dudu üstad bize anlatırsan seviniriz.
Printable View
dudu üstad bize anlatırsan seviniriz.
deneyim her zaman iyidir.
Bende şahsen 2008 den öncesini hiç bilmiyorum. Madem yolumuz yüksek enflasyon lütfen deneyimler paylaşırmısınız
hisse.net kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Bilancolari artik dolar bazli da izlememiz gerekecek.
Syg,
Teşekkürler,
Ancak;
1-) Şu anda da bu konuda bahsi geçen sanayi şirketleri(Tüpraş, Ford, Hektaş veya diğerleri) zaten maddi duram varlık şartını hali hazırda sağlamıyor mu?
2-) Temettüde en nihayetinde elimize bir para geçiyordu,mevcut düzende bu reel getiriyi nasıl sağlayacağız, özellikle temettü emeklisi biri için düşünürsek? Lotlar satılacak parça parça?
[device_name] cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Sn Cautionary,
6 ay veya 1-2 yıl gibi nispeten kısa bir süre içinde Türkiye için optimale yakın seviyeler denilebilecek 5% enflasyona doğru ulaşacağımızı nasıl öngörüyorsunuz?
[device_name] cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Ben iyi yonetildiklerini dusundugum bu sirketlerin varliklari koruma konusunda benden daha basarili olacaklarini umit ederek bunlarda bekleyecegim.
Gerektigi zamanlar temettu dagitmayacaklar ve sermayelerine ekleyecekler karlarini.
Biz de bedelsizlerin gerektigi kadar bir kismini satarak yasayacagiz insallah.
Syg,
80 li ve 90 li yillarda kimse uzun vadeli dusunemezdi.
Ticaret yapanlar fiyat listelerinin altina aylik vade farkini yazarlardi. Fiyat listeleri 1 hafta veya en fazla 1 ay gecerli olurdu.
Temel tuketim mallarinin cogunu kitler (kamu iktisadi kuruluslari) uretirlerdi ve aylik veya en fazla 3 aylik fiyat verirlerdi, duzenli zam yaparlardi.
Parasi olan zam gelecegi haberini alir ve hemen mal stoklar zam gelince de yuksek fiyattan satmaya baslardi.
Nakit paradan surekli bir kacis vardi.
Geliri olan borclanmayi tercih ederdi.
Borclanarak reel varlik edinmek cok avantajli olurdu.
Syg,
Enflasyonun 5’e düşmesi Türkiye için durgunluk anlamına gelmez mi ?. Zira biz ekonomiyi büyütmek için enflasyonu yükseltiyoruz diye biliyorum.
iPhone cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
o zamanlar da vade farkından dolayı 3 liralık bişey 5 liraya satılmıyor muydu?
O zaman vade farkı ödenirdi şimdi faiz.
Bir de o zamanlarin en kolay ticaret yöntemi stokculuk idi. Peşin paraya uygun fiyata alıp depoya yığ zam geldikçe kazandım de...
Yanılıyor muyum?
SM-A710F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yok yanilmiyorsunuz.. millet malini satmak istemezdi cunku yerine ayni miktarda koyabileceginden suphe duyardi..
Depomda dursun nasilsa her gun zam geliyor yaklasimi agir basiyordu..
Fiyatlar gunluk verilirdi.. 1 ay en fazla odeme suresi taninirdi ben 3 ay sonra odeyebilecegim diyene aylik %3-4 bazen duruma gore 5 vade farki gecirilirdi.
Syg,
Piyasaya bu kadar para pompalanmasının amacı büyümeyi artırmak diye düşünüyorum ve sonucu enflasyon oldu.
Eğer enflasyonda düşüş isteniyorsa bildiğim kadarıyla sıkılaşma yapılması gerekiyor. Buda ekonomik aktiviteyi azaltacak bunuda bizim hükümetimiz istemiyor.
Bu durumda enflasyonun düşmesi için aklıma gelen tek yol buydu. Yanlış düşünüyor olabilirim amacımız öğrenmek
Birde suriyeli misafirlerimiz var. Bu misafirler kalırsa ekonomik yük olacaklar. Giderlerse ekonomik aktiviteyi azaltacaklar (tükettikleri açısından bakarsak).
iPhone cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yüksek enflasyon derken şöyle bir uyarıda bulunayım.
1980 90 larda %40-90 arası enflasyon ile ülkemiz sıralamada sondan 50nci gibi idi. 2000 lerde dünya dolar ile doldu. Bütün ülkelerde enflasyon düştü. Ülkemiz Şimdi %12 ile sondan 10 ülke içindedir. Yani aslında şu anda aşırı yüksek enflasyonumuz vardır.
