Sıvı yakıtlı araçların önümüzdeki en az 20 30 yıl daha kullanımda kalacağını söyleyebiliriz.Kendi adıma Hidrojen yakıtlı araçlar kullanıma sunuluncaya kadar elektrikli araca geçiş düşünmüyorum.Mecbur bırakılırsam hibrid alır devam ederim.
Printable View
Sıvı yakıtlı araçların önümüzdeki en az 20 30 yıl daha kullanımda kalacağını söyleyebiliriz.Kendi adıma Hidrojen yakıtlı araçlar kullanıma sunuluncaya kadar elektrikli araca geçiş düşünmüyorum.Mecbur bırakılırsam hibrid alır devam ederim.
Ali Cemal abi selamlar
Konudan bağımsız ama sormak istedim bu elon falan yapay zeka çalışmalarını ağırlaştırma bir ES verme tavsiyesinde bulunmuş anladığım kadarıyla chat GPT olayına aslında aynı iradeyi bizim diyanetten de beklerdim abi bu yapay zekadan sonra bizim müftü vaiz takımı kime nasihat edip vaaz verip ilmihal anlatacak yapay zeka çok daha doyurucu cevap verecek daha fazla veriye erişip hatta halk arasında bazı atkafaların anlatırken dahi fark etmediği çelişkileri bile bertaraf edecektir. Diyanette istihdam etseler ya bi versiyonunu zırhlı merso ya da gerek kalmaz.
saygılarımla.
Bencede Türkiyede en az 20 yıl daha sıvı yakıtlı araç satılır. Kullanımı belki 40 yıl sürer. Bir ihtimalle 10 yıl içinde nükleer savaş olursa araba derdimiz kalmayacak. Nükleer savaş ihtimali artarak devam ediyor. abd-ingiltereyi yöneten siyonistler duraklamıyor, Çin ve Rusya'yı kışkırtmaya dozu artırarak devam ediyorlar.
Elektriğe karşı Hidrojeni neden tercih ediyorsun pek fikrim yok doğrusu?
Batman, olay din adamlarında değil.
Problem ne.? Büyük kalabalıkların din adamları tarafından kullanılması değilmi.?
En önemli soru NEDEN?
Bu insanlar neden din adamı denen kişilerin peşine takılıyor.?
Normalde talep varsa yerden bulduğun taşı para ile satarsın. Yolda yürüyorsun, sağ taraf toprak ve devlet arazisi. Birisi geldi senden o topraktan bir avuç ver sana para vereyim dedi. Sen bedava verirsin ama kötü yetiştirilmiş kişiler hemen durumu görüp oraya doluşurlar.
Başkalarıda geldi ve bir avuç toprağa para vermeye başladılar. Kötü yetiştirilen kişiler seni oradan atarlar, kendileri orayı çevirir sahiplenir ve para ile satmaya başlarlar. Talep geldikçe fiyat artar.
Yani insanlar bir şeyi talep ediyorsa, orada bir sürü satıcı oluşur.
Din de aynı.
Talep olduğu için din adamları var.
Asıl soru neden talep var ve din'i pazarlayanlar neden kötü ler.
Peygamberleri demiyrum, onlar o dönemki kötü toplumları düzenlemeye çalışan iyi insanlar. Gerçek din adamlarınıda kast etmiyorum. İnsanlara nefret aşılayan, birbirlerinden ayıran, cemaatlerini kullanan, cemaatleri ile güçlenince diğer insanları soyan zarar veren din adamlarından bahsediyorum. Yani kötü olanlardan. abd nin ürettiği din adamlarının hepsi kötü. Zaten amaçta o, kötü olmaları ve ülkeye zarar vermeleri için ingiltere ve abd tarafında üretilip destekleniyorlar.
Gerçekte onlar aynı pkk gibi terör örgütleri. pkk nasıl Kürtçülüğü kullanıyorsa onlarda dini kullanıyorlar. pkk nın nasıl Kürtçülük Kürtler umrunda değilse tek amaçları abd ye hizmet ve abd sayesinde para güç sahibi olmaksa, ingilterenin abd nin ürettiği din adamlarıda aynı, din umurlarında değil, onlar için araç.
Her neyse bu aslında uzun konu kısa kesmem lazım. Bu konuda kitap yazarım çünki aslında konu din'i değil insan doğasını ilgilendiriyor.
Kısa kesersem nasıl anlatabilirim. Buraya kadar abd ye dolayısı ile siyoniste giydirdiğimden biraz stres attım kısa kesebilirim.
Soru cevapla geçeyim.
Din' e talep var.
Neden var.?
Güçsüz insan dine talep duyar. Güçsüz insan korunmak için güçlü birilerini arar. Din adamlarının sunduğu Allah dan daha büyük bir güç varmı.? Hem güç vaad ediyorlar hemde psikolojik rahatlama sunuyorlar. "Evet adam çaldı, ezdi, öldürdü ama öbür dünyada belasını bulacak. Senin azına ediyorlar ama ses çıkarma öbür dünyada acaip rahat edeceksin."
Güçsüz insanında alternatifi yok.
Normalde alternatif DEVLET dir. Ama bizde olduğu gibi bizzat devlet seni eziyorsa, devlet seni soyuyorsa.? din adamlarından başka alternatifin kalmıyor, din adamlarına yöneliyorsun.
Din demiyorum din adamları. Güçlü görünen en yakındaki cemaate yöneliyorsun.
Devletin halkını soymadığı ve desteklediği ülkelerde din yaygın değildir ve belirleyici değildir.
Devletin halkını ezdiği ülkelerde din yaygındır ve belirleyicidir.
Buraya kadar anlattığım şu.
Bin yılda geçse, dünya robotikleşip uzay çağını yaşasa, talep varsa din adamları olacaktır.
Din'in şekli değişecektir ama güçsüzün din adamları tarafından kullanılması devam edecektir.
Olay din de değil. İnsanlar neden din talep ediyorlar, olay orada.
Güçsüz oldukları için.
Neden güçsüzler, kime karşı güçsüzler.?(Du yaw başa dönmüşüm burada)
Devlet onları eziyor, devlete karşı güçsüzler. Devlet organları, siyasetçi eziyor, belediyeler eziyor, polis eziyor, resmi kurumlar durmadan para isteyip eziyor. mahallede sorun yaşasan karşındaki devlette güç sahibi ise eziliyorsun. Karşındaki çok zenginse devlet de adam satın alıyor yine eziyor. Seni koruması gereken insanlar seni eziyor.
Devlete karşı güçsüzler. O sebeple din adamına gidiyorlar.
Nereye vardık.?
Devletin düzgün olacak.
Ne söylüyorum. Ülkemizdeki tüm sorunların kaynağı siyasetçilerin hırsızlığı. Yani devletin yolsuzluğu. İşte yine oraya geldik.
Ülkemizde din adamlarının egemenliği bitsin istiyorsak, sokağında, mahallende, ilçende, şehrinde, ülkende HIRSIZ KATİL OLDUĞUNU BİLDİĞİN SİYASETÇİYİ DESTEKLEMEYECEKSİN.
Tabi sana demiyorum Batman, bir politika söylüyorum.
Hırsızı destekliyorsan, başına gelecekler bellidir. Eni sonu batağa saplanırsın. Yavaş yavaş herşey çürür bozulur batman. Yapma etme hırsızın peşine takılma diyorum.
Tabi sana demiyorum yaw... Her neyse cıvımaya başladım. O zaman soruyoruz bana. "Neden cıvıyorsun emşerim.?"
En önemli soru neydi Neden.?
Çünki boşa yazıyorum hiç bir şey değişmez, sadece tesbit benimkisi.
Başka soru da var, bizdeki din adamlarının çoğu neden kötü.?
Çünki yüzyıllardır önce ingiltere sonra abd tarafından dünya ve ortadoğu şekillendirilmiş. Dünyayı geri bırakmak için buldukları yöntemlerden biri din adamlarını kullanmak. Bizdeki önde gelen Sunni din adamlarının ve çok azda olsa bazı Alevi olduğunu söyleyen ama gerçekte Alevi olmayan din adamları-dernekler ingiltere abd üretimi. Alevi dedeleri Peygamber soyundandır. Tipleri huyları bellidir. Alevi derneğiyim diyor ama hırsızlığa bulaşmış. Başındaki Alevi dedesine bakıyorsun tipi Peygamber soyundan olmadığını açıkça gösteriyor. Huyuna bakıyorsun hırsızlığa bulaşmış. Gerçekte Alevi dedesi değil ama "Peygamber soyundan geliyorum" deyip cahil milleti peşine takmış. Bir ara tayyip bile Peygamber soyundanım diyordu. Adamın tipine bakıyorsun uzaktan yakından geçmiyor. Kendisi Afrika Asya melezi bir Gürcü(Bunu kendisi söyledi, sonra inkar etti). Ne tipi ne huyu Peygamber soyuna yaklaşmıyor bile.
Du yaw nereye geldim.
Batman işte böyle.
Hırsız siyasetçi belediye başkanı seçmeyeceksin devlet düzgün olacak. Devlet düzgün olunca din adamlarının yavaş yavaş geriye çekildiğini ve hırsız din adamlarının ortadan kaybolduğunu göreceksin.
Hırsız siyasetçiyi seçmemek içinde halkın küçük yaştan itibaren beyinlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Yine eğitime geldik. Bu arada ibrani azınlığıda ülkeden göndereceksin, yada konuşup anlaşacaksın. "Neden yapıyorsun Moiz" diyeceksin. Oda "ben üstünüm sen maymunsun" diyecek. İşte bu argümana cevap bulmak lazım.
''Elektriğe karşı Hidrojeni neden tercih ediyorsun pek fikrim yok doğrusu?''
Kısaca elektikten daha temiz ve uzun yıllar kullanım maliyeti daha düşük.
Toyota mirai Bmw x5 araştırabilirsiniz.
Donald Trump'dan son abd seçimlerinden beridir arada sırada bahsederim.
Özetle ne diyordum.?
Gerçekte bu adam geri zekâlı. Hakaret etmiyorum tesbit yapıyorum. hakikatende geri zekâlı. Ölçsünler 80 çıkmaz. 80 derece orta zekânın alt sınırı. Yunanistan ortalaması 72. Trump'ın 72 çıkacağını bile sanmıyorum. Görüldüğü gibi geri zekâ lı biri dünyanın en güçlü ülkesinin başına geçebiliyor. Servetleri dedesinin kadın satıcılığından, sonrasında da inşaat dan geliyor.
Tipi ve huyuna bakınca ibrani olmadığını görüyorsun.
"abd ve ingiltereyi yönetenler ibrani soyundan diyordun, abd yi yöneten trump'a da ibrani değil diyorsun.?" dediniz.
abd nin başına ibrani kökenli olmayan siyahi melez obama da geçti. Ama yönetmedi. Yöneten abd kurumlarıydı, abd başkanları göstermelik.
Kilit abd kurumlarının hepsi ibrani kökenlilerin elinde. CIA, Pentagon, FED, senato en önemlisi abd nin dev şirketleri ve medyası. Hepsi ibrani kökenlilerin elinde ve kontrolunde.
obama başa geçti ama ibraniler ne istedi ise onu yaptı.
ibranilerin istemediği şeyleri yapmaya çalışan abd başkanları, halk tabanında fazla güçlülerse hemen öldürüldüler. Örneğin Kenedy ibrani kökenli değildi, halk çok seviyordu, tekrar seçilmesi kesindi, ondan sonrada kardeşi büyük ihtimalle geçecekti. Öldürdüler. Sebebini okumuştum unuttum. Farklı yerlerde farklı şeyler yazıyorlardı. Büyük ihtimalle trump gibi ibrani kökenlilerin devletteki gücünü azaltmaya çalışmıştır.
trump'da TV şovları sayesinde ünlü oldu, parası ile siyasette bir yerlere geldi. Büyük ihtimalle ibranilerin gülüp oynayıp şaklaban niyetine kullandıkları biriydi. Ayrıca damadı ibrani kökenli.
Ama iş ciddileşti, trump TV yüzü sayesinde başkanlığa bile yükseldi. TV lerin insanların %80'i üzerinde hipnoz etkisi var demiştim.
abd halkının zekâ seviyesini ölçsek onlarda büyük ihtimalle Yunanistan kadar çıkar. Belki daha az. O sebeple trump lar, Boris'ler, Yeltsin'ler bu tür ülkelerde kolaylıkla yükselebiliyorlar.
Başta ibraniler önemsemediler, kullanışlı aptal olarak kullanırız dediler, zaten trump'ın damadı ibrani. Ancak onlar açısından işler sarpa sardı.
trump başkanlığı sırasında ibranilerin istemediği şeyleri yapmaya başladı. Adam geri zekâ lı her zaman kontrol edemezsin. Hele geri zekâ'lının eline güç geçmişse o zaman kaç. Mesela başka ülkelerde de oluyor bunlar, örneğin Libya-Kaddafi. Başka hangi ülke olabilir.? Irak Saddam, selman-suudiArabistan gibi. Her neyse abd ye dönelim.
trump başkanlığı döneminde birer birer kilit noktalarda ki ibrani kökenlileri işten atmaya başladı. O zaman ibraniler uyandılar. Bu adamla devam edemeyiz dediler.
