchasing power of these bonds. It is inevitable that bond rates will rise, and rise far more than now envisioned by the Fed and most forecasters.
    The multi-trillion dollar war on Covid-19 was not paid for by higher taxes or bond sales to the public. But there is no such thing as a free lunch. It will be the Treasury bondholder, through rising inflation, who will be paying for the unprecedented fiscal and monetary stimulus over the past year."

    Bu tahvil sahipleri için iyi değil. Getirilerini bu kadar düşük tutan Hazine tahvillerine olan büyük talep, güçlü kısa vadeli hedge özelliklerinden kaynaklanıyor - risk varlıklarındaki keskin düşüşleri hafifletme yetenekleri.
    Ancak, yüksek tüketici fiyatları bu tahvillerin satın alma gücünü aşındırdıkça, bu sigorta giderek daha pahalı hale gelecektir. Tahvil faizlerinin artması ve şu anda Fed ve çoğu tahmincinin öngördüğünden çok daha fazla yükselmesi kaçınılmazdır.

    Covid-19'a karşı trilyon dolarlık savaşın bedeli yüksek vergiler veya halka tahvil satışları ile ödenmedi. Ama bedava öğle yemeği diye bir şey yok. Geçen yıl eşi benzeri görülmemiş mali ve parasal teşvikleri ödeyecek olan, yükselen enflasyon yoluyla Hazine bonosu sahibi olacak.
     Alıntı Originally Posted by fan Yazıyı Oku
    deniz hocam abdnin bu yıl içinde yüksek enflasyon (%4) ile yüzleşeceği konuşuluyor ne düşünüyorsun bu konuda.
    Daha önce bu konuda yazmıştım.ABD'de Mayıs ayı enflasyon verisiyle birlikte "Baz etkisinin de desteğiyle" enflasyonun %4 civarına yükselmesini bekliyorum.Dün de ,ABD'de enflasyon konusunda , Wharton Üniversitesi profesörlerinden Jeremy Siegel'in Financial Times'ta yayınladığı makaleden buraya alıntı yapmıştım.

Sayfa 640/2148 İlkİlk ... 14054059063063863964064164265069074011401640 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •