Originally Posted by
yelpaze
Konu TL'nin değerine geldiğine göre biraz tartışalım;
Asgari ücrete yapılacak zam ile iş gücünün %45'inin işverene aylık maliyeti 1.000$ olacak. Geri kalan gurup 1500-2000$ arası.
Herkesin bildiği gibi 2021 sonundaki devalüasyonla bu rakam 350$'a inmişti ve bildiğim kadarıyla hiç bir zaman 500-750$ bandını aşmadı. Üstelik asgari ücret 500$ ortalamada seyrettiği dönemlerde şimdiki gibi ekonomik daralma yoktu, ana pazarımız avrupa kötü durumda değildi, etrafımızda bu denli savaşlar yaşanmıyordu, ülkenin dış sermaye akımları negatife dönememişti. En son açıklanan ham petrol ithalatı ve akaryakıt satış verilerine bir bakın!!!
Finans piyasalarını yönlendiren güç sürüyü terste bırakmak adına akla gelmeyen neyse onu yapıyor. Yüksek faizlerin kurları baskılayacağına herkes inanıyor ve ek delil olarak da cari işlemler dengesiyle merkez bankası rezervlerinin durumuna bakarak kesin emin oluyor. Halbuki tüm bunlar aslında aynı şey. Faizi aşırı yükseltme sonucu finansal sermaye TL'de kalmayı tercih ederken sanayici yatırımı erteleyerek ve merkez bankası da piyasada kalan fazla dövizi çekerek sürecin parçası oluyorlar. Hepsi aynı şey olduğundan etkisi zayıf kalıyor ve enflasyon bu sürece aldırmıyor. Bu defa zaman faktörü devreye giriyor. Yatırımlar yapılmak, piyasa canlandırılmak zorunda ve koşullar uygun olmadığı halde faiz indirimi baskısı hissediyorlar. Dış kaynak olmadığından sanayici mecbur olduğu yatırımları yapmak için banka faizlerini bekliyor, TL enflasyonu yatırımcıyı tasalandırarak TL dışı alternatiflere yönlendiriyor. Sanayici ucuz döviz kredilerine yöneldikçe döviz cinsinden risk pirimi artıyor ki; bu risk TL'nin değerli olmasından kaynaklanan rekabet erozyonuyla geri besleme halinde. Siz döviz krediyle yatırım yapabilirsiniz ama hala malınızın satılmasına yada otelinize rezervasyon almanıza engel olan değerli TL var. Tüm bunlar sürdürülemez hale gelince enflasyon öncelik olmaktan çıkacak ve eski dizilerden birini tekrar yayına alacaklar. Ücretlerin USD karşılığı bu nedenle önemli.
İktisatçılar sadece MB politikalarına kafa yorar, hiç biri işveren gibi düşünemiyor. Bazıları şirket yönetim kurullarına katılıp kurabiye dişliyor ama sahayı hissedemiyorlar. Onlara göre finans politikalarına sıkı sıkıya bağlı kalmalı ama işler öyle yürümüyor. Adam İsveç'ten ikinci el aldığı 1975 model makineyle artık rekabet edemediğinden ikinci el, 1990 modelini almak zorunda aksi halde tüm hattı kapatacak. Şantiyedeki eskavatör 50bin saati doldurmuş yenisini alacak vs.