Sayın @jondowes
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...orunu-40475109
Merkez Bankası ister satın alsın, ister repoya kabul etsin; bu bir parasallaştırmadır
Printable View
Sayın @jondowes
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...orunu-40475109
Merkez Bankası ister satın alsın, ister repoya kabul etsin; bu bir parasallaştırmadır
Usta, selamlar...
Matrikste aktif tahvil faizi olarak verilen faiz oranı şu anda 10.98'e kadar düştü... 15.05.2019 vadeli tahvilin faizi...
Diğer yandan mevduat faizleri giderek artıyor, şu aralar %16'ları buldu sanırım...
Bu iki faizin arasının bu kadar açılması normal midir? Neden mevduat faizleri artarken aktif tahvil faizi düşüyor, burda bir çelişki yok mu? Bu makasın önümüzdeki aylarda sıfırlanmasa bile bir miktar kapanmasını beklemek yanlış mı olur?
teşekkürler. TCMB'nin dolar put opsiyonu sattığı mekanizmasının sonuç bilgisi de ilginç. Mayıs verisi de gelince, firmalara ne kadar subvansiyon verilmiş görmüş olacağız. Kabaca 500 milyon TL bir bedel, TCMB gelirlerinden şirketlere "kur zararından kurtarma" şeklinde transfer edilmiş olacak.
Normal şartlarda piyasadaki faizlerin beraber gitmesi beklenir. Ancak bu genel kuralı bozacak şartlar da olabilir.
Öncelikle: mevduat ve bono, birbirine rakip 2 getiri aracı olarak görülse de, alıcıları birebir aynı değil.
Mevduatı malum, birikimi olan bireyler ve şirketler yapıyor. Bankalar burada faizi ödeyen taraf. (henüz %16 yok. en fazla zorlama ile %15.00 alınabiliyor)
Bonoda ise, ağırlıklı yatırımcılar bankalar ve yabancı fonlar. Bireylerin ve şirketlerin burada büyük bir ağırlığı yok. Faiz geliri; bankalara.
Piyasada likidite sıkıştığında, enflasyonun da etkisiyle; bankalar kaynak maliyetinde artış yaşıyor ve mevduatlar yükseliyor. Ancak bu, bono faizlerinin artmasını beraberinde getirmiyor. Çünkü:
1. Yabancılar için mevduat oranı önemsiz. Bono fonlamasını aslolarak swaplarla yapıyorlar.
2. Bankalar repo işlemleri için bono tutmak zorunda. Pahalıymış hiç almayayım diyemezler.
3. Piyasa Yapıcı bankalar fiyat ne olursa olsun ihalelerde belli oranda tahvil almak zorunda.
4. Bono piyasasında "trade" amaçlı alım da ciddi bir yer tutar. Fiyat hızlı oynar, gündelik taşıma maliyetine katlanabilirler.
5. Bankaların tahvil portföyünün tamamını repo veya mevduatla taşıdıklarını düşünüp "zarar ediyorlar" demek doğru olmaz. Vadesiz mevduatlar, düşük oranlı mevduatlar ve diğer ufak kaynakların "ortalama fonlama maliyeti" şu anki seviyede bile tahvil faizinde getiri bırakabilir. Mevduatın ana kıyas yeri kredidir.
6. Piyasadaki rekabetçi (yüksek) faiz oranları, genelin %1'ini oluşturur. TCMB'nin "ağırlıklı mevduat faizi" ortalamasına bakmak daha sağlıklı sonuç verir. Orada da yükseliş var ama oran %15 değil; %12.73.
7. Tahvil faizinin uzun vadeli fonlama ortalama tahmini olduğunu da akılda tutmak lazım. Biraz teorik bir konu olsa da; piyasa 1 yıl sonra fonlama maliyetinin daha aşağıda olduğunu varsayıyor olabilir. Verim eğrisinin ters yönde ("inverted") olması anlamına gelir: en yüksek faiz 6 aylık bonolarda iken; vade uzadıkça faiz düşüyor (2 yıl 11.00, 5 yıl 10.70, 10 yıl 10.50)
8. Her şeyi göz önüne alırsak; tahvil faizinin aşırı iyimser olduğu ve ilerleyen aylarda satış yiyebileceği sonucunu da çıkartabiliriz. Sonuçta piyasalar arası belli tutarsızlıklar hep olacaktır. KGf ve likidite daralması kaynaklı bu durum zamanla terse döner: ya mevduatlar düşer, ya da tahvil faizi artar.
Sayın @Jondowes
Specifically, we convert the Federal Reserve holdings into “10-year duration equivalents” by multiplying the face value of the portfolio by its weighted average duration, and dividing the result by the duration of a 10-year Treasury note.
