Bana kalırsa.

[alicemal]

USD yükseliyor, piyasalar korkuyor.

Tabi bende endişeliyim ya.! Endişem yıl sonunu daha az kazanç ile kapayacak olmamda. Normalde USD seviyesi bişeyi değiştirmez.

Bizim paramız TL, dünya piyasalarına açıldığından beridir yapılması gereken bir şey vardı. Merkez bankamızın koruması altına girmek.

Ama MB bu korumayı hiç yapmadı. Yabancılar bizim paramızı tokatlayıp durdular. Hükümetleri değiştirdiler, devleti dolayısı ile halkı soydular. MB seyretti, devlet yöneticileri seyretti.

Taaaaki bu yıla kadar.
swap işlemleri ile bizim TL yi londra da tokatlamaya kalkanlara, bildiğim kadarı ile bizim MB de karşı tokatı çaktı.

Yapılması gereken bu. hem para piyasaları ve patronlara hizmet eden, onların körükçülüğünü yapan medyaya çakacaksın tokatı, hemde bizzat ortalığı karıştıranlara.

Tabi eğri değnekten doğru iş çıkmaz.
MB şu an bunları yapıyorsa, kedi köşeye sıkıştığı için. Kedi köşeye sıkışmamış olsa, MB nin tokat çakacağı filan yok.

para piyasaları tayyipin yanında olsa, ülkeyi istedikleri kadar soysunlar, tayyiple beraber halaya dururlar.

fetullahla halay çekerlerken ne oldu. 2015 darbe teşebbüsü ve yollar ayrıldı. fetullahla yolların ayrılması demek batı ülkeleri ile yolların ayrılması demek. fetullah ve içinde olduğu dinCİ gruplar tamamen batı ülkelerinin yarattığı beslediği kullandığı gruplar.

tayyip batı ile karşı karşıya gelince, USD fırlayıpta ülke varlıkları yetmemeye başlayınca, mecbur kaldı batı ile kapışmaya.

Köşeye sıkıştı.

Bi trump, bi putin, yalvara yalvara dilinde tüy kalmadı. isteyen gitsin baksın.

mecbur kalmasa ne fetullahla yolları ayrılacak, nede fetullahın yularını tutan yahudi para piyasaları ile.

Sonuca gelirsek.
MB nin korumasındaki TL den öyle uçup kaçma beklemeyin.

Tabi İran hariç bi yerlere savaş açmazsak.
İrana savaş açarsak, usd düşer ama TR diyede bi ülke kalmaz. Zamanla parçalanır.

Her neyse...

usd den korkmayın, en azından 6 ay kadar. 6 ay sonra bir daha değerlendiririz.
tabi sağa sola saldırmamamız lazım. Hükümetin oynak yerleri sağlam durmalı.

[alicemal]

Bir haftadır hayata iyi yönden bakayım diyorum. Ancak para piyasalarını takip için haber okuyunca insanın toplu katil olası geliyor.

Arsızca soyuluyoruz. Fakat dikkat etti iseniz bir haftadır sadece soygunlara dokundurdum, detaya girmedim. kendime hakim oldum, böylede muhteşem bir kimseyim.

İngilterede evsiz sayısı son yıllarda hızlı artmış ve 280 bine ulaşmış. Sokaklarda yatan insan sayısı. TR de kaçtır acaba.?

Peki ingilterede bankalarda ATIL yatan ve sürekli her yıl bir tepe ekleyen paraların miktarı ne.? Trilyonlar.

İşte yahudi sistemi.?

Kapitalizm yada liberalizm değil. Hiç bir devlet bu sistemin kurallarına uymuyor. Bu direk yahudi sistemi, sömürgeci hırsız sistemi.
ege cansen gibilerinin Türkiyede "bize teşvikleri yağdırın, çalışanlara daha az maaş verin" diyerek arsızca istediği, arzuladığı ve bunun için TVlerde gazetelerde internette çaba sarf ettiği sistem.

