Sayfa 246/267 İlkİlk ... 146196236244245246247248256 ... SonSon
Arama sonucu : 2129 madde; 1,961 - 1,968 arası.

Konu: Dev'ayna Masalları

  1. Kapanış Teorik Eşleşmede TUPRS'a yumulduk bu sefer.. İnşallah doğru seçim yapmışızdır THYAO ile TUPRS arasında. Sabah ola hayrola.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz



  2. Saatlik periyotta bakınca, olay çok da ürkütücü görünmüyor. 'Gap'li açıldım, yukarıda tutunamadım, geldiğim yere döndüm' der gibi basit bir görünüm var endekste. Totalde de endekste sadece % 0,26'lık bir düşüş var.. Yani sadece kapanış fiyatlarını baz alsan dünden bugüne çok da büyük bir değişiklik olmamış gibi, sanki çok olağan bir görüntü gibi duruyor..



    Ancak aynı resme günlük periyotta bakınca, son mum biraz irice ve ürkütücü duruyor. Yutan ayı değil belki ama yarın için çok da pozitif bir görüntü arz etmiyor. Umarım gece korku bulutları dağılır, sabaha sert bir fırtına yerine dingin bir gökyüzü ile karşılaşırız.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  3. Bazen çeşitli platformlarda öyle paylaşımlara şahit oluyorum ki, bir şeyler yazıp çizmekten imtina ediyor insan. Biraz deşsen bildikleri hepi topu 20-30 sayfada toplanır en fazla, ama öyle üst perdeden, öyle tepeden yazanlar var ki.. Olur da belki bir kaç kişi de benim hakkımda benzer şeyler düşünebilir diye insanın toptan yazmayı bırakası geliyor.

    Olanı olduğundan daha kompleks ve daha anlaşılmaz kılmaya çalışıp, 'siz bu işlerden pek anlamazsınız, ama ben olayı çözdüm' edasıyla evrene mesajlar verip taraftar ya da müridler toplamaya çalışanlar mı dersin?

    Bilmem 30 küsûr yıldır borsada olduklarını, kaçın kurası olduklarını, kimlerin ve nelerin rahle-i tedrisinden geçtiklerini ballandıra ballandıra anlatıp kendilerine üstad-ı azam makamı ve borsa bilim(?)lerinde sahte bir akademik kürsü başı pozisyonu inşa etmeye çalışanlar mı dersin?

    'Öyle de olabilir, böyle de olabilir.. Şöyle olursa böyle olabilir.. Böyle olursa şöyle olabilir..' deyip zaten başka alternatifi olmayan tüm olasılıkları sayıp sonra 'ben demiştim', 'ben buradan uyarmıştım', 'beni dinleyenler yine kazandı' modunda takılanlar mı dersin?

    Arada sağdan soldan devşirdiği, ama hiç birinde uzman olmadığı konularda yorumlar yapıp, 'her şeyden haberi var', 'her şeyi takip ediyor', 'olaylara geniş perspektiften bakıyor' süsü verenler mi dersin?

    İmaj yapma/oluşturma ve bunun pazarlanması sürecinde bir çoğu.. Ben bu alemden sıkıldım arkadaşlar.. Burayı kendi kendime yazıp çizdiğim bir alan olarak kullandım, ancak geleni, gideni, okuyanı, söyleyeni, takip edeni, göz ucuyla izleyeni oldu.. Yarın bir gün belki birileri de benim hakkımda böyle düşünebilir endişesi artık yazma hevesimi kırmış durumda. Umarım böyle bir etkileşime sebep olmamışımdır. Eğer buradaki paylaşımlarımdan ötürü herhangi bir kimsenin kalbini kırmış, incitmiş, ya da ona üst perdeden konuşmuş gibi bir his bırakmışsam, affımı dilerim şu mübarek ayda..

