Alıntı:
Aslında günümüzde, Türk dış politikasında, Ortadoğu ile sınırlı olmayan bir strateji ve yön eksikliği var. Görünen o ki, mevcut politika iyi tasarlanmış ve istikrarla uygulanan bir stratejinin ürünü olmak yerine, hükümetin karşılaştığı durumlara veya gelişen olaylara ani ve biraz da rastgele tepkiler vermesinden ileri gitmiyor. Bu tavır ise genellikle çelişkili açıklamalara ve eylemlere neden oluyor. Bir gün komşu bir ülke ile son derece düşmanca bir ilişki kurmuş görünüyorsun, ertesi gün en iyi dostun oluyor. Bazen Şanghay İşbirliği Teşkilatına katılmak istiyorsun, bazen de AB'nin en ateşli yandaşısın.
ABD ile aynı anda hem stratejik müttefik hem düşman olabiliyorsun. Bu durum, temelde dış politikanın icrasının, dış politikanın oluşturulmasından ve uygulanmasından sorumlu olan devlet kurumlarından ziyade birkaç kişiye bırakılması halinde ortaya çıkan bir strateji eksikliğine işaret etmektedir. Dış politika, devlet kurumlarının katkıları veya tavsiyeleri göz önüne alınarak, kurumsallaşmış çerçevelerde yapılmazsa, ani kaymalar, çelişkiler, masraflı ve geri dönülemeyen hatalar kaçınılmaz olur.