Sn Metin bey,
Paylasimlarinizi zevkle okuyorum, zahmetinize tesekkur ederim. Ancak resimlerin ekseriyeti acilmamaktadir. Benden mi kaynaklaniyor diye irdeledim ancak basarili olamadim. En derin muhabbetlerimle
Öncelikle ilginiz için teşekkür ederim.
Proxy değiştirici kullanıyorsanız olabilir.
Zira bende chrome tarayıcıda kullanıyordum ve resimlerin çoğu görünmüyordu.
Bu konuyu hızlı resim yükle sitesine yazdım acaba onlardan kaynaklı bir şey mi.. yani yüklediğim resimler mi siliniyor diye..
Gelen cevap bu şekilde oldu.
Keza değiştiriciyi kapatınca hepsi görünür oldu.
Bir deneyin
Neden Türk hekimleri hastalarını iyileştirdikten sonra ‘’taburcu’’ ederler;
‘’gitsin’’, ‘’evci’’ gibi kelimeler kullanmazlar, nedir sebebi, hiç aklınıza geldi mi?
Taburcu kelimesinin çok hüzünlü bir hikayesi vardır aslında.
Özellikle 1. Dünya ve Çanakkale Savaşı sırasında ülkenin tıp eğitimi veren tek kurumu Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane, hocalarını, öğrencilerini cepheye yolluyor, eğitime ara vermek zorunda kalıyor, binası ise tamamen hastaneye dönüşüyordu.
Sadece cephede savaşmakla kalmıyor, savaş olmadığında ya da geride kalan kıdemsiz tıbbiyeliler, direnişte bizzat çalışıyorlardı.
İzmir’in işgalinin üç gün sonrası, 18 Mayıs 1919’da, okulda hararetli, hüzünlü konuşmaların yapıldığı, hemen direniş gruplarının örgütlendiği bilinir.
Ülkede herkes askerdir, eli silah tutan tüm erkekler savaştadır.
Artık gerçek kurumsal düzeydeki hastaneler, askeri hastaneler olmuştur. Ülkenin her yanındaki cephelerde tüm hekimler subaydır, askerdir.
Yaralılar iyileştirilir, komutan hastalarını, askerlerini dolaşır. Hastanede, kışlada, revirde, cephede, çadırda, savaşta. Tabip subay, iyileşenleri, tekrar silah tutabilecekleri savaşa, taburuna yollar. Yani ‘’taburcu’’ eder.
Başka hiçbir milletin, ülkenin hastanesinde, hastalar iyileştiklerinde "taburcu’’ edilmez.
Ordusunu, askerini, bağımsızlık mücadelesini, tüm aziz gazi ve şehitlerini, yaşamının içine böylesine sindirmiş başka bir millet yoktur.
1915 yılında tıbbiyenin mezun vermediğini biliyoruz.
Fakat bu mezuniyet eksikliği sadece tıbbiyede değil Anadolu'nun bir çok okulunda da yaşanan bir gerçeklikti.
Çünkü ağır savaş şartları nedeniyle yoğun bir insan kitlesi silah altına alınmış okullar kapatılmıştı.
Yani gerçekte sebep öğrencilerin hepsinin şehit olması değil okulların kapatılmış olmasıydı.
Konuyla ilgili yarım yamalakta olsa bir kitaptan örnek vermek istiyorum.
Yarım yamalaktan kastım, yazarın dile getirdiği bir çok anlatımda kaynak göstermemesidir.
Keza, kitap anlatımında bile hangi öğrencinin hangi hastaneye gittiği, akibetinin ne olduğu muallaktır(Belli değildir)
NOT-1: Hamasi nutuk tarzı yazılarla tarih anlatılmaz. 4 sayfalık anlatımda sadece anıt için kaynak gösterilmiş.
NOT-2: Osmanlı ordusuna hiç bir zaman çocuk asker alınmamıştır.
Keza var ise yapılan yanlışlar, eratın gittiği birlikte farkedilince derhal geri gönderilmiştir.
Daha önce konuyla ilgili paylaşım yapmıştım. Silah altına alınma koşulları gayet açık ve sarihtir.
Konu linki aşağıdadır.
http://www.hisse.net/topluluk/showth...42#post3263742
Yer İmleri