15 milyar Dolarlık bankanın 10 Milyar Dolar kredisi dönmeyince hala 4-5 milyara alıcı bulacağına inanıyorsanız çok ama çok iyimsersiniz diyeyim bu konuyuda herkesin kendi akıl fikir yürütmesine bırakayım.
Printable View
Kredi verilirken mutlaka bir teminat alınmıştır. Bu teminat tamamen bilanço bazlı ise ona bir şey diyemem ama 2-3 büyük holding dışında bankaların salt bilançoya kredi vermediklerini düşünüyorum. Yani teminatlardan kredinin yarısı üçte biri bile kurtarılsa bankanın değerini sıfırlamayı engeller. Büyük holdingler ise kasıt orada da başka mekanizmalar devreye girebilir.
Büyük holdinglerde dahi gayrimenkul teminatı alınıyor. Tamam likit değil ama *belirli bir orana kadar* sistem kaldırır. Dikkat ederseniz 2009 yılından beri bankalara karlarını dağıtmaları yasaklandı veya sermayelerinin %5'i ile sınırlandırıldı.
Buradaki asıl problem artık bankaların sahiplikleri eski krizlerdeki gibi yerli değil çoğu yabancı o nedenle konu biraz da siyasi bir boyut kazanıyor.
Biliyorsunuz genel olarak gayrımenkul fiyatlarında balon diyebileceğimiz bir fiyatlama var ...
Borç faizi her gün ilerlerkene teminat olarak alınmış gayrımenkulun ne zaman satılacağı borcun ne kadarını karşılayacağı günümüz şartlarında muallaktır.
Hem de Uzanların Batırılışıdan sonra sadece yabancı sermaye için bazı kolaylıklar getirilmişti.
Banka batsa yabancı sadece o işe koyduğu sermaye batar ,enkazı Türkiyeye kalır.
OHAL i neden kaldırmadıklarını çözebildiniz mi? OHAL i kaldıramıyorlar çünkü OHAL nedeniyle İflas açıklama yasak. Bunun gibi onlarca holding belkide İflas açıklamak istiyor. OHAL Kalktığı an zincirleme iflas açıklamaları gelebilir diye OHAL i uzattıkça uzatıyor olabilirler. Geçen aylarda Başbakan bir röportajında OHAL dışında da İFLAS açıklama durumunu ortadan kaldıracak bir yasal düzenleme üzerinde çalıştıklarını ifade etmişti. Ben o zaman şüphelenmemiştim. Bu gibi büyük şirketlerin borç yapılandırmaları çoğalırsa yabancı Türkiye deki yatırımlarını azaltabilir veya tamamen çekebilir. Başka büyük gruplarda Bankalarla borç yapılandırmasına girmeye kalkarsa bunlar ekonomide büyük bir çöküntünün ayak sesleri olabileceği kanısı güçlendirir.
Doğuş grubunun bankalara olan borcu Yıldız Holding'e göre 4 misli daha fazla.
Yani ortada kaldırılacak daha büyük bir cenaze var.
Doğuş hangi bankalara borçlu acaba. Bu konuda basında bilgi bulamadım.
Bilenlerden rica edelim bu konuda bizi aydınlatsınlar.
Gayrimenkul teminatlarının özellikle döviz kredileri için tehlike yarattığını ben de geçmişte forumda dile getirmiştim. Ancak bankalar belirli bir orana kadar dayanabilecek düzeyde. Son yıllarda verdikleri kredilerde de teminat konusuna daha dikkatli yaklaşıyorlar. Ben tabii burada özel bankalardan bahsediyorum. Kamu bankaları için bir şey diyemem.
Burada çok iyimser olduğum izlenimi oluşmasın sadece bankaların direnç seviyelerinin bugünler için özellikle arttırıldığını düşünüyorum. Ancak tabii bunun da bir sınırı var. Bu sınır aşılır ve geri dönmeyen krediler genele yayılırsa ben de tamamen aynı fikirdeyim.
