Vehbi Koç'un, Ford'un ve Soconoy (Mobil)'in Türkiye Mümessilliğini aldığı yıllar; T.C.nin Ulaşım Planının, Demiryolundan Karayoluna çevrildiği yıllardır ......Bknz Marshall Planı.
Yapısal Reform !!!!
Printable View
Vehbi Koç'un, Ford'un ve Soconoy (Mobil)'in Türkiye Mümessilliğini aldığı yıllar; T.C.nin Ulaşım Planının, Demiryolundan Karayoluna çevrildiği yıllardır ......Bknz Marshall Planı.
Yapısal Reform !!!!
Van'a akın ettiler
Ülkelerindeki 13 günlük nevruz tatilini Türkiye'de geçirmek isteyen çok sayıda İranlı turist, Kapıköy Sınır Kapısı'nda çiçeklerle karşılandı. Van'daki alışveriş festivaline denk gelen nevruz tatilini değerlendirmek için 4 günde 7 bin 280 turistin geldiği kentte, Farsça duyurularla ürünlerini tanıtan esnafın da yüzü güldü.
http://www.hurriyet.com.tr/vana-akin-ettiler-40399332
Gördünüz mü Acemlerin akını başladı, tam tamına 7 bin 280 turist... Avrupalı gelse ne olur gelmese ne olur , zaten baksanıza faşistmiş onlar, bizim faşistlerle işimizde olmaz. Eeey ! Avrupa sen gelsen ne olur gelmesen ne olur , bizim Acemler bize yeter. Birde diyorsunuz ki turist bu sene gelmez , dolar çıkar, ohh ! olsun size dolar tuttuğunuz için hepinizin eli uff ! olsunda aklınız başınıza gelsin . Konuyla alakası yok, paranın dini ,imanı, zürriyeti olmazmış, İranla yerel para cinsi ile alışveriş anlaşması imzalamıştık , merakımdan soruyorum, bu ACEMLER hangi para cinsi ile esnafın yüzünü güldürmüş ?:cool:
Vatandaş 1 tabak makarnada 35 adet beyaz kesme şekeri olduğunu bilse halk bence makarna yemez
sayfa 293- 297 komple okudum. Belki dolar hakkında bir yazı , haber, grafik bulurum diye. Ne de olsa başlık dolar.... Ama ne gezer ! Herkes memleketi kurtarma peşinde. Süper politikacı olmuşlar , kendileri bile farkında değiller. Kimisi sabahtan akşama her konuda ama her konu da yazıyor. Sonra da yazı sayısı ile övünüyor. Kimisi , entel takılıyor. Bir kısmı ise dindar takılıyor.
Aslında herkes özgürce her istediğini yazsın elbette lakin ilgili başlıkta yazsın ki ; hem daha faydalı olsun, hem de topik kirliliği olmasın. Memleket kurtarma işini ise sandığa saklayınız. Daha fazla bölünmenin, çatışmanın, kaşımanın bir faydası yok.
Şahsen ben bıktım artık, moderatörler de bıkmış olmalı ki ; ilgilenmiyorlar artık. Faydalanamadığım , sadece vakit öldürdüğüm bir yerde olmak istemem.
Dolarla ilgili senin de bir katkın yok anlaşılan...:)
Karşılıksız hazır lop bilgi istiyorsun...
Sorarlar adam, ne verdin de ne istiyorsun diye.
Neyse...
Bu kadar düşkırıklığı yaratan başlığa belki bir daha uğramazsın..
Bu arada nasihatların için de teşekkürler...:)
Haklısınız sn BORA YAŞAR.
Biz bir gıdım bilgi için yüzlerce sayfa okuyoruz...
Yüzlerce kirli bilgi ayıklıyoruz ajanslardan, internetten..
Arkadaş dört sayfada işi bitirmiş..
Öyle hazır lop bilgi nerdeeee...
İyi demişsiniz.. Doğruya doğru, eğriye eğri..
Saygılar..