"ayı: baskın basanındır. boğa: ava giden avlanır." saygı ve sevgilerimle
bir ilave de ben yapayım. o zamanlardan farklı olarak birlik beraberliği olmayan, ekonomik olarak bitik bir ülkeyiz. belimizi doğrultacak, atadan kalma özelleştirme yapabileceğimiz pek bir malımızda da kalmadı hani. umarım cauti haklı, dudu haksız çıkar. yoksa ülkenin tekrar yüksek enflasyonları kaldırabilecek gücü yoktur.
Enteresan tespitler olmuş, burada zamanında söylemeye çalıştığım şeylerdi aslında, tabi genel itibariyle kimsenin duymak istemediği acı gerçekler nihayetinde. Düzenli cari açık veren ülke, aile, kurum ne derseniz deyin sürdürülebilir bir ekonomisi olması mümkün değil. Para bol ve ucuzken bu zafiyetler görünmez, para değerini bulmaya başlayınca da herkesin gözüne batmaya başlar, özellikle cari açığı kapatmak için borç verenlerin.
90'ların enflasyonlu döneminde bile insanlar bu devran böyle sürer zannetti, sonra 2000 krizi ile duvara beklendiği gibi toslandı. Sonrasında ciddi kazanımlar olmuştu ve bingo, çoğunda geri adım atıldı, dolayısıyla hoşgeldin enflasyon, sürekli artan kur, hiç yükselemeyen veya saman alevi gibi yükselip tekrar düşen borsa. Enflasyonist ortamda hiç kimse hele ki ücretli karlı çıkamaz. Şimdiki 90'lardan farklı bazı açılardan, negatif yönde maalesef, detayına girmeye gerek yok, objektif herkes görebilir.
O zamanlar cari ve bütçe açığı vardı, buna double deficit derler direk duvara götürür. Son yıllarda bütçe iyi, cari açık devam ediyordu, şimdi bütçe de bozulma yönünde soru işaretleri var. Sonuçta basiretli kararlarla bu tersine çevrilebilir ama hiç öyle bir işaret yok, işaretler tam tersi yönde. Ayrıca eskiden Türkiye'de enflasyon varken dünyada da birçok ülkede vardı, şimdi kalmadı, bu taraftan bakınca da ayrı bir tuhaflık.
Sevgili dostum, bunların hepsi tercih malumunuz. O zamanlar Ozal'ın bir lafı vardı bu enflasyonu düşürürüm ama siz buna hazır mısınız mealinde birşeydi. Yani herşeyin bir bedeli var. Hem gidip herkes ithal arabalara, hele ki yöneticiler bunu hiç anlamamışımdır - alman mersedeslerine binecek, herkesin cebince iphone olacak, daha tuhafı canlı hayvanı bile ülke dışında alacaksın. Sonra da cari açık olmasın, enflasyon olmasın, faizler yüksek olmasın diyeceksin, böyle bir mantık olabilir mi, oluyor işte. Ne demişler "ders alınsaydı hiç tekerrür eder miydi tarih" veya benzer şekilde Einstein'ın bir lafı var. "Ahmaklık aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemektir". 2013'den beri tüm dünya bangır bangır yüksek faiz dönemine giriyor, biz kulaklarımızı tıkıyoruz.
Nihayetinde ekonomi de matematik gibi, belli kararlar alınıyor ve belli sonuçları oluyor. Bunlar bir tercih.
Mevcut yönetim anlayışı değişirse, %5 seviyelerine ulaşmak hayal olmaz...zaten gidişat o yöne olunca, piyasalar erkenden fiyatlamaya başlarlar.
ama ne pahasına olursa olsun, hormonlu bile olsa büyüyelim mantığının bizi getirdiği nokta ortada...seçim, sonrasında tekrar seçim vs yönetim değişebilir...olmadı, 1-2 yıl sonra yeniden erken seçim olabilir...o zaman değişir yönetim...artık, bu anlayışın ülkeyi ileriye götürme şansı pek yok.
enflasyonla büyüme arasında bir ilişki var...ama bu ilişki ters çalışır...enflasyon ne kadar yüksekse, ülke potansiyel büyümesinin o kadar altında büyür (enflasyon=verimsizlik)...bahsettiğiniz enflasyonun canlandırıcı etkisi, ölüm döşeğindeki büyük ekonomiler için geçerli...japonya, abd vs....bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için enflasyon en büyük düşman olmalıdır, ve top yekğn savaş ilan edilmelidir.
