alıntı
'' Küçükken, babam kendisinden para istendiğinde “Bank Otoman mıyım ben yahu, allah allah!” der, bizi güldürürdü. Yani, “para mı basıyorum ben” demek istiyordu. “Bank Otoman” denilen şeyin, taa 19. yy ortası kurulan ve paraya sıkışan devletin elinde, vakit istediği gibi banknot bastırdığı bir müessese olduğunu sonradan öğrendim.
Evet. Banque Ottomane (tam adı ‘Banque Imperiale Ottomane’, yani o vakit Osmanlıcası ‘Bank-ı Osmanî-i Şahane‘), daha sonra devletin resmî TC Merkez Bankası olmuş.
Dolaşımdaki paranın, kurların, faizin kontrol altında tutulması, eskiyen banknotların yenilenmesi gibi asıl görevleri olan bu kuruluş, Osmanlı ve Türkiye tarihi boyunca parası biten devletin istediği kadar para basarak ülkedeki enflasyonu her zaman körüklemesine sebep oldu.
Şu anda bütün bu işlevlere yenileri, özel olanları da katıldı:
Devlet emek ve hizmet karşılığı olmayan, bastırdığı bu parayla kendisine lazım olan her türlü masrafları karşılamakla kalmayıp, gene yurtdışı ödemeleri sağlayacak olan $ ve €‘ları elindeki bu yeni paralarla gizli gizli piyasadan çekerek temin etmekte. Piyasada bu yüzden azalan Dolar ya da Avro’ların değerlerinin baş döndüren yükselme nedenlerinden en büyüğü de budur.
Merkez Bankası’nın döviz rezervleri de diğer yandan, ülke dış borçlarını karşılayamayacak kadar azaldı. Bu yüzden, hem vatandaşa bindirilen haksız vergiler, hem körüklenen enflasyon sonucunda gitgide artan pahalılık, gitgide fakirleşen halk, ülkeyi altından kalkamayacağı bir ekonomik faciaya ve batış girdabına doğru sürüklemekte.
Devlet ise, para üstüne para bastırmakla meşgul. 2018 Haziran ayı TC Merkez Bankası bilanço verilerine bir göz attığınızda, tedavüldeki banknotların 1 Haziran’da 137 milyar TL varken, 15 gün içinde birden bire 160 milyar TL’ya fırlamış olduğunu göreceksiniz. Bu para yoktan herhalde piyasaya gökten zembille inmemiştir. Bu parayı karşılıksız olarak bastırarak hükümet piyasaya sürmüştür.
15 gün içinde 23 milyar TL, yani para emisyon hacmini %15 arttırmak ülkeyi felakete sürükler. Fertlerin girdiği suçlar açısından bakıldığında, bunun başka bir adına ‘kalpazanlık’ da derler. Milletin parasından ‘hırsızlık etmek’tir. Bunu anlayabilmek için ekonomist olmak da gerekmiyor.
Rahmetli babamın “Bank Otoman mıyım ben?” deyişine gülerdik. Şimdi diktatörlük hükümetinin bu son derece sorumsuzca, hatta insanların gittikçe fakirlik uçurumuna sürülmesi boyutlarına varan hainliğine gülecek durumda değiliz.
Halimize ağlayacak duruma geldik.
zb (29 Haziran 2018) ''
Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!
Yer İmleri