Not: Amma şu yukarıdaki leplebi resmi olmamış hakkaten dolar topiğinde.. :)
aynen.. batı'nın ekonomik çıkarlarına yarayan kanuni düzenlemelerin adı 'yapısal reform'.. mesela kıdem tazminatının kaldırılması yada işten atmanın kolaylaşması 'yapısal reform'.. geçen sene asgari ücretin birden %30 yükseltilmesi tamamen bir anti-yapısal reform
okumuş çocuklara sorulduğunda- niye TL hep değer kaybetmeye mahkum ? derler ki, yapısal reformlar yapılmıyor.. arkadaş, nedir o yapısal reform saysana üç tane ? işte eğitim sistemi, işte vergi reformu (hangi bağlamda?) işte hukuk sistemi.. iyi de arkadaş, mesela hukuk sisteminde hangi reform ? yabancı şirketlerin, uluslararası finans kapitaliin lehine olacak bazı adımlardan bahsedeer en fazla..
ne diyoruz? memleketin uprdae olması için teknolojik sıçrama yapmamız lazım.. kimim üzeirnden yapabiliriz bunu ? elbette üniversitelerin üzerinden, akademiya öncülüğünde organize olmamız laızm.. pekii, akademiya neyle meşgul ? nerdeyse tüm mesaisi- iktidar partisini boşa düşürmek, onu yalnışlamak, onun aleyhine siyasi propaganda yürütmek.. nasıl olacak bu iş ??
"Bakan Erdoğan Bayraktar, Türkiye nin Müslüman bir ülke olduğunu, konumu itibariyle mucitler ve kalem efendileri çıkaramayacağını ama bir ara eleman ülkesi olmak için çabalayabileceğini söyledi."
http://www.yapi.com.tr/Haberler/bayr...iz_111355.html
korkmayın, internette bu haberi başka kaynaklardan da teyit edebilirsiniz. evet, zihniyeti iyi açıklayan bir örnek. yapısal reform yapılması gereken ama yapılmayan bir eylemler bütünüdür. bunu yapmayan da beton/rant üzerinden zenginleşmeyi tek marifet olarak gören zihniyettir. universiteleri bir tür liseye çeviren mevcut zihniyet teflon tava gibidir aynı zamanda, her konuda ağlamayı ve mağduru oynamayı çok sever. ülkenin rasyonel düşünme seviyesini ve geleceğe dair olumlu bir perspektifin eksikliğini pisa testleri üzerinden de defalarca konuştuk, durum iç açıcı değil.
universiteler uğraşıyor esasen bir şeyler başarabilmek için ama işlerine burnunu sokan bu zihniyeti aşabilmek kolay bir şey değil.sadece bu ve benzeri demeçlerde açığa çıkmıyor bilinçaltları, eylemlerinde ve liyakati ayaklar altına alan uygulamalarında da sürekli görüyoruz yıllardır.
evet, 15 yıl gibi uzun bir süre kayıp olarak tarihin sayfalarına geçti. oluşturulan enkaz ise yıllarca etkisini ne yazık ki gösterecek.
Bu mevzuu çok derindir aslında..
Bir rivayettir ama, insanın inanmayasa da gelmiyor hani.. Ford o yıllarda Türkiye bürokrasisine, 50 yıl boyunca Türkiye'de sadece Ford marka araçların ( otomobil, traktör, kamyon, otobüs .. vb.) kullanılması karşılığında 5.000 km karayolu vaadetmiş, Türkiye bürokrasisi kabul etmemiş..
Marshall yardımları ise bir ayrı mevzuu'dur...
Postdam konferansında SSCB ile anlaşamayan ABD iki yıl içinde Türkiye'ci oluverip, Türkiye'yi de yardım planına dahil etmiştir...
Postdam konfearansı da, ikinci dünya savaşı sonrası Avrupa'nın, üç büyükler denen ABD, UK ve SSCB tarafından yeniden nasıl şekillendirileceği üzerineydi... Eee.. Biz savaşa girmemiştik, bizi niye konuşuyorlar derseniz de Tarsus Yenice tren istasyonunda, Churcill ile İnönünün konuşmasını hatırlayın derim.. Yani fırsatı fırsat bilen Churcill (gözü hala boğazlardaydı) Türkiye'yi de konferans masasına taşımıştı. Boğazlar meselesini ısıtıp, boğazlara üs kuralaım falan diyordu. SSCB ortaklığa yanaşmıyor, kendi başına olacak şekilde boğazlardan hak istiyor, olmazsa Marmarada bir üs istiyor, daha da olmazsa bari Dedeağaç'ta bir üs olsun diyordu..
Truman baktı ki, SSCB nin gözü Türkiye'de.. İngiltere (UK) de buna çanak tutuyor... Daha Japonya da teslim olmamış.. İş karışık... Türkiye'yi kaptırmamak lazım dedi kendi kendine.. Türkiye'yi yanına çekmek için iki yıl düşündüler ve Marshall yardımları ile bunu hallettiler.