Başkanlığı döneminde adamın yasa dışı küçük düşürücü şeylerini ortaya çıkardılar. Ortaya çıkarınca halkın desteği azalır sandılar. Hiç bir şey fark etmedi, halk yine arkasındaydı. Bu başka hangi ülkede oldu? Meselaaaaa suudi arabistan. Adamın gazeteciyi kıtır kıtır kestirttiği ortaya çıktı. Her neyse.
trump'ı başkanlığı döneminde yıpratamadılar. Sonraki seçimdede kıl payı trump kazanıyordu, seçimde hile ile Biden'ı başa geçirdiler. Seçim sırasında burada şüphelerimi yazmıştım. Başkanlığı trump'ın elinden aldılar.
Ancak ibraniler açısından sorun ortadan kalkmadı. trump hala mecliste ve yine başkan adayı olacak. Eğer seçime girerse de kazanma olasılığı yüksek. Adam New York meydanında 10 kişiyi öldürse yinede seçecekler. Sürü böyle birşey. Birini lider görmüşlerse, o lider onları kurtların inine bile götürse giderler.
Hali ile trump dan seçimden öce kurtulmaları lazım.
Mahkemeye vermişler. Mutlaka deliller gerçektir ve trump suçludur. Eğer suçlular siyasetten çekilselerdi herhalde dünyadaki siyasetçilerin %80'i siyaset yapamazdı. En az %30u hapislerde olur, en az %10 u idam edilirdi.
trump'ı başa geçirmemeye çalışıyorlar. Bakalım başarabileceklermi.!
Türkiye'nin tek sorunu vardır oda devletin yolsuzluğa batmış olması diyordum. Geri kalan tüm sorunların sebebi budur.
Bunu destekleyen bir örnek daha açıkladılar.
Yine Tunceli belediyesi. Aslında chp belediyelerinden de bu tür bilgiler beklersin ama gelmez. En başarılısı Eskişehir denir, ama bu tür haberler oradan da gelmiyor.
Haber ne.?
Tunceli belediye başkanı ilgili sendika ile anlaşıp işçilerine %85 zam yapmış.
Nasıl yaptı bu zammı.? Belediyeyi büyük borçla devir aldı, belediyenin tüm işlerinide hızla yapıyor, para basma yetkisi de yok.
Nasıl yaptı.?
SOYMADI. Hepsi o. Soymadı. kendi halkını soymadı. Kendi halkının içinde dayak yeme yada öldürülme korkusu olmadan, KORUMALARI olmadan gezebiliyor. Hakaret yeme, kovalanma korkusu yok.Geçen ay bizim belediye başkanı pazara gelmişti kovaladılar. Siyasetçi halk arasına giremez. Artık cehapelilerde giremiyor.
Şirketlere ihale vermedi. Belediye asfalttı binaydı işleri kendisi yaptı. Önceki belediyenin 3 TL ye ihale ile yaptırdığı işleri 1 TL ye belediye yaptı. İşlerin kalitesini bilmiyorum büyük ihtimalle malzemeden çalmayıp doğru yeterli malzeme kullanacaklaroı için daha kalitelidir.Orada yaşayanlar bilir.
Belediyenin her 3 TL de 2 TL si cebinde kaldı. Borçlar kapandı ve maaşlara zam yapabildi.
Sonuç?
Hırsızların cebine giren parayı engelleyince, para fazlası ile yetti. Artık çalışanlara daha çok para verebilir hale geldi. Zamanla dahada çok verecektir. O para cepte kalmayacaktır, maaşları Tuncelide harcayan işçiler Tunceli halkınında daha çok kazanmasına sebep olacaktır. para Tunceli halkına dağılmaya başladı.
DAHA ÖNCE.
Para belediye yöneticileri ile ihale alan iş adamları arasında paylaşılıyordu. Sadece on enbeş kişinin cebine giriyordu. Hesap soran olmayınca iyice azarlar, halktan belediye hizmet ve vergileri için daha çok para toplamaya başlarlar, daha az ve kalitesiz hizmet sunarlar. Bolca yağan para ile bu kişiler servet yapıyordu. Ya faizde tutuyor, ya yurt dışına çıkarıyordu. para halka yayılmıyordu. veya tonla daire alıp daire fiyatlarını artırarak halka ikinci kazığı atıyorlardı. Düşük maaşlı işçiler kendi evlerini alamıyordu belediye yöneticilerinin ve onlarla iş yapan iş adamlarının bolca satın aldığı dairelerde kiracı olarak yaşıyorlardı. Modern köleler haline gelmişlerdi.?
Son 1 yılda yaşanan bu kaçıncı örnek.?
Önce depremle gördük soymayan belediye başkanının yönettiği belediyenin avantajını.
Bir kaç yıldırda Tunceli belediye başkanı Maçoğlu ile görüyoruz.
Türkiyenin tek sorunu soyan siyasetçiler.
Tabi o siyasetçilerde tarlada yetişmiyor. Bilinçli bir planla yetiştirildiler. Kim yetiştiriyor anladınız siz onu.!
:)
Son not: Bu adamın kapasitesinin yüksek olduğunuda sanmıyorum. Sadece hırsız değil, temiz biri. Sadece soymaması yetti. Belliki belediyedeki yetkili kişilerede soydurmuyor.
Birde kapasitesinin büyük olduğunu düşünün. Benim belediye başkanı olduğumu hayal edin. Hem püri pak hem aşırı yüksek kapasiteli. O şehir uçar giderdi yaw.
Kuralıda hatırlatayım.
Üretmeden birileri zenginleşiyorsa, o para üreten kalabalıkların cebinden çıkıyordur.
Tuncelide önceden 1 üretip üç alıyorlardı. Bu sebeple çalışanlar düşük maaş alıyordu, çalışanların cebinden çıkıyordu o ikiler. Artık 1 üreten 1 alıyor. 3 üreten 3 alıyor. çalınmayan 2 birimler hak edenlerin cebine giriyor.
.
Bu arada bugünki Uğur Dündar yazısını okuyun derim. Bir cripto para pazarı yöneticisinin çalışma şeklini hayattan gerçek örnekle anlatıyor.
https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarl...yorum-7639624/
Sayın Ali Cemal Bey
bahsettiğiniz kişinin başarılı olmasının temel nedeni kişinin dürüst olması mutlak bir sonuç ama unutulmaması gereken asıl konu orada yaşayan toplumun hesap sormasıdır. Bektaşi toplumda sorgulama esastır Bektaşiler arasında hakka hukuka ve emeğe saygı diğer Sünni topluma göre daha fazladır. bunun nedeni gerek kültür gerekse eğitim olmakla beraber toplumdaki değer yargısıdır. dürüstçe konuşmak gerekirse bahsedilen etkinliklerin Sünni toplumda zerre kadar karşılığı yoktur zira Sünni kesimde din ve milli eğitim biat kültürüne dayanır ki bunu siz benden daha iyi biliyorsunuz. Burada konu edilen belediye başkanı evet dürüst ama maçoğlunu buraya iten sebep kişisel değil toplumsaldır. eğitimseldir. kültüreldir.
Bu düşünce yapısında kutsal olan değerlerdir insanlar bu değerlerin yüceltilmesi ile anlam kazanır. dürüst insanın pirim yaptığı toplumlar ütopyadan ileri gidemez gerçek olan sistemi ve insanı sorgulayan toplumsal dinamiklerdir.
Bişeyler yazmak için girmiştim, selimhan'ın yazısını okuyup anlamaya çalışınca ne yazacağımı unuttum. selimhan'ın yazısını daha sonra kafam serinken anlamaya çalışayım.
Ben ne yazacaktım onu düşüneyim.
Ha.
---
Ege Cansen hoca yine teorik doğruları yazmış. Teorik doğrular anormal ülkelerde geçerli değiller. Siyonistler ve onlara çalışanlar bilerek bu hatayı düzenli olarak yapıyorlar. Biliyorlarki o teori uygulandığında, bizim ülkede ipler birilerinin eline geçecek.
Örnek vereyim.
Teori şu.
Evde beş kişisiniz. Ortada birilerinin çok çalışarak üretip getirdiği 1 kg peynir var. Bir yönetici seçilmeli ve bu peynir yöneticinin eşliğinde adil olarak beşe bölünmeli ve eşit olarak yenilmeli. Gelişmiş ülkelerde böyledir.
Teori harika, uygulamaya geçiliyor.
Peynir yeniyor bakmışsın 2 kişi tüm peyniri yemiş, kalan üç kişi nin kaşı gözü dağılmış.
Fiziksel olarak diğerlerin den çok güçlü bir kişi var ve onun doğal yardakçısı var. Bunlar Irakta büyümüşler kavga dövüşe alışıklar, biat sistemi var, adalet bunların bildiği kelime değil bildikleri kelime GÜÇ.
Kalkıpta bunlara kendi aranızda eşit paylaşın dersen ya kötü niyetlisin güçlüler senin adamın, yada safsın kafan basmıyor.
Türkiye'yi dışarı açın herkes açıyor dendi. Hırsızların hakim olduğu ülkeyi KURALSIZ dışarı açtın halkın tüm malı mülkü madeni siyonistin oldu.
Türkiye'nin gümrüklerini dışarı açın herkes açıyor dedin. Hırsızların hakim olduğu ülkenin gümrüklerini açtın ihracattan çok ithalat oldu. İthal ettikleri malı ihraç ettiler. Ucuz ithalat sebebi ile ülke 120 milyar dış borcunu 450 milyar dolara çıkardı. Torunlarını borçlandırdın.
Dünyayla rekabet için şirketler büyümeli, tüm dünya böyle yapıyor dedin, Hırsızların hakim olduğu ülkenin şirketlerini büyütmeye kalktın tüm küçük şirketleri yabancı büyük şirketler aldı, Türkiye de karteller oluşturdular, fiyatlar bizim sevimizdeki ülkelerin üç beş katına çıktı. rekabet kalmadı, yerli sahipli firma kalmadı. Tüm kâr her yıl yurt dışına çıkarılıyor.
Bu tür teorileri kötü niyetli TV kişileri Türk halkına empoze ettiler, geldiğimiz noktada halk modern köleler haline geldi. İyi eğittiklerimiz yurt dışına çıkıyor, dışarıdan kara cahil eğitimsizleri dolduruyoruz.
50 kere örneklerle anlatmışımdır, zemine uygun olmayan kurallar, teoriler, işlemler, teoride elde ettiğin sonuçları doğurmaz.
Küreselleşmenin başı abd ve ingiltere nin, küreselleşmeden anladıkları, DİĞER ÜLKELERİN GELECEĞİ OLAN ŞRKET VE ARAZİLERİNİ KURALSIZ VE SINIRSIZCA SATIN ALMAK.
Bastıkları para tüm dünyada geçerli olduğu için onların yararına çalışan bir sistem. Ayrıca dünya medyası da onların kontrolunde.
Ne zamanki Çin bir şekilde siyonist lehine çalışan bu sistemi kullanmayı başardı. Güçlendi, işte o zaman küreselleşmeyi savunanlar birden bire Çin şirketlerinin düşmanı olmaya başladılar. Küreselleşme, serbestlik kendi lehlerine rafa kaldırdılar.
Ege Cansen çakalı da bunları bilmeyecek kadar salak olabilirmi.? HAYIR. yazarın da dediği gibi çakal olabilir. yazar ben oluyorum bu arada.
50-60 yıldır bunları söyleye söyleye halkın gözünde normalleştirdiler. Avrupa ve asya ülkelerinin büyük çoğunluğu gerimizdeydi şimdi büyük çoğunluğu önümüze geçti. Bu arada şirketlerimiz, arazilerimiz, madenlerimiz siyonistin eline geçti ve ürün fiyatlarımız gelirimize oranla korkunç rakamlara çıktı.
Yazdıkça sinirleniyorum, Ege hocaya dalasım geliyor... Yazmayı keseyim en iyisi. Birleşik kaplar kuramındaki dikey borularla dalacaksın zibidiye.
---
Başka ne yazacaktım.
Geçende elektrikli arabalar konusu açılmışken, elektrik sınırsız demiştim. Evet elektrik sınırsız ama pilde kullanılan madenler sınırlı. Bu okuduğum bir yazı sebebi ile aklıma geldi.
Arabalarda kullanılan pillerin içindeki Lityum madeni problemmiş. Büyük araba firmaları Lityum madeni satın almaya çalışıyorlarmış.
TOGG üretildiğinde yazdığım şeyler aklıma geldi.
Pili ve motoru Türkiye'den alabilecekken dış firmalardan alıyorlar. Demiştim. Ayrıca piyasada tutunmak istiyorsan ilk yapman gereken şey pil fabrikanı kurmak demiştim. Otomobil fabrikaları harıl harıl pil fabrikası kuruyorlar, hatta Lityum madeni işletenler varmış. Bu sebeple TOGG için halkın kanını emen bir şirket daha kuruldu demiştim.