İflas açıklamak / iflas etmek hiçbir zaman yasaklanmadı.Zaten pratikte böyle bir şey mümkün değil. İflas erteleme yasaklandı. Yani durum tam tersi. OHAL diyor ki iflas erteleme aşamasındaysan ya direk iflas et ya da iflas erteleme ile sanan tanınan avantajlardan yararlanma firmanı kendi imkanlarınla kurtar.
Oyak,Zorlu ve Şahenk tarzı alım satımlar küçük ve orta küçük bankalarda oluyor anladığım kadarıyla. En büyüklerde daha faklı bir yöntem var. Sırf bu konuda uzmanlaşmış dev akbaba fonlar var. Bu fonlar 2001 ve 2008 krizlerinde büyük bankalardan en az 2-3 tanesine giriş yaptılar. Sanırım %20 civarı bir oranda girdiler ve girerken karmaşık sözleşmeler ile değişik bir arbitraj yakalamayı hedeflediler.
Örneğin büyük bankalardan birine en büyük akbaba fon 1.5 milyar dolar ile girdi, değer 4 milyar doların üzerine çıkınca sözleşme gereği hisseleri kadim ortağa devretti.
Yine özel büyüklerden en tanınmışında benzer bir operasyon ile amerikan kökenli büyük akbaba fonlardan biri 2 milyar dolara girdi 4-5 sene sonra 6 milyar dolara çıktı.
Yani büyükler söz konusu olunca pastayı pek Zorlu'ya veya Şahenk'e bırakmıyorlar o kategoride başka babalar devreye giriyor. Hatta bunu bankayı satın alarak değil karmaşık tarzlı değer yükselimine bağlı vadeli satış sözleşmeleri ile yapıyorlar. Yani halk o bankanın aslında sermaye benzeri bir kredi ile ipotek edildiğini duymuyor dahi.
İsimlere girmeyi doğru bulmadım ama bahsettiğim bankalar en büyük özel bankalar.
Bugün döviz borçlusu dışarıdan aslan gibi görünen bir çok şirketin sahibi izin verseler (yasalar) şapkasını alıp gitmeye razı durumda...
Kriz öncesi durum zaten hep böyledir.
Bağımsız dış denetim (aynen ABD olduğu gibi) mali tabloları dürüstçe (görevlerinin gereği gibi) düzenlemez.
Gecikmiş alacakların çoğu değersiz alacaktır.
Batmıştır.
Şirketlerin kendileri de öyle...
Bu ülkenin milyarderleri ekonominin iyi günlerinde yaptıkları gözüpek borçlanmalarla bir noktaya gelmişlerdir.
Çoğu belirli bir servet düzeyine gelince dahi duramazlar.
Ekonominin analizine dikkat etmeden, kulak asmadan, gittikçe büyüme hastalıkları vardır...
Yoksa Ülker, Şahenk öyle az buz zengin insanlar değil.
Ama bazan yasal numaralarla ölü taklidi yaparlar, transferler gerçekleştirirler, kaçırırlar, kaçınırlar vs...
Kolay büyük olunmuyor.
Bankacı/uzman arkadaşlar daha iyi bilirler
Bankaların ilişkili olduğu şirketlere kaynak yaratmasına bir sınırlama getirilmemişmiydi?
Bundan hareketler Garanti olamaz diyorum sanki...
saygılar/başarılar
IPhone8S cihazımdan hisse.net mobile app kullanılarak gönderildi.