Para devlet aracılığı ile çeşitli yollarla çalışanlardan alınıp, patronlara aktarılıyor. Sonuç. 280 bin evsiz, 10milyonlarca aç gezen yarınının ne olacağını bilmeyen, sağlıksız evlerde yaşayan insanlar.
Diğer yanda 10.000 yıl yaşasa, hiç çalışmasa, yedi sülalesine yetecek kadar para stoklamış olanlar. Çalışıp hakkıyla kazansa kimsenin bir lafı olamaz, ama devlet aracılığı ile sömürerek yapıyorlar bu servetleri.

TRden örnek verirsem mahkemelik olurum ancak batıda ne yapılıyor.
Kötü yönetilen bankalara trilyonlarca dolar yardım yapıldı. Hem bizde yapılıyor, hem abd de ingilterede.

Kapitalizm neydi. Kötü yönetilen batar, iyi yönetilenler yerlerini alır.

En basit örneği bu.

Hak etmeyenlere verilen Teşvikler, yardımlar. Sonra devlet yolsuzluğu geliyor. Hırsız siyasetçiler. Siyasetçilerin ortağı olan gazeteler, TVler, yani medya.

Hırsız siyasetçilerin, medyanında yardımı ile şekillendirdiği pislik içindeki kamu kurumları. Bu kamu kurumlarının bilinçli olarak iyi eğitime ulaşma imkanlarını yok ederek aptal bıraktığı sürülerce insan.

her neyse uzatmayayım, gerildim yine, birde burukluk oluştu. Oluşmazdı ama oluştu...

[alicemal]

trump a piyango vurdu gibi.

azil sürecini başlattılar.

Şu an, imamoğlu denen siyasetçinin durumuna düştü.

Sonrasında imamoğlu olayında ne olmuştu.? Zorbaların suratına kafayı geçirmişti.

Aynısı abd'de olurmu.? azil den yırtarsa olur. trump işten atılmazsa, bir dönem daha işte kalacağı garanti. (evet padişah sanıyorsunuz ama devlet başkanlığı maaşlı iştir. Aynen garsonluk gibi. Üstün seviyeler sanan, yüce anlamlar yükleyen sizlersiniz. Keçi dünyasında iyi kötü, faydalı zararlı insan vardır. Ağa maraba yoktur. Ama çok iyi eğitim gerekir bunu öğretebilmek ve hazmettirebilmek için.)

tayyip in bi cümlesine kazara gözüm ilişti... bizim ilçeye bomba atasım geldi... yatmez ülkeyi yakasım geldi. malezya konulu bi cümle kurmuş.

Son 2 yılda açım işsizim diye TBMM çatısına çıkıp atlayacağım diyen insan sayısı 29.
Türkiye tarihinde yok.
Borçtan işsizlikten Kendini yakan zehirleyen 7 kişi. Türkiye tarihinde yok.
binlerce konkordato, onlarca büyük şirket iflası.

her neyse yaw... günümü berbat etmeyeyim. Halkın ortalama IQ su 72 imiş. Normal zeka 80 den başlıyor 100 e kadar devam ediyor.

Bana kalırsa siyasetçilerin topunun zekası 72 dende düşüktür. Çünki nerde kolay para var, kolay cinsellik var, en kötü eğitime ve genetiğe sahip olanlar oraya doluşur.

Pavyonlara takıldığım günlerim aklıma geldi.
Ne eğlendik yaw. Bir kere nitelikli hırsızlarca soyulmuştuk. Beni sıradan adi hırsızlar soyamaz, öyle bi üstün kalitem var. Bi kerede ölümden dönmüştük. Güzel günlerdi.

[alicemal]

usd, Türkiyedeki bankaları açılınca, başlıyor yükselmeye.

Son 2 ayda menkul kıymetlerde yabancı çıkışıda yok, tersine giriş var.

Bankalar ne yapıyor.? Talepmi var.? Yoksa abd ile çekişmemizde bizim hükümetin burnunumu sürtmeye çalışıyorlar.

otomobil satışları artınca, otomotiv ithalatıda artmıştır. Bu yıl stoktan satıp stok eriten otomobil firmaları, araba satışları arttı diye yeniden ithalata başlamış olabilir. Doviz talebi bunlardan geliyor olabilir.
Bildiğiniz üzere, içerde üretiliyor denen otomobil modellerinin bile %40-60 arası parçası ithal.

