YASAL UYARI : Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri "Yatırım Danışmanlığı" kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, Aracı Kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
ALTIN ÖĞÜT: Forumda okuduğunuz bilgileri fikir vermesi amacıyla ve mantık süzgecinden geçirerek değerlendirin. Hiç kimse sizi tanımadan size para kazandırmak heveslisi değildir. Hayatta karşılaşmadığınız ve adını soyadını dahi bilmediğiniz bir kişinin tavsiyesi ile senet almaya kalkışmayın, sonu %99 hüsran olacaktır.
Değerli hisse.net Dostu,
Forumu kullanmaya başladığımız günün ardından geçen 14 yıl ve 4 server değişikliği ardından database hataları katlanılmaz düzeylere yükseldi, düzeltmek için çok uğraşmamıza rağmen maalesef düzelmedi ve sonuç olarak yeni bir forumu açmak zorunda kaldık. Kullanmakta olduğumuz forum gelecekte salt okunur olarak hizmet verecektir.
Bu hafta sonundan itibaren yeni foruma yeniden yani sıfırdan kayıt olarak yazmaya başlayabilirsiniz, ya da eskiden olduğu gibi sadece izleyebilirsiniz. Lütfen Yeni forum adresini bookmarklarınıza alın.
http://www.hisse.net/topluluk/forum.php
İbrahim Göktürk'ün 10 Kasım 1964 yılında Ulus gazetesinde yayımlanan yazısında Zihni Kavukçu'nun ağzından pek bilinmeyen bir Ankara gecesi anlatılıyor: "Ben Kurtuluş Savaşı sıralarında Ankara'nın Samanpazarı semtindeki bir askeri hastahanede sağlık memuru idim. Hastahane dediysem öyle ahım şahım bir bina ve kurum aklınıza gelmesin... Burası, o zaman ilk Rus Elçiliği binasının arkalarına düşen koca bir konak bozuntusu ve bozuk bir evdi. Odalar, koridorlar, ...
Cumhuriyet Bayramı ile ilgili küçük bir çalışma yapıyordum... Cumhuriyete giden yolun o kadar kolay olmadığını, bir akşam "hadi cumhuriyet ilan edelim" diyerek bu temellerin atılmadığını anlatabilmek için... Yararlandığım kaynaklardan biri de Falih Rıfkı Atay'ın ünü malum "Çankaya" adlı eseriydi... Bir ara kitapta bir iki sayfalık öyle bir bölüme rastladım ki, mutlak bilinmesi gerekir diye düşündüm... Gerekirdi çünkü bugünlere nasıl geldiğimiz, kimlerle ve nelerle karşı karşıya olduğumuz açıkça ...
Çankaya sırtlarında oturan Ankaralılar, şehre Reşit Galip Caddesi'nden geçerek inerler. Pek azı bu ismin kim olduğunu bilir. Bu bilinmezlikte belki Dr. Reşit Galip'in 41 yaşında göçüp gitmesi rol oynamıştır, belki de İnönü’yle yıldızının hiç barışmaması... Rodos'ta doğan Reşit Galip, ortaokulu bitirince kardeşiyle bir sandala binip Marmaris'e gelmiş. Liseyi İzmir’de okumuşlar. Kardeşi Hüseyin Ragıp (Baydur) diplomatlığı seçip büyükelçilik yapmış. ...
Türkçe üzerine bir matematik modelleme ve bunun olası sosyal yansımaları üzerine bir zihin jimnastiği Victor Hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı. Türkçe'yi en zengin kullananlardan Yaşar Kemal'in romanları 3.500 kelimeyi geçmez" görüşü çok yaygındır. Bu görüş haklıdır zira Türkçe'nin Fransızca’ya oranla daha az sözcük içerdiği doğrudur. İngilizce'ye, Almanca’ya, İspanyolca’ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. Ne var ki bu Türkçe'nin daha yetersiz ...