Kısacası böyle.. hafızalarımda..
Postdam konferansı 1945 yılı yazında yapıldı.. Marshall yardım planı 1947 sonbaharında onaylandı..
Saygılar..
mevcut zihniyet her konuda ağlıyor mu? evet, ağlıyor. iyi şeyler olunca onlar yapmış oluyor, kötü şeyler ise "üst akıl" ın oyunu oluyor. bu şablonu yıllardır kullanıyorlar. mağduriyet onemli bir güç onlar için.
evet, bu mağduriyet yaratma ve toplumu bunun üzerinden yönlendirme gerçekten yaptıkları bir şey ama adama sorarlar "ülkeyi kim yönetiyor" ? onlar değil mi? doğrusunu biliyorsan neden yapmıyorsun ? iş bilen adamlar olarka lanse ediyorsunuz kendinizi, öyleki mesela kamu ihale yasasını rekor sayıda 150-160 defa (sayı artmış olabilir) değiştirmeyi !! becerdiniz mesela.
peki yapısal reform denilen uygulamalar nedir ? temelde ülkenin rekabetçi ve verimli bir altyapı ile yüksek katmadeğerli çıktı üretebilmesini amaçlayan eğitimden hukuk sistemine kadar rasyonel ve seküler (dini günlük hayata alet etmeyen, sömürmeyen) uygulamalar bütünü. bu sayede gerek yatırımcıların gerekse toplumun ilerleme perspektifinde buluşması amaçlanıyor.
batının yanlış yönlendirdiğini iddia ediyorsan daha iyisini ortaya koyman gerekir, mesela işçi hakları konusunda ülkeye özgü bir adalet timsali olmak istiyorsan bunu o şekilde yorumlayabilirsin ancak eğitimden hukukun üstünlüğüne kadar bir çok alanda yapısal reform adı ile öne sürülen fikirler bütünü genel olarak "doğruları" belirtiyor. en azından bir referans oluşturuyor. zaman ağlama zamanı değil, işe koyulma zamanı.
Yapısal reformlar:
1-Reel ücret artışlarının düşürülmesi/sınırlandırılması
2-Bürokrasinin azaltılması/devletin ekonominin ana bütününe müdahelesinin/etkisinin azaltılması
3-Bilançolarda hesaplanamaz/belirsiz kalem olarak gözüken kıdem tazminatı yükümlülüğünün aylık prim olarak hesaplanabilir hale getirilmesi ve zaman içinde azaltılarak kaldırılması
4-Eğitim sisteminin halihazırdaki üretim teknolojisine göre adapte edilmesi. (meslek liseleri ve yüksek okullarının arttırılması)
5-Mükerrer vergilerin ve verginin vergisi uygulamalarının kaldırılması (ÖTV'nin KDV si gibi)
6-Sendikalar ile ilgili bazı düzenlemeler.
7-Emeklilik yaşının yükseltilmesi ve SGK açıklarının sürdürülebilir olarak kapatılması.
8- Ve daha halk tarafından ciddi tepki görecek sayamayacağım kadar çok sayıda acı reçete.
Türkiye'nin varolan ekonomik koşullarıyla yapısal reform yapması seçim kaybetmeyi göze alabilecek kendini feda edecek bir politikacı gerektirir. Böyle bir karar dünya üzerindeki hiçbir politikacıdan beklenemez.
Tarihi gerçekler, uluslararası hesaplar konusunda bir şey iddia edemem. (kaynaklar farklı farklı şeyler yazıyor)
Ancak, benim vurgulamak istediğim konu ; (ki konu ulaşım üzerinedir) 60-70 yıldır T.C. nin karayoluna mahkum edilerek sömürülmesidir.
"...Yapısal reformlar, farklı bir biçimde de tanımlanabilir. Bir ekonominin, içinde yaşadığı ekonomik sisteme, çevreye ve çerçeveye uyumlu hale getirilerek o sistem içinde daha uyumlu çalışmasının sağlanması için atılması gereken adımlara yapısal reformlar diyebiliriz. Atılması gereken adımlar yalnız ekonomik konularla sınırlı değildir. Ekonomiyi yakından ilgilendiren ve etkileyen siyasal sistem, yargı sistemi, eğitim sistemi hep birer yapısal reform alanıdır. Demokratik, kapitalist ve dışa açık bir sistem içinde yer alan bir ekonominin bu sistemin koşullarına ve çerçevesine uyması gerekir. "
http://www.mahfiegilmez.com/2015/10/...r-rehberi.html
yapısal reform derken batının önerdiği veya not kuruluşlarının söylediği fikirleri birebir uygulaman gerekmez: ülke şartlarını gözönüne alırsın ancak en başta kamuda israfı önler, rasyonel yönetim ilkelerini tatbik edersin.