    Yukarıda yazdığım hiciv dolu satırları bile 'keşke yazmasa mıydım acaba?' demeden de geçemedim işin açıkçası.. Allah cümlemizi doğru yoldan ayırmasın ve bizi cehaletten, çok bilmişlikten ve kibirden uzak tutsun.

    Hayırlı Ramazanlar..
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  4. Açıklanan bilançolara genel hatlarıyla bakıyorum. Piyasa tepkilerini anlamaya çalışıyorum ki, kendime bir yol haritası çizeyim. Ancak piyasanın fiyatlama konusunda nasıl bir yol izleyeceğine dair herhangi bir netliğe henüz ulaşamadığını görüyorum. Mesela ekte ENJSA'nın fiyat grafiği ve bu grafiğe paralel PD/DD ve F/K oranlarının gidişatını vereceğim:




    İlk grafik açıklanan enflasyona göre düzeltilmiş bilançosuna göre PD/DD'nin nasıl değiştiğini gösteriyor. Bilanço öncesi 2,29 olan PD/DD oranı bilanço sonrası 1,20 değerine düşmüş. Tabi bu düşüşte son günkü % 5 üzeri değer kaybının da etkisi var ama o olmasaydı 1,26-1,27 civarında olurdu değer. Kabaca % 45 civarında ucuzlamış PD/DD oranını baz alırsak..



    İkinci grafiğimiz ise aynı bilanço sonrası F/K değerindeki değişimi gösteriyor. Bilanço öncesi 2,35 civarında olan F/K değeri bilanço sonrası kabaca 16,19 şeklinde gerçekleşmiş (bugünkü düşüş etkisinden arındırırsak). Yani burada ise ciddi bir pahalanma durumu söz konusu olmuş..

    Şimdi burada piyasa neye bakacak? İlk günkü tepki net kârdaki ciddi azalmaya odaklanıp satış yemesine neden olmuş. Ancak sonrasında da durum bu şeklide fiyatlanmaya ve ciddi bir aşağı trende sebep olur mu? Bundan çok da emin değilim..

    Şimdi bu şirket ucuzladı mı pahalandı mı? Neye göre tepki veriyor piyasa? Verilen tepki rasyonel mi? Elbette diğer kriterleri şimdilik göz ardı ederek sadece 2 değerleme rasyosuna bakarak bu soruyu sordum.. Sizce de bir kafa karışıklığı yok mu?

    Şimdi bu şirket enflasyon muhasebesi uygulanmasa PD/DD bu kadar düşer miydi yahut F/K'da bu kadar beklenti ötesi zıplama olur muydu?

    Şahsen benim kafam da karışık.. Benim kafamın karışıklığı hangisini baz almam gerektiği noktasında değil.. Bendeki kafa karışıklığı piyasanın nasıl bir yöne doğru fiyatları yönlendirebileceği noktasında.. Zira kişisel fikrim fiyat hareketlerinin yönünü değiştirmiyor.. Keynes'in güzellik yarışması anekdotunda olduğu gibi bana göre en güzel olanı seçmek değil olay, piyasanın kimi en güzel seçeceğini öngörebilmek.. Ve ben bu konuda an itibariyle öngörüsüz kaldım. Çünkü çelişkili tepkiler görüyorum..

    Böyle bir durumda eskiden yaptığım gibi rahatlıkla portföy oluşturmak kolay değil artık.. En azından bir süreliğine..