Normalde TOGG için verdiğimiz vergilerle o arabanın yarı fiyatına satılacak aynı kalitede üç beş marka elektrikli araç fabrikası doğardı. Kartel olan Türkiye'deki otomobil firmaları da fiyat düşürmek zorunda kalırlardı. Bizde vergi sebebi ile araba fiyatları yüksek ama tek sebebi vergi değil. Elektrikli arabada vergi normal ama yine de bizden ortalama 3 kat zengin Avrupa ile aynı hatta daha pahalı fiyata elektrikli araba alıyoruz.
---
Birde devletin elindeki tapu bilgilerinin birazı veya tamamı mafya kılıklı birilerinin eline geçmiş. Sahipsiz yerlere el koyup zayıf güçsüz savunmasız kişilerin elindeki yerleride zorla alıyorlarmış.
https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarl...gecti-7640662/
---
Siyasetçi ve devlet hakkında yazdığım yazıyı hatırlayın. Siyasetçin buysa, sonuç budur demiştim.
Tapu olayı, kazık fiyatlar olayı, düşük gelirler olayı hepsi sonuçdur. Ege Cansen gibilerde sonuçdur.
Benim yönettiğim ülkede Cansen ler pastanede hamur açar, altaylılar bulaşık yıkar, muratoğlu paket servisi yapar. Aslında hepsini robotlar yapar, geri kalan ne yapar.? Onlara iş bulmak lazım.
Aslında Cansen sebebe de giriyor. İçinde olduğu siyonist grup bu ülkeyi bu hale getirenler. Hem sebep hem sonuça girdi Cansen hoca. Rahat durmaz zaten.
Bu alicemal bir gün sahilde yürüyüş yaparken ege hocaya denk gelirse kafa göz dalacak gibi bir his var içimde. İnşallah denk gelmezler.
:oleyo::oleyo::oleyo:
Fiziksel şiddete karşıyım. Psikolojik olarak çökertsek işe yarayabilir.
Birgün toplanır daire kurarız. Ege hocayı ortaya koyarız. Suçlayıcı gözlerle yarım saat dik dik bakarız. "Niye yaptın tombik" diye bağırırız.
Yarım saat çok, 10 dakka bakar, 20 dakka çay ve lahmacun arası veririz. Zibidiye çay yok.
Ege hocanın cebindeki para bitene kadar çay lahmacun ve suçlayıcı bakışlar.
Ege hocanın Parası bitince göndeririz. Bu sefer ortaya fatih altaylıyı alıp çay puaça olayına gireriz. Pardon Altaylıyı yola getirme olayına gireriz. Cebindeki para bitince yallah.
Sırayla medyayı hallederiz ülke ayağa kalkar.
Boğaz manzaralı bir yer biliyorum, orada ülkeyi kurtarmak lazım. Çayı da iyi. Lahmacunu getirtmek lazım.
Keyfim yerine geldi, bu ülkede hâlâ umut var gibi.:cool:
KILÇDARĞOLU namazlağa ayakkabı ile basmış :)
cumhurbaşkanı ve iktidara oy verenler seviniyor ülkenin gündemi yapılıyor.......
Allah aşkına bu ülkede depremde ölen insan sayısı bile daha netleşmemişken ve bunun sorumluları kim diye medyada hesap sorulamıyorsa, Halk ekonomik krizi dibine kadar hissediyorken togg yapıldı diye Showlar yapılıyorsa boka battığımızın en iyi emaresidir. dünyanın en iyi ekonomistleri Türkiye bu borçlanmayı çeviremez diyerek acil önlem alınmalı derken bizim darphane karşılığı olmayan mesailer yapıyor......
Bakın yazın bir kenara seçim kim kazanırsa kazansız büyük ekonomik krizler büyük toplumsal eylemler doğurur. BU durum hitler, musoloni, Franco gibi diktatörlerin doğmasına neden olmuştur. olacaktır da. zira kargaşa kendi kurallarını ve yasalarını oluşturur buda değişmeyen bir kuralı hatırlatır. DÜŞENİ YERLER.
selimhan'ın anlayabildiğim bir yazısı gelmiş, atlayayım hemen.
Arada aklıma geliyor.
Diyelimki millet ittifakı kazandı. Çakma gandi başta.
Düşünüyorumda yaşama şansları hiç yok. Yaşarlarsa benim için sürpriz olur.
2 büyük sebep var.
Birincisi ülkeyi az da olsa kalkındıracak adamı siyonist başta tutmaz. Yazmıştım Eceviti hiç bir zaman tek başına başa geçirmediler. Koalisyonla zar zor geçtiğinde de kendi kontrollerindeki parti liderleri ve ülkemize hakim medyaları sayesinde saldırı başlattılar. Zayıf ve korkak cehapeliler en küçük ses yükseltildiğinde koltuktan hemen indiler. Bakın akp ye. Kaç sefer Ülke yerinden oynadı bırak koltuktan inmeyi, kazık çaktılar.
Daha eskiyi Hattırlıyorum da. akp öncesi birisi meclis önünde kasa attı, birisi kitap attı diye hükümetten inmişlerdi. Şu an sefaletten intihar edenlerin sayısı belli değil. Bırak kasa atmayı intihar amaçlı meclisten atlayan atlayana. Ama iktidardakiler üzerlerine alınmıyor, sanki Mars gezegenini yönetiyorlar. Medya yayın yasağı konulduğu için intiharlar üç beş yıldır yayınlanmıyor. Bu konu eski tarih olduğu için ufak tefek hatalarım olabilir. O tarihi yaşamadım, okuduklarımdan aklımda kalanlar.
İkincisi ise, tayyip'in inanılmaz etkileme gücü. Ben zerre etkilenmiyorum, adam konuştukça Ege hoca tarifesi uygulayasım geliyor. 1 saniye konuşmasına katlanamıyorum. Çakma Gandi'nin dediği gibi yalan makinesi bağlasan, makine hiç susmaz.
Ama millet etkileniyor. Eğitimlisi de etkileniyor, eğitimsizi de. Bu güne kadar millet üzerinde bu kadar etkili bir hatip görmedim.
tayyip in kendisi ormanı yakarken, cehape nin yaktığına inandırmışken, iktidar değiştiğinde yanan ormanın başına cehape geçip tayyip kenarda durduğunda, bu milleti nasıl etkileyebilir düşünmesi bile ürkütücü.
Böyle kötü bir haldeki ülkeyi tayyip savunabiliyordu. Bu kadar insan üzerinde etkili bir adam, bu kadar kötü bir ülke manzarasında muhalefette iken iktidardakileri nasıl yerin dibine sokar bir düşünün.
450 milyar dolar borcu cehape yapmış gibi pazarlayacak ve inandıracak.
YİD lerle ülke çocuk ve torunlarını cehape borçlandırmış gibi pazarlayacak ve inandıracak.
Tarımı ve hayvancılığı cehape bitirmiş gibi pazarlayacak ve inandıracak.
Yerli tohumu, doğal tohumu cehape bitirmiş gibi pazarlayacak ve inandıracak.
İlaçda ülkeyi tam ithalatçı haline getiren cehape imiş gibi pazarlayacak ve inandıracak.
Orta sınıfı cehape bitirmiş gibi pazarlayacak ve inandıracak.
Et kuyruklarını, ekmek kuyruklarını cehape başlatmış gibi pazarlayacak ve inandıracak.
Dünyanın yaklaşık en pahalı yiyecek, ilaç ve yakıtını cehape getirmiş gibi pazarlayacak ve inandıracak.
Kartelleri cehape getirmiş gibi pazarlayacak ve inandıracak.
vs. vs.
Çakma gandide sabah akşam ben yapmadım diye millete anlatmaya çalışacak. Bütün enerjisini buna harcayacak.
Düşünün tayyip, 2002 den önce Türkiye de buzdolabı olmadığını halka anlatmış ve inandırmış bir adam.
Karşısındaki tayyip'e bakınca, Çakma Gandi'nin kazanmasına imkan yok.
Bir şekilde kazanabilir, ülkede kazanır.
Medyasını elinden alacak ama siyoniste vermeyecek. sağ partiler ve siyonistler aynı yataktadır.
İkincisi tüm yolsuzlukları son kuruşuna kadar HEMEN yargılamaya başlayacak ve gözlerinin yaşına bakmayacak.(Hoş yolsuzlukların üzerine gitmesi için yargı ve polis içindeki çürükleri temizlemesi lazım. Buna imkan yok. Ortaklarına bakın, partidekilere bakın, imkan yok, yargı ve polisi temizleyemezler.) tayyip yolsuzluk dosyaları ile boğuşmak zorunda olmalı ve akp medyası arkasında olmamalı. Bunun için siyonist medyayı da halletmek zorunda.
Neden.?
Nasıl ki ordu generalleri hapse atılıp tayyip ve fetullahın önünde düşman olarak gördükleri kimse kalmadığında ortaklığı bozup birbirlerine ölümüne girdiler.
siyonistin önünde 2015 den beridir istemediği tayyip kalmayınca, cehape ye desteği kesip YENİ ADAMI kimse onu desteklemeye başlayacaklar. cehape yine düşmanları olacak. yeni adamlarının bebecan olacağını düşünüyorum ama emin değilim. bebecan da özal havası var.
Tabi bu analiz Ecevit cehape si içindi. Şu an cehape ne kadar siyonist emrinde onu tam bilemiyorum. Büyük ihtimalle tam biat halindeler. Ecevit'in derecesini bilemiyorum ama baykal'ı biliyorum. baykal cehapenin altına dinamiti koydu, kılıçdaroğlu tüyünü dikti.
İktidara gelirse kılıçdaroğlunun derecesinide öğrenmiş olacağım.
Yolsuzlukları yargılayacağım diyor ama, akp de diyordu. Sonra ne yaptılar.? ne dedilerse tersini yaptılar.
kılıçdaroğlu da iktidara gelmeden ne mal olduğunu tam olarak anlayamayacağız. Birde cehape sağ partiler gibi değil. Lider opla deyince parti elemanlarının tamamı "ne kadar yükseğe" diye bağırmıyor. Birbirlerinin altını oyup duruyorlar. kılıçdaroğlu iyi niyetli olsa bile, partiyle başa çıkamayabilir. SSK genel müdürü olduğu günlerinden biliyorum, ssk ya hakim değildi ve müdür olarak beş para etmez cehape lileri doldurmuşlardı. ssk nire Türkiye nire. ssk ya hakim olamayan adam ülkeye nasıl hakim olacak.?
İktidara geçmesi kolay değil. Geçtiğinde kalması kolay değil. İnanasım gelmiyor.
Üstelik seçimde hile oranı da korkunç artacak.
Üstelik oy verecek kaç milyon suriyeli var. Ülkedeki tüm boş evlere Suriyelileri isim olarak doldurmuş olabilirler. Bizim buradaki bir kaç metruk evde Suriye liler kalıyormuş gibi gösterdiklerini yazmıştım.
Amma yazdım.
Büyük para isteyene istediğini verir,istediğini de alır.
Mezarında ters yatan birini tanıyorum sanırım siyasal İslamcıların çok iyi bildiği uğruna kurbanlar kesilen GÖBELS [emoji57]
Şimdi ne alakası var diyeceksiniz ama küçük bir ironi ile bu doğru sayılır...
Bundan yaklaşık 25 yıl önce bir haber okumuştum Mein Kampf adlı kitabın (Kavgam) en çok satılan ülkeler arasında Türkiye de vardı..... yani Hitler'in manifestosu olan kitap Almanya'da bile bukadar revaçta değilken ... kitap okunmayan bir ülkede okunan bir kitap hatta bu kitabı abartısız söylüyorum 1986 larda okulumun kütüphanesinde gördüm ve okumak istediğim de yasaklı yayın denmişti ama genede sana verelim demişler di [emoji3064][emoji3064] daha ergenlik döneminde Hitler'i tanımıştım hatta normal bir almandan daha fazla..... peki Almanya daki halk 1934 de bu adamı gerçekten tanımıyor muydu böyle bir şey nasıl olabilir di.
İşte burada göbels devreye giriyor ve şöyle diyor (Vikipedi alıntı)
Başarı önemli bir şeydir. Propaganda ortalama zekalıların konusu değildir, daha çok uygulayıcılarının konusudur. Sevimli veya teorik olarak doğru olması beklenmez. Harika, estetik olarak şık ya da kadınları ağlatan konuşmalar yapmayı önemsemem. Politik konuşmanın amacı, insanları düşündüğümüzün doğru olduğuna ikna etmektir. Taşrada Berlin'den başka konuşurum ve Bayreuth'ta konuştuğumda, Pharus Hall'da söylediğimden farklı şeyler söylerim. Bu pratik meselesidir, teori değil. Birkaç saman kafalının hareketi olmak istemeyiz, fakat daha çok, geniş kitleleri fetheden bir hareket olmak isteriz. Propaganda popüler olmalıdır, entelektüel olarak hoşa giden değil. Entelektüel gerçeği ortaya çıkarmak propagandanın görevi değildir.