"Duration is computed based on the July 2014 yield curve"
10-Year Equivalents sütunundaki, SOMA ve QE değerleri nasıl hesaplanmış ?
http://hizliresim.org/images/2017/06/01/xmen.jpg
Paragrafın içinde yazmış nasıl hesaplandığını:
"To convert into 10-year duration equivalents, we multiplye face values by the ratio of portfolio duration to the duration of a 10-year bond."
örnek olarak:
2007'de SOMA portföy tutarı $750 milyar ve portföy durasyonu 3.3 yıl olduğu için 10-yıl denki = 750 x 3,3 / 8,9 = $279 milyar (bu çarpımı manüel yaparsanız $278 milyar çıkar ancak muhtemelen kullanılan tüm rakamlarının küsuratları var; bir tık yukarı atıyor sonucu)
Sayın @Jondowes
Burada ilk Dur'da hesaplama nasıl yapılmış?
FED portföyündeki her vade için dur hesaplanıp bunların ağırlıklı ortalaması mı alınmış ?
İkinci sorum, mesela ilk yıl Dur, 3.3 yrs olarak görülüyor. Bu veriyi tek başına nasıl yorumlarız ?
a-FED'in elindeki tahvillerin ortalama vadesi 3.3 yıldır.
b-Faizdeki %1 lik artış FED portföyünde fiyat cinsinden %3.3 lük azalmaya yol açar.
Bugünün son sorusu
Aşağıdaki 6.89 years verisi basit anlamda işimize yarar mı ?
Yada diyelim modifiye durasyonu buradan bulduk, o zaman mı tam anlamıyla faizdeki %1 lik değişmenin fiyat üzerindeki etkisini bulduk deriz.(konveksite tartışmadan)
PVBP'in tüm bu olanlardan farkı nedir ?
Elinizde bu konuyla ilgili sheet var mıdır ? Anlamaya yardımcı olacak.
http://hizliresim.org/images/2017/06...anAlintisi.jpg
Örnekteki t=0.5 gibi gözüküyor. durasyon = 3,45 yıl. %1 faiz değişimine %3.45 ters yönlü fiyat etkisi olduğunu belirtmeye yarar, amacı budur.
PVBP veya daha bilinen adıyla "BPV" veya "pv01"; durasyonun nakit karşılığıdır; durasyon x tahvil fiyatıdır. "Faizlerde 1 baz puanlık değişimin, tahvil/portföy fiyatına parasal (nakit) etki etme tutarı"nı belirtir. (durasyon tek başına yüzde değişim belirtir)
Şu eğitim dosyalarından ilginizi çeken varsa eklerim:
https://c1.staticflickr.com/5/4252/3...61befdc356.jpg
Sn JonDowes, Piyasa Yapıcı Bankaların taşımakla yükümlü olduğu HB-DT leri ile ilgili bir rakkam varmı ?
Taşıma zorunluluğu yok; "ihalede 1. piyasadan alım" zorunluluğu var. 3 aylık toplam ihale tutarının %60'ını ve 1 aylık ihale toplamının %36'sını satın almak zorunda Piyasa Yapıcı bankalar (1 ay düşük alabilirler ama sonraki 2 ayda yüklü alıp %60'ı tutturmak zorunda kalırlar). Şu an 13 tane PY var bu nedenle adam başı düşen zorunluluk %4.61 (üç aylık) ve %2.77 (aylık). Ayrıca PY sisteminde her gün mutlaka alış-satış teklifi göstermek ve teklifi onaylayan diğer PY'lerle belli tutara kadar işlem yapmak zorundalar.
Yani; bolca almalılar ancak aldıktan sonra büyük kısmını 2. piyasaya satabilirler. Elbette pratikte o kadar fazla bir satış yok çünkü herkes aynı anda satarsa düzenli olarak zarar ederler.
Çok doğru , almak - taşımak çok farklı .
Ulaşmak istediğim bilgi şu ;
Bildiğim kadarı ile bu bankalar ihaleden aldıkları (2.ci piyasada satmadıkları) bono tahvileri MB dan aldıları haftalık para ile fonlayıp az veya çok KAR yazıp portföylerinde tutuyorlardı varsayımı üzerine .
Şimdi piyasa şartları çok değişti , haftalık fonlama yok, GLP faiz oranı 12 kusur, mevduat faizlerinin maliyeti ortada... Avantajlı fonlama imkanı kalmadı ...
Tahminim zarar yazıyorlar . (doğru mu ? )
Bu PY Bankalar bu sisteme küserler mi ?
PY sisteminin geleceği ne olur?
Yanlış mı düşünüyorum !
Teşekkürler.
Bu soruya şurada cevap vermiştim.