bu ve benzeri temel konularda hareket edilmesi sosyal olarak ters tepebilecek konulardaki yapısal reform gerekliliklerinin şiddetini azaltabilir, özellikle bütçe kalemlerinin çorbaya dönmesi engellenirse ve ssk ve benzeri vergi harici sosyal amaçlı kesintiler amacı dışında kullanılmazsa zaten bütçe ve ekonomi üzerinde ciddi bir rahatlama yaratacak ve alan açacaktır.
ancak bu ülkede olay sadece yapısal reform gerekliliği değil aynı zamanda rasyonel olmayan bir zihniyet meselesidir, mesela yanlış ve facia bir dış politika hatası nedeniyle suriyelilere 25-30 milyar dolar harcandığı bir ortamda bütçenin delik deşik olması kesin bir gerçekliktir, çeşitli vergi dışı gelir kalemleri de amaçları dışında bu tür sonradan çıkan harcamaların finansmanı için kullanılır ve işler çorbaya döner.
1 haricinde makul öneriler.
2 ve 7 de ise sorun bahsettiğiniz durum. Ancak çözüm işçi odakli da olabilir işveren odaklı da.
Siyasi iktidara kalmış.
Asıl ekonomik reform şudur bence TR'yi "ucuz iş gücüne dayalı ekonomi" olmaktan çıkarmak.
Bu ise on yılları alır.
SM-A710F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yukarda arkadaşların yazdıkları Yapısal Reformlar zaten aklın sonucu.
Ben , ''havuzdaki delikten '' bahsediyorum.
Hocam benim gördüğüm genelde not kuruluşları genelde sorunu söylüyor bunu şöyle çöz böyle yap da çöz olayına çok fazla girmiyorlar.
Sosyal güvenlik sistemi açıkları, hukuk sistemine olan güvenin bitmiş olması, kamudaki israf, bütçe üzerinde meclisin etkin denetiminin olmaması, kalifiye içgücü olmaması, eğitim sisteminin yap boz tahtasına dönmüş olması, kayıtdışı ekonomi. vs. hepsi yapısal reform gerektiren sorunlardır. Bunları nasıl düzelteceğin ise senin idarecilerine kalmıştır.
SM-A710F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Son bişey daha 2001 krizi sonrası Derviş öncülüğünde yapılan yapısal reformlar (hazinenin TCMB'den borçlanmasına sınır, bankacılık mevzuatı, işsizlik sigortası vs.) 2008 -2009 krizini nisbeten daha kolay atlatmamızı sağlamıştır.
SM-A710F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
1. madde ne yazıkki teknik açıdan olmazsa olmaz. Zira pisa testi sonuçlarında OECD içinde orta öğretim öğrencilerimiz son sırada yer alıyor. OECD dışında ise sanırım 55. sıradayız (test yapılan toplam 70 ülke civarı olmalı). Katma değerli üretim ile cari fazla veren ülkeler istisnasız pisa testinde ilk 10-15 içinde olan ülkeler.Yani 30 sene sonraki tabloda çok iç açıcı değil. Bundan dolayı katma değerli imalatla sorunu çözmeliyiz yaklaşımı bence orta vadeli bir çözüm dahi değil. Ama kendimizi avutmak için isterseniz suya sabuna dokunmadan öyleymiş gibi konuşalım, katma değerli üretimle yapısal reformları gerçekleştirelim deyip, sıyrılalım işin içinden.
O nedenle cari açığın düşürebilmesi için ne yazıkki reel ücretlerin geriletilmesi ve dövizinde yüksek kalması gerekiyor. Bu sorun bizden kaynaklanıyor. Hiç öyle dış mihrak mış mihrak falan demiyelim. Dış mihrak eğitim çağındaki çocukların katıldığı pisa sınavını manipule mi ediyor?. Çok mu başarılı ve yaratıcı üretken bir gençlik yetişiyor?. Tam tersine uzun yıllar biz kendi geleceğimizi garantiye alacak çocukları seçilecekleri sınavlarda haince soruları sızdırarak eleyip liyakatsız olanları hak etmedikleri yerlere yerleştirmişiz. Sanırım böyle bir hainliği kendi kendine yapan dünya yüzeyinde başka bir ülke yoktur.
