Sayfa 6957/7020 İlkİlk ... 595764576857690769476955695669576958695969677007 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 55,649 - 55,656 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Fransiz roman yazari ve sosyolog Georges Perec'in dogum yildonumu ( 7 Mart 1936 )

    “ Bazen saatlerce bir agaca bakarak oylece duruyorsun, onu betimliyor, didik didik inceliyorsun; kokleri, govdeyi, dallari, yapraklari, her bir yapragi, yapraktaki her bir damari, sonra yeniden her bir dali inceliyorsun, ve boylece, ac bakisinin israrla gormek istedigi ya da yarattigi ilgisiz bicimlerin sonsuz oyunu surup gidiyor: surat, sehir, labirent ya da yol, armalar ve atli seferler. Algilarin gelistikce, giderek daha sabirli ve daha esnek oldukca, agac paramparca oluyor ve yeniden doguyor, yesilin binbir cesidi, ayni ama yine de farkli binlerce yaprak. Tum yasamini bir agacin karsisinda gecirebilirmissin gibine geliyor, onu tuketmeden, anlamadan, cunku anlayacagin bir sey yok; sadece ona bakarak. Bu agac hakkinda eninde sonunda soyleyebilecegin tek sey bir agac oldugudur; bu agacin sana soyleyebilecegi tek sey de bir agac oldugudur: kok, sonra govde, sonra dallar, sonra da yapraklar. Agactan daha baska bir hakikat bekleyemezsin. Agacin sana onerecek bir ahlaki, sana verecek bir mesaji yoktur. ” Uyuyan Adam



    " Tu restes parfois des heures à regarder un arbre, à le décrire, à le disséquer: les racines, le tronc, la ramure, les feuilles, chaque feuille, chaque nervure, chaque branche à nouveau, et le jeu infini des formes indifférentes que ton regard avide quémande ou suscite: visage, ville, dédale ou chemin, blasons et chevauchées. Au fur et à mesure que ta perception s’affine, se fait plus patiente et plus souple, l’arbre explose et renaît, mille nuances de vert, mille feuilles identiques et pourtant différentes. Il te semble que tu pourrais passer ta vie devant un arbre, sans l’épuiser, sans le comprendre, parce que tu n’as rien à comprendre, seulement à regarder: tout ce que tu peux dire de cet arbre, après tout, c’est qu’il est un arbre, racine, puis tronc, puis branches, puis feuilles. Tu ne peux en attendre d’autre vérité. L’arbre n’a pas de force morale à te proposer, n’a pas de message à te délivrer. Sa force, sa majesté, sa vie – si tu espères encore tirer quelque sens, quelque courage, de ces anciennes métaphores – ce ne sont jamais que des images, des bons points, aussi vains que la paix des champs, que la traîtrise de l’eau qui dort, la vaillance des petits sentiers qui grimpent pas bien haut mais tout seuls, le sourire des côteaux où les grappes mûrissent au soleil. "

  2. Ingiliz roman yazari Andrea Levy'nin dogum yildonumu ( 7 Mart 1956 )



    " Yil. 1948. Ingiltere Ikinci Dunya Savasi'nin yaralarini sararken 21 Nevern Street'te karmasa yeni baslamistir.Queenie Bligh'in komsulari, kadinin Jamaikali kiracilari evine kabul etmesini onaylamazlar, ama Queenie'nin kocasi Bernard savastan donmediginden kadinin yapacak baska bir seyi yoktur. Gilbert Joseph, Hitler'e karsi savasmak icin RAF'e katilan birkac bin Jamaikali erkekten biridir. Sivil olarak dondugu Ingiltere'de kendini cok farkli bir muamele karsisinda bulur. Gilbert'in karisi Hortense da uzun yillar boyunca Jamaika'yi terk etmenin, Ingiltere'de yeni bir hayata baslamanin ozlemi icinde yasamistir. Ama kocasinin yanina gittiginde Londra'nin dokuk, eskimis ve hayallerinden fersah fersah uzakta bir sehir oldugunu gorunce afallar. Gilbert bile artik bir zamanlar tanidigi adam degildir... " Kucuk Ada