Satışları azaldı diye bunlara bizim cebimizden teşvik verdiler, bunlar ithalat yaparak dovizi yükseltip, bizi ikinci kez fakirleştiriyorlar. katmerli geçiriyorlar. Aracı olarak hükümeti kullanıyorlar. otomotiv sektörü çoğunlukla yahudilerin kontrolunde. Hem TR de hem dünyada.

Dovize talep başka ne olabilir.?
Yıl sonu yabancılar kazançlarını alıp çıkıyor olabilirler. Ne kazandılarsa. Siyasi gerginliklerin hiç bitmemesi(kronik) sebebi ile, kazanmasa bile çıkmak isteyebilir.
Grafiğe baktım, eski yıl sonlarında belirgin bir doviz yükselişi yok. Hoş bu yükselişte öyle belirgin sayılmaz. Ama ortam yüzünden rahatsız edici. Çivili tahta üzerinde oturuyorsanız, rüzgar hafif artsa, sizi rahatsız eder.

Yurtiçi yrleşik sığırların doviz talebi ne alemde acaba.?

Belkide usd/TL long a büyük para yatıran bir finans kurumu grubunun işidir.!

her neyse yaw... bu haftalarda para piyasalarına az vakit ayırıp, kendi işlerime odaklanacaktım...

[alicemal]

Şimdi gri bölgeye girelim.

Köyde 10 dönüm çok verimli arazisi olan bir aile var.

Yaşlı anne baba ve 40 yaşlarında bekâr kızları.

Devlet yardımı almadan önce, arazi ekilip biçiliyor, üzerindeki zeytin ve meyve ağaçlarından toplanan ürünler satılıyor.
Kendileri içinde, marul biber domates fasulye gibi sebzeler ekip ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Naylondan küçük birde fide seraları var.
Bütün işleri kızları yapıyor.

Anne baba köylü çiftçi olduklarından, bağkur yatırmamışlar, emekli maaşları yok.
Araziden ne kazanıyorlarsa onunla doyuyorlar.

Derken 5 yıl önce devlet yardımına başvuruyorlar. Yaşlı anne baba ve kızları bugünün parası ile 2.750 TL yardım almaya başlıyorlar. Bir tek bunlar değil ülkede milyonlarca kişi yardım alıyor.
Bunların çoğu haketmiyor.
Bir örnek vereyim.

Geçmişte devlet köylüye arsası oranında yardım etme kanunu çıkarıyor.(Derviş zamanındamıydı net hatırlamıyorum)
Tüm ekilip biçilen arazisi olanlara, devlete bildirin dönüm başına yardım alacaksınız deniyor. Yanlış hatırlamıyorsam 2 şehirde, şehrin toplam arazisinden çok tarım alanı bildiriyorlar.

Bizim insanımız harama düşkündür ve normal sayar. Ağzındanda Allah kelimesi eksik olmaz. İmamların eğitiminde terslik olmalı.

Gölcük depreminde bazı şehirlerden kamyonlarla Gölcüğe talana gelmişler.

Bende oradaydım elimden geldiğince kendi paramla ve arabamla yardım dağıtıyordum.
Yerel gençler ellerinde sopalarla devriye geziyorlardı.

İmdi gelelim köylü aileye.
2750 TL toplam yardım almaya başlayınca, ekip biçmeyi bıraktılar.
Arazilerinin değeri bugünki Para ile 300 bin TL den fazla eder. İçlerindeki briket sağlıksız TAPUsuz evde yaşıyorlardı. Satıp, düzgün bir daire alıp, kalan para ile de iş kurulabilirdi. Satmadılar.

Pek çok tarlası, arsası, bahçesi olan köylü gibi devlet yardımı alıp, ekip biçmeyi bıraktılar. Ekip biçmek zorlu iş, maliyeti yüksek, ağır iş ve ürünü sattığında aldığın para devletin yardımından(yıllık toplamlarda) daha az.
Bazen haber olarak görürsünüz, iyi eğitimli bol parası olan gençler, tarla alır ürün eker çok para kazanırlar. Eğitimli, çok geniş görebilen ve neyi nasıl yapacağına dair yeterli bilgisi olanla, köylüyü aynı kefeye koymayın darılırım. "Onlar yapıyor sende" yap diyeni chp ye delege yaparım, o türler orada toplanıyorlar.

