Sayfa 8/178 İlkİlk ... 6789101858108 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 57 - 64 arası.

Konu: Tarihte Bugün

  1. #57
     Alıntı Originally Posted by metin Yazıyı Oku
    En alttaki böcek dediğiniz modeli hiç görmedim.
    Öleee bakıyom şimdi

    http://www.anadol.cetin.nl/anadol-bo...975-1977-.html

  2. Tevekkeli diyorum hiç görmedim. sadece 203 adet üretilmiş.
    Yazık ama. Güzel bir modelmiş

  3. 10 Nisan 1912 Titanic'in ilk yolculuğu ve batmadan önceki son fotoğrafları




  4. TİTANİC KAZASINDAN KIL PAYI KURTULAN BİR TÜRK
    Titanic gemisinde 2223 yolcu vardı, ama aslında gemide 2224 yolcu olması gerekiyordu.
    Bilet sahiplerinden biri geç kaldığı için gemiye binememişti.
    Besim Ömer Akalın kötü hava koşulları nedeniyle Titanic in New York a gitmek için gemiye bineceği liman olan Fransa daki Cherbourg limanına yetişemedi ve Titanic gemisini kaçırdı.
    Oraya vardığında Titanic limandan ayrılalı tam 4 saat olmuştu. Dünyanın en trajik facialarından biri olan Titanic ten kılpayı kurtulduğunu ise daha sonradan öğrendi.

    Besim Ömer Akalın 1912 yılında New York taki bir sağlık kongresine katılmak için bir ay öncesinden Titanic te yer ayırtmıştı.
    Yolculuğu Titanic in sonradan uğrayıp yolcu alacağı Fransa daki Cherbourg limanında başlayacaktı.
    Besim Ömer Akalın limana gidecek olan trene bindi ancak tren kötü hava koşulları, şiddetli yağmur ve bunun yol açtığı toprak kaymaları yüzünden 16 saat gecikti.

    Besim Ömer Akalın Cherbourg limanına vardığında, Titanic gideli tam 4 saat olmuştu.
    Ömer Besim Akalın New York a gidecek olan başka bir gemiden bilet aldı ve beklerken bir gazeteden Titanic in battığı haberini okudu. Üstelik ölen yolcular listesinde kendi adı da vardı.
    Gemiyi kaçırmasına rağmen adı yolcu listesinden çıkarılmamıştı.
    Ömer Besim Akalın kadın ve çocuk hastalıkları konusunda ülkemizin önde gelen doktorlarındandı. Askeri Tıbbiye mezunu olduğu için Ömer Besim Paşa olarak anılıyordu. Daha sonra "akalın" soyadını aldı.

    Sonraki yıllarda Darülfünunda rektörlük ve milletvekilliği yaptı.
    Yaşamı boyunca 50 kadar eser bıraktı. Bunlardan en ünlüsü Türkiye de yayınlanan ilk sağlık yıllığı olan Nevsal-i Afiyet idi
    Ömer Besim Akalın; Titanic faciası ile sonuçlanan yolculuk için bileti olup da yolculuğa geç kaldığı için katılamayarak felaketten kurtulmuş tek yolcuydu.
    Yıllar sonra bir röportajında; Titanic ten kurtulan tek Türk benim, onun için artık hiçbir kazadan korkmuyorum demiştir.

    1514 ölü; Elimi biraz daha çabuk tutsaydım bu sayı 1515 olabilirdi. Hayatımı bir vapuru kaçırmama borçluyum.


  5. 1923 Galatasaray spor klübüne Ayet Emin tarafından çizilen ve hazırlanan ilk arma