Bir ilave de ben yapayım müsaadelerinizle. Dünya finans ve mal piyasasına entegre olmuş bir ekonomide, dünyada olası enflasyon artışları otomatik olarak bizim enflasyon rakamımızı da yukarı çeker. Yukarıda da bahsedildiği gibi, 90’lar global anlamda enflasyonun yüksek olduğu yıllardı. Haliyle Türkiye’nin de enflasyon oranı yüksekti. Dünyada enflasyon artışının beklendiği bu dönemde enflasyonu %5’e çekebilmek bu cari açık ve borçlanma ile bana göre pek mümkün görünmüyor.
Yukarıda yazdıklarımdan da önemli olan bir şey daha var ki o da vergilerimizin devlet tarafından nasıl harcandığı. Şu an toplanan 100 liralık vergilerimizin sadece ama sadece 10 lirası bizlere devlet yatırımı olarak geri dönüyor. Belediyelerin harcamaları vs hepsi dahil. Obez bir devletimiz var. Şevket’imizin geliri gsyh büyümesinden bile daha fazla büyüdü son 18 yılda. Ama ne yazık ki 20 yıl önce devlet toplanan vergilerden oransal olarak daha fazla yatırım yapıyordu. Devletin borç ödemelerinin çok fazla olduğu yıllardan bahsediyorum.
Öncelikle obezite tedavisi olmamız lazım acil şekilde. Hangisi gelirse gelsin, bu düzeltilmeden her şey hayal.
Umutlumuyum diye sorarsanız maalesef değilim. Canı gönülden yanılmayı çok isterim.
Sent from my iPhone using Tapatalk
Ham maddeyi dışardan almadan nitelikli(yüksek teknoloji)üretim yapmamız gerekiyor. Aksi durumda iş gücümüz de ucuz olduğu için ne enflasyon ne de diğerleri olumluya gider. Tek seçenek var; yüksek krediler ile bir 10 yıl daha mevcut durumu ancak koruyabiliriz.
Şahsi görüşlerimdir.
11.22'den sattığım hektaş'ları 10.01'den geri koydum artık al-sat yapmayacağım Hektaş'ta.
Yıllardır elimin almaya gitmediği Aselsan'da da mini bir blok alım yaptım.
Böylece portföye 2 yeni şirket daha eklenmiş oldu.
Bu arada Petkim benim için çok acı bir ders oldu, hiçbir şirket portföyde %10'dan fazlasını haketmiyor aslında. Mümkün olduğunca portföyüme yeni şirketler katmaya devam edeceğim.
Dogru yonde atilmis adim goremiyorum.
Beton yap sat.
Yol yap.
Avm yap.
Kopru yap.
Havalimani yap.
Nereye kadar?
Uretip ihtiyacin olan dovizi kazanmadan bu is YURUMEZ.
Syg,
Geçenlerde bi haber gördüm. Ufak bi araştırma yaptım. SEKA vardı ya, kim sattı-kapattı onu? Kağıt karton filan üretirdi. Bazı arsalarına toki yapılmış diye haberler geldiydi.
2017 de 500milyon usd kağıt ürünleri ithal etmişiz. Zararına bile çalıştırsaydık bu tesisleri yine kardaydık."ayı: baskın basanındır. boğa: ava giden avlanır." saygı ve sevgilerimle
Dudu kardeşim çok haklısın doğru, yalnız şunu da müsadenle sormak isterim. Daha önceye göre çok da fark eden bir durum yok ülkede, herşey eskisi gibi, zaten bu sebeplerden bugünlere geldik, dolar durduk yere hergün yükselmiyor, kaç senedir düzenli devalüasyon var, kaç senedir finansal piyasalarımız negatif ayrışıyor. Eskiden daha iyimserdin ve senetlerin alınıp uzun vadede iyi kazandıracağını düşünürdün.
Borsalar uzun vade yatırım için çok kullanışlı enstrümanlardır ama ülke düzenli, sağlıklı büyüyorsa, bu çok önemli. Buffet diyor ki çocukluğumdan beri s&p şirketleri yüzde 10-15 büyüyor ve gelecekte de benzer şeyleri bekliyorum. Bizde bırak 100 seneyi 10 sene düzenli büyüyebilen şirket pek yok. Bu noktada ayrı düşünür idik. Ha bunu deyip kendimize hayrımız dokundu mu hayır, krize defansif senetlerde girerim diye düşündüm ama onlar da tarumar oldu.