Ekleyeceğim şey PY ile ilgili:
Eğer ciddi bir zarar ettiklerini düşünürlerse, PY sisteminden çıkabilirler elbette. Yıllara göre PY'lere bakarsanız bazı bankaların çıktığını görebilirsiniz. Ancak burada "prestij", "yabancı yatırımcılar adına ihaleden tahvil alma", "yatırım fonları adına tahvil alma" gibi özel hakları da kaybedeler. Bu nedenle sırf 0,30 kar yazmak için PY'likten vazgeçmezler. Şu anki "bono-fonlama arasındaki zarar" faktörü kalıcı olmayabilir, bankalar 1-3 yıl vadeli plan yaparlar. Ayrıca PY'likten çıkma durumu ciddileşirse; önceden Hazine ve TCMB ile paylaşırlar ve PY'lere eskisi gibi daha ucuz bir fonlama penceresi açılabilir. Bu, "yaptım oldu" şeklinde yürümez, kamu otoriteleriyle ciddi görüşmeler ve pazarlıklar ile olur.
Çok teşekkürler .
Hepsini buraya attım.
Sayın @jondowes
a-Türkiye'de zero coupon curve hesaplaması yapılabilinir mi ? (Az çalışma var). Türkiye'de Banka dökümanlarında gördüğümüz eğriler (mesela TEB) Yield to maturity ile mi yoksa zero coupon curve ile mi hesaplanıyor?
b- Yield to maturity ile zero coupon curve temel olarak(finansal analiz) nerede kullanılır ? Yield to maturity uygulamalarda kullanılır mı ?
c-Buna getiri eğrisi işlemleri (Curve Trading) adı verilmektedir. Genellikle getiri eğrisinin uzun ve kısa vadeli getirilerin farkından (spread) yol çıkarak yapılan işlemlerdir. Örneğin piyasalarda getiri eğrisinin uzun vadeli ile kısa vadelisi arasındaki fark tarihsel farktan çok daha fazla yüksek ise, uzun vadeli tahvillerin ucuz olabileceği ve spreadlerin eski seviyelerine dönebileceği beklenebilir. Bu durumda kısa dönemli tahviller satılır ve uzun dönemli tahviller alınır. Bu durumun gerçekte ABD'de karşılığı var mıdır ? Türkiye?
d-Getirisi eğrisi olmazsa olmaz mıdır piyasayı görmek için?
a- Bono piyasası olan her ülkede zero-coupon curve hesaplaması yapılır. Bunun için bir dış veriye gerek yok. Birkaç tahvilin nakit akışı ve güncel faizini bilmek yeterli (işleme bootstrapping denir). Az çalışma var derken, akademide bu basit bir ünite sadece. Bond trader'larıyla takılıyor olsaydınız elbette çok daha fazla örnek görürdünüz. Standart bir yatırımcının yapacağı bir iş değil, trader olması lazım. Banka raporlarında standart piyasa verimleri gösterilir.
b- YTM yatırımcıların bakış açısıdır ve eğri şeklinde çok fazla da takip edilmez. Çünkü eğriyi oluşturan tahvillerin nakit akışları, kupon frekansları farklı olabilir. Tek bir vadeyle ilgilenen kişi YTM takip eder, o da beklediği getiri oranını verir. Eğrideki sarı, kırmızı ve yeşil elmaların birebir aynı özellikte olmaması nedeniyle çok teknik bir karşılaştırmada YTM kullanılmaz. Zero-coupon curve: traderların aracıdır. Farklı renkteki elmaların hepsini "beyaz"a boyamayı sağlar. Böylece yeni çıkacak bir tahvilin olması gerektiği yerden, yeni ihraç olmuş bir tahvildeki primi bulmaya, iki ayrı vadedeki tahvillerin aralarında arbitraj yapmayı saglar. Kısaca: tahvil eğrisini aynı metrikte "kalibre" etmek demektir. Bununla ilgili ek bilgi.
c- Bu olayın gerçekte karşılığı her gün, her piyasada olabilir. Belli bir ülkeye sınırlamaya gerek yok. Ancak elbette verim eğrisindeki "en sert eğri değişimi" hareketleri çok sık olmaz. Büyük krizlerin ve büyük balonların bitiş veya başlangıçlarında gözükür. Standart bir ekonomide verim eğrisi pozitif eğimlidir; uzun vadede büyüme ve riskler nedeniyle uzun faizler daha yüksektir. Ancak yüksek enflasyonla boğuşan ülkelerde, MB'nin sert para politikası nedeniyle kısa faizler uzunlardan yüksek olabilir. Bu aslında "gelecekte enflasyon düşecek bu nedenle gelecekteki kısa faizler de şimdikinden çok daha düşük olacak" anlamı taşır. Bu negatif eğimli eğriye "inverted curve" denir ve bizimki gibi ani ve sert politika faizi arttırmak durumunda kalan EM ülkelerinde sıkça görülebilir.
d- Soruyu soranın kim olduğuna, amacına bağlı. TR'de faiz kazanmak isteyen düz bir yabancı yatırımcı, sadece gösterge tahvile bakar, alır, geçer. Eğrilik bir işi yoktur. Ancak bir eurobond traderı için bir bilgisayar ne kadar gerekliyse, verim eğrisi de o kadar gereklidir. İkisinden biri yoksa, trade etmek birazcık zor olabilir.