    Sizin net bir fikriniz ya da öngörünüz var mı bu durum karşısında?
    Son düzenleme : deva-i dert; 12-03-2024 saat: 01:30.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  5. Enflasyon muhasebesinin getireceği öngörülemez değişiklikleri çok ciddiye almadan forward F/K'lar hesaplayıp hedef fiyatlar veren analist arkadaşların bence şapkalarını önlerine koyup bir muhasebe yapma vakitleri geldi de geçiyor.. 2024 yılında en az 3 çeyrek bilanço görmeden yapılacak forward rasyoların hiçbiri gerçekçi olamaz.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  6. Hazır enflasyon muhasebesine geçilmişken, muhasebesel hatalar fazla olmazsa, şirketlerin Öz Kaynakları bir bakıma Net Aktif Varlıklarının değerlerine eşit olacak ya da yakınsamış olacak. Net Aktif Varlık hesaplamalarını piyasada genelde GYO'lar, bankalar ve holdingler dışında kimseye uygulamıyordu analistler. Uygulananlar bile tam gerçekçi değerler olmayabiliyordu. Çünkü Net Aktif Varlık değeri hesaplanması için bilançonun aktiflerinde bulunan tüm varlıkların güncel değerinin ortaya çıkarılması ve sonra toplam borcun bundan düşülmesi gerekiyordu. Ancak mevcut bilançolarda görünen Öz Kaynaklar Net Aktif Varlık değeri ile aynı kabul edilmiyordu, zira aktiflerde bulunan varlıkların önemli bir kısmı bilançoya ilk giriş tarihindeki değerleri ile duruyor ve güncel değerini yansıtmıyordu.

    Şimdi durumda ciddi oranda bir değişiklik sözkonusu ve enflasyon güncellemesi sonucu şirketlerin Öz Kaynaklarının değerleri yani bir bakıma Defter Değeri dediğimiz rakamlar Net Aktif Varlıklara kısmen eşitlenmiş ya da en azından yakınsanmış oldu/olacak. Bu, şimdilik burada dursun.

    Malumunuz, İNA'cıların bakış açısına göre şirketlerde en önemli değerleme unsuru bir şirketin ne kadar nakit oluşturabildiği ya da oluşturabileceğidir. Buradan yola çıkarak, bir modelleme ile, (içerisinde her ne kadar oldukça subjektif tercihler olsa da), gelecekte şirketin oluşturabileceğini öngördüğü nakit akımlarını bugüne indirgeyerek, yani gelecekte elde edilecek nakitlerin bugünkü değerlerini hesaplayarak şirkete bir içsel değer atfetmeleridir. Bulunan içsel değer eğer mevcut piyasa değerinden ucuz ise şirket pahalı fiyatlanmış, eğer içsel değer bugünkü piyasa değerinden fazla ise şirket ucuz fiyatlanmış şeklinde bir öngörüde bulunulur nihayetinde.

    Yönteme ve felsefesine bir çok itirazım olsa da, bu yöntemle değerleme yapanlara saygısızlık etmem, edemem. Zira, sonuçta, benim bakış açım ve itirazlarım da kendi subjektif önermelerimdir. Ancak özellikle negatif nakit akışı oluşturmasına rağmen sürekli büyüyen şirketler için değerleme konusunda İNA yöntemi tökezlemektedir. İNA'nın anlamlı sonuçlar vermesi anca büyümesini büyük ölçüde tamamlamış ve nakit akışı belirgin bir düzene oturmuş şirketlerde söz konusu olabilmektedir. Mesela Batı'da en ağır İNA eleştirileri geçmişte Amazon ve TESLA için yapılan değerlemelere gelmişti, zira epey çuvallamıştı İNA'cılar bu şirketler hakkında. Bunun yığınla örneği de var ama en populer olanları bu ikisi olduğu için o örnekleri verdim.

    Malumunuz şirketleri genelde 2-3 farklı şekilde değerlemeye tabi tutabiliyoruz. En azından analistler böyle bir yol izlemeyi tercih ediyorlar diyelim. Bunlar; Varlık Bazlı Değerlemeler, Kazanç Bazlı Değerlemeler ve Nakit Akımı Bazlı Değerlemeler..