    " It is 1948, and England is recovering from a war. But at 21 Nevern Street, London, the conflict has only just begun. Queenie Bligh’s neighbours do not approve when she agrees to take in Jamaican lodgers, but Queenie doesn’t know when her husband will return, or if he will come back at all. What else can she do? Gilbert Joseph was one of the several thousand Jamaican men who ****ed the RAF to fight against Hitler. Returning to England as a civilian he finds himself treated very differently. It’s desperation that makes him remember a wartime friendship with Queenie and knock at her door. Gilbert’s wife Hortense, too, had longed to leave Jamaica and start a better life in England. But when she ****s him she is shocked to find London shabby, decrepit, and far from the golden city of her dreams. Even Gilbert is not the man she thought he was... "

  3. Amerikali aktor, seslendirme sanatcisi, yazar ve yonetmen Bryan ( Lee ) Cranston'in dogum gunu ( 7 Mart 1956 )




  4. Kanada asilli Ingiliz yazar Percy Wyndham Lewis'in olum yildonumu ( 7 Mart 1957 )



    " Mizahi, mizahin girtlagina tikadik. Bariscil maymunlari birbirlerine dusurmek icin kiskirttik. / We set Humour at Humour's throat. Stir up Civil War among peaceful apes. "

    " Parali askerler dunyanin en iyi savascilaridir. Biz modern dunyanin ilkel parali askerleriyiz. / Mercenaries were always the best troops. We are primitive Mercenaries in the Modern World. "



    " Kabullenebilecegimiz trajedi ise yan kaslarini simsiki SIKMIS, eli belinde bir durus sergilemeli ve bomba gibi bir kahkaha olmali. / We only want Tragedy if it can clench its side-muscles like hands on its belly, and bring to the surface a laugh like a bomb. "

    " Secilmis bir dunyanin zit beyanlarindan basladik ise. Iki uc nokta arasina yeniyetme safliginin saldirgan yapisini koyduk. / We start fromopposlte statements of a chosen world. Set up violent structure of adolescent clearness between two extremes. "

  5. Erotik-romantik ucleme Grinin Elli Tonu, Karanligin Elli Tonu ve Ozgurlugun Elli Tonu romanlari ile taninan Ingiliz roman yazari ( Erika Mitchel James ) E. L. James’in dogum gunu ( 7 Mart 1963 )



    “ ‘ Her zaman kot mu giyersin? ‘ diye soruyorum.

    ‘ Cogunlukla’ diyor. Olumsuz puanlar iki oldu: Sadece kot pantolon giyen iflah olmaz bir romantik... Ben kadinlarimin etek giymesini severim. Erisilebilir olmalarini isterim...



    “ ‘ Do you always wear jeans? ‘ I ask.

    ‘ Mostly,’ she says, and it’s two strikes against her: incurable romantic who only wears jeans…I like my women in skirts. I like them accessible…




    " ‘ O kitaplari bana neden gonderdin, Christian ? ‘

    Sesim yumusakti. Catal bicagini birakti ve bana dikkatle, gozleri anlasilmaz bir duyguyla parlayarak bakti. Lanet olsun. Dilim damagim kurumustu.

    ‘ Pekala, o bisikletli seni az kalsin eziyordu ve seni kollarimin arasinda tutarken ve sen bana, ‘ Op beni, op beni Christian,' dercesine bakarken...Elini saclarinin arasından gecirdi. ‘ Anastasia, ben kalpler ve cicekler tarzi bir adam degilim. Romantizmle igim olmaz. Zevklerim farklidir. Benden uzak durmalisin.’ Yenilgiyi kabul eder gibi gözlerini yumdu. ‘ Yine de senden uzak durmami imkansiz kilan bir sey var. Ama sanirim, bunu coktan anlamissindir.’
    ‘ O zaman durma,’ diye fisildadim.

    Gozleri irileserek ic gecirdi. ‘ Sen ne dedigini bilmiyorsun.’ "



    " ‘Why did you send me the books, Christian ? ‘ My voice is soft. He puts down his cutlery and regards me intently, his gray eyes burning with some unfathomable emotion.

    Holy crap - my mouth dries.