Günaydın @jondowes
a- Zero-coupon curve uygulamalarını, ben genelde, özel sektör bonolarının getirilerinin hesaplanmasında gördüm. USA Treasury Bonds ları zero coupon olarak alıp, özel bono getiri- zero coupon farkını değerlendiriliyorlar.Türkiye'de aynı analiz yapılabilinir mi ? Yoksa anlamsız mı olur ?
b-Eurobond traderı için verim eğrisi en basit anlamda neden hayatidir ? Yeni çıkacak bir tahvilin olması gerektiği yerden, yeni ihraç olmuş bir tahvildeki primi bulmaya, iki ayrı vadedeki tahvillerin aralarında arbitraj yapmayı saglar demişsiniz vallaha Trader olmayınca bunu anlamak zor oluyor.:) Zamanınız varsa çok kısaca:)
c-Banka raporlarında standart piyasa verimleri şöyle mi hesaplanıyor ?
1 günlük, 7 günlük, 14 günlük repo, 30 günlük bono, 90 günlük bono, 180 günlük bono..., 1825 günlük bono...vs
Bu grafik mi çizdiriliyor basitçe ?
a- Özel sektörde her vadeye tahvil ihraç eden firmalar olsaydı işe yarardı. Her firmanın aynı vadeye sıkıştığı ve önemli olan kısmın firma riski ve dolayısıyla risk primi olduğu bir ortamda; bir işe yaraması beklenmez.
b- Neden acıkırız ve acıkınca neden yemek yeriz? Bu soruya siz kısaca ve basit bir cevap verebilecekseniz ben de ona cevap vereyim :) Adamların varoluş sebebini soruyorsunuz biraz metafiziğe giriyor.
c- Mantık olarak evet. ancak piyasada 1-7-14-30 günlük bono bulunmaz. Ayda yılda bir denk gelir o vadeler. O an hangi vadeler varsa onlar alınırak kullanılır.
Link olarak ekledim, indirebilirsiniz.
Yok ben almadım.
FAİZ ORANI GETİRİ EĞRİSİ SİMÜLASYONU YÖNTEMLERİ VE BANKACILIKTA AKTİF PASİF
YÖNETİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE'DE TİCARİ BANKALAR ÜZERİNE BİR UYGULAMA
sayfa 86
TL piyasasında getiri eğrisinin kısa vadeli kısmı IMKB Repo piyasasından
alınmıstır. TL30 risk faktöründen itibaren IMKB DıBS piyasası kullanmaya
baslanmıstır.
Tartışılan konularla alakası olmayan bir konuda danışmak istiyorum izninizle.
Vekalet ile örneğin 1997-2007 yılları arası için birkaç bankadan hesap hareketleri dökümü isteyecek olsam ne yapmam gerek?
Vekalet ve istenen ibareler mevcut ise bankanın ''herhangi bir şubesine'' dilekçe yazıp vermem yeterli mi yoksa o ildeki merkez şubeye mi vermeli? Ödenecek ücret sabit midir? sayfa başı ücret ödenir mi? yıl sınırı var mı? ortalama ne kadar zamanda belgeleri verebilirler?
Tşk.
Herhangi bir şube olur.
Ücret ödemeniz şart değil, müşteri bu bilgiyi alabilmeli.
Yıl sınırı olmamalı, yasal saklama şartları neyse ona uyan yılları vermeliler.
Banka sistemi düzgünse ve personel de iyiyse, aynı dakika verebilir. Ancak genelde bu angarya işleri ağırdan alırlar.
Son 2 yıl hariç Ankara merkez şubeden döküm alınabiliyor diye birşeyler duymuştum fakat sizin yazdığınıza göre herhangi bir şube anında bu bilgilere ulaşıp basıp verebilir öyle mi? Bir bankada bu iş için ücret tarifesi asılı görmüştüm geçen sene 50 tl civarları sanırım bankanın keyfi uygulaması olsa gerek bu durumda.Eğer müşterinin banka ile ilişkisi iyi ise o ücreti de almayabilirler anladığım kadarıyla.