    Borsalarda oluşan aktif piyasa değerlerinin şirketlerin her türlü varlık değerini ve şirketlerin bugün ve gelecekte oluşabilecek kazançlarının tamamını borsada oluşan fiyatların zaten iskonto ettiğini düşünen ve anlık piyasa değerinin bir şirketin adil değeri olduğuna inanan teknik analist felsefenin bakış açısını yukardaki 3 değerleme yönteminden farklı tutuyorum izninizle.. O tamamen başka bir felsefenin ürünü ve, çokça itirazlar gelse dahi, kendi içerisinde tutarlı bir yaklaşımı da söz konusu. Ama bu yazının konusu değil en azından.

    İNA'cıların nasıl bir mantık kurgusu ile değerleme yaptığını kısaca özetlemiştim. Bir de yukarda enflasyon muhasebesi sonucu şirketlerin Net Aktif Varlık değerlerinin bilançolarda gözükecek olan Öz Kaynaklar rakamına yakınsayacağını ve bu durumda şirketlerin Defter Değerlerinin içsel değer hesaplama konusunda bazılarınca baz alınabileceğini de bu durumda kabul etmiş olacağız.

    Burada Net Aktif Varlık değerinden yola çıkılarak İNA'cılara benzer bir mantık kurgusu oluşturulabilir mi? Fazla kafa karışıklığına sebebiyet vermeden hemen biraz açayım olayı: En son bilançoda görünen Öz Kaynaklar rakamını, ya da Defter Değerini diyelim, içsel değer için sadece bir başlangıç olarak kabul edip, gelecekte bu Öz Kaynakların belli bir kârlılık sonucu sürekli büyüyeceğini varsayarsak, gelecekte oluşacak Öz Kaynaklar (Defter Değeri) değerlerini bugüne indirgeyerek şirketin içsel değerini hesaplayamaz mıyız sayın İNA'cılar? Elbette Nakit Akımı konusunda olduğu gibi burada da tahmine dayalı ve tamamen subjektif bir modelleme sözkonusu olacak. Neresi subjektif olacak hemen açıklayayım: Birincisi gelecekte Öz Kaynakların nasıl bir değere ulaşacağını ön görmek için bir Öz Kaynak Büyümesi modellemesi yapmamız gerekecek, yani tahmini bir ortalama büyüme söz konusu.. Burada Öz kaynak Kârlılığından ya da Öz kaynak Büyüme rakamlarından faydalanılarak bir gelecek büyüme tahmini yapılacak. Burası oldukça subjektif mesela.. Eğer şimdiye kadar gerçekleşmiş Öz Kaynak Kârlılığını ya da Öz Kaynaklar büyüme rakamlarını kullanacaksak, gelecekte de bunların aynı şekilde devam edecek olduğunu varsaymış olacağız öncelikle. Burası subjektif, çünkü aynı şekil devam edeceğine dair hiç bir delil ya da veri olmayacak elimizde. Başka bir büyüme rakamı kullanacaksak, bu sefer o da yine kendi subjektif beklentilerimize göre bina edilmiş olacak. İkinci subjektif taraf gelecekte oluşmasını beklediğimiz Öz Kaynaklar Değerini bugüne indirirken kullanacağımız iskontolama yönteminin subjektifliği..

    Neyse zaten İNA'da bu subjektifliği kullanıyorsunuz.. Alın aynı mantıkla başka bir değerleme yöntemi.. İşe yarar mı? Bence bazı şirketlerde gayet işe yarayabilir. At binenin kılıç kuş*****n derler atalarımız.