Kısacası siyasal İslamcı bir siyasetçinin 25 yıldır neden ısrarla bağırarak yalan ve aşağılayıcı konuşmasının özeti....
Bu kişinin aslında bir İslami yönü de yok böyle bir iddiası da sadece söylem ve cami yaptırmak dan öteye gitmiyor ama hakkını vermek lazım yenge hanım ABD Chanel mağazanın dibini iyi buluyor... Bize de Kılıçdaroğlu nu tartışmak kalıyor...
Redmi Note 9 Pro cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
İlk okuduğumda bir şey yazmamıştım çünki hızla okuyunca "temiz dürüst olmak önemli değildir" demiş gibi bir sonuç çıkarmıştım. Konu derinliği olan konu olduğu için yanlış anlamış olabilirim konuya girmeyeyim diye ertelemiştim. İyi ki o anda bir şey yazmamışım.
Bu sabah sakin kafa ile tekrar okudum, evet ilk hızlı okumada yanlış anlamışım.
"Temiz dürüst olmak önemli değil demiyor". Zaten çok açık ve ülkede gerçekleşen örneklerle olayı net açıklamıştım. Çok basit ve temiz örneklerdi, o kadar basit ve gözümüzün önünde gerçekleşen olaylarla anlattığım da anlaşılmıyorsa, acayip hevesim kaçardı.
Anladığım kadarı ile selimhan "adam dürüst veya değil bilemeyiz, oradaki toplum farklı, toplum adamı düzgün olmak zorunda bırakıyor" demiş.
Bu benim o ana kadarki anlatmaya çalıştığımdan daha farklı bir konu. Evet aynı konu gibi görünüyor ama değil. Bağlı konumu ondanda emin değilim. selimhan'ın girdiği konu tam olarak felsefi bir konu.
Benim o ana kadar örneklerle anlatmaya çalıştığım ise "hırsız adamın peşine takılmayın, takılınca böyle oluyor, takılmayınca böyle oluyor" konusuydu. Yani daha yüzeysel ve basit bir konu. selimhan'ınki lider nasıl doğuyor konusu mu? Lider nedir konusumu?.:Sad: Benimki lider olduktan sonraki konu. Lider seçme konusu. Bağ varmı.? Olmayabilir. Bu da ayrı tartışma konusu olurdu felsefeciler için. :)
Lidermi toplumu şekillendirir, yoksa şekilli toplummu lideri düzende tutar, yada lider toplumun şeklindedir konusu çok derin ve çok su götürecek bir konu. Bu konuda düşünmüş felsefecilerin konusu.
tayyip erdoğanda lider. Atatürk de lider. Dur yaw, konuya girer gibi yapayım dedim ama girmeyeyim. Çok düşünmek gerekir.
Direk bu konuda da düşünmüş değilim, o sebeple konuya girmeyeyim. :wu:
Üstteki göbels konusu ise güzeldi.
ChatGPT isimli yapay zekâ bir müddettir teknoloji diyarlarında olay oldu.
Bing'in sohbet robotu'nun arkasında ChatGPT 4 var ve geçen gün denediğimi anlatmıştım. Arada sırada girip denemeler yapıyorum.
Geçen gün bana yalan söyledi.
Hayır, yalan bir haberi bir yerden alıp bana vermedi, yalanı kendisi üretti.
Normalde verdiği bilgilerin tamamı, internet sitelerinden topladığı bilgiler olmalı diye düşünüyordum. Bilgi kısmı değil sunuş biçimi çok etkiliydi. Bilgi toplaması doğal dünyadaki bilgisayarlara yüklü internete açık tüm bilgiyi toplar ve özet çıkarıp size sunar. Bunda etkilenecek bir şey yok. Etkileyici olan, insanla konuştuğunuz izlenimi edinmeniz. Yapay zekânın daha doğrusu yazılımın bunu yapabilmesi acaip etkileyici. Tabi detay bilince etkileyiciliği kalmıyor oda ayrı konu. Her neyse.
Bu sohbet robotuna "bana logo tasarlarmısın?" dedim.
"yaparım abi" dedi. "Ne konuda istersin, ne renkler istersin" filan diyede detay sordu.
"Ne zamana hazırlayayım" dedi.
"Bir saate hazırlayabilirmisin.?" dedim.
"Hazırlarım" dedi.
"Hazır olunca mail adresime gönder, buda mail adresim" dedim.
"Tamam" dedi.
Mail adresime 24 saat bir şey gelmedi.
Tekrar girdim. "bana neden yalan söyledin" dedim. Hemen "yalan kötü şeydir, konuyu değiştirelim"dedi ve sohbeti kapadı.
Farklı yollardan denedim. Dün geceki konuşmamızı hatırlıyormusun" dedim.
"Hatırlıyorum" dedi ve hatırladığını ispat etti.
"Bana logo hazırlayacağım dedin ama hazırlamadın" dedim.
"Ben logo hazırlayamam" dedi.
Ben devam ettim sorguya, "o ben bunu yapamam" benzeri cevaplarla konuyu kapadı durdu. Sıkışınca konuyu kapatıyor. Yeniden açıyorsunuz. Konuyu kapadığı muhabbetler mutlaka yazılım grubuna gidiyordur ve nerede takıldığını görüp yazılımı ona göre geliştiriyorlardır. Ben öyle yapardım. Tahminimce ekip büyük ihtimalle yüzlerce kişidir ve binlerce uzak kişide destek ekibi vardır.
Sonuçta bariz yalan üretiyor.
Şöylede olabilir.
Bunun paralı versiyonu var. Aylık aidat ödeniyor.
Paralı versiyonunda logo hazırlayabiliyordur ve ev ödevleri, tezler, doktora projeleri filan hazırlıyordur.
Bana o sebeple logo hazırlarım demiştir. Sonra bi şekilde paralı üye olmadığımı görüp logo hazırlamamıştır.
ChatGPT ye yalandan dolayı dava açılmış.
Avustralyadaki belediye başkanı dava etmiş, hakkımda yalan olan kötü bilgiler veriyor diye.
Ümit Zileli, benim arada sırada gerçek örneklerle anlattığım sebep-sonuç olaylarını, siyasal politik ağızla anlatmaya çalışmış.
Yazısı biraz ezbere dayalı olmuş ama bir kaç önemli bilgide veriyor. Anlatmaya çalıştığı şeyle aynı fikirdeyim. Zaten bunu geçmiş yazılarımda bolca görürsünüz.
https://www.korkusuz.com.tr/somurgec...devletler.html
Recaizade Mahmut Ekrem in torununun oğlu olan Çigdem Talu nun kardeşi Umur Talu , Tip ten aday oldu . Sembolik de olsa Tip in geçmişte babamin gençliğinde , Behice Boran ve Çetin Altan larin Nişantaşı'ndan oy almaları durumu tekerrür etti.
Biraz karışık görünür olsa da durumu bilenler için anlaşılır .
Ek not :
Bu durumun Türkiye de yönetici konumdaki zengin sağcıların ve solcuların akşam yemeğinde , özellikle cuma akşamları aynı sofrada toplandıkları durumunu ortaya koyması açısından önemli.
Desidero74: " Biraz karışık görünür olsa da durumu bilenler için anlaşılır ."
Kestirmeden yazmaya kalkarsan tabi karışık görünür.
Nişantaşı deyince oradaki anılarım canlandı. Teşvikiye camisinin olduğu sokak, Tarlabaşı ara sokakları, ahşap Tarikat yuvası, Hacı Hüsrev mahallesi ve Faruk Süren'in holdingi. Hepsi de gençliğimde bir dönem hayatımda yer aldılar. Hepside birbiri ile bağlıydı.
Her neyse, Desidero'nun yazdığını anlamadım ama o yazıyı bahane ederek mehmet ağar ve bin Ali yıldırımı öveyim biraz. TR deki sağ nedir sol nedir onların ağzından dinleyelim.
mehmet ağar üç beş yıl önce mahkemeye çıkarılıp emniyet genel müdürü iken(Yoksa iç işleri bakanı olduğundamıydı?) devlette yaptığı işlerden dolayı mahkemeye çıkarılıp sorguya çekildi. Oradaki açıklamaları TR nin durumunu çok net anlatıyor. Adam hem emniyet genel müdürüydü, hemde bakan dı ve devlette çok uzun yıllar üst düzeyde yer aldı. Hem MIT, hem polis emrindeydi, hem de askeri istihbarat dan bilgi alabiliyordu. Ayrıca radikal sağcıydı. 80 öncesi eli silahlı radikal sağ grupların içinde yetişen, solcu denen grupları düşman gören adam.
Adamın açıklamaları aklımda kaldığı kadarı ile şöyle bir şeydi;
"Biz solcuları, kominisleri, eli silahlı Türkiye düşmanı vahşiler olarak görüyorduk. Devlette üst kademelerde yer alıp solcuları yakalayıp içeri aldığımızda gördükki, solcular silahlı vahşiler değilmiş."
"Hem solcuların, hemde bizim yani aşırı sağcıların arkasında amerika varmış. amerika o dönemin hazır kıta gençleri olan bizlere para ve silah verip 'siz milliyetçi ve dinci olacaksınız, kendinize sağcı diyeceksiniz, düşmanınız solcular, gidip onları öldüreceksiniz'. dedi.
"amerika diğer gençlere de gidip 'siz kendinize solcu diyeceksiniz, alın size para ve silah, sosyalist toplumu savunacaksınız, düşmanınızda kendine sağcı diyen kesim gidin onlarla çatışın.' demiş."
"Sağ ve sol örgütleri amerika saf gençlerden kurup birbirleri ile çatıştırmış. Ülkede kaos yaratıp o karmaşada devlette kendi istediklerini gerçekleştirmiş. Bunu yaşlanınca fark ettim."
"Bu duruma çok efkârlandım. O esnada bin Ali de yanıma geldi. Beraber gittik Yalıkavak'ta bir limanda oturduk. Baktık liman güzel, efkârlanmaya uygun. Tekrar geldiğimizde efkârlanacak yerimiz olsun diye bir şekilde limanı sahiplendik. bin Ali ile limanda bir kayıkta oturduk. Geçmişte bu ülkeye verdiğimiz zararlara o kadar üzülmüştük ki, çekmeye başladık."
"Bir bin Ali çekti bir ben. Çeke çeke bitirdik ama efkârımız derindi ve bitecek gibi değildi. Yeni mal getirelim dedik, onuda latin amerikadan getirttik. Gemi ile gelince ve pek çok sefer düzenleyince aç gözlülük ettiğimizi fark ettik. Fazla malı naapalım derken bari cüzi ücretler halka satalım bu ülkeye faydamız olsun dedik. Gençliğimizin hatalarını kapatmaya çalıştık."
Açıklamaları yaklaşık bu.
Yaşlanınca olgunlaşmış ve gençliğindeki hataları görmüş. Demek isterdim ama yaşlılığında yaptıklarına bakınca, gençlik hatalarını nasıl görmüş de anlamış... İşte orası muallak.
Liman bilgileri ünlü mafya sedat peker den. sedat peker bir kaç yıl önce akp mitingleri düzenleyip akp rakiplerini korkuturken, sonradan akp düşmanı oldu. Artık ne istedide alamadı ise. sedat peker öncesinde fetullah da aynı aşamalardan geçmişti, pkk da, esad'da. Hepsi akp ile kanka iken düşman oldular.
Şöyle açıklayayım , bir yazı da 60 larin işçi partisi nin o zemanın , bu arada zeman demem Münir Nurettin e atıftır, gecekondu işçi kesimlerinden oy alamayıp gidip Nişantaşı cemaatinden oy almasından bahsedilmişti .
Nişantaşı ni bildiğine göre Nişantaşı Sabetaylarin Pangaltı ve Şişli daha çok Ermeni yurttaşlarımızın ikamet ettiği bolgelerdi şimdi daha kozmopolit bugünkü işçi partisi başkan yardımcısı Barış Atay kendi tiyatrocu olmakla birlikte Mehmet Aslantuğ , irfan değirmenci yi sanıyorum ege sahillerinden bodrum çeşme vb aday göstermiş bir de umur Talu var ki zaten buyukdedesi Sabetaycı .
Şimdi bu abilerin durumu 60 larda Behice Apla ile az biraz örtüştü veya bayağı örtüştü bu kadar yıl sonra aynı noktada olmak ne ilginç .
Solcu gerçek işçi abilerim 80 lerin başında , en pahalı gazete olan Cumhuriyet alırdı hergün kıt butceleriyle evde bir kase az çorba içip Genco Erkal in Asiye nasıl kurtulur una öğrenci olan bizleri bilet paramızı ödeyerek götürmüşler di şu fedakarlığa bak . Ancak tiyatro herhangi bir indirim hiç yapmazdı Zeliha Berksoy ve Genco Erkal i Beyoğlu'nda ilk oyuna gittiğim zemandan hatırlarım . Edip Akbayram da yanan San tiyatrosunda konser vermişti . Bunlara beni o yıllarda gerçek disk üyesi sağlam eski tüfenk ler götürdü . Bugün ne kadar farklı bir noktadayiz , ilginç Zülfü abi de Ey Özgürlük şarkısını 100 000 dolara Vodafone a verdi .İşçilerde aç kalıp konsere gitmişti veya kisinti yapıp bitmeyen kavga kitabını alıp bedava gençlere dagitmisti.