    Galatasaray'ın ilk amblemi, 333 Şevki Ege tarafından çizildi. Bu, ağzında futbol topu olan kanatları gerili bir kartaldı. "Kartal", Galatasaraylıların üzerinde durduğu bir amblem örneğiydi. Ancak, kartal adı benimsenmeyince, Şevki Ege'nin kompozisyonu bir kenara itildi.
    Cumhuriyetin ilan edildiği yıl olan 1923’te Galatasaray’ın artık 1919’dan bu yana kesintisiz olarak yapılmaya başlanan kongrelerinden birisi daha yapıldı. Kulüp henüz 18 yaşındaydı ve Bu kongreye özellikle gençler daha çok ilgi göstermişti.
    Arkadaşlarının kısaca Ayet olarak çağırdıkları Ayetullah, kendisi gibi bir dergi çıkarmaya ve bu sayede Galatasaraylı öğrencilerin sesi olmaya meraklı olan arkadaşı Şinasi ile Kara Kedi adını verdikleri bir dergi çıkarmaktaydı. Daha önce yazdığımız gibi, dergi öyle matbaada basılan bildik dergilerden değildi. Bu dergi tüm arkadaşların katılımı ile hazırlanıyor ve Ayet’in inci gibi el yazısı ile de yazılıyordu. Yani söz konusu dergi tam anlamıyla el emeği, göz nuru bir çabanın ürünüydü.
    Lise I. Sınıf öğrencisi olan Ayet’in ağırlıklı olarak arkadaşı Şinasi ile birlikte hazırladığı Kara Kedi’nin çizeri Ayet, inanılmaz bir çizgi yeteneğine sahipti. Sayfalarımızdaa bol bol örneklerini gördüğünüz kara kalem çalışmaları, Ayet’in müthiş gözlem yeteneği ile birleştiğinde dönemin yatakhane kültürü, lise gündelik hayatı, İstanbul yaşamı, Beyoğlu ve birçok değişik olaylar üzerinde canlı bir arşiv oluşturuyordu…

    İşte o müthiş çalışmaların birinde Ayet, kendi zevkine göre bulduğu ve geliştirdiği dekoratif unsurlar ya da elle çizilmiş resimler ile süslediği derginin bir sayfasında herkesin dikkatini çeken bir figür kullanmıştı.

    Ayet, Harf devrimi öncesinde kullanılan alfabenin G ve S’ye karşılık gelen gayın ve sin harflerini ahenkli bir tasarım ile birlikte çizmiş, her zaman yaptığını yaparak, ortasına da kendi dergisinin adını ve “logosunuâ€, o sevimli kara kedisini yerleştirmişti!

    Çizim, hemen herkesin çok hoşuna gitmişti. “Galata†ve “Saray†kelimelerinin baş harflerinin çok şık bir tasarım ile istiflenerek bir araya getirilmesinden oluşan- tabii ki kara kedisiz!- bu amblemin kulüp yöneticilerine gösterilmesi kararı verildi.

    İşte kulübün 1923 yılında toplanan kongresi bu çalışmanın heyete sunulması ve kabul edilmesi için çok iyi bir fırsattı. Kendi halinde sessiz bir kişiliğe sahip Ayet’in o heyecanlı kongre ortamında kendi çalışmasını ortaya çıkarmas biraz zordu ama daha atılgan karakterli yakın dergi arkadaşı Şinasi, gayın sin’li resmi Ayet’ten alarak kongreye sunmaya karar vermişti.

    Ancak o da sonuçta çok gençti; bir noktadan sonra elindeki bu amblem ile ortaya çıkmaya cesaret edememişti. Daha “oturaklıâ€, “sözü geçen†bir üyeye ihtiyaç vardı. Şinasi’nin yanıbaşında oturan Doktor Namık (Canko) bir girişimde bulunmuş ve Şinasi’nin elindeki taslağı alarak kürsüye çıkmıştı.
    Doktor Namık konuşmasına “ … arkadaşlar genç kardeşlerimizden Şinasi Reşit kongremize bir rozet şekli getirmiştir. Kulübümüzün remzi ve rozetimiz olarak kabul edilmesini teklif ederim …†diyerek başladı. Sonrasında da Şinasi’den aldığı büyük bir resim kağıdına çizilmiş olan sarı kırmızı gayın sin’i ortaya çıkardı. Resmin ortaya çıkması ile birlikte salonda büyük bir alkış koptu ve tüm Galatasaraylıların gönülden ittifakı ile üzerinde hiçbir tartışma olmaksızın bu amblem kabul edildi. Artık Galatasaray’ın da tüm dünyadaki önde gelen kulüpler gibi bir amblemi, kendisini semboller ile tanıtmasını sağlayacak bir logosu olmuştu.