    Bu işi bakkal hesabı ile aslında 1-2 yıllığına tam tersi projeksiyon kullanarak da yapabiliriz, ama orada görecelilikler yine devreye girecek. Mevcut defter değerinin Öz Kaynak Büyümesi modeli ile 1 yıl ya da 2 yıl sonrasında ne olabileceğini hesaplayıp forward PD/DD hesaplamak ve bunun iskontolu olup olmadığını bulmaya çalışmak. Aracı kurum analistlerinin F/K ya da FD/FAVÖK'te yaptığı forward değerlemeler de bu bakkal hesabından farklı değil aslında.. Neyse, hangisi kolayınıza geliyorsa artık.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  7.  Alıntı Originally Posted by deva-i dert Yazıyı Oku
    Hazır enflasyon muhasebesine geçilmişken, muhasebesel hatalar fazla olmazsa, şirketlerin Öz Kaynakları bir bakıma Net Aktif Varlıklarının değerlerine eşit olacak ya da yakınsamış olacak. Net Aktif Varlık hesaplamalarını piyasada genelde GYO'lar, bankalar ve holdingler dışında kimseye uygulamıyordu analistler. Uygulananlar bile tam gerçekçi değerler olmayabiliyordu. Çünkü Net Aktif Varlık değeri hesaplanması için bilançonun aktiflerinde bulunan tüm varlıkların güncel değerinin ortaya çıkarılması ve sonra toplam borcun bundan düşülmesi gerekiyordu. Ancak mevcut bilançolarda görünen Öz Kaynaklar Net Aktif Varlık değeri ile aynı kabul edilmiyordu, zira aktiflerde bulunan varlıkların önemli bir kısmı bilançoya ilk giriş tarihindeki değerleri ile duruyor ve güncel değerini yansıtmıyordu.

    Şimdi durumda ciddi oranda bir değişiklik sözkonusu ve enflasyon güncellemesi sonucu şirketlerin Öz Kaynaklarının değerleri yani bir bakıma Defter Değeri dediğimiz rakamlar Net Aktif Varlıklara kısmen eşitlenmiş ya da en azından yakınsanmış oldu/olacak. Bu, şimdilik burada dursun.

    Malumunuz, İNA'cıların bakış açısına göre şirketlerde en önemli değerleme unsuru bir şirketin ne kadar nakit oluşturabildiği ya da oluşturabileceğidir. Buradan yola çıkarak, bir modelleme ile, (içerisinde her ne kadar oldukça subjektif tercihler olsa da), gelecekte şirketin oluşturabileceğini öngördüğü nakit akımlarını bugüne indirgeyerek, yani gelecekte elde edilecek nakitlerin bugünkü değerlerini hesaplayarak şirkete bir içsel değer atfetmeleridir. Bulunan içsel değer eğer mevcut piyasa değerinden ucuz ise şirket pahalı fiyatlanmış, eğer içsel değer bugünkü piyasa değerinden fazla ise şirket ucuz fiyatlanmış şeklinde bir öngörüde bulunulur nihayetinde.

    Yönteme ve felsefesine bir çok itirazım olsa da, bu yöntemle değerleme yapanlara saygısızlık etmem, edemem. Zira, sonuçta, benim bakış açım ve itirazlarım da kendi subjektif önermelerimdir. Ancak özellikle negatif nakit akışı oluşturmasına rağmen sürekli büyüyen şirketler için değerleme konusunda İNA yöntemi tökezlemektedir. İNA'nın anlamlı sonuçlar vermesi anca büyümesini büyük ölçüde tamamlamış ve nakit akışı belirgin bir düzene oturmuş şirketlerde söz konusu olabilmektedir. Mesela Batı'da en ağır İNA eleştirileri geçmişte Amazon ve TESLA için yapılan değerlemelere gelmişti, zira epey çuvallamıştı İNA'cılar bu şirketler hakkında. Bunun yığınla örneği de var ama en populer olanları bu ikisi olduğu için o örnekleri verdim.

    Malumunuz şirketleri genelde 2-3 farklı şekilde değerlemeye tabi tutabiliyoruz. En azından analistler böyle bir yol izlemeyi tercih ediyorlar diyelim. Bunlar; Varlık Bazlı Değerlemeler, Kazanç Bazlı Değerlemeler ve Nakit Akımı Bazlı Değerlemeler..