TCMB'sının verilerine göre, yekün şöyleymiş;
Şimdi reel sektör firmaları üst üste gelip yapılandırma istedikçe vede bankalar bunu mecburen kabul ettikçe, bankaların borç geri ödemelerinde vade uyumsuzluğu baş göstermeyecek mi?..nihayetinde bankaların aynı şekilde yurtdışı kreditörlere borç yapılandırmaları mümkün olamayacak..sanırım bankalar için çözüm daha fazla ancak bugünkü şartlarda daha fazla maliyetle borçlanmak olabilir..diğer taraftan zaten bankaların mevduat kredi vadesi uyumsuzluğu olduğu gibi, kredi/mevduat oranları yurt dışı emsallerine görede çok yüksek..özellikle geçen yıl KGF destekli krediler, kredi/mevduat oranlarına pik yaptırmıştı..Alıntı:
Reel sektörün net döviz açığı 221.5 milyar dolar yani döviz cinsinden alınan borçlar döviz cinsinden varlıklara dönüşmemiş. Üstelik bu borcun 186.1 milyar doları yurtiçi bankalara. Yani reel sektör bu borcu ödemekte zorlanırsa, bankalar da zorlanacak. Bankalar bu kadar krediyi yurtiçi mevduat toplayarak vermedi. Zaten ülke de o kadar tasarrufta yok, krediyi yurtdışından borçlanarak plase etti. Netice de finansal kuruluşların yurtdışına olan uzun vadeli borçları 115.6 milyar dolar, kısa vadeli borçları ise 68.4 milyar dolara yükseldi.
Diğer taraftan belirtildiği gibi teminata sayılan gayrimenkuller sorunu..bir sıkıntı durumunda bu teminatlar kuşa çevrilebilir..üstüne üstlük geçen sene 3 seneden fazla elden çıkartılamayan (yani batık) banka varlıklarını da(GM) likiditeden saydık..
Bankacılıktan çok anlamam ama aklımın erdiği kadarıyla özellikle dış kaynaklı (çünki dışarıdan akışa çok bağımlıyız) bir şok oluşmaması için dua etmekten başka çaremiz yok gibi gözüküyor..çok ciddi sıkıntılar çekebiliriz..
Enkaz olmaz olur mu? Tabii ki olur. Akbaba fon da zaten büyük banka enkaza dönüşmeden *hemen önce* kurtarıp parasını 4'e 5'e katlamaya bakar. Yani 2-3 büyük holding temerrüde düşerse bu akbaba fonlar için sevindirici bir gelişmedir. Zira büyük bankaların ileri vadede kurtarılmış değerini şimdiden epey bir iskonto ile satın alacak ve bundan ciddi kazanç sağlayacak sermayeleri var.
Ticaret mütemadi bir servet transferi değil mi?. Servet hep bir grupta kalsa uzun zaman içinde kapitalizm şişip patlamaz mı?. Arada sırada servetin el değiştirmesi kapitalizmi yaşatan besleyen ve güçlendiren önemli bir unsur değil mi?
Servetin el değiştirmesini her zaman çöküş olarak değerlendirmemek lazım. Toplam servetin çok küçük bir zümrede toplanıyor olması gibi bir durumdan ötürü bu tür servet transferleri çöküş olarak nitelendiriliyor. Zira servet el değiştirirken zaten çoktan yoksullaştırılmış büyük kitleler oluşan anomali neticesinde aslında fakirleşmiş olduklarının farkına varıyorlar.
Yani yukarıda gerçekleşen servet transferi sırasında kısa bir süre için , zaten çoktan fakirleşmiş ama bunun farkına varmaması için uyutulan geniş halk kitlelerinin uyutma uyuşturma operasyonu zorunlu olarak devre dışı kalabiliyor.
İşte uyuşturma fonksiyonunun devre dışı kaldığı bu kısa süreli döneme de çöküş diyoruz.
ülkenin hali ortada Sayın Başbakan nerede ?
https://imgrosetta.mynet.com.tr/file...6-728xauto.jpg
Moğolistanda ,
acaba moğollar bize para gönderir mi ?
selam dostum....zaten dış kaynaklı ciddi emareler var..libor+ fazi oranları nerdeyse 2008 krizine yakın...yani borçlanma maliyetleri artıyor...bu ortamda uluslararası piyasada likilite sıkışıklığı başladı gibi...bizde iç piyasada tl olarak bile likilite sıkıntısı var... dövizi sen düşün...onu bulmak çok daha zor...... Fakat asıl dikkatlerden kaçan italyan bankalarındaki durum..nedense unutuldu birden..halbuki milyarlarca euroluk finansman ihtiyaçları var..yeterlilik rasyoları diplerde nerdeyse...bakalım nolacak?
Bayanlar ,beyler deniz bitti herkes canını kurtarmaya baksın
Şu iflas erteleme yasaklanması konusunda çok büyük kafa karışıklığı var. Herkes bir yerlerden birşeyler okumuş okduğunu söylüyor. Her platformda aynı muhabbet. :oleyo:
1. İflas etmek yasak diyenler
2. İflas etmek serbest, ertelemesi yasaklandı diyip 1. grubu düzeltenler.
Sizin argümanı da ilk defa duydum. Bir bilen aydınlatsa da 3., 4. gruplar da oluşsa artık. :party:
Bankacı ve/veya bu konunun uzmanı değilim onu baştan belirteyim...
Turkcell bu hafta içi borçlandı
Turkcell in kredi notu ülke notundan yüksekmiş...(Turkcell in notu 2B-TR nin çöp)
%6,15 dolar faizi ile borçlandı
Çok yüksek bir oran değil mi?
Demek ki 3B ler filan of ki ne offff la borçlanacak
saygılar/başarılar
IPhone8S cihazımdan hisse.net mobile app kullanılarak gönderildi.
Merhaba..Tabiki söylediğin gibi emeraler görünüyorda, herhangi bir şok oluşmadı henüz..tamamen sentral bankerlerin insafına kaldı olay..artık insaf şokun öncesinde mi olur yoksa sonrasında mı bilemiyorum..:)
Geçenlerde senin için İtalyan bankaları ile ilgili bir gönderide bulunmuştum..sanırım görmedin, yanlış aklımda kalmadıysa İtalyan bankalarının borçlarının vadeleri QE sayesinde 6-7 yıla kadar çıkmıştı..belki kısa süreli şoklara daha dayanıklı olabilirler, belirtmek istemiştim..
Aklı olan nakitte tabi DEĞERİ olan nakitte kalır. Bulunduğumuz ülkede ve bulunduğumuz durumda en azından benim gibi düşünenler için Dolar, Euro, Pound vs Tl ye göre %100 daha garantidir. Ama yeri geldiğinde (tabi bunların o yere gelmeleri Tl ye göre çok daha uzak ihtimaldir) onlarda bir kağıt parçasıdır ve hiç bir değerleri kalmayabilir.
dostum amb nin başkanının bir alman olma ihtimali çok yüksek...QE de vadesinin 6-7 yıla kadar süre ile kalması bence çok zor artık...alamanlar bunu kabul etmez...adamlar akıllı..bir an önce bu bankaların batması gerekiyor.yoksa qe ile AMB bu işi kotaramaz...bekledikçe bilanço ağırlaşacak.ama benim kasteddiğim olay QE nin bunları çöp tahvillerini alması değil..bu bankalar hala zehir üretmeye devam ediyor..bir yerde alamanlar bu işe dur der..
enki dostum..fed fazi artırıyor çünkü bir sonraki muhtemel krizde sap gibi ortada kalmak istemiyor...amb ninde fiaz artırmak ve piyasadan euro yu çekmekten başka çaresi yok...resesyon ab de başlarsa ab nin bankalarının gelirlerinde de cidi düşüşler söz konusu olacaktır...bu nedenle AMB faizi artırmak zorunda....açmazdalar..er yada geç yeni bir qe için bile piyasadan para toplamalılar...yoksa bir sonraki krizde QE bile yapsalar el ele başbaşa kalırlar.
Bugün gevezeliğim üzerimde kusura bakmayın artık. Yukarıdaki iki grubun ötesinde fiili olarak oluşan bir 3. durum daha var.