    Ayet’in eliyle yazdığı öğrenci dergisinin kapağı için tasarladığı amblemin kulübün resmi logosu haline gelmesi ve kongrenin aldığı karar ile kullanımına işlerlik kazandırılması sonrasında, söz konusu amblem ilk kez 1925 yılında yeni kurulmuş olan Galatasaray talebe sandığının zarf ve mektup kağıtlarında kullanılmıştı. Daha sonrasında ise lise öğrencilerinin kasketlerine ve ceketlerine işlenmişti. Elbette aynı yıllardan itibaren hangi branşta sahaya çıkarsa çıksın tüm Galatasaraylı sporcuların formalarına da.

  6. 1910 yılında Fenerbahçeliler arasında resim çizmede maharetiyle tanınan futbolcu sol açık Hikmet (Topuz) in çizdiği ilk amblem





    İşte sarı ve lacivert ağırlık içinde olmak üzere 5 renkten oluşan amblem ve şu anlamları taşımaktaydı
    FENERBAHÇE SPOR KULUBÜ 1907 yazılı beyaz yuvarlak çerçeve, temizlik ve açık yüreklilik ifadesiydi.

    Kırmızı fon ise, safiyet ve Fenerbahçeliler arasındaki sevgi ve bağlılığı belirtirken bu arada bayrağımızı da sembolize etmekte, ortadaki sarı renk Fenerbahçe için duyulan gıpta ve kıskançlığı, kalp şeklindeki lacivert renk asaleti temsil etmekteydi.

    Sarı lacivert renkler içinde yükselen palamut dalı Fenerbahçelilik güç ve kudretini sembolize etmekte, yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının gerekli olduğunu açıklamaktaydı.

    Böylece milli renkler arasında doğan Fenerbahçe nin, sarı ile lacivert renkler beraberindeki bu amblemi üyelerce de kabul gördüğünden, klişesi İngiltere ye Manchester şehrine yollanmış ve Fenerbahçe Spor Kulübünün bugünkü rozeti olarak ilk kez 1910 yılında yaptırılmıştı.

  7. 1906 - Mehmet Şamil Bey in teklifi ile rozet yapımı ve rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz Beşiktaş ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak 1906 yazıldı. Üstte Arap harfleriyle Beşiktaş yazarken, sağda J, solda K harfleri yer aldı.
    Rozetin arka yüzünde Konstantinopolis te yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır.





    Yıllardır Beşiktaş ın ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, Balkan Savaşının kaybedilmesinin ardından siyah- beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili bir çok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerimizin her zaman siyah-beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur: Osman Paşa Konağında başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüzde spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız dedi.

  8. 1912 Balkan savaşında asılan Türk köylüler










    Osmanlı İmparatorluğu'nun, tükenişini hazırlayan 1912-13 Balkan Savaşları sırasında on binlerce asker yaşamını yitirirken, Balkanlar'da yerleşik olarak yaşayan 600 bin Müslüman da, büyük acılar çekip, katliamlara uğrayarak Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldı.
    Çetecilerin öldürmeye karar verdikleri köylüler, köy meydanına getiriliyor. Belki son arzuları soruluyor, iki rekat namaz kılmak istediklerini söyleyince abdest almalarına ve namaz kılmalarına izin veriliyor. Ardından halkın gözleri önünde üst üste konmuş eğreti tahta sandıkların üstüne güçlükle çıkarılarak ağacın dallarında sallandırılarak infaz ediliyordu. Bu, 1910'ların Balkan köylerinde ve kasabalarında alışıldık bir manzara haline gelmişti..
    Balkan Savaşları döneminde, savaş muhabiri olarak cepheye giden Sovyet devriminin önde gelen isimlerinden ünlü Marksist teorisyen Lev Troçki Bulgarların yaralı ve tutsak Türklere yaptıkları eziyetleri anlatan yazılar kaleme aldı. Bu yazıları, Rusya'da büyük tepkilere yol açmıştı.

Sayfa 8/178 İlkİlk ... 6789101858108 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •