1970’li yıllardan beri Türkiye’yi müesses nizam ve onun aparatı derin devlet yönetiyor. 70’li ve 90’lı yıllarda çok güçlü olan bu yapı şu sıralar eski gücünde değil ve parçalı halde.
70’lerde Ecevit bunların tekerine çomak sokmaya yeltendi ama başaramadı, ipi çekildi. Çünkü ABD destekli milliyetçi yapı son derece güçlüydü.
80’lerde darbeyle yapının formasyonu biraz daha İslami ve askeri yöne kaydı. 90’larda kontrolden çıkıp mafyatik bir hal aldı. Bütçesi (karapara) devlet bütçesiyle yarışır durumdaydı.
2000’li yıllarda Erdoğan FETÖ eliyle bu yapıyı zayıflatmaya çalıştı ve zayıflattı da. Ama bu kez FETÖ kontrolden çıktı. Neyse ki FETÖnün de ipi çekildi ama Erdoğan derin devleti hiçbir zaman yok etmek istemedi, kendi derin devletini oluşturmaya çalıştı, kısmen başarılı da oldu.
Şu anda müesses nizam (iş dünyası, mafya, tarikat, bazı sivil toplum örgütleri ve bürokrat takımı) hem eski derin devletin hem de Erdoğan’ın ortak kontrolü altında. Bahçeli-perinçek-Erdoğan ortaklığı malum. Bu kez derin devlette askerin etkinliği yok.
Akşener de derin devleti karşısına alacak biri değil, hatta belki onun bir elemanı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönemdeki söylemi (418 milyar USD) ve yükselişi müesses nizamı rahatsız etti ve Akşener devreye sokuldu.
Derin devlet Erdoğan’dan haz etmese de Kılıçdaroğlu kadar risk arz etmiyor çünkü Kılıçdaroğlu bu odağa açıkça savaş ilan etti.
Derin devlet ve milletin kanını emen sinir uçları yok edilmeden ya da belli bir sınıra çekilmeden bu ülke gelişmiş ülke statüsüne yükselemez. Bu seçim hayati önemde.
Yazdıklarım sadece izlenimlerimdir, itibar etmeyin. Tamamı yanlış olabilir. Kendi araştırmanızı yapın.
Yer İmleri