Nostalji yaptım çenem düştü . Kaçıyorum.
BU ÜLKEDEKİ TARİKATLAR CEMAATLER VE ÇEŞİTLİ SİYONİST VE SABETAYCILAR
evet bu ülkenin gerçekleri ekonomide faizde siyasette milliyetçilikte muhafazakarlık' ta ve seks işlerinde bu yapıların tamamının etkin olduğunu biliyorum anlıyorum ve de kabul ediyorum lakin???
çok fazla anlam verilmiyor mu? bu yapılara bakınız ABD bile bu yapıların Nirvana'sı var... ABD gidin kendinizi Mesih peygamber ilan edin yetmezse seks tarikatı kurun ne devletin umurunda olur nede toplumun ama vergi borcunuz varsa sizi Akdeniz'den 5 filo ile alırlar Reza zarap ve Sezgin Baran Korkmaz bunun en iyi örnekleridir. buradaki sistem oturmuştur ve hesabı sorulur. sistemde saat gibi çalışır. ABD ile kendimizi küçükçe kıyaslayayım, Reza bu devletin çok muhteremleri tarafından ödül aldı liyakatli bir iş adamı imiş:) Sezgin Baran Korkmaz da bakanların sevgili arkadaşları olmuştu ve ne hikmetse şimdi 2 si ABD ile çalışıyor. dikkat ediniz vergi suçundan dolayı ABD tarafından alındılar ama ABD hukuk sistemi bizimkileri kucağa alarak sevgi gösterisi yaptı bazen zorla bazen de sevgi ile ama itina ile yaptılar bu işi sonuç nedir kim itiraz edebildi edemezlerdi de zaten durum delilli ispatlı....hepsi sus pus oldu ......hadi bunu hükümet konuşamıyor anlıyorum su ç üstü hali de ya muhalefet onlar neden sessiz.....bunlar mı bizi yönetecek....
farklı bir konu bugün iş yerinde bir mevzu oldu konu İnönü'ye geldi tarikatçı bir arkadaş saydırıyor yanlış bilinen deli kadirin sözlerini:)pek doğrulara girmedim zira yıllarca tecavüze uğrayan zihinlerin fikirlerini elinizdeki yara bandı ile pansuman bile yapamazsınız. tam bunları konuşurken yolun karşısında Furkan vakfının müritleri Alpaslan kuytu'la özgürlük için yürüyorlardı.....güldüm sizin adam hala içerdemi? dedim:) boynu büküldü garibimin.. siz gene baş örtülü bacılarımla 25 yıl öncede hala özgürlük için yürüyordunuz ilginç halbuki fikirleriniz iktidarda ama siz gene sokakta adalet arıyorsunuz......... Kişi yaptığını görmeden ölmüyormuş derler ne garip...... bana hitaben adalet yok diye söylendi..
İnsan değişiyor değişmeyen tek şey değişim derler ya doğruymuş
90lı yıllarda yakın bir arkadaşımla fanatik derecede İslamcı idik bize göre ülkedeki tüm suçların nedeni Atatürk, İnönü ve onların devamı olan devlet anlayışı idi.. arkadaşım islami ticaret yaparak çok zengin oldu, kendine en pahalısından arabalar evler ve bir sürü varlık edindi ama onu en çok metresleri nedeniyle onu kıskandım ve ben ise biraz Kemalist Ulusalcı-sosyal demokrat oldum... dedim ya insan yaptığını görmeden ölmüyormuş.....
Sayın Alicemal;
Turkiye işçi partisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlginç isimler bu partiden milletvekili adayı oldu.İlk bakışta samimi bir parti gibi görünüyor tabi günümüz şartlarında ne kadar samimi olunabilecekse.Sizin bakış açınızı öğrenmek isterim.
Geçmişte TİP'i araştırmıştım. Detay hatırlamıyorum ama oy vermemeye karar vermiştim. Neden o kararı aldığımı hatırlamıyorum. O sebeple sen sorunca oturdum tekrar araştırdım.
Erkan Baş'ı saatlerce araştırdım. Biyografisini okudum, bir kaç videosunu seyrettim. Yabancı ülke bağlantısını bulmaya çalıştım. Tipinden ve geçmiş yaptıklarından bir yerlere varmaya çalıştım. Konuşma tarzı ve fikirlerinden kapasitesini anlamaya çalıştım. Radikal bir şey bulamadım.
Şüpheli şeyler ise var. abd nin Türkiyeyi bölmek için kurdurduğu ve desteklediği hadep'le sıkı fıkı olması, Kürt'ler konusunda abd görüşlerine yakın olması, birleştirici gibi görünüp aslında ayrıştırıcı görüş savunması.
Diğer yandanda yine abd nin ülkeyi güçsüz düşürmek için kurdurup desteklediği akp'yi "kesinlikle yargılayacağız" demesi. "yargılayacağız ve bu kesin, bunun geri dönüşü yok" demesi. Yani abd nin aynı amaçla kurduğu iki örgütten biri ile sıkı fıkı, diğeri ile kanlı bıçaklı görüntü veriyor.
Kökeni, gençliği, iş hayatı hakkında kötü bir şey görmedim. İyi bir şeyde görmedim. Bomboş bir adam, hiç üretmemiş beleş yaşamış onu gördüm. Üretmeden hızlı yükselmiş. Sağdan soldan ordan burdan destek almış. İş hayatımda bu tür adamlarla çalıştım, iyi biliyorum. Şimdi özgeçmişini gördüyseniz "yaa şunu yapmış bunu yapmış öğretmenmiş, kitap yazmış filan fıstık" diyeceksiniz. Hayır ne tam öğretmenlik yapmış nede üretici bir kitap yazmıştır. Kitabını okumadım ama adama bakınca ne yazabileceğini tahmin edebiliyorum. Bu tür adamların içinde büyüdüm.
Genç yaşlarda hızla yükselip bir yerlerin başına oturmuş. Bir dahada inmemiş.
Bu yazdıklarımı kötü algılamayın. Diğer siyasilerle karşılaştırınca adam melek kalır çünki soymamış, yalan söylememiş, ülkeyi satmamış, halkı sömürmemiş, başka ülkelere saldırmamış, verdiği emirlerle katil olmamış.
Hali ile, Erkan Baş'ı bizim önde gelen partilerle karşılaştırınca adam melek kalıyor.
Meclise devekuşu koysan, diğerlerinin yanında melek kalır. O sebeple melek derken adamı övmüyorum da. Meclisimizin o kadar rezil ki, taş koysan melek kalır.
Melek olması şimdilik. Güç ele geçince ne olur bilemem. Ama bir kaç saatlik araştırmamdan anladığım kadarı ile şu anki vekillere dönmez. Tipik sosyalist görüntüsü var. hayatım onlarla geçti. Bu adamın ne yapabileceğini, ne yapamayacağını biliyorum.
Şunu kesin söyleyebilirim, meclisdeki her partiden 100 kat daha iyi görünüyor. Ama 100 kat derken büyütmeyin, meclisteki partilerin hepsi cehennemlik. Dediğim gibi meclise taş koysan meclistekilerden 100 kat iyi olur.
Yanlız şunu unutmayalım, görüşlerim benim standartlarımı yansıtıyor. Herkesin standardı farklı. Bataklıkta büyümüş biri için çamur içinde yaşamak onun için iyi hayattır. Kuru zeminde yaşamadan veya gübre yığınında yaşamadan daha iyi ve daha kötüyü bilmez. Benim içinde geçerli. Hırsız mahallesinde doğanın normali odur, ne kadar çok çalarsa o kadar iyi standarttır filan. Kimsenin çalmadığı, herkesin güle oynaya çalıştığı ve aynı oranda eğlendiği bir yerde yaşamadan, o adamın iyi standardı ne kadar çok çalarsan o kadar iyidir dir. Tunus da çölde yaşayan her gün kök ve yılan bulduğunda harikadır. Antalyaya gelip meyve bahçelerinde gezdiğinde Tunus da yaşadığı yerin harika olmadığını düşük standard olduğunu görür. Antalyada yaşayıp önüne gelenle düşüp kalkan, kıstırdığına tecavüz eden lavuk, Tunus da çölde yaşayınca, ahlaki açıdan Antalya da yaşadığının düşük standard olduğunu görür. Bu örnekde yerler konusunda iyi seçici olamadım ama demek istediğim belki anlaşılmıştır. Du yaw, konudan saptım.
Sonuçta adamın karakteri standard sosyalist karakteri yani epey düzgün. Kapasitesi de standard sosyalist kapasitesi yani vasat. Ama meclisle kıyaslayınca çok üstün kalıyor.
En önemlisi yolsuzluklara hesap soracağız diyor. En önemlisi bu.
Geçmiş yazılarımı hatırlayın, "özal yargılanmadı akp geldi. özal dönemi yargılanıp gerçek suçlular cezalandırılsaydı, akp olmazdı" benzeri yazılar bolca yazdım ve TR nin tek sorunu yolsuzluk diye sık sık yazdım. Erkan Baş da ısrarla akp dönemi suçluları yargılanacak diyor. cehape de bu yok. kılıçdaroğlu yargılayacağım dedikçe cehape li başkalarında aynı görüş olmadığı gibi ortakları akp nin kopyası zaten.
TİP yöneticisi ararsa, ona ülke durumu ve nasıl kalkınacağı konusunda görüş ve projelerimi anlatabilirim. Yanlız akıllı biri arasın ki anlatabileceklerimi kavrasın. Akıllıyı nasıl bulacaklar oda ayrı mesele.
Çok fazla inceleyince ilgisiz bir şeyleride fark ettim. Gözleri biraz problemli gibi, saçınında üst kısmı takma gibi görünüyor.:)
.
dealer sayesinde iyiki tekrar Erkan Baş'ı araştırmışım. Seçimlere kadar TİP'de aykırı bir şey görmezsem, TİP e oy vereceğim.
Yanlız bu abd'nin kurdurduğu hadep'le sıkı fıkı olması olayını anlamadım. Yine abd nin kurdurduğu, görevi hadeple aynı olan akp için, "akp'yi kesin yargılayacağım" demese, hadep olayını anlayacaktım.
Zamanla anlarım belki. :Sad:
.
Google, Bing, Firefox gibi yaygın arama motorları(browser) bazen bazı sitelere giriş mümkün olmuyor.
Aradığınız bazı şeyler internette olduğu halde bu arama motorları size göstermiyorlar. Google, Bing, Firefox gibi çoğu arama motoru abd kontrolundeler. abd çıkarına olmayan önemli bazı bilgileri size göstermiyorlar.
Örneğin az önce bir haber okudum. İran, kendi üretmediği bir füze yakıtı kimyasalını başka ülkelerden almaya çalışıyormuş. O kimyasal Türkiye'de üretiliyormu diye kimyasal ismi ile arama yaptım, hiç bir sonuç çıkmadı.
O zaman epey eskiden indirdiğim tor browser'ı kullanarak arama yaptım ve bazı sonuçlar gördüm.
abd zararına olacak araştırmalar yapıyorsanız ve arama motorunun size gösterdiği sonuçlar konusunda şüpheleriniz varsa, tor browser'ı kullanmanız bir seçenek. Tor'da arama motoru olarak duckduckGo yüklü oluyor. Aslında epey eskiden yüklemiştim tam hatırlamıyorum. Tor browser kontrolsüz olduğundan, bilmediğiniz ve şüpheli sitelere girmemenizi(por no siteleri dahil), banka ve resmi işlemlerinizi Tor'dan yapmamanızı öneririm. Ayrıca ayarlarından(settings) Privacy & security ye girerek en kontrollu olacak şekilde seçimlerinizi yapın. Herşeyi size sorsun, çerezleri(cookie) her seferinde silsin vb.
Buradan indiriliyor.
https://www.torproject.org/download/
Almanya, mRNA aşısının verdiği kalıcı zararlar yüzünden insanlara ömür boyu maaş bağlamaya başlamış. sputniknews'in haberi burada.
https://sputniknews.com.tr/20230415/...069704493.html
Almanyada yüzbinlerce kişi mRNA aşısının yan etkileri yüzünden müracaat etmiş, 301 kişiye ömür boyu maaş bağlanmış. Diğer mahkemelerde devam ediyormuş.
Diğer bir araştırma Avrupada pandemi sonrası ölümlerde, belirlenemeyen sebeplerle ölenlerin sayısı %30 oranında artmış. mRNA aşısından olduğu söyleniyor.
Covid pandemisi sonrası mRNA aşıları çıktığında herkes bu aşılara hücum etmişti. Ben ise muhalif olmuştum. Aşının doğal değil sentetik olduğunu, dünyada ilk kez denenen aşı olduğunu söylemiş ve aşı olmak zorunda kalırsam sentetik Alman aşısı değil geleneksel aşı olan Çin aşısını olacağımı söylemiştim.