Çalışma çağına gelecek gençliğin var olan eğitim seviyesi ile suni olarak (asgari ücrete devlet eliyle müdahale) reel ücretleri popülist yaklaşımla yüksek tutmaya çalışmak kısa vadede işsizliği ciddi oranda arttıracak orta ve uzun vadede de ilerlediğimiz her aşamada sistemi bir domuz bağı gibi boğmaya başlayacaktır.
Yapısal reformların ve acı reçetenin istisnasız olarak uygulanmasından başka çare yoktur.
Evdeki altin niye satilir.?
http://i.hizliresim.com/01Dz4Y.jpg
Bu grafik dogru mu ?
SM-G930F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Çok zeki insanlar ne de olsa , benim eleştirimden anında ders almışlar gibi !! Yok canım, iki hasım olan bu zatlar , fuzuli işlere gelince kanka olmuşlar. Ben katkı sunmuyormuşum, beyefendiler bir sürü araştırma yapıyorlarmış, hazır lop yokmuş. Onu anladık zaten. Ama biz de burada araştırma yaparken kirlilik yapmayınız. Bir daha uğramama mı isteyen çok bilmişe gelince - Alçak dağları ben yarattım - edasında devam etsin ziyanı yok. yaşlılık psikolojisi......
Etrafımda solcu , Atatürkçü geçinen aslında çıkarcı olan, Büyük Önderin arkasına saklanan tiplerden nefret ediyorum. Biraz samimi olsanız da hiç değilse karınız yokken davaya zarar vermeseniz. Neyse daha fazla uzatmayacağım. Huylu huyundan vazgeçmez zaten. Sadece farkında olduğumuzu bilin yeter....
Haklısınız da bu eğitim sistemi vs. O kadar karmaşık ki bi kere millet olarak duygusaliz.7 sene önce başlatılan proje uygulaması vardı ilk okulda gayet avrupai sistem çocugun tamamen kendı becerisine ve yeteneğine dayalı bu iş müfredattan kalktı ..bakanda müjde verdi hadi ana babalar gözünüz aydın diye :))) cunkü hiçbir çocuk yapmıyordu analar babalar çocuktan hevesli..en iyisini benim çocugum yapacak.e pisa mı gelişir bu ortamda ..valla iki çocuk var bende bu sene ikinci 1.sınıfa başladı müfredat süper verilen ödevler 10 numara 8 sene önce ilk çocuğum 1. Sınıftaydı dağlar kadar fark var ..türkçede 10 kelime veriyorlar bunlarla ilgili cumle kurma falan ..vs vs problemler daha ikinci dönem başladı..
iPad cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Bu arada commerzbankta şaşırmış..sene sonu 3.90 olur çöküş kriz bla bla yahu bizim mb sene 3.90 a dunden razı ..
hisse.net kullanarak iPad aracılığıyla gönderildi
http://www.tradingeconomics.com/turkey/gold-reserves
Site verileri doğru ise 2012 de artmaya başlamış 2014-2016 arası en yüksek olduğu dönem olmuş şimdi azalıyor evet ama kısa dönemli bakmak yanlış bir algı oluşturabilir,
Karlı dağlar soğuktur üşütür büyüklerimiz herşeyin en iyisini düşünür :) yoksa düşünmezler mi acaba
Zaten bence başka ülkede tutulan altın ne kadar kıymetlidir hep kafamda soru işareti bu konu sonra burası muz cumhuriyeti mi diyorlar, uzaktan bakınca öyle görünüyor demek ki kendi altınlarımız bile burada durmuyor, sonra dolar alıp eve koyana laf ediyorlar, altın alıp İngiltere'ye koyana ne demeli...
Altin ingilterede
Belki orada satip belki burada satin aliyorlar.
Veya fed gelirken dolar dolar dusecek dolar bazinda diye.
Sonra gene aliriz diye.
Genede guzel birsey degil.
SM-G930F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Sn.Discover ben bu işlerden pek anlamam ama altın kötü gün için alınır o da elinin altında olur İngiltere de olan altın onundur benim gözümde.
Link attığım sitenin alt kısmında diğer ülkelerin rezervi de ülke seçip görülebiliyor ekonomisi biraz bozulan ülkelere baktım Venezuela ve Portekiz falan altın satmış ama Rusya'ya baktım o sürekli alıyor, ülkeler sanırım bu altın işini biraz trade olarak görüyor ve kötü günde evdeki gümüşler satılıyor gibi geldi bana.
TCMB'nin 110 ton kendi altını var ve bu uzun yıllardır sabit. Bunun üzerinde olan, artan ve azalan ise mevduat bankalarının zorunlu karşılık olarak tuttuğu altınlar. Bir şey alınıp satıldığı yok; bankalar hangisi ucuzsa (döviz, TL, altın) onu rezerv olarak tutuyor ve her 2 haftada bir birbirleriyle takas ediyor. Bankalar o altını da satın almıyor, Londra'dan ödünç alıyor. Zaten ne TCMB ne de bankaların kendi altınları değil en baştan.
gerçeklikle en küçük alakası bile yoktur.. türkiye, kamu rezervlerinden ayrı olarak halkın altın'ı bir tasarruf aracı olarak gördüğü ve fiziki altın biriktirdiği nadir ülkelerden biridir (hindistan, mısır gibi).. gold.org tahmini olarak türklerin fiziki altın birikimi 5-6 bin ton kadardır..
tabii bu yastıkaltı birikiminin ekonomik kullanım değeri yok.. kullanım değeri oluşsun diye bankalara altın hesabı açma imkanı getirildi, bu altın hesaplarının bankalara yatırılması şeklinde.. cüzi bir cevap buldu bu çağrı, bir miktar altın hesabı açıldı ve bu hesapların muakbili olarak %15 miktarı merkez bankasına rezerv olarak yatırıldı.. bu altın hesaplarındaki değişikliğine istinaden (yani milletin az bi miktaraltın hesabını kapatmasından ötürü) merkezdeki rezervler azaldı.. yukardaki grafik bunu gösteriyor merkez elindeki altınları satmış değil, bankalardaki altın hesaplarına yatırılan fiziki altın hesaplarının bir kısmı geri çekilmiş- ve buna istinaden merkeze yatırılmış altın hesapları azalmış..
zaten bu konuştuğumuz konu 100 ton kadar bi şey.. yani konu bile değil..
Sn.JonDows açıklama için teşekkürler
Evdeki halkin hep 5000 tonu var.
Hic bitmiyor.
2001 krizinde satilmadi hic
2008 de de satilmadi
Yabanci Bankalarda 5 senedir hic toplamadi digitale cevirmedi zaten fiziki altini.
Halk ev almak icinde hic satmadi.
Tutuyor evde.
Tabi.
Hadi gec bunu.
100 ton cuk altini niye satiyor TCMB.
100 ton a mi kaldi?
Kaldi galiba?
SM-G930F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Slm bu nedir peki
Bizim bankalarin mi
Yoksa Tcmb nin altini mi ?
SM-G930F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
1.reel ücretler zaten yeterince düşük, geçen seneki %30 asgari ücret artışı farkı kapatmak adına bir adım..
2.bürokrasinin azaltılmasından kasıt kırtasiyenin azaltılması ise doğru.. bu konuda ciddi düzenlemeler geldi, ama mutlaka yapılması gerekenler vardır mikro düzlemde
3.kıdem tazminatı hesaplanamaz/ bi kalem değil, bu herifi iştten atarsam şu kadar yükümlülük oluştururur anlamında bi şey.. atmayacaksan o karşılığı faaliyetinde fiili olarak kullanıyorsun zaten.. negatif bi mevzuu yok yani.. mali işler müdürü olarak konuşuyorum :).
4. meslek liseleri/ teknolojik mevzular çok önemli tabii, ama 20 senedir meslek liseleriyle ilgili konuları imam-hatipler bahsinde konuşuyor isek, temelde çok yanlış bir düzlemde olablir miyiz ?
5.vergi/gelir olarak avrupa'dan daha düşüğüzz.. bu kesin- rakamlar ortada.. lakin bizde ağırlık tüketim üzeinden vergiler, avrupa'da ağırlık gelir üzerinden vergiler.. burdaki sorun şu: gelirden vergi almaya kalksan, herif servetini yurtdışına kaçırıyor.. ne yapmalı ? bi önerin varmı ?
falan..
Yanılmkıyorsam necip fazılın bir sözü var...yanılıyorsam düzeltin "Bir kişiye 9 pul,9 kişiye 1 pul" işi özü bu...bu düzelmedikçe hiçbir şey düzelmez...
Tam sorunuzu anlamadım ama yazayım.
TCMB'nin 110 ton altını var yaklaşık. Uzun süredir de bu değişmiyor. Bu tutarın üzerindeki her bir ton altın, mevduat bankalarının zorunlu karşılık olarak yatırdığı altınlar (başka bir şey olamaz, TCMB'nin başka yerden altın elde etme yolu yok).