Sonuçta bunun ülkeye etkisi ne oldu.?

Pek çok köylü ekip biçmeyi bıraktı(ne kadardır bilemem, şahit olduklarımı yazıyorum, belkide sadece bu ailedir. ). ürün toplayıp satmıyor.
1. Ülkede tarım üretimi azaldı, sonucu olarakta fiyatların artmasına belli ölçüde etkisi oldu.
2. Cebine üreterek para giren belli kesim dilenci haline getirildi, devlete mahkum oldu. Artık ne denirse sürü halinde yapacak hale geldi. Bunun sonucu her yıl daha çok yardım isteyen insan, sonucu çalışan insan sayısı azalması sonucu ekonominin kötüleşmesi, kısır döngüye girildi.
3. yardım olarak dağıtılan paralar, çalışanların gelirlerinden daha çok vergi alınarak yapıldı. çalışanlar belli ölçüde fakirleştirildi, onlardanda her yıl yardım alan sayısına eklemeler olacak.

Yani devlet yardımı yapayım derken ülkeni batak yoluna soktun.

E yapmayayımmı.?

Yapacaksın tabiki, hatta ben çok daha fazlasını yaparım belki 10 katını ama yöntemi bu değil.
Bu yöntem devleti soyanlar hariç herkesi batırır. Devleti soyanlar paraları yurt dışında stokladıklarından, bu ülke battığında yada savaşa girdiğinde yurt dışına kaçarlar. Savaş bitince gelip ülke nin malına mülküne bedavaya el koyarlar.Sağ kimse kalmamıştır, meydan boştur. bakın Suriye de savaş bölgesine döneceklere.? Savaştan kaçtılar, şimdi dönüp ölenlerin arsalarına konacaklar, yada abd ve Türkiye destekli gruplar konacaklar.

Kurtuluş savaşında bizdede oldu. Bugün zengin olanların bir kısmı o dönem savaşmayıp, savaş bitince ortaya çıkanlar. Bir kısmıda ermeni ve gürcülerle bize karşı rusya içinde savaşıp, sonradan Türkiyeye gelip yükselenler. Tabi dedeleri savaşmış. Ama Rusyaya karşı savaşıp ölen dedelerin torunlarının değerlerini sahiplendiler.

Bugün askerlik yapmak istemeyen azınlıklar var ya. İşte onların dedelerine bakın, kaç tanesi kurtuluş savaşında kaçıp saklanıp sonradan geri gelmiş, kaçı bu ordu içinde savaşmış, kaçı bize karşı savaşmış. çalışanın maaşını azaltın diyen ege cansen in dedesini araştırın, tayyip in fetullahın öcalan ın dedesini araştırın, boynerin, eczacıbaşı nın turgay cinerin aydın doğanın koç ve sabancı ailelerinin dedelerini araştırın. özellikle simavi leri dinç bilgin leri o dönemki medya sahipleri ve üst yöneticilerini araştırın. Bizde matbanın doğuşu ve medya haline gelip halkın yönlendirilmesinde kullanılışının tarihini araştırın. Hep yahudileri göreceksiniz. Adamlar eline bıçağı almış, yemek yapmak yerine insanları tehdit edip mallarına konmak için kullanmış.

Her neyse yaw, konuyu dağıttınız yine, sinirlenmemek elde değil.
Bu savaş olayı sonuçlarının oran yada rakamlarını belirlemek mümkün değil. Suriye olayı taze örnek yanlız. Birileri savaştan kaçıp sonra dönenleri takip etmeli, o zaman oranlar elimizde olur.

Evet demem oki, yardımın yöntemi bu değil.

Peki "yöntem ne emşerim" diye hepiniz "möö"lediniz.

Kim uğraşacak yardım yöntemi anlatmakla, zaten fazlada düşünmedim. tamam hiç düşünmedim sayılır.
fakat bu yardım yöntemi hepinizi batağa sürükler.