Dolayısıyla son dönemde fikrini negatif yönde değiştiren ne oldu, bildirebilirsen sevinirim.
Merhaba,
Ben de 31 yaşında bir beyaz yakalı olarak çalışan birisiyim. İlk entryim bu olmasa da foruma bu başlık sayesinde üye oldum. Yazılanları baştan sona okudum. Bu vesile ile başta konu sahibi Sn. Cautionary olmak üzere değerli görüşlerini paylaşarak yatırım konusunda ufkumuzu açan arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum.
Kendimden bahsetmek gerekirse, özel bir bankada müfettiş olarak çalışıyorum. İşim gereği Bist-100 de dahil olmak üzere irili ufaklı birçok firmanın mali verilerini inceleme şansı buldum, buluyorum. Ancak yakın zamana kadar borsayı amiyane tabirle küçük yatırımcının yolunduğu yer (benzetmemi mazur görün) olarak gördüğümden, aileden de borsa yatırım kültürü olmadığından borsaya yatırım yapmayı hiç düşünmemiştim. O yüzden birikimimi BES, mevduat, altın gibi muhafazakar yatırım araçlarında değerlendirdim.
Geldiğim nokta da gördüm ki yatırım yaparken borsa kesinlike sepet içerisinde yer almalı. Ancak hisse seçimi nasıl yapılır, hangi kriterler dikkate alınır, borsaya ne zaman girilir gibi konularda bilgi sahibi olmadığımdan genel tavsiyeleri dikkate alarak Ocak ortalarında Tuncay TURŞUCU, Halil BUHUR gibi uzmanların listelerinde yer alan bazı hisselerden ufak ufak alıma başladım.
Şu aşamada borsada yatırım konusu ile ilgilenen birisi olarak, bu başlığı okuduktan sonra ise hisse senedi seçimi nasıl yapılır,hangi kriterler dikkate alınır, borsaya ne zaman girilir gibi konularda doyurucu bilgiler edindiğimi düşünüyorum. Bu vesile ile değerli üstadların tecrübelerini paylaşmalarını beklediğimi ifade etmek istiyorum.
Hic bir sey olmadi.
Ben hep negatif idim ama caktirmiyordum.
Artik saklayamiyorum, andropozun etkisi sanirim. :)
Saka bir yana tum kagitlarim duruyor yine en iyisi borsa diyorum demeye de devam edecegim.
Baska bir yatirim enstrumaninda rahat edebilecegimi sanmiyorum.
Ama ulke potansiyalini kullanmiyor, sirketlerim daha iyi bir ekosistemde cok daha hizli buyuyebilirlerdi ona uzuluyorum.
Syg,
Dostum o zaman tamamen hemfikiriz :) Uzunda vadeli tl tutmak -hele ki fiyatı suni olarak belirleniyorsa- borsadan daha dezavantajlı olur, doviz ise kendi enflasyonunu bile zor korur.
Durum o kadar vahim ki, bizimki koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi demek.
Insan istiyor ki şu çağda kendi ülkesi de şirketlerin büyüyüp serpilmesi için bir iklime sahip olsun, rasyonel kararlar alınsın. Biz bu yatırımları yıllar önce nasdaq'a yapmış olsak şimdi korkunç para yapmış olurduk. Bir miktar o tarafa kanalize olmuş yatırım vardı, -ki o zaman bile burası çok ucuzdu elim titreyerek gitmişti-, burayı yıllar içinde fersah fersah geçti, hem dolar artıyor hem şirket değerleri yükseliyor.
Şunu tekrar anladım ki ucuz pahalı diye birşey yokmuş, gelecekte bir şirketin düzenli büyüyüp büyümeyeceği var.
Enseyi karartmaya gerek yok...Sürpriz bir durum yok. Uzmanlığı makro ekonomi olan birisi olarak söylüyorum, 2013 den bu yana atılan adımların hemen hepsi yanlış...aslında yanlışlar dizisi, 2010 referandumuyla hız kazandı.