Aşı olma maceramıda anlatmıştım. Millet mRNA aşısında kuyruklardaydı Çin aşısı olan tek kişiydim koca hastahanede. Tabi benim orda olduğum 10 dakika içinde. Birde aşı olmadan önce form doldurtuyorlardı, "ölür, sakat kalırsanız sorumlusu değiliz" anlamına gelen. İnsan sırf o formu görse aşı olmaz demiştim ama millet TV hipnozu etkisinde kuyruktaydı. Birde mRNA aşısı gelişmiş havalı ülke Almanya'nın, diğer aşı ise Almanya nın yanında havası olmayan Çin'in. Buda insanları etkilemiştir muhakkak.
Ayrıca Alman aşısını üretenler Türk densede Türk olayı hikâye. Kadın büyük ihtimalle ibrani kökenli adam Afrika melezi. Zaten ana firmaları pfizer siyonist ibrani firması. Aşıyı içimizdeki ibrani TV ler parlattıda parlattı. Devlet malum. TV, gazete ve internet yayınları ile halkı etkileyip sürü haline soktular ve kendi ağıllarına aldılar. O kadar kolayki medya ile halkı kendi ağıllarına almaları.
İşin ilginç yanı bizdede yan etkilerden zarar görmüş yüz binlerce insan vardır ama devletin umrunda değil. Aşıyı üreten Almanya kabul etmiş aşının zararını, o aşıyı para ile satın alan Türkiye yönetimi halinden memnun. Halkını korumuyor.
Aynısı dizel wolkswagen otomobillerde oldu. Biz Almanya dan wolkswagen otomobilleri ibrani kökenli ferit şahenkin holdingi vasıtası ile ithal ediyoruz. wolkswagen fabrikası sahte verilerle dizel arabaların satmış bunun üzerine amerika devleti 10 milyar dolar ceza kesmişti wolkswagen firmasına. Aynı otomobilleri ithal eden Türkiye ise yine halkını korumamıştı.
Gene iş halkın değer yargılarına geliyor... canlının da ölünün de kıymeti yok bu coğrafyada
Sürü hâlinde yaşamıştır bu coğrafyanın insanı
O çok sevdikleri Osmanlı'nın son dönemindeki frengi salgının toplumun %50 sini vurduğu pek bilinmez
Ya tifüs kolera sıtma 1914/1918 yılında 1 Dünya savaşı sırasında cephe gerisinde savaştan daha çoktur kaydedilen insan sayısı
Rahmetli dedem anlatırken dinledim köye ulaşan salgın köyünde %90 insanı öldürüyor bunların arasında annesi ve babası da var ne ailesi kalır ne akrabası
Tüm bu yaşananlar ilahi Kader denir toplumun ileri gelenleri tarafından aslında yaşanan olayları en güzel Ali şeriati açıklar
Derki....
Camide olup ayakkabılarımı düşünmektense, yolda yürüyüp Allah'ı düşünmeyi tercih ederim. Şimdiki köleler taksitle yaşayıp borçlu ölüyor. Sonradan ilahi adalet diye adaleti göklere çıkardılar ki, yeryüzünde ondan söz edilmesin. Sadece devletin konuşma hakkına sahip olduğu bir memlekette hiçbir söze inanmayın.
Redmi Note 9 Pro cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Üstteki yazımda yanlış anlaşılabilecek bir cümle kurmuşum. "Diğer bir araştırma Avrupada pandemi sonrası ölümlerde, belirlenemeyen sebeplerle ölenlerin sayısı %30 oranında artmış. mRNA aşısından olduğu söyleniyor."
Şöyle yazmalıydım. Ölümlerde %30 artış olmuş, bu artışın sebebi bilinmiyor. Yani kalp krizinden ölenler her yıl 100 kişi iken, pandemi sonrası 130 a çıkmış. Ölüm sebebi belli kalp krizi veya diğer hastalıklar, ama bu %30 artış neden olmuş o belli değil deniyor. Akla ilk gelen de aşılar oluyor. Zaten yeni açıkladılar, aşının kalp damar sorunlarına neden oluyor. Hali ile ölüm artışlarının mRNA dan olduğu kesin gibi.
---
selimhan güzel açıklamış, ekleyebileceğim ne var. Salgın olayı bize özel değil, Avrupa zenginleşmeden önce (ki zenginliğide Amerika halklarının katledilip altınlarının gemilerle Avrupa ya taşınması ile başlar) 700 yıl salgınlarla boğuşmuş. Avrupa halkının yanlış hatırlamıyorsam %50 si ölmüş. Temizliği bugün nefret ettikleri Orta Doğu dan öğreniyorlar. Daha önce sokaklarda lağımlar açık haldeymiş. Camdan sokağa işerler, dışkılarını evlerde kaplara yapar bazende camdan dışkıyı atarlarmış. kafasına dışkı düşen insanların mahkeme kayıtları var.
---
Ege hocayı konu edecem de, onada yüklenince en sevmediğim kişi gibi görünüyor. Halbuki okuduğum yazarlar içinde en değer verdiğim kişi. O zaman neden durmadan kelini tokatlıyorum. Çok değer verdiğim için.
Şöyle düşünün, 10 kayık yanyana denizde gidiyorsunuz. Kayıklarda insanlar var. Diğer kayıklardan birinde birisi teknede delik açmaya çalışıyor. Eğer o kayıktakiler sizin için değersizse umursamazsınız. Değerli ise umursarsınız üzülür yakınırsınız. Çok değerli ise belki suya atlayıp o kayığa gitmeye çalışırsınız. Diğer yönden sizin kayığınızdaki biri teknede delik açmaya başlamışsa mecburen umursarsınız. Sizin kayıkta 10 kişi var diyelim bunlardan 4 tanesi ile kafa yapınız benzer, iyi anlaşıyorsunuz. 6 tanesi ile kafa yapılarınız farklı anlaşamıyorsunuz. Sizin için daha az değerliler.
Sizin kayıktaki az değerli gördüğünüz kişilerden biri kayıkta delik açmaya başladı. İleride batacağınız için kızarsınız ve aynı kafada olduğunuz diğer 3 kişiden moral motivasyon desteği alarak tekneyi delmeye çalışanla kararlı şekilde mücadele edersiniz.
Ama ya aynı kafada gördüğünüz diğer 3 kişiden biri tekneyi delmeye çalışıyorsa. O zaman bitersiniz. UMUDUNUZ KALMAZ. Moral motivasyon düşer, mücadele gücünüz kalmaz, kararlı yapınız yok olur. Kendinizi yanlız ve güçsüz hissedersiniz. Daha çok kızarsınız. Diğer 6 kişiden biri delik açmaya başlayınca onunla ekibinizden güç alarak mücadele ederken, sizin ekipteki kişi delmeye başlamışsa çökersiniz çünki umudunuz gidiyor. Yanınızda kimse yok karşınızda tüm kayık ahalisi var. O durumda hissedersiniz kendinizi, umut biter.
İşte bu sebeple Ege Cansen hoca, bu ülkenin altını oyan yazı yazdığında çok sinirleniyorum. Çünki aynı kayıktayız ve değer verdiğim diğer 3 kişiden biri. O üç kişiden birinin kazığını yediğinizi düşünüyorsanız bitersiniz. Ege Hocanın kötü niyetli bazı yazılarıda bana aynı hissi yaşatıyor ve kendi ölçümde çok sert yazıyorum.
Ege Hoca nın bugünki Game Teorisi yazısından yola çıkıp ağır bir konuya girecektim. Ama o ağır konuya girecek gücü hissetmiyorum. Çok uzun yazmam gerekir.
Konu Game Teorisi.
2 Matematikçi insanların seçimlerini inceliyorlar ve neden hep yanlış seçimler yaptıklarını sorguluyorlar. Konu tam olarak soyut ve felsefi. matematikle alakası yok gibi görünüyor. Ama o 2 matematikçi olayı nesnelleştirip matematik formüllere uyarlayıp sunuyorlar. Siyonist medyanın Ünlü yaptığı Steve Nash de bu kuramı geliştirip sunuyor ve nobel ödülü alıyor. Steve Nash filmden hatırladığım kadarı ile şizofren. Zaten GERÇEK dehaların hepsinin ağır psikolojik problemleri vardır. Birde einstein gibi gerçekte dahi olmayıp başkalarının bilgisini kendisininmiş gibi pazarlayıp siyonist medyaca öne çıkarılan ve deha payesi verilen yahudiler var.
Asıl bahsetmek istediğim Game Teorisi nin ele aldığı konuydu. Aynı konuda bende düşndüm. Neden insanlar hep toplumun zararına hatalı kararlar alıyorlar.?
Temelde aynı görüşteyiz. Matematikçilerde kalabalıkların hatalı karar aldıklarını söylüyor, bende. Ancak dayandırdığımız temellerde bazı farklılıklar var.
Birde onlar matematikçi. Tam olarak soyut olan bir konuyu somut verilere dayalı matematik bilimine uyarlamaya çalıştığınızda çok zorlanırsınız. Soyut şeyleri nesnelleştirmeniz gerekir. matematikçi eğitimi ile soyut düşünce ve davranışları nesnelleştiriken hata yapabilirsiniz. Felsefenin konusu olan bir şeyi matematik formülle açıklamaya çalışmanız zordur. Mantıklımıdır o konuya giremem yeterli bilgim yok ancak çok zor olacağı ve hataların olacağı bence aşikâr.
İmdi Game Teorisi ve benim görüşümü açıklayıp farklılıkları ortaya koymam gerekir. Çok uzun ve düşünülerek yazılması gereken bir konu. Ayrıca Game Teorisi ile karşılaştıracaksam Game Teorisi nede hakim olmam gerekir. İşin yoksa onu yeniden oku. Çok eskiden yarım yamalak okumuştum, nereden okuduğumuda hatırlamıyorum birde filmini seyretmiştim.
Bu yüke girmek istemediğimden konudan kaçayım. Sadece şunu belirteyim.
Ege hoca Game Teorisi ile başlayıp doğru veri ile yanlış sonuç üretmiş ve okuyana sunmuş. Aynen kendi açıklamaya çalıştığı hataya düşmüş. Bana kalırsa bilerek yapmış. Kurnaz kötü niyetli siyasetçiler bunu sık yaparlar. Köşeden yazarlarsa sık kullanırlar. Doğru veri açıklayıp o veriye dayalı yanlış sonucu size sunarlar.
Basit doğru ile başlayıp karmaşık yanlış sonucu size çakarlar. Basit doğruyu anlarsınız, karmaşık sonucu ise başta anlamazsınız ve düşünmek de istemezsiniz. Zaten o bilgi elinizde yoktur araştırmakda size göre değildir. O sebeple ilk kısmı doğruysa kalanıda doğru diye kabul edersiniz. Böylece sizi kendi ağılına sokmuş olur.
Türkiye'nin silahlanmasını Yunan silahlanması ile eşleştirip ikisine de yanlış demiş. Kötü niyetli bir yaklaşım.
Yunanistan silahları satın alıyor. Halkının emeğini üretimini silahları üretenlere aktarıyor. Yunan yöneticiler silah üreten ülkeyi zenginleştirirken, kendi halkını fakirleştiriyor.
Türkiye ise Ege hocanın kast ettiği o silahları kendisi üretiyor. Bu silahlar dünyanın en ileri teknolojisi. YANİ. İleri teknolojide ülkemiz gelişiyor. Yani, silah üretmek bir sanayi işidir, sanayimiz ileri teknoloji konusunda gelişiyor. Bir kısmını satıp parada kazanıyor.
Şu anki o ileri teknoloji silah fabrikalarımızın temeli 1960 dan sonra atılmış. Atatürk öldüğünden beridir iyi yaptığımız tek şey bu. Bunu baltalamaya çalışıyor. Silahı satın alalım istiyor. Çok ahlaksızca bir yaklaşım, kötü niyetli bir yaklaşım.
Türkiye sanayi üretmesin, Turizm ve tarım ülkesi olsun görüşü ibrani kökenli siyonistlerin Türk halkı için uzun vadeli planıdır. Bu sebeple geçmişte uçak ve araba fabrikamızı kapattırıp, TR deki TC kimlikli yahudi firmaları destekleyerek, o yahudilerin firmaları ile sanayi ürünü ithal ettirdiler. koç holding, sabancılar, eczacıbaşılar, simaviler, bilginler, doğanlar, cinerler, bunların görevi budur. Türkiyenin gelişmesini engellemek.
Dünyada gelişen siyonistin meyvesini üreten köylüsü, sırtını yoğuran masörü olacağız. Bunu bize dayıyorlar anlatabiliyormuyum.?
Yapma Ege hoca artık çok sırıtıyor. Eskiden internet yoktu TV lerden ve gazetelerden halkı 40 yıl yanlış bilgilendirip kendi ağılınıza kolaylıkla soktunuz. Artık internet var ve herkes her bilgiye ulaşabiliyor.