Durun yaw. Zaten bataktaydık değilmi.? tabi batakta doğanların doğal ortamı bu. Bataktayız lafları size saçma geliyordur.

Yardım yöntemi olarak ilk düşündüğüm şey. Geçmiş ve şimdiki bütün siyasetçileri önce sallandıracaksınız. Sonra halktan çaldıklarını geri halka vereceksiniz. Akabinde suç ortakları medyayı sallandırıp mal varlıklarını halka iade.

Tabi bu yöntem keyifli olanı.

Zor kısmı ise üzerinde düşünmek.
Şurası açıkki, devletin denetleme, inceleme kurumları çok EKSİK ve eğitimleri çok yetersiz.

Önce durumları belirleyecek ülke çapında inceleme denetleme ekipleri gerekli.
Sorunları belirleyip analiz edecek rapor sunacak.

Biz mevcutları bile yok ediyoruz, siyasetçiyi denetleyip hırsızlıklarını ortaya çıkarmasın diye.

En tepedeki siyasetçilerin aklı kendi ceplerinde olunca. Tüm devleti kendi amaçlarına göre şekillendiriyorlar. Bakın özal ailesine... Sonuç günümüz ülkesi. ne yapacağını bilmeyen devlet kurumları. Tüm arabalar kaldırımdadır, yayalar yola inmek zorunda kalırlar, aynı yerde trafik polisi 3 arkadaş muhabbettedir.

Her şehrin inceleme denetleme ekipleri, yardım isteyen ailelerin durumlarını inceleyip, YAPICI çözüm üretecekler. Zaten çözümler ülke çapında üretileceğinden, en iyi çözümler, ülke geneline yayılır, genel politika olur.

Aslında çözümde basit daha önce yazmıştım.
Arsaları birleştirip profesyonellerce yönetilmesi üzerine(nasıl yapılması gerektiğini detaylıca anlatmıştım). Çocuklarınıda bedava çok iyi eğiteceksin.(ülkeden siyasetçi aracılığı ile çalınan paralarla her yıl dediklerimin, diyeceklerimin en az 2 katını yapabilirsin. para bol, hırsız çok. para ülkede kalmıyor.

Yanlız ne yaparsan yap bu devletle hiç bir iş işlemez, kalıcı olmaz. Murlaka bozarlar.
Birinci şart, siyasetçi ile medyayı rüzgarda sallandırmak. Kurutup tozunu almak. Sora geleceğe umutla bakabilirsin.
Bakamazsın, bu siyasetçiler kimin içinden çıktı. Bu milletin. yani sonuç yine aynı olacaktır. Sallandırmak çözüm değil.
Önce kırbacı sırtlarında şaklandırmak gerekli. Sorada.. tabi buda keyifli çözüm..

Ben çözüm bulamadım. Bide siz bakın.

Bir gereksiz yazı daha... bi yere varamadık.

[alicemal]

Hayatımdan bir örnek daha. Sebep sonuç ilişkilerini güzel anlatıyor.

Dün ünlü e-ticaret sitesinden aldığım 3 adet ürüne ait paket geldi.

Açtım. İkisinde fatura gelmiş bir tanesinde yok.

Acaip rahatsız oldum. Tabi sizin umrunuzda değil. Neden.? Çünki sebep sonuç ilişkilerini henüz ezberletmemişler. İçinizde en iyi eğitimi alanlar bile bilmez. Bunun eğitimlede alakası yok. Eğitim alsın almasın, fatura ne demektir, keserse-kesmezse ne olur bilenler vardır. Ama bilmeyenler %80 dir.

Köy kuralından ne biliyoruz.
Halkın %80 i, ilkel maymunlardan evrilmiştir. Düşünme yetenekleri yoktur, hayatı ezbere yaşarlar, doğru yanlış bilmezler, dayak yedikleri ve aferim aldıkları şeyleri bilirler. Sopa ve havuç.

Yok yaw, kafamı karıştırdınız, köy kuralı değil, "evrildiğimiz 3 maymun grubu" teorimdendi.

her neyse..

3 paketten faturayı kesmeyen, paketin üzerine "Allah rızası için kırmayın" yazmış. Yani Allh ı da kendi işyerine sokmuş, onun adına ricada bulunuyor.

