Pandemi öncesinde yunan adalarına tatile giderdim. Nedeni o mütevazi yaşam tarzıydı. Küçük pansiyonlarda konaklar, denize tahta şezlong olan ama kimsenin kimseyi rahatsız etmediği koylarda girerdim. Plajda kumun içine izmarit gömen tiplerle karşılaşmazdım. Restoranlarda fiyat listesini kontrol dahil etmezdim çünkü her restoranda fiyatlar neredeyse aynıydı.
Alaçatıdan , bodrumdan nefret eder oldum. Antalya'da yıldızlı otellerden hoşlanmıyorum. Param olsa da olmasa da yaşam tarzımı seçme özgürlüğüm var.
Paramız diğer para birimleri karşısında değer kaybediyor, yabancı için neredeyse bedava gibi fiyatlar varken neden paralı turist ülkemize gelmiyor?
Gelip içi çakma ürünlerle dolu çarşıları mı gezecek, lezzeti vasat yemeklere kazıklanacak şekilde para mı ödeyecek, sonradan para bulmuşların doldurduğu nargile kafelerde mi takılacak? Gece 12 den sonra müzik yasağıyla, saat 22 den sonra alkol yasağıyla mı uğraşacak. Maalesef ülkede evi olan Alman, İngiliz gibi batılılar mülklerini satıyor hızla kaçıyorlar. Yerine orta doğulular ülkede mülk ediniyor. Geçen arkadaşım evini Türkiye'de vatandaşlık almak için emlak alan bir Iraklıya sattı.
Parasal olarak fakirleşmenin dışında bu dönüşümden de memnun muyuz acaba?
Yazdıklarım kesinlikle yatırım tavsiyesi degildir..Sadece kendi kişisel görüşlerimdir...
Yer İmleri