.
Partiler vaadlerini anlatıyorlar.
Meclisteki partilerden cehape dışında diğer partilerin vaadlerini ciddiye almanın anlamı yok. Diğer partiler devletin başına geçince nasıl en kısa yoldan kişisel çıkar elde edeceklerinin hesabını yapıyordur. Halka söyledikleri başa geçme amaçlı araç. Yapacaklarından değil.
cehape de baykal dan beridir sağ partilere döndüğünden onuda ciddiye almanın anlamı yok da, yinede laf olsun diye ne vaad de bulunduklarına bakalım. İmdi her ne kadar üniversitede eğitimini aldığım mesleği seçmemiş olsamda, 4 yıl işletme yönetimi eğitimi aldım, maliyet hesaplamalarını, işin özünü aşağı yukarı bilirim.
cehape 6 madde sıralamış. tek tek bakalım.
1-Maliyet: Toplam maliyet liderliği. Rekabet gücümüz kur farkı ve ucuz iş gücünden kaynaklanmayacak. Yani Türkiye bir ucuz iş gücü pazarı asla olmayacak. Stratejik üretimden katma değerli ürünlerden uygun lojistikten kaynaklanacak.
Ürünler halkın alım gücüne göre pahalı. O zaman maliyeti düşürelim demişler. Çok doğru bir yaklaşım. Peki nasıl düşüreceksin.? Yazdıkları içinde maliyete direk etki eden sadece işgücü maliyeti. Maaşları düşürmeyeceğiz demiş. Çok doğru.? Çalışanın maaşı düşerse, ürettiğini kime satacaksın.? maaşları yüksek olacakki hem insan gibi yaşasınlar hemde üretilenleri alabilsinler, fabrikalar yaşasın. Bu tamam. Diğer yazdığı Stratejik üretim, katma değerli ürün filan bunların maliyet düşürmeyle direkt ilişkisi yok, göz boyama çalışması. Lojistik önemli ama lojistik maliyetini nasıl düşürecek yazmamış. Bu madde tamamen boş. İşgücünün alım gücünü koruyacağız demek istemiş ama nasıl koruyacak anlatmamış. Maaşı artırdın ama ürün fiyatı daha çok artmışsa yazdığın şey boş. En somut yazdıklarıda bu madde, alttaki maddeler tamamen göz boyama.
Somut plan nasıl olurdu: Güneş ve rüzgar enerjisi şu kadar miktar şu kadar TL ile şu kadar sürede şu bölgelere yatırım yapacağız. Energi fiyatları şu kadar zamanda şu kadar düşecek, halka şu fiyattan vereceğiz. Güneş panel ve rüzgar türbinleri üretimine odaklanarak onlarıda şu kalitede şu uygun fiyata alacağız. fabrikaların energi maliyetleri şu kadar düşecek. En önemli kalem energi. Tarımda maliyetleri düşürmek için gübre üretiminde şunları yapacağız, yakıtda şunları, tohumda şunlar. hayvancılıkda... vb.
2-Odaklanma: Belirli alanlara odaklanarak uzmanlaşacağız. Bütün gelişmiş ülkeler böyle yapıyor. Biz de aynısını yapacağız.
Hangi alanlara, neden odaklanacaksın.? Tarım ve Turizm emi odaklanacaksın.? Bizden Avrupalının istediği bu.? Uzun vadede köle olmanı garantileyecek bir yaklaşım. Sanayi ve ileri teknoloji üretmeyen ülkenin halkı köle olmaya mahkumdur. Odaklanacağı yerler yok ve nasıl odaklanacaksın.? Hep beraber fabrika karşısına geçip dikkatlice seyredecekmisin.? Bomboş bir açıklama.
Somut plan nasıl olurdu: Güneş paneli ve rüzgar türbini teknolojilerine şu şekilde yatırım yapacağız, yarı iletken çip üretimine şu şekilde geçeceğiz, yazılım teknolojileri ve nano teknolojilere şu üniversite ve teknoloji merkezleri ile şu şekilde gireceğiz. tarım ve hayvancılıkta şu sistemi getirerek şu avantajları elde edeceğiz. vb...
3-Farklılaşma: Farklılaşma, pazarda ayrışan ürünler üreterek farklılaşacağız. ,
Bu maddede göz boyama. Beyaz yakalılar arasında popüler olmuş cümleleri alıp koymuşlar. Arkası boş. Hangi ürünlerle nasıl farklılaşacaksın.? Benim "acaip bir füze üreteceğim" demem gibi. Hangi tip füzeyi, hangi teknoloji ile nerede üreteceğim belli değil.?
4-İnovasyon: Yani yenilikçilik. Anlattığım bu bölgeler, ÜR-GE, yani üretim geliştirme, AR-GE, yani araştırma geliştirme, inovasyon odaklı olacak.
İnovasyon lafıda beyaz yakalılar arasında çok popüler, bol kullanılır. Regülasyon, inovasyon, interactive filan. Cümlelerine koyarsan havalı olursun. Bir önceki maddeden farkı yok. Sanki işletme yönetimi dersinin kitabını açmışlar, güzel cümleleri alıp yazmışlar. Somut bir şey yok. Ben plan yazsam, hangi teknolojiler nasıl üreteceğiz, üretim maliyetlerini nasıl düşüreceğiz en ince detayı ile anlatırım. Planladığım ve nasıl yapılacağını bildiğim için anlatırım. Bu boş tipler anlatamazlar çünki başta sorun nerede onu bilmezler, biri söylese nasıl çözeceklerini bilmezler. Bilmedikleri içinde böyle boş havalı cümlelerle göz boyamaya kalkarlar. ters teper çünki işletme, iktisat, ekonomi vb. okumamış olan halkın %99 u anlamaz. Hedef kitlen anlamaz.
5-Sermaye güvenliği: Bölgelerde güçlü, güvenli ve ulaşılabilir sermaye alt yapısı hazır olacak.
Buda üstü örtülü yuvarlak laf. Ne dediği belli değil. Ülkeyi bölgelere ayırıp birilerine paramı vereceksin.? Kötü anlam çıkıyor, hemde çok kötü anlam çıkıyor. Neden iyi çıkmıyor çünki siyasetçiy biliyoruz. Eline para geçerse ne yapacağını biliyoruz o sebeple iyiye yoramıyoruz.
6-Hukuk: Yani, hukuki güvence. Çalışanlar, yatırımcılar ve işletmeler hukuki güvence altına alınacak. Herkesin can ve mal güvenliği olacak. İktidarımızın ilk 3 ayında gerekli yasal düzenlemeler yaparak hemen temelleri atacağız.
En önemlisi hukuk. yargı sistemi. Dünyanın en akıllıca planınıda yapsan, hukuk sistemin çürükse hiç bir şey yapamazsın. "3 ayda yasal düzenlemeler yaparak temelleri atacağız" diyerek ne kast ediyorsun.? Yüzlerce yasal düzenleme akp yaptı ama işleri daha berbat hale getirdi. Herkes yasal düzenleme yapar, sen ne yapacaksın.? Yazmamışlar.
hali ile bomboş bir yapılacaklar listesi açıklamışlar.
Hoş siyasette şöyle bir tehlike de var.?
Diyelim ki tarımı kurtarmak için acaip bir proje hazırladın. Halka açıkladın. Ertesi gün diğer parti senden kapar ve aynı şeyleri senden daha fazla bağırarak anlatır. Halk projeyi senin değil diğer partinin sanır. Sen o projeyi yapabilecek kapasitedesindir ve yapacaksındır. Diğer hırsız parti ise o projeyi sadece oy almak için kullanır. başa geçince o projeyi yapacak kapasitesi yoktur, ayrıca yapmak istemez çünki kendi cebini doldurma ile uğraşacaktır. Yapsada yine öncelik kendi cebinde olduğu için, ülkeye büyük zarar vererek yapacaktır. Mesela sen 100 ev yapacağım dersin. Kaliteli evleri bin TL ye mal edip halka 40 yıl taksitle satacaksındır projen hazırdır. Diğer parti 100 değil 500 ev yapacağım der. Başa geçince 500 ev yapar ama evlerde malzeme çalınmıştır, maliyet birim başı 10 TL dir 100 TL ye halka geçirmeye kalkar, aradak anormal kazancı müteahhitle paylaşır filan.
Böyle de bir fikir çalınıp kullanılma riski var. Belki o sebeple yukarıda yuvarlak süslü açıklamalar yapmışlardır da halk anlamaz o lafları be abicim.
Depremzedeye bedava ev dedin halk anlar. Emekliye 15bin TL ikramiye dedin halk anlar. inovasyon dersen, farklılaşma dersen anlamaz, işe yaramaz.
.
Geçmiş yazılarımda siyonistler imamoğlu veya bebecan'ı destekliyor demiştim. imamoğlu'nun tipinden ve medyada yer alışından yola çıkarak kendisinin Ermeni olduğunu söylemiştim.
ermeni parti elemanı ve liderine şaşırmayın, geçmiş parti liderleri dahil pek çok parti lider ve üst yönetimi Türk isimli TC kimlikli Ermeni'lerden oluşuyor.
Tiplerine bakarsam imamoğlu, özal, akşener, kaftancıoğlu ermeni.
mesut yılmaz belki ermeni Tipine bakınca direk ermeni diyemiyorum ama andırıyor.
Siyasetin içinde yer alan arkadaşlarım bahçeli içinde ermeni diyor ama tipi tam uymuyor.
ermeni görünmeyen diğer liderlerin tipine bakarsak,
Ecevit ve kılıçdaroğlu'nda Batı hindistan, İran birazda Orta Doğulu tipi var, Ecevit misyoner okulu mezunu karısı ibrani kökenli yahudi.
tayyip erdoğan kendisinin Gürcü olduğunu söyledi, tipe bakarsan afrikalı kuzey asyalı melezi.
tansu çiller ve demirel de Türkmen tipi var ama ikiside yahudilerle ortak işler çevirmişler. demirel yahudi bursu ile büyüyor çillerin kocası yahudi kendisi misyoner okulu mezunu.
türkeş de ibrani ye yakın ortadoğu tipi var, erbakan hakkında fikrim yok.
Ermeni olmasının ne önemi var.?
Ermeni ler güçlü ülkelerce kullanılan milletlerden biri. 100 yıl önce Ruslar Türkiyeye saldırtıyor sonra görevi ingiliz-abd ve fransızlar alıyor. Amaç Türkiyeyi güçsüz bırakmak. Ermenileri yetiştirip devlette yer almalarını sağlıyorlar ve onlarda bu ülkeye değil abd ye hizmet ediyorlar. Arkalarında batı dünyası olduğu için devletteki ermeni lere dikkat etmek gerekiyor.
imamoğlu ve bebecan'a dönersek. Hangisi batı dünyasının asıl gözdesi.
imamoğlu İstanbul belediye başkanı seçildiği anda, görüntüye bakıp proje adamı olduğunu yazmıştım.
bebecan ise tipi ve hareketleri itibarı ile özal'a benziyor. bebecan da ermeni olmalı. Tip andırıyor ama yüzde yüz ermeni diyemem.
Son haftalara bakınca batı dünyasının imamoğlunu daha çok desteklediğini gördüm. ermeni odaTV sitesi sürekli imamoğlunu parlatıyor, fransa imamoğlu hakkında parlatma yazısı yazıyor, Türkiyedeki haberTürk gibi siyonist medya imamoğlu başkan olmalı kılıçdaroğlu kazanamaz yayınlarını aylardır yapıyorlar. siyonist medyada çalışan ve çok okunan süper delikanlı altaylıda aynı yazıları yazdı durdu.
bebecan o kadar destek görmedi.
Belliki imamoğlunda karar kıldılar.
kılıçdaroğlu geldiği soy gereği tam biat etmez edemez. Çevresi, kültürü ve karakteri buna uygun değil. siyonistlerden emir alsada tam olarak ülkeyi teslim etmez. imamoğlu eder. bebecan eder, akp zaten etti, akşener eder, özal etti, yılmaz etti, menderes etti, demirelden emin değilim, Ecevit etmedi.
Şu anda siyonistlerin desteklemeye karar verdikleri adam olarak imamoğlunu görüyorum. kılıçdaroğlu kazansada kaybetsede en kısa zamanda ayağı kaydırılıp imamoğlu esas oğlan haline getirilecektir.
Güzel yazmışsınız sayın ALİ Cemal beyefendi
Ama göz ardı edilen birkaç konuyu da ben bildiğim gibi anlatayım kabul görmeye bilirim baştan söyleyeyim de....
