Aslında trafik sigortası olayındada bayağı bir soyuluyoruz. Soyan tarafta geçmişte bende bulunmuştum. Güzel yer, rahat ve huzur dolu. Soyanlar o kısmı bayağı bir emniyetli ve huzurlu hale getirmişler.
Trafik Sigortasında pek çok soyma yöntemi var.
Soygun tamamen hiç veya az kaza yapanlardan alıp, çok kaza yapan bazılarının cebine indiriyor. Aracılığı sigorta şirketleri ve bazı tamir atelyeleri yapıyor. Aslında aynı taşıma sistemi bonus lu kredi kartlarındada var. Az harcıyandan alıp çok fazla harcayana aktarıyorlar. Yani fakir kalabalıktan alıp zengin azınlığa aktarıyorlar. Siz ay sonu 50 TL bonus aldım diye seviniyorsunuz ama aslında banka sizden daha yüksek kredi faizi ile 100TL almıştır. Onun 50TL sini size bonus diye vermiştir. Sizden aldığı kalan 50TL yide çok fazla harcayıpta 1000 TL bonus kazanana aktarmıştır. Kimseye bonus vermese, kredi faizi daha düşük olacak ve sizden 100 TL daha az faiz alacak.(Bunu faizden açıkladım. Her ay tamamını kapıyorsanız bu sefer ürün fiyatlarına eklenerek sizden yine ek para çıkıyor ama bunun hesabı çok karmaşık olur girmedim.)
Devlette iken Trafik Sigortası çok ucuzdu. Millet bu kadar soyulmadığından çok kişi kasko yaptırıyordu. Halk bu kadar fakirleşmemişti. Kasko özel sektördeydi ve yapılan kasko değerleri ile Sigorta şirketleri kazanç sağlıyordu.
O ara gençtim bir küçük kaza ile tamponum yamulmuştu. tamirciye gittim. tamirci "kardeşim başka yerdede ufak pürüzlerin var. Onlarıda tamir edeyim sigortaya dahil edelim" demişti. Bende hemen üzerine atlamıştım. Burada suça teşvik var tabiki, oradan yırtayım diyorum. Her neyse.
Sonra ülke fakirleşmeye devam etti. Devletin yolsuzluk seviyesi arttı. Toplanan vergiler yolsuz devlete yetmemeye başladı. Devlete yük olan Trafik Sigortası özel sektöre devir edildi.
Özel sektöre devir edilince fiyatlar yükseldi. Başta insaflıydı, sonra ufak ufak rahatsız edici düzeye yükseldi. Trafik sigorta primleri çok artınca hem kasko hem bu yük olmaya başladı ve milletin çoğu kasko yapmayı bıraktı. Bu senelerde trafik sigortası bile yaptırmayan büyük bir kalabalık var. Oranı vardı tam hatırlamıyorum yazmayayım. Derken özel sektörün açgözlülüğü yavaş yavaş ipini kopardı. Sigorta şirketleri ticari taksilerden çok yüksek prim alıyorlardı çünki çok kazaya karışıyorlardı.
Bunun üzerine örgütlü mafya gibi çalışan büyük şehir ticari taksi sektörü ayaklandı. Pek çok milletvekili ve belediye başkanınında onlarca sarı taksisi vardır diye düşünüyorum.
Taksi sahipleri olan ağalar ayaklanınca, ticari taksilerin ödemesi gereken parayı tüm halka yaydılar. Ticari taksilerdende normal ücretler aldılar ama diğer kalabalıkların ödediği para üçe katlandı. Kaza yapmayan kalabalıklardan alıp çok kaza yapan azınlık kesime para aktarmış oldular.
Ticari taksi 3bin ödeyecekse primi 1000 TL ye indi, cebine 2bin TL girmiş oldu.
Kaza yapmayan 400 ödeyecekse primi 800 TL ye çıktı. Cebinden 400 TL çıktı.
Kuralımız neydi, birilerinin cebine hak etmeden para giriyorsa, bu para mutlaka ve mutlaka diğer insanlardan çıkar.
Çok kaza yapan ticari taksilerin parası kaza yapmayanlara yüklenmiş oldu.
Ayrıca Trafik Sigortasından almaması gereken kaza paralarınıda çok kişi Trafik Sigortasına yüklüyor. Yine aynı sonuca geliyor. Kaza yapmayandan çıkıp, Trafik Sigortasına yüklememesi gereken kazayı yükleyenin cebine giriyor.
Peki çözüm ne.?
Çözüm devletin elinde.
Bir kere çok kaza yapan ticari taksiler gibi grupların parasını kaza yapmayanlara ödetmeyeceksin. Bunu iptal edeceksin.
İkincisi kazalı parça haricinde Trafik Sigortasının ödememesi gereken hasarları da Trafik Sigortasına yüklenmesinin önüne geçeceksin. Bu sebeple de herkesin primi artıyor. Sigorta şirketleri anlaşmalı oldukları tamircileri br şekilde denetleyecekler. Hileli tamircilere izin vermeyeceksin. Sigorta şirketi kendi sorumluluğunda olan hilesiz yapılması gereken tamir işlerini boş veriyor. Her türlü hile yapılıyor. Hasar tutarları şişiyor, bunuda tüm halkın primini artırarak tahsil ediyor. İşin kolayına kaçıyor. Devlet mal mal seyrediyor.
Aslında bu yazıyı bir haber üzerine yazmaya başladım.
Haberde "Trafik Sigortası kanununa yeni düzenleme geldi" yazıyordu. Artık çok kaza yapan kişilerin primi farklı belirlenecekmiş.
Sigorta acentesi bir kişi çok kaza yapıyor diye sigorta yapmak istemiyorsa, bunu sigorta düzenleme kurumuna devredecekmiş. O kişinin priminide sigorta düzenleme kurumu belirleyecekmiş.
Bu ne sonuç doğurur emin değilim. Ticari araçlar bu kanuna dahilse hepsinin primi artacak demektir. Daha önce primleri artınca ayaklanıp, kendi primlerinin bir kısmını bizim sırtımıza yüklemişlerdi.
Tam detayı bilmediğimden oluşacak sonuç hakkında bir şey diyemiyorum. Kaza yapmayanlara yaramaz. Primleri düşmez, onun yerine sigorta şirketleri az kaza yapanlardan yine yüksek prim alır ama çok kaza yapanlardan çok daha fazla prim alır. Sadece sigorta şirketlerinin işine yarar. Bu şirketlerin sahibide büyük çoğunluğu yabancı siyonist bankalar.
Aklıma "yahudiler hakkında yazdıklarınıza katılmıyorum" diyenler geliyor. Yaw daha e yazayım, hiç birini ben uydurmuyorum ki, hepsi delilli ispatlı. TR deki her türlü pisliğin oluşma sebebi onların planlı çalışmaları. Gördüğünüz her şey o planlı çalışmaların sonucu, bir kısmı sonuç, bir kısmı yan etki. Hepsinide çok detaylı tonla örnekle yüzlerce sayfada açıkladım, delilleri olanları sundum ki küçük bir internet araştırması ile hepsi ortaya çıkıyor.
Her neyse, neden inanılmadığınıda biliyorum, insan doğası ile alakalı.
Yer İmleri