    ‘ Well, when you were nearly run over by the cyclist - and I was holding you and you were looking up at me - all kiss me, kiss me, Christian, ‘ he pauses and shrugs slightly, ‘ I felt I owed you an apology and a warning.’ He runs his hand through his hair. ‘Anastasia, I'm not a hearts and flowers kind of man, I don't do romance. My tastes are very singular.’

    ‘ You should steer clear from me.’ He closes his eyes as if in defeat. ‘ There's something about you, though, and I'm finding it impossible to stay away. But I think you've figured that out already.’

    My appetite vanishes. He can't stay away!

    ‘ Then don't,’ I whisper.

    He gasps, his eyes wide.

    ‘ You don't know what you're saying. ‘ “

  6. Amerikan sapigi, Sifirdan Az, Ay Parki gibi romanlarin Amerikali yazari Bret Easton Ellis'in dogum gunu ( 7 Mart 1964 )



    “ Pahali gorunuslu walkman'i boynundan cikariyor, hala sikayet etmekte. “Sikayet etmekten nefret ediyorum -hakkaten,-pislikten, copten, bulasici hastaliklardan, bu sehir gercekten de ne kadar les gibi diye sikayet etmekten, sen de biliyorsun, ben de biliyorum ki burasi bir domuz ahiri...” D.F. Sanders'den aldigi yeni Tumi dana derisi evrak cantasini acarken konusmaya devam ediyor. Walkman’i, Panasonic portatif katlanabilir Easa telefonun (bundan once NEC 9000 Porta'si vardi) yanina, kilifina yerlestiriyor ve bugunku gazeteyi cikariyor. ‘Su gazeteye -bir tek gazeteye- bakalim bir... Bogularak oldurulen mankenler, damdan atilan bebekler, metroda oldurulen cocuklar, bir komunist mitingi, bir mafya patronu ortadan kaldirilmis, Naziler’ -heyecanli heyecanli sayfalari ceviriyor bokluklari, trafik tikanikligi, evsizler, cesit cesit manyaklar, sokaklarda sinek gibi olup giden ****ler, kiralik anneler, iptal edilen bir pembe dizi, hayvanat bahcesine zorla girip cesitli hayvanlari canli canli iskence ederek yakan veletler, gene Naziler... en matragi, isin esprisi de su, hepsi bu sehirde olup bitiyor, baska yerde degil, buracikta, iflah olmaz bu sehir... cus oha, gene Naziler, trafik tikanikligi, trafik tikanikligi, bebek tuccarlari, karaborsa bebekler, AIDS'li bebekler, canli bebekler, bir bebegin uzerine bina cokmus, manyak bebek, trafik tikanikligi, kopru yikilmis’ Sesi kesiliyor, bir soluk aliyor, sonra gozlerini ikinciyle Besinci sokaklarin kosesindeki bir dilenciye dikerek, tane tane, ‘Bu, bugun gordugum yirmi dorduncu. Saydim,’ diyor. Sonra yanina donup bakmadan ‘Ne diye denizci mavisi worsted blazer'inla gri pantolonunu giymedin?’ diye soruyor. Price'in uzerinde yunlu ipekli karisimi, kruvaze ceketli Ermenegildo Zegna bir takim var, mansetli pamuklu gomlek Ike Behar'dan, ipek kravat Ralph Lauren'dan, uzeri zimbali iskarpinler Fratelli Rossetti. Asagiya, Post gazetesine dogru kaydirma. Gazetede, yanda unlu bir New Yorklu sosyete kadininin yatindaki parti sirasinda, yat Manhattan adasinin cevresinde dolanirken oradan kaybolan iki kisi hakkinda orta ilginclikte bir haber var. Eldeki ipuclari guverteye yayilmis kan lekesi kalintisi ve tuzla buz olmuc uc sampanya kadehinden ibaret. Cinayetten kuskulaniliyor ve polis katilin silahinin bir cesit pala oldugunu saniyor, cunku guvertede bazi oyuk ve deliklere rastlanmis. Ortada ceset yok. Zanli yok. Price mavraya bugun ogle yemeginde basladi, daha sonra squash maci sirasinda devam etti ve Harry's'de icerken de surdurdu, oysa basta, sulu uc J&B'sini yudumlarken, Paul Owen'in elindeki Fisher hesabi gibi daha ilginc bir konudan soz etmisti. Price'in cenesini kapamaya niyeti yok. ” Amerikan Sapigi Nisan Aliklari



    “ He takes off the expensive-looking Walkman from around his neck, still complaining. “I hate to complain—I really do—about the trash, the garbage, the disease, about how filthy this city really is and you know and I know that it is a sty …” He continues talking as he opens his new Tumi calfskin attach'e case he bought at D. F. Sanders. He places the Walkman in the case alongside a Panasonic wallet-size cordless portable folding Easa-phone (he used to own the NEC 9000 Porta portable) and pulls out today’s newspaper. “In one issue—in one issue—let’s see here… strangled models, babies thrown from tenement rooftops, kids killed in the subway, a Communist rally, Mafia boss wiped out, Nazis”—he flips through the pages excitedly—“baseball players with AIDS, more Mafia shit, gridlock, the homeless, various maniacs, faggots dropping like flies in the streets, surrogate mothers, the cancellation of a soap opera, kids who broke into a zoo and tortured and burned various animals alive, more Nazis… and the joke is, the punch line is, it’s all in this city—nowhere else, just here, it sucks, whoa wait, more Nazis, gridlock, gridlock, baby-sellers, black-market babies, AIDS babies, baby junkies, building collapses on baby, maniac baby, gridlock, bridge collapses—” His voice stops, he takes in a breath and then quietly says, his eyes fixed on a beggar at the corner of Second and Fifth, “That’s the twenty-fourth one I’ve seen today. I’ve kept count.” Then asks without looking over, “Why aren’t you wearing the worsted navy blue blazer with the gray pants?” Price is wearing a six-button wool and silk suit by Ermenegildo Zegna, a cotton shirt with French cuffs by Ike Behar, a Ralph Lauren silk tie and leather wing tips by Fratelli Rossetti. Pan down to the Post. There is a moderately interesting story concerning two people who disappeared at a party aboard the yacht of a semi-noted New York socialite while the boat was circling the island. A residue of spattered blood and three smashed champagne glasses are the only clues. Foul play is suspected and police think that perhaps a machete was the killer’s weapon because of certain grooves and indentations found on the deck. No bodies have been found. There are no suspects. Price began his spiel today over lunch and then brought it up again during the squash game and continued ranting over drinks at Harry’s where he had gone on, over three J&Bs and water, much more interestingly about the Fisher account that Paul Owen is handling. Price will not shut up. ”



    " Bana dogru gelen guzel bir kiz gorunce iki sey dusunurum: Bir yanim onunla cikmak, ona gercekten iyi, hos davranmak, gerektigi gibi davranmak ister. Oteki yanim ise mizragin ucuna gecirilmis kellesinin nasil gorunecegini dusunur. " Amerikan Sapigi



    " Quando vedo una bella ragazza per la strada penso due cose: una parte di me vorrebbe uscirci insieme, parlare con lei, essere carino, dolce, trattarla nel modo giusto.Altra parte di me che effetto farebbe la sua testa su un palo. "


  7. Akademi Odullu, Ingiliz aktris Rachel Hannah Weisz'in dogum gunu ( 7 Mart 1970 )




  8. Ingiliz sair ve roman yazari ( Florence Margaret Smith ) Stevie Smith’in olum yildonumu ( 7 Mart 1971 )





    Kimse duymadi onu, olen adami,
    Gene de inliyordu o yattigi yerde:
    Sandiginizdan cok daha uzaktaydim ben,
    Hem de el sallamiyordum, boguluyordum.

    Zavalli, her zaman hoslanirdi sakadan
    Simdiyse oldu gitti
    Herhalde su cok soguktu, kalbi dayanamadi,
    Dediler.

    Yoo yoo, su her zaman soguktu
    (Olen adam gene de inledi durdu)
    Butun hayatim boyunca cok uzaktaydim ben,
    Hem de el sallamiyordum, boguluyordum.

Sayfa 6957/7020 İlkİlk ... 595764576857690769476955695669576958695969677007 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •