Madem sorulmuş anlatalım. Ülkemizde 3 tür üniversitesi vardır.
1) 1992 ye kadar kurulmuş olanlar
2) 1992 sonrasında kurulmuş olanlar
3) Senesini tam hatırlamıyorum, 2002 sonrasında RTE tarafından açılanlar.
3. maddedekileri konuşmaya bile gerek tamamen politik olarak yönetim kadroları malum zihniyet tarafından oluşturulmuş, ikinci kademe liselerdir. Sadece kuruldukları şehirlerin para kazanması ve açıkta öğrenci bırakılmadı görüntüsü vermek için kurulmuşlardır ve tam bir yandaş yapıdadır. Seçim sonuçları zaten bellidir.
2. maddedekilerin bir kısmı (genelde batıdakiler) başta ODTÜ, Hacettepe, Boğaziçi, İTÜ gibi köklü üniversitelerin öğretim üyeleri tarafından ilk yapılandırmaları yapılan, başlangıçta bilimsel çalışmalar ile ismini duyuran üniversitelerdir. Köklü üniversitelerde, özellikle 1990-1995 yılları arasında yeni kadro verilmediği için, öğretim üyelerinin bulundukları üniversitelerden zorunlu ayrılmaları sonucunda kadrolarını oluşturmuşlardır. Ama yeterli sayıda öğretim üyesi transferi olmadığı için açıklarını isimlerini saydığım köklü üniversiteler dışında ki 1. nesil üniversitelerden sağlamışlardır. Zaten sorun ve yozlaşma da mecburiyetten alınan bu öğretim üyelerinin bir kısmının yetersiz ve politik olmaları ile başlar.
1. maddedeki üniversitelerin bir kısmı (isimlerini saymıştım, bir iki tane daha eklenebilir) gerçek üniversite olarak nitelendirilir ve en azından GEÇMİŞTE dünyadaki ilk 500 iyi üniversite içinde yerlerini almışlardır, diğerleri ise bu gurup üniversitelerin kalitesinden uzaktır.
Yazılması gereken bir öğretim üyesi gurubu daha var ki bunlar ikinci ve üçüncü nesil üniversilere dağılmışlardır, bunlar YÖK ve MEB'in yurtdışına doktora için gönderdiği kişilerden oluşur. Bu gurubun çok önemli bir kısmı politiktir (sağ tandaslı), seçilmeleri de genellikle bu nedenledir ve gittikleri üniversitelerde ciddi sorunlara yol açmışlardır.
Seçimlere gelince,
3. nesil şahsımın lisemsilerinde sonuçlar baştan bellidir. Tamamen politiktir.
2. nesil üniversitelerde bilim yapmaya çalışanlar ile filim yapmaya çalışanların mücadelesi yapılmış, 2002 den sonra bilimciler saf dışı bırakılmış, filimciler yönetimleri ele geçirmişlerdir. Seçimler, 2002 sonrasında tamamen göstermeliktir, çok az oy alan yandaşlar yönetime getirilmiştir.
3. ve 2. guruptakilerin yönetimleri değişince ikinci öğretim, yaz okulu gibi öğrenciye hiçbir faydası olmayan uygulamalar ile filimcilerin ekonomik olarak ihya olması sağlanmıştır.
1. nesil üniversitelerin iyi olan kısmı bu gurubun diğer kısmına göre bu yozlaşmaya uzun süre direnmiş ama üstlerindeki baskı da sürekli artmıştır, yönetimleri tepeden değiştirilmiştir. Boğaziçi bunun son örneğidir. Bunların sonucunda artık ilk 500 e girebilen üniversitemiz çıkmamaktadır, bu politik kafayla da çıkması zordur. Çünkü kendi dünya görüşünde olmayan öğretim üyelerine yönetim tarafından yapılan anormal baskı ve mobbing söz konusudur.
Yani, demem o ki, bu hükümetin üniversitelere verdiği zararın (genelde de demokrasiye, hukuka, ekonomiye verdiği zararın) düzeltilmesi, bana göre, artık mümkün değildir.
Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Yer İmleri