İşte bu HIRSIZ arkadaş, yaptığını çok doğal sayıyor.

Evet konuyu kısa keseyim.

Bu lavuk fatura kesmeyince ne oldu.

e-ticaret sitesinde bu hırsızın sattığı ürünü toplam 4 şirket satıyor. En ucuz fiyatı bu vermiş.
Peki nasıl olmuşta en ucuz fiyatı vermiş.?

Diğerleri fatura keserken bu fatura kesmiyor yaw, %18 vergiden kurtulmuş. Devlete vergi ödemiyor, zarar gösterecek.

Peki bunun sonuçları ne.?

İlkel maymun ne düşünür, "UCUZA ALDIM."

Nah ucuza aldın. Ödemediğin kısım devlet aracılığı ile sana eni sonu girecek.

Kademeli gidelim.

4 satıcıdan 1 tanesi fatura kesmiyor. 3 tanesi kesiyor. Fatura kesmeyen indirim yapabiliyor zarar etmiyor. Diğer üç tanesi indirse, fatura kestiğinden yeterli kazanç elde edemeyecek.
Herkes en ucuz ama fatura kesmeyenden sipariş etmeye başladı. Fatura kesenler den durumu kavrayanlar dan bazıları fatura kesmemeye başlayacak.

Eğer ceza almazlarsa bu durum yaygınlaşacakki zaten bizde fatura keseni enayi yerine koyuyorlar. Ne oldu.? Hırsız ceza almayınca, halkı topluca hırsızlığa yönlendirdin, hırsız olmaya mecbur ettin. Dürüstler cezalanmış oldu.
Çarpıcı örneği "baba ve kızları"nı anlatırken vermiştim, hatırlayın.

Fatura kesen ahlaklı dürüst kurallara uyan tüccar zarar etmeye başladı. SİSTEM ONU CEZALANDIRIYOR. Çünki fatura fiş kesmeyene bizim ülkede ceza yok. Sistem böyle. ben şikayet ettim, şikayet ettiğim çin mimlenmedi isem iyi, sonuç çıkmadı.

Her neyse. fatura kesmeyen kazanıyor, dürüst çalışan kazanmıyor.
Yıllar ilerledikçe fatura kesmeyenler çoğaldı.

ÜRETİM AZALMADIĞI HALDE Devletin vergi gelirleri azaldı.

DEVLET ne yaptı.? Vergi gelirleri azalınca ne yapar emşerim. ?
- Hem daha fazla hizmeti paralı hale getirir. Eskiden ilaca katkı payı ödemezdik, doktora katkı ödemezdik, yol aydınlatması, yolda park parası, değerli belge parası vb. ödemezdik.
- Hem hizmeti ucuza mal etmeye çalışır, maliyet kısar, bazı hizmetleri kısar. Hizmeti kaliteli alamazsın. Yolların durumu, yeni asfalt ilk yıl bozulmaya başlar. Hoş bu açık hırsızlıktan oluyor ya.! her neyse konuyu dağıtmayın.
- Hem de mevcut vergilere zam yaptı, yeni vergiler icad etti.

Herkesin ödeyeceği vergiler arttı. Yani cebinizden para çıktı.

Kalabalıklardan çıkan para kimin cebine girdi.? Fatura kesmeyenin.
Aracılığı kim yaptı.? Devlet yaptı. Hırsızı yakalayıp cezalandıracağına, tüm milleti cezalandırdı.

Çalışmam değişmediği halde, benim cebimden çıkan para devletin vergi ve hizmet ücretleri arttığı için çoğaldı. fakirleştim. Dürüst satıcılarda fakirleşti. Hem satamadı, hem vergileri arttı.
Fatura kesmeyen ise vergi vermediği için cebine para girdi, zenginleşti. Vergisi arttı, ama çaldığı para, artan vergiden çok daha fazla. Çünki çalan kişi sayısı az, vergisi artansa tüm ülke. Çalınan para tüm ülkeye bölünerek alınıyor.

Gördünüzmü köy kuralını.