Normalde çok daha önce yaşamalıydık bu durumu....ama global para bolluğu, faiz düşüklüğü olayı 5 sene kadar geciktirdi...bu sreç ne kadar gecikirse o kadar zararı olacaktı ülkemize..ne kadar erken o kadar iyi yani.
unutmayın, yunanistan ın sıcak sudaki kurbağa sendromuna sürüklenmesinin sebebi, bedava para, yani ab fonlarıdır....bu nedenle yapılması gerekenler 20 sene geciktirildi, tüm yanlışlara rağmen 20 sene vaziyeti idare ettiler....uykudan uyanınca da çok geç olduğunu farkettiler.
umarım bu yaşananlar ve önümüzdeki 1-2 yıl yaşanacak olanlar erkenden uyanmamıza vesile olur...eğer öyle olursa çok daha güzel günler bekliyor bizi.
bu dönemi uzun vadeli alımlar için fırsat olarak görmeliyiz...ancak 3-5 yıl diperde sürünebilir endeks, hatta bir süre borsa kapanabilir, bazı kağıtlar (genelde bizim portföyümüzdeki hisselrde bu risk az olsa da, sıfır değil) borsa dışına alınabilir, yani firma batabilir.
bu riskleri de göze alıp, tası tarağı, donu gömleği borsaya yatırmamak lazım...portföyde her zaman gram altın, döviz vs gibi enstrümanlar olmalı.
ayrıca emlak da zor dönemler yaşanırken, bitmişi tapusu hazır evlerden oturum amaçlı alım da yapılabilir...iyi pazarlıkla güzel fırsatlar gelebilir konutta.
seçim sonrası oluşacak güç dağılımında olabilecek ekonomik davranış parametreleri o kadar çeşitli ki, her davranış parametresinin bir çok ekonomik alana etkisi olabileceğinden, bugünden bir yıl sonrasını bile doğru olarak tahmin etmek çok zor.
seçim sonrası dönemdeki ekonomik politikaların doğru/yanlış, yerinde/gereksiz oranlarını tutturamayız gibime geliyor.
en fazla; "şöyle yapılması lazım, böyle yapılır herhalde." gibi tahminler olabilir.
nacizane tahminim, daha fazla katma değer üreten bir ülke olana kadar sıcak para, borç, kredi gerekecektir. dolayısıyla, yüksek faiz, yüksek enflasyonlu zamanlara girmiş olabiliriz. ne zaman çıkacağımızı Allah bilir.
dolayısıyla, bekleyip göreceğiz ve iyi şeyler umacağız. ümit etmekten başka çare yok.
Çok doğru tespitler. Tabi biz bunlara yanlış derken, global ve çağdaş değerleri bilerek, öyle olması gerektiğini düşünerek ve tabi borsada senetlerimiz olduğu için yanlış diyoruz.
Oysa siyasetin seçmeni de bizim yanlış dediklerimizin olması için siyaset yapıyorlar. Mesela gidip kaçak devlet arazisine ev yapıyorlar, tapu almak ve sonrasında müteahhite verip zengin olmak için siyaset yapıyorlar. Ya da herkese bayram harçlığı dağıtılırken alan elbette memnun, seçmen bunu ister, kimse bu bize enflasyon olarak dönecek, çocuklarımızın geleceğine zarar verecek demiyor. Veya et fiyatları çok pahalı bunu nasıl çözelim diye kimse siyaset yapmıyor veya sesi cılız kalıyor.
Yani para bol iken Alman'ın yaşlılıktan yiyemediği parayı burada har vurup harman savurmak dururken, gidip geleceğimizi böyle yemeyelim yatırım yapalım demez siyasetçi, çünkü seçmen demiyor. Bunu dese zaten siyasetçi değil devlet adamı olur, Atatürk gibi, Lincoln gibi.
Dolayısıyla bu döngüler, seçmenin doğal tercihinin sonucu, faizlerin yükselmesi ile artık istesen de har vurup harman savuramazsın, geçmişin bedeli ödenecek, ödeniyor.
İşin can alıcı noktası şu, konu bu noktaya gelince bazı zor kararlar alınması gerekiyor. Üstelik bu kararları ülkenin kendi alması da yetmeyebiliyor. Yunanistan neden tamamen iflas etmedi, çünkü AB içinde kalması tercih edildi, yani başkası kurtardı.
Aynı şeyi bir de Arjantin için düşünelim. Burada da bizdeki gibi populist soylemler çok yaygındı. Rasyonel olmayan kararlar aldılar ve birileri de gelip kurtarmadı, demek ki feda edilebildiler. Şu anda bizden kötü parası daha çok değer yitiren bir Arjantin var. Türkiye çok önemli bir ülke, dünya için de öyle, Ab'nin içinde değil, Rusya gibi hammadde zengini de değil, iş 2000'de oraya geldi ve feda edilmedi, hep böyle olur mu esas soru bu.