Mevduat bankaları rezerv olarak altın tutuyor, bu işlerine geliyor çünkü altın ödünç almak ucuz. Ancak TCMB "Rezerv opsiyon katsayısı" denilen sistem ile hem altını hem dövizi düğün pastasına benzer şekilde "giderek pahalanan" şekilde, marjlı olarak kabul ediyor. Zaman zaman bu yüzden en pahalı basamaktan altın tutmak yerine, altını geri iade edip döviz ve hatta TL rezerv tutabiliyor bankalar. Bu nedenle de TCMB'nin altın rezervi oynaklık gösteriyor. Ama artıp azalan tek şey mevduat bankalarının rezervleri. Bu rezervler zaten TCMB'nin kendi malvarlığı değil, mevduat bankalarının Londra'dan ödünç alıp yatırdığı "geçici" ve "kağıt" altınlar. zaten fiziki olarak hepsi Londra'da... Oradaki TCMB hesabına dijital emirlerle virmanlanıyor. Veya zaman zaman ters yönde iadesi isteniyor.
Bu altınların "mevduatçının altınlarıyla" da birebir bağlantısı da yok. Çünkü bireyler gram gram getiriyor; veya hesaba "dijital " olarak alıyor. Her ikisi de TCMB'ye direkt yatırılamaz. Ancak bankalar müşterilerin hesaba aldıkları gram altınların fiyat riskini hedge etmek için Londra"da vadeli altın alımı yapabiliyor, o altınları da "fiziki sertifika"ya yani kağıt altına çevirebiliyor. Bu işlemi yaparlarsa, TCMB hesabına da virmanlayabiliyorlar. Ancak bu her bankada olan bir durum değil çünkü kimi bankalarda hiç altın mevduatı yok. Var olanlar ise isterlerse yaparlar istemezlerse yapmazlar; zaten Londra'dan swapla (dolar vererek) altın borç almak eskiden beri yaygın uygulama.
Özetle: Altın mevduatları azaldı diye de düşmedi TCMB'deki altınlar. Tam tersine son 1.5 yıldır bankaların altın mevduatı artıyor. Ancak 2013'teki tepe noktalarından yine uzak.
1. Reel ücretler üretim çıktımıza göre yeterince düşük değil. Ülkede 7-8 milyon düşük eğitimli bir işgücün varsa ve bunlar sadece çinde 0.2 dolara üretilen kemer benzeri düşük katma değerli ürünleri üretebiliyorsa, asgari ücreti 1404 net işveren hissesi dahil 2280TL ye çıkartmak, o 7-8 milyon kişiye işsizlik ile verdiğin bir cezaya dönüyor. Ben tabii ki performansa göre oluşan yüksek katma değerli işgücünün ücretleri azaltılsın demiyorum.Bu piyasa dinamiklerine aykırı zaten. O kalifiye işgücünün fiyatı piyasada oluşur ve yükselir zaten. Sorun geniş eğitimsiz tabanda bu asgari ücret ile onları işsizliğe mahkum ediyoruz.
2.Bilanço/KıdemTazminatı belirsizliği : Bir şirket düşün orta ölçekli bir kobi 150-200 kişi çalışıyor. Bana bu şirketin 2017 yılında maruz kalacağı kıdem tazminatı yükünü hesaplayabilir misin? 10 kişi mi ayrılacak 20 kişi mi?, İstifa eden/emekli olan/işine son verilen istatistiği ne? İşine son verilenlerin efektif kıdem yılı ortalamaları kaç?. Tüm bu varyasyonları ve tahmin edilemez istatistikleri birleştirdiğinde bilançoda bu kalemin öngörülemez tek kalem olduğu aşikar.
3. Vergi sisteminin çalışmamasının nedeni vade uyumsuzluğu, 6 aylık çekle mal sat , karının vergisini KDV sini devlete peşin öde. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir durum yok. Devlet 3 ayda bir peşin vergi alsın ama senin amortismanın enflasyon muhasebesine göre işlemesin. KDV ' yi aylık tahakkuk ettir, ama mal akışı seni hep alacaklı bıraksın. Bütün bunlar aslında maliyet kalemi olmaması gereken vergilerinde örneğin KDV , üretici tarafından maliyet kalemi olarak hesaplanması zorunluluğunu doğuruyor.