Üretim aynı, ama para çoğunluğun cebinden çıktı, hırsızların cebine girdi.
Çalışan kalabalıklar fakirleşti, soyan azınlık zenginleşti. (nedense yine ege hoca ve bankaları şirketleri kurtarın diye TV de ağlayan patronlardan beslemeli uşaklar aklıma geldi. Zora düştü diye şirketlere teşvik vermenin, fatura kesmemekten farkı yok. Kötü yönetilen batar, yerini iyi yönetilenler alır, ülke uzun vadede yükselir. Batan şirketten işsiz kalanlar, yeni yükselenlerde iş bulurlar. Kötü yönetilene para verirsen, sonsuza kadar halkın sırtına yüklersin. nasıl olsa kurtarılıyorum diye hep yatar. Daha kötüsü, zora düşünce devlet kurtarıyor diye kafayı işletmeyi geliştirmeye ve çözüm üretmeye yormaz. İthal eden firmaya teşvik verirsen yada kurtarma parası, yerli üreteyim maliyet düşsün demez, ithalata devam eder. En kötü yanıda kazandığı dönemler kazancı yurt dışına stoklar. Bir gün keçi ve arkadaşları kırbacı ile gelebilir, hırsızlara hesap sorabilir diye.)

Aracı kim.?
Beni korusun yol göstersin diye her ay maaşımdan para verdiğim DEVLET.

Bu yazıyı kesip saklayayım, arada hatırlatırım.

Bu arada: İçinizden pek çok kişi, "o zaman sende ürünü, daha pahalı olan, fatura kesenden al" demiştir.
Dediniz değilmi.? Diyenler, ilkel maymundan evrilen %80 e dahildir. Bakın bedava teşhis de koydum.
Tabi bu sizin avantajlı tarafınız, benim gibi sürekli bir işkence içinde değilsiniz. Görmeyen, görmediği şeylerden huzursuz olmaz. Her şeyi görenin durumu ortada.

[alicemal]

BIST,
abd yeni yaptırımlar açıklamış. Dişe dokunur bir şey yok.(Sanırım henüz caatsa açıklanmadı. Bu başka.)

Ama problem dişe dokunur şeyin olup olmaması değil.

Türkiyedeki özel bankalar, ülkeyi zora sokacak ürünlere hücum ediyorlar. Bazen, abd "öhhö" dese, dovizi uçurp kaçırıyorlar, bazen abd ve AB odunla kafamıza vursa, dovizde kıpraşma olmuyor.

Sanırım dışarıdan aldıkları emirle alakalı olsa gerek.
Özel bankalar ağırlıklı olarak yahudi grupların elinde.

Yaptırımların sonucunu kestiremeyiz.

Sadece şu fark var. MB artık halkı koruyor, dışarıdan mal gibi seyretmiyor.

Yöntem tartışılır, başkaları çok daha iyi yöntemler söyler. Ancak MB nin ve devletin ilgili kurumlarının, içerden ve dışarıdan gelen saldırıları seyretmesi düşünülemez. Bugüne kadar seyrediyorlardı. hepside dışarıdan alınan emirle örgütlenen, hükümetlere baskı amaçlı bilinçli saldırılardı.

Bunla ilgili bir örnek vereyim. başka yerlerde bir kaç kez yazmıştım.

Sanırım hong kong borsası. Olay İngilizlerin sömürgesi iken geçiyor. Yoksa başka ülkemiydi.?

Borsada büyük bir spekülatör, dev bir şirketin(bizdeki denk karşılığı garanti bankası olabilir.) hissesi ile sürekli oynuyor. Borsada huzur kalmıyor.

Devlet ne yapıyor.? Mal gibi, spekülatörün, kalabalıkları soyarak borsanın kalitesini düşürmesini seyretmiyor.

Büyük bir fon kuruyor. Bu fondaki para aracılığı ile, spekülatör ne yaparsa ters işlemler yaparak spekülatörü büyük zarara uğratıyor. Spekülatör ağlayarak kaçmak zorunda kalıyor.

Devlet budur.

Bizde ise, spekülatöre denetçi gönderilip soygundan pay alınıyor. tabi "yasal" gibi görünen yollarla. isterseniz borsa başkanlarının yıl sonu primlerine bakın.?