    Borsalarda oluşan aktif piyasa değerlerinin şirketlerin her türlü varlık değerini ve şirketlerin bugün ve gelecekte oluşabilecek kazançlarının tamamını borsada oluşan fiyatların zaten iskonto ettiğini düşünen ve anlık piyasa değerinin bir şirketin adil değeri olduğuna inanan teknik analist felsefenin bakış açısını yukardaki 3 değerleme yönteminden farklı tutuyorum izninizle.. O tamamen başka bir felsefenin ürünü ve, çokça itirazlar gelse dahi, kendi içerisinde tutarlı bir yaklaşımı da söz konusu. Ama bu yazının konusu değil en azından.

    İNA'cıların nasıl bir mantık kurgusu ile değerleme yaptığını kısaca özetlemiştim. Bir de yukarda enflasyon muhasebesi sonucu şirketlerin Net Aktif Varlık değerlerinin bilançolarda gözükecek olan Öz Kaynaklar rakamına yakınsayacağını ve bu durumda şirketlerin Defter Değerlerinin içsel değer hesaplama konusunda bazılarınca baz alınabileceğini de bu durumda kabul etmiş olacağız.

    Burada Net Aktif Varlık değerinden yola çıkılarak İNA'cılara benzer bir mantık kurgusu oluşturulabilir mi? Fazla kafa karışıklığına sebebiyet vermeden hemen biraz açayım olayı: En son bilançoda görünen Öz Kaynaklar rakamını, ya da Defter Değerini diyelim, içsel değer için sadece bir başlangıç olarak kabul edip, gelecekte bu Öz Kaynakların belli bir kârlılık sonucu sürekli büyüyeceğini varsayarsak, gelecekte oluşacak Öz Kaynaklar (Defter Değeri) değerlerini bugüne indirgeyerek şirketin içsel değerini hesaplayamaz mıyız sayın İNA'cılar? Elbette Nakit Akımı konusunda olduğu gibi burada da tahmine dayalı ve tamamen subjektif bir modelleme sözkonusu olacak. Neresi subjektif olacak hemen açıklayayım: Birincisi gelecekte Öz Kaynakların nasıl bir değere ulaşacağını ön görmek için bir Öz Kaynak Büyümesi modellemesi yapmamız gerekecek, yani tahmini bir ortalama büyüme söz konusu.. Burada Öz kaynak Kârlılığından ya da Öz kaynak Büyüme rakamlarından faydalanılarak bir gelecek büyüme tahmini yapılacak. Burası oldukça subjektif mesela.. Eğer şimdiye kadar gerçekleşmiş Öz Kaynak Kârlılığını ya da Öz Kaynaklar büyüme rakamlarını kullanacaksak, gelecekte de bunların aynı şekilde devam edecek olduğunu varsaymış olacağız öncelikle. Burası subjektif, çünkü aynı şekil devam edeceğine dair hiç bir delil ya da veri olmayacak elimizde. Başka bir büyüme rakamı kullanacaksak, bu sefer o da yine kendi subjektif beklentilerimize göre bina edilmiş olacak. İkinci subjektif taraf gelecekte oluşmasını beklediğimiz Öz Kaynaklar Değerini bugüne indirirken kullanacağımız iskontolama yönteminin subjektifliği..

    Neyse zaten İNA'da bu subjektifliği kullanıyorsunuz.. Alın aynı mantıkla başka bir değerleme yöntemi.. İşe yarar mı? Bence bazı şirketlerde gayet işe yarayabilir. At binenin kılıç kuş*****n derler atalarımız.

    Bu işi bakkal hesabı ile aslında 1-2 yıllığına tam tersi projeksiyon kullanarak da yapabiliriz, ama orada görecelilikler yine devreye girecek. Mevcut defter değerinin Öz Kaynak Büyümesi modeli ile 1 yıl ya da 2 yıl sonrasında ne olabileceğini hesaplayıp forward PD/DD hesaplamak ve bunun iskontolu olup olmadığını bulmaya çalışmak. Aracı kurum analistlerinin F/K ya da FD/FAVÖK'te yaptığı forward değerlemeler de bu bakkal hesabından farklı değil aslında.. Neyse, hangisi kolayınıza geliyorsa artık.
    "Amaan, ne saçmalıyorsun yaw?" diyeniniz var, biliyorum.. Belki de tüm bunlara hiç gerek yok..