Bilindiği gibi iflas erteleme iflas edecek şirketin sahibine ciddi imtiyazlar sağlıyor. Yani direk iflasa göre şirket sahibi çok daha az bir kayıpla kurtuluyor.
Şimdi iflas ertleme yasaklanınca doğal olarak iflas etmesi gereken şirketlerin sahipleri de , iyi ama ben neden direk iflas etmek zorunda kalıyorum neden iflas ertelemenin nimetlerinden faydalanıp nemalanmıyorum diyerek iflas etmesi gereken şiketini çeşitli numaralarla iflas ettirmiyor, işi uzatıyor.
Yani aslında iflas ertelemenin yasaklanması efektif olarak şirket sahiplerinin çıkar çatışması nedeniyle şirketlerin inadına bir türlü iflas etmemesi sürecine evriliyor.
İflas etmesi gereken şirketlerin sahipleri pratikte iflas ertelemenin tekrar devreye sokularak avantajlı iflas koşullarını *bekliyorlar*.
Hükümet te bu bekleyişin farkına vardı ve bir kalemde bir KHK ile iflas ertelemeyi toptan kaldırdı. Yerine iflas edecek şirketler için o kadar da avantajlı olamayabilecek daha önce de var olan konkordato müessesesini ufak değişikliklerle iflas erteleme yerine devreye aldı.
Durum bence bundan ibaret.
Şimdi olaya geniş çerçeveden bakmakta fayda var..örneğin benzer bir durum çok borçlu 2-3B'lik bir çok ABD firması içinde geçerli..
Likidite kesilip sıkılaşma arttıkça bunların borçlanma maliyetleride artıyor..üstelik piyasa daraldıkça bunların karlılıkları düşerek geri borç ödemelerinde sıkıntılar yaşandıkça da notları yavaş yavaş çöp seviyesine inecek..zaten şimdiki junk olanları saymıyorum..daha sıkılaştırmanın başlarındayız güya..:(
Olayı globale taşırsanız böyle giderse sıkılaştırma-küçülme devam ederse gidilecek yörünge belli..bizide önlerde etkilediği malum..
Neyse, sentral bankerlerin bizi 2008 krizi ile bulaştırdığı en büyük pislik bu bol ve ucuz para devri..global düzeyde bir sürü zombi şirket ve zombi ekonomi mevcut..
Sonuç olarak sentral bankerler bir şoktan öncemi müdahale edecekler yoksa bir şoktan sonra mı, bana göre burası çok önemli..bana bir şoktan sonra gibi geliyor..selamlar..
Büyük betoncular battığı gün sonun başlangıcı olacak bekliyoruz hala. BETONLA geldiler betonla gidecekler.
Betonculardan sembol bir ismin batmasını çok isterim.
Milletin anasını belleyeceğiz diyen Mehmet Cengiz...
Ahlaken sakıt Ağaoğlu...
Bunların batması gönlümde yatan.
Lale devri bence böyle sona ermeli.
Öte yandan ülkede ki beton fetişisti tipler en azından bu dönemde PROJEDEN hiç bir beton`a para bağlamasa bu çöküş çoktan olacaktı ama beton sevdalı insanların beyni o kadar betonlaşmışki beton da beton diyor başka bir şey demiyorlar. Hal böyle oluncada BETON soyguncuları kuyruğu ŞİMDİLİK dik tutabiliyor.
Alman almansaki yeni nesil alman eski nesille kiyasla alman değil mozambikli sanki
Derhal dümene geçip güney avrupa finansallarini bizzat dümeni kayaliklara cevirttirip batirmali yoksa garibim kendi batcak meczup eğer Polonya'dan 2. Dünya savaşında bahsi geçen şu efsanevi kayıp altın dolu treni altın dolu haliyle bulmadilarsa Tabi yok öyle bişey
Çok geç bile kaldılar sorsalar öncedende söylerdik biz kötü insanlarmiyik looo. . . Ulen alman gene etmicagdim da bu son eyilih ahil virme babinda bundan sonra taksimetre yazar yada ubermetre .