CEO koltuğuna 1 yıl boyunca Eşek bağlasan borsa işleyişi önceki yıldan farkı olmaz. Tek fark, eşek, yılsonunda alacağı milyonlarca liralık primi yemeye kalkar.

[swing]

Başlık biraz iddialı oldu ama Klinker Kapasitesi üzerinden yaptığım hesaplama aşağıda yer alıyor.

Birleşme ile halka açık şirketlerin toplam piyasa değeri değişmeyecek, ama toplamdan aldıkları pay değişecek. Şu anda 5 halka açık şirketin toplam piyasa değeri 6.459 milyon TL. Birleşme bugün olsa idi toplam 6.459 milyon TL sabit kalacaktı ama 5 şirketin her birinin toplamdan alacağı piyasa değeri farklılaşacaktı.

Piyasada bu konuda ciddiye alınacak hiç analiz görmedim, borcu olan kazançlı çıkacak, piyasa değeri büyük olan kazançlı çıkacak vb lise öğrencisi tahmini yapan yaklaşımlar görüyorum. Yapılacak olan işlem tüm şirketlerin gerçek değerini hesaplamaktan geçiyor. Seçilecek kuruluş tüm şirketlerin farklı yöntemler ile ayrı ayrı makul ve gerçekçi değerlerini hesaplayacak ve yeni yapıdan alacakları payı hesaplayacak.

Ek 23914

Yukarıdaki tabloda 5 halka açık şirketin piyasa değerleri, klinker kapasiteleri, ekonomi bozulmadan önceki dönem olan 2017 yılı ciroları ve son durum özkaynakları var.

-1 Milyon Ton klinker kapasitesinin değerini yaklaşık 85 milyon dolar olarak kullandığımda
-Aslan Çimento'nun çimento dışı varlık değerini 2 milyar TL kullandığımda
-2017 yılındaki değerler ile ciro/klinker kapasitesi rasyosunu düzeltme için kullandığımda (bazı şirketlerin kapasitesi yüksek ama cirosu düşük, tam tersi de var)
-Mevcut net finansal borçlarını kapasite değerinden düştüğümde.
Yukarıdaki tablo oluştu.

Buradan görünen sonuç; Bolu Çimento bu birleşmeden çok çok ciddi kazançlı çıkacak.


-Adana Çimento biraz kayıp yaşıyor görünsede A B ve C Grubu hisseler olduğu için bana göre A Grubu yine de kazançlı çıkacak. C Grubu ciddi kayıp yaşatacak.
-Aslan Çimento'nun eğer gayrimenkul varlığına 2 milyar TL'den daha fazla değer biçilirse belki zararı hafifler, ama daha düşük belirlenirse daha yüksek kayıp yaşatır.
-Mardin bana göre nötr
-Ünye bir miktar kazançlı çıkabilir.

Bu tabi benim klinker kapasitesi üzerinden ve bazı kabuller ile ulaştığım sonuçlar. Birleşme raporunu hazırlayacak kuruluş detaylı inceleme yaparak oranları çıkartacak. Birden fazla yöntem kullanarak oran belirleyebilir.

Hangi şirkette birleşme olacağı da ayrı bir spekülasyon, hangi şirkette birleşme olacağı kayıp kazanç durumunu değiştirmez. Örneğin Aslan Çimento'da birleşme olursa aslan çimento hissedarları yine kayıp yaşayabilir. Bana göre Adana çatısında birleşme olmaz çünkü çok farklı imtiyazlar var.

Tabi bir de Oyak Grubu'nun 5 çimento şirketindeki payı ve halka açıklık oranları farklı, ama ne Oyak Grubu'nun halka açık payların hakkına göz dikeceğini düşünürüm, ne de SPK'nın buna göz yumacağını düşünürüm.

Tabi tüm şirketler için ayrılma hakkı oluşacağı için yatırımcılar zarar görmemek için ondan da faydalanabilirler.

Bu şirketlerin dışında Oyak Çimento bünyesinde Denizli Çimento var, zamanında 500 Mn $ değer ile alınmıştı, bir de kağıt ambalaj operasyonları var.

Al Sat Tavsiyesi değildir.