Vergi için yapısal reform başlangıç önerim: Devlet en azından peşin vergiyi kaldırmalı , KDV tahakkuk ve mahsuplarını da aylık değil 6 aylık yada yıllık yapmalı.
Ok
Bu tam aciklama
Ozaman bankalarin altini azaliliyor.
Tcmb nin altini azalmiyor.
Elinde 110 ton var sadece.
Sagolun
Grafikler yaniltiyor cunki Turkiye nin altini olarak yaziyor.
Bizi yanilltigi gibi yabanciyi da yaniltiyor.
Turkiye altinini satiyor olarak goruyor ve venezuella ile karsilastiriliyor.
En son devlet olarak onlar satti.
Sonrasi belli.
SM-G930F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yapısal reformlardan bahsedilmiş? Ama yapısal reformun ne olduğu konusunda bile bu forumda tam bir fikir birliği bulunmamakta..
Yapısal reformlar sadece ekonomik reformlar değil malesef..Keşke sadece öyle olsaydı...Ama değil,
Yapısal reformalarda önem sırasına göre yapılması gerekenler şu şekilde sıralanabilir..
1- Hukuk sisteminin demokratik düzeye çekilmesi ve düzenlenmesi. Yani yargı bağımsızlığının sağlanması ve güçler ayrılığı ilkesinin benimsenmesi ve uygulanması.. ( Bunu hep söyler duru siyasiler..ama bakın yargı kimslere teslim edilmiş..dosyalar ABD ye götürülüp orda karara bağlandığı iddia ediliyor..Doğru mu bilmiyorum ama doğruysa tam skandal).. Yaklaşık 50 yıldır yargının temsilcilerini siyasiler kendi referansları ile atamaktalar..Sadece yargı değil Tüm bürokraside çok özel kadrolar bu şelikde oluşturuldu.Ve oluşturuluyor..Yargıyı bir türlü siyasetten kurtaramadık..Sondara bağımsız olmasını bekliyoruz..Hayal malesef..)
2-ekonomi yönetiminde yer alan özerk Düzenleyici kuruluşların bağımsızlığının sağlanması BDDK MB vs.Kuruluşların yöneticilerinin bağımsız ve kamu yararına uygun hareket etmesi...(siyasilerin ataması olduğu için ve liyakat usulü göz ardı edildiği için malesef bu konudada sınıfta kalmış durumdayız.)
3-Gelir dağılı eşitsizliğinin giderilmesi için -vergi ve gelir ile alakalı yasal düzenlemelerin yapılması...Söz gelimi örneğin ayda oldukça yüksek para kazanan esnaf, doktor, avukat, vs lardan asgari ücret düzeyinde vergi alınır iken dolaylı vergiler ve işçi ile memurlardan alınan yüksek vergilerden vazgeçilmesi..ve kazanca göre vergi alınması..
4-Sosyal Güvenlik Sistemindeki yolsuzlukların giderilmesi için yasal düzenlemeler yapılması... Özellikle İlaç yolsuzluğu ile etkin mücadele yapılması
5-Kayıt dışılığın giderilerek herkesin Sosyal Güvenlik sistemine dahil edilmesi için yasal ve teknik düzenlemenin yapılması..
6- Milli eğitim sisteminin çağı gereklerine göre düzenlenmesi...Zırt pırt değiştirilmemesi..Yabancı dile ağırlık verilip teknik öğretimin ön plana çıkarılması..Ezberci öğretim sisteminden vazgeçilmesi.Eğitimin ulaşılabilir olması..
Ama bizim siyasiler napıyor , bu sorunları çözmek yerine vatandaşı yük gören, ve sadece siyasi amaçlar peşinde koşuyor....SGK dan emekli ikramiyesi alanlar yük olarak görüyor.SGK'nu kar etmesi gereken bir şirket gibi yönetmeye çalışıyor ama dahada açık vermesine neden oluyor....Önce bunların düzelmesi gerekiyor..Gerisilafı güzaf.
Araya girmiş gibi olmayayım ama altının fiziki yada digital olarak miktarı ve etkisi bu miktarların türev piyasalarda çeşitli ürünler olarak kullanılmasının yanında hiç bir anlamı yok.... 50-100 milyar dolarlık altının yaklaşık 1-1,5 trilyon dolarlık türev işlemlerde işlem gördüğü tahmin ediliyor..O yüzden altının fiziki olarak etkisi eskisi kadar yüksel değil. Fiziki altın daha çok ülkelerin zor durumlarında yeterli mali desteklerini sağlamak için önem taşıyor..syg.