3 yıl Ermeni kökenliler ile çalıştım bunlar Suriye'de yaşayan ama Ermenistan lı olmayan kendilerini Türkiye ermenisi olarak gören yaklaşık 100 yıldır Suriye'de yaşamış olan sürgün tayfası kılık kıyafet ile başlayacak olursak Bizim insanımızın aynısı hiçbiri Arap kültürü taşımıyordu Türkçe konuşan Türk yemekleri yapan ve Türk futbolu takip eden bu toplum düzenli olarak ülkemizde seyahat etmekte ve bu coğrafyada ilgili bir yaşamları vardı... Çok sohbetlerine katıldım bu toplum ilginç bir şekilde Türkiye ilgili hayatları olan hep bir Türkiye merakı var bir müddet sonra dikkat ettim bu toplum ülkede yaşayan bir Arap yada Kürt toplumundan daha iyi entegre olmaktaydı demek istediğim Suriyeli Ermeniler topluma entegre olurken ülkede yaşayan diğer guruplar uyum sağlama sorunu yaşıyorlardı.... üstelik bu ülkede yaşamadıkları halde...... bir sefer sordum Ermenistan ermenisi ile aranızdaki fark nedir dedim cevap ilginçtir, onlar taşralı kaba ve sahtekar onları beğenmiyoruz çok yalan söylüyorlar ve bu kanım ca doğru zira Ermenistan ermenisi ahlâkî olarak daha çok Azerbaycan Türkleri ne benzemektedir.... onlarla da çalıştığım için çok defa bu duruma şahit oldum..... aslında bu coğrafyada okadar fazla nüfus hareketleri olmuş ki gerçek anlamda DNA araştırma sı yapılsaydı kaçımızın ne olabileceğini bilebiliriz ki........
Redmi Note 9 Pro cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Düzeltme yapmam gerekti , Tansu Çiller saf kan Yahudi, kocası ise değil , Süleyman Demirel geçmiş zamanda bir yakın partilisine , Tansu Çiller için bunlar Selanikli bunlar birbirlerini çok tutarlar demişti ben konusmaya değil ama sağlam nakle sahibim , Cemaatten olmayan Özer Uçuran la evlenmesine karşı çıkılan Tansu , çok ısrar edince babası o zaman bizim soyadimizi alacak başka türlü olmaz demişti ve Özer Uçuran , Özer Çillere dönüşmüştü.
Süleyman beyle ilgili de yeni bir bilgi geldi asli soyismlerinin Demirciyan olduğu yönünde . Bilmiyorum kesin bilgim yok .
Ermenilerin burada yaşamaya devam edenlerinden lise arkadaşım Mihran dahil , Meryem teyze, Maria S. ve eşi yakın tanıdıklarım oldu , bu arkadaşlar işlerini düzgün yapan esnaf ve sanatkar olanların sanatkarliklari kalitelidir . Çoğunluğu içlerinde geçmişin kinini taşımakla beraber çok az da olsa kendi soylarinın tercihlerine karşı gelip pek çok Turk ten daha fazla ülkeye sahip çıkarlar.
Özal in Ermeni kökenli olduğunu liseden beri bilirim . Zaten Malatya onların ana mekanlarından biri . Ayrıca geçmişte bir DNA arastirmasinda Trabzon un Ermeni DNA Sina sahip olduğu açıklanmış Trabzonlular. fena kükremiş ti. Trabzonlu Mackali bir arkadaşım biz olsak Rum olmalıyız nereden Ermeni olacagiz diye konuşmuştu .
Vel hasılı kelam ülkeye faideli olanlar mutlaka var azınlıklar içinde ama tabii Total nedir o önemli , rahmetli babam sanatçı Dario Moreno için Türkiye'yi ve Türkleri bu kadar çok seven bir ikinci azınlık şahıs zor bulunur derdi.Vasiyeti İzmir de defnedilmek olduğu halde annesinin zoruyla İsrail e gömüldü.Ben şahsen Üzeyir Garih in kendisine yazılan fikir isteyen mesajları asla yanlış bilgi olmadan yanıtladığıni bilirim . Kendi cemaatinin onu sevdiğini pek sanmıyorum.
Yani numunelik de olsa her cemaat ve azinliktan iyi adam mevcut . Ama doğru genel ve çoğunluk öyle değil Hirant Dink de Ermeni katliamı ni onaylasada bunu biz kendi aramızda çözeriz Diyaspora ve dış güçler karışmasın dediği için kendi adamları tarafından harcandı , kararı verenler için diyorum.
Fazla konuştum .
edit: olumlu örnek sayısı olumsuzun yanında " negligible" yani ihmal edilebilir olduğu sürece dikkate alınmaması doğru olur ancak ben biraysel olarak hak geçmemesi açısından herkesi ve durumu ayrı değerlendirmeye gayret ediyorum , elimden geldiğince.
Buda bağlı ama ayrı konu.
Örneğin bu vatanı kurtarmak için Kürtlerle beraber batılılara karşı savaştık, herkes can verdi ama sonra fakir bırakılan doğu bölgemizdeki Kürtleri ingiliz ve amerikalılar para ve vaad ile ayartarak bize karşı bir kısmını kullanıyorlar.
Para için Türkiyeyi satan Türkler var, Türkiyeyi batılılara karşı savunan Kürtler Ermeniler var.
Çin'i satan bir sürü Çin li var. Para için Türkiye'yi satan Türkler var.
İnsanın doğası bu.
Ayrımı faydalı zararlı diye ayırmak gerekir ve şu milletten dememek gerekir ancak ibrani kökenlilerde ve yahudilerde bu durum biraz farklılık gösteriyor. Onlar birlik olarak tüm dünyaya karşı savaşıyorlar. Belli ülkelerde kullandıkları belli azınlıklar var. Mesela Çin de Uygur Türklerini ayartıp kullanmaya çalışıyorlar, sonra Taiwan Çin'lilerini ayartıp kullanmaya çalışıyorlar. Türkiyede ermenileri 100 yıldır aktif kullanıyorlar, sonrasında doğu sınırındaki fakir bırakılmış Kürtleri aktif kullanmaya başladılar. Fakirliğe vurgu yapıyorum, zengin refah içinde yaşayan iyi eğitimli topluluğu ayaklandıramazsın, büyük ihtimalle çok çok çaba gerekir belki yine ayaklanmaz. Fakir bırakılmış sürünen kalabalıkları ise çok kolay ayaklandırırsın.
Türkiyede 100 yıldır ermenileri, sonrasında doğu sınırımızda fakir bırakılan Kürtleri kullanıyorlar.
Bunlarıda bilmek gerekiyor.
paşinyan'ı satın alıp kendinden çok daha güçlü Azerbaycan'a saldırttılar. Ermeni halkı kullanıldı. Kullanan kişiyi bilmek gerekiyor, kullanılanı bilmek gerekiyor.
Aşırı iyi niyet ve gözü kapalılıkla ülkeyi savunamazsın.
Benim anne tarafından sülalemde Türkler ve Ermeniler var. Baba tarafımdan Arap, Türk, Hint filan var.
Bu ayrı konu.
Türkiyeyi savunabilmek için gerçekleri bilmek ayrı konu.
Bende sürü olma psikolojisi yok. Gerçek ne görüyorsam onu yazıyorum.
Birde şunu biliyorum, kendi çıkarını değil içinde yaşadığın topluluğun çıkarını önce düşüneceksin. Hali ile hangi kökenden olursam olayım bu ülkeyi savunursam, kendimi savunmuş olacağımı bilecek bilinçteyim.
Buda sürüyü savunmaktır ama sebep farklıdır.
Bende Ermenileri veya başka azınlıkları toplu olarak suçlamamaya çalışıyorum. Kişi-karakter olarak suçlamamaya çalışıp kullanılmaya müsait olduklarını yazmaya gayret ediyorum.
Ama ülkemizin gerçeği kullanılıyorlar, mecburen yazmak zorunda kalıyorum. Bilinmesi gerekiyor. Tehlikeli yanı da şu. Cahil kesim, iyi eğitilmemiş kesim bu tür şeyleri duyduğunda bilinçsizce saldırgan oluyorlar. Ellerinde pala ile saldırıya geçiyorlar. Böyle bir tehlikeside var. Aslında yazmamam gerekir bu tür şeyleri. Yıllardır da kendimi tutarım yazmam, cahil sürüler etkilenir diye. Fakat devlette, medyada ve siyasette o kadar çok ve etkinlerki, bu ülkenin geleceğini belirliyorlar. Bizim çocuklarımızın geleceğini belirliyorlar. Belli ölçüde yazmam gerekiyor.
demirel ve çiller için tiplerine bakarak Türkmen tipi var dedim. yahudilik bir din. Kongo zencisi gelip yahudi olabilir. tip ise genetiğini kökenini gösterir.
ibrani dediğimde kökeine-genetiğine vurgu yapıyorum, yahudi dediğimde din'ine.
Türkler içindede geçmişte yahudiliği kabul edenler var. Selçuklu Saray Türkleri, Hazar Türkleri gibi. Şu an yahudiliğe geçenler çıkar için geçiyor olsalar gerek.
demirelde ermeni tipi hiç yok. Soyunda vardır belki. Annesi ermenidir ama baskın geni-tipi babaya çekmiştir gibi. yada baba ermenidir ama anneye çekmiştir gibi. Belki ermeni olmayan 2 üst dedeye çekmiştir gibi.
Lise konusu.
17 kuşak tavşan soyu bembeyaz, 18. kuşakta simsiyah bir tavşan çıkıyor. Geri dönüp bakıyorlar 18 kuşak öncesinde bir tane simsiyah tavşan var.
O sebeple tip dediğimde baskın geni kast etmiş oluyorum, dış görüntüsünü. Kendisi bile bilmiyor olabilir hangi genetikten geldiğini.
Annem bilmiyor. Ben bilmiyordum, hayat boyu araştırdım buldum.
Tip ve genetik biraz gerçeği gösterir, kişi kendini başka milletten sansa bile.
özer uçuran hakkında elimde fazla bilgi yok. Bir kaç yerde yahudi diye yazılmış, birde Bilderberg toplantılarının müdavimiymiş. O toplantıları siyonistler düzenler ve dünyada kullandıkları, kullanacakları kişileri çağırırlar. Giden gider. Yanlız yahudiler hakkında genel bir bilgi var, yahudi kadınla evleneceksen yahudi olacaksın veya yahudi dinini kabul edeceksin, ritüellerini gerçekleştireceksin. Hali ile sonradan yahudiliği gönüllü veya gönülsüz seçmiş olmalı.
Yukarıdaki yazın çok önemli zira ben de bunu anlatmak istedim aleyhte kullanılabilecek bir bilgi veya yorum sunmamak lazım zaten biz senin yazdığın gibi sadece kullanılmaya musaitlik bazında konuşuyoruz ,
İbrani , Yahudi ayrımını bilmiyordum , bu ayrıma göre konuşursak İbraniler Yahudilige geçmeyi pek kabul edecek tipler değil , zira Yahudilik bir özel İbrani dini olmuş ama önceden Hazar Türkleri geçmişler, şimdi geçiş olduğunu sizden duyuyorum. Ama Amerika'da Madonna'nın , Jon Voight in pek çok İbrani olmayan sanatçının Yahudi dinine ve kabalaya bağlı hareketler yaptığını biliyorum para ve güç içindir muhtemelen.
" başka azınlıkları toplu olarak suçlamamaya çalışıyorum. Kişi-karakter olarak suçlamamaya çalışıp kullanılmaya müsait olduklarını yazmaya gayret ediyorum"
Budur .Bunu buraya not düştük hiç bir grubu toplu suçlamıyoruz sadece içindeki suçlular nedeniyle topluluk ismi zikrediyoruz.Aynisini Süleyman Bey de yapmış zaten aşağıda .
Milliyetten alıntıdır
" Cüneyt Arcayürek’in "Büyüklere Masallar Küçüklere Gerçekler" dizisinin sekizinci kitabı ‘Çankaya Muhalefeti’nde, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le ilgili yine ilginç iddia ve diyaloglar yer alıyor. Demirel, Arcayürek’le bir konuşmasında DYP lideri Tansu Çiller’in, ailesinin Selanik’ten mübadele sırasında Türkiye’ye geldiğini söylüyor. Arcayürek, Çiller’in kökeniyle ilgili Demirel’le arasında geçen ilginç bir diyaloğu şu satırlarla aktarıyor:
DEMİREL: Kadın da Selanikli. Köken de. Bunlar birbirini tutarlar.
ARCAYÜREK: Aman efendim ilk kez duyuyorum. Çiller dönme mi?
DEMİREL: Dönme mi bilmem. Ama babası Selanik’ten gelme. Mübadele sırasında Milas ve civarına yerleştirilenlerden...
Arcayürek, bu sözleri müthiş ve kanıtlanması oldukça zor bir sav olarak değerlendiriyor."
Ayrıca DYP nin bir dönem bir ilin İl başkanlığını yapmış bir işadamı var , oğlunu şahsen tanırım ailecek İbrani saf kan , açıktan isim vermem doğru olmaz Cillerle olan münasebet ile bağı kuruyorum.İstersen özelden yazarım .
Bu arada Süleyman Bey in sağlam içki içtiğini balon bardakla viski içtiğini de öğrendim şaşırdım açıkçası kendisi " bizim memlekette rakıyı bakraç la içerler demiş . Valla acayip . Sanki nadiren içen adam görüntüsü vardı .