    Daha önce de burada belirtmiştim, bir arkadaşımız sadece Benjamin Graham'ın ilkel dedikleri ilk içsel değer hesaplama mantığını kendi kafasında basite indirgeyip PD/DD x F/K < 22,5 formulasyonunu ilk eleme kriteri olarak kullanarak ön eleme yapıp, kalan şirketlerin dolar bazlı grafiklerinde 1 yıllık diplerine en yakın olanlarını seçme gibi bir mantık ile hisse alarak portföyünü katlaya katlaya gitti son 2-3 sene zarfında. Ha bu arkadaş önemli bir üniversitede, önemli bir kürsüyü işgal ediyor ve hayatı kendi alanında binlerce modellemenin teorik ve pratik test edilmesi ve bunun akademik presentasyonu ile geçiyor. Kendi mesleğinde böyle yukarıdaki gibi basitlendirilmiş yöntemler kullanmadığına oldukça eminim. Ama borsa fazla komplike düşünmeyi gerçekten gerektirmeyen bir yer. Bu konuda ona katılıyorum. Öyle fintweet camiasında büyük büyük hesaplamalar yapanların önerdikleri hisselerin pek de matah sonuçlar doğurmadığını cari olarak gözlemleyebiliyor herkes. Onların kılıfı da hazır: değer yatırımcılığı, finansal okur yazarlık, gerçek yatırımcılık, .... bilumum populer/moda kavramları buraya ekleyebilirsiniz. Piyasa onları bir türlü anlayamıyor ve her defasında piyasa yanlış yönde tercihler yapıyor, ne hikmetse!
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  8.  Alıntı Originally Posted by deva-i dert Yazıyı Oku
    Tesadüfen youtube'da bir videoyu izlemeye başladım ve fonlarla ilgili ilginç ve tuhaf bir durumla/gerçekle karşılaştım. Teyid etmek için TEFAS'tan karşılaştırma yaptım:

    Son 5 yılda en iyi getiriyi sağlayan Altın fonu % 851,42 getiri sağlamış.

    5 yıl önce gram altının fiyatı : 225,833 TL
    Bugünkü gram altının fiyatı : 2.241,834 TL

    Son 5 yılda gram altının kendi getirisi % 892,69 olarak gerçekleşmiş.

    Profesyonelce yönetildiğini düşündüğümüz, amatör yatırımcılara göre bir emtiayı daha iyi yerlerden alıp daha iyi yerlerden sattıklarını varsaydığımız fonların büyük bir kısmının aslında pek de iyi yönetilmediğine iyi bir örnek. Normalde gram altının kendi getirisini aşmasını beklerdik altın fonlarının getirilerinin. Ancak durum pek de iç açıcı değil. Elbette her fon için aynı şeyin söz konusu olduğunu iddia etmek çok adil ve gerçekçi olmaz. İçerisinde bulunduğu pazarın ortalama genel getirisinden daha fazla getiri sağlayan fonlar mevcut. Ancak her halükarda fonlar normal yatırımcılara göre daha iyi bir alternatiftir yorumu yapmanın acelecilik olduğunu ve durumun pek de böyle olmayabileceğine güzel bir örnek yukarıdaki. Bu hesapta daha fon yönetim ücretlerinin de düşülmediğini unutmayın.

    Yani siz, siz olun ve 'fonlar daha iyi getiri sağlar' genellemesi yapıp, önünüze gelen fonu satın almayın.
    kotu yonetimden degil fon masrafindan kaynaklanan fark o

    ecnebiler buna expense ratio der

Sayfa 246/267 İlkİlk ... 146196236244245246247248256 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •