DOLAR 5 GAYME OLACAK!
Bu imza, Subat 2017 tarihine aittir!
Bir uçak 150 milyon dolar olsa ortalama 45 milyar dolar mı kaktıracak Trump. Bir de f35 den kaktırdi mi borcumuz 50 milyar dolar artacak. Tam bizim formun işlevine göre konu
Ben burada daha öncede yazdım F35 alınacak uçak değil ayrıca sadece inceleme amaçlı alınabilir F 16 nin son versiyonlarıni alıp yazılım değiştirmek daha iyi
Dostum Trump ellerine ovuşturarak kaktirmaca için hazırlık yapıyor ayrıca Boeing Max da kaktirabilir ....
Böyle dostun varsa düşmana gerek yok .
Baudelaire' in dediği gibi " Ne kadar dostum varsa o kadar eldiven gerek uyuz olmamak için "
Gerçek dostları tenzih edip ayırarak tabii ..
İcra takiplerinde maaş haczi asgari ücretliler için %10 asgari ücretin iki katı için %20 kademeli haciz geliyor. Üç kağıtçılara yine gün doğdu. Bankalar şöyle milyon milyon kredi versede hupletsek. Limitleri düşürür bundan sonra
Trump 'in açıklamasına bakarsak F 35 işi net değil.
Viop başlığında da yazdım.
Buraya da yapıştırayım.
Sn sindoma
Trump F 35 konusunda yuvarlak tümce kurmuş.
"Olumlu sonuçlanmasını bekledigimiz"
Trump:
Cumhurbaşkanı ile, Boeing uçaklarının büyük ölçekli satışı, önemli bir F-16 anlaşması ve ---olumlu sonuçlanmasını beklediğimiz F-35 görüşmelerinin ----'devamı dâhil olmak üzere birçok Ticaret ve Askerî anlaşma üzerinde çalışıyoruz.
Türkiyemizin savunma politikası ve stratejileri oldukça karmaşık ve çok sayıda faktöre dayanıyor.
Son 23 yıl içinde dış alımların yapılmamış olması, gerçekten de dikkat çekici.
Özellikle savaş uçakları, tanklar ve gemiler gibi kritik savunma sistemlerinin dışarıdan alınmaması, bir yandan Türkiyemizin kendi savunma sanayisini geliştirme çabalarının bir sonucu olabilirken, diğer yandan dış politikadaki gerilimler ve uluslararası ambargoların etkisi olduğu da göz önüne alınmalıdır.
Türkiyemizin son 23 yıl boyunca dış alımlarla ilgili ciddi bir boşluk bırakması, bir yönüyle yerli savunma sanayiine yatırım yapma amacını taşıyor gibi görünse de, bu durumun tamamen stratejik bir seçim olup olmadığını söylemek zor.
Özellikle son dönemde S-400’ler ve F-35 krizleri gibi uluslararası gerilimler, bu sürecin de bir parçası olabilir.
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alması, NATO ile ciddi bir gerilim yarattı. Bu adım, Türkiye'nin savunma alanında daha bağımsız bir yaklaşım benimseme çabalarını yansıtıyor olabilir. "Amerika bana F-16 bile satmıyor, o halde ben de Rusya'ya yanaşırım" şeklinde bir mesaj verilmiş olabilir. Ancak, NATO ülkeleri ve özellikle ABD ile yaşanan bu kriz, Türkiye'nin savunma sanayisine yönelik uluslararası baskıları artırmış ve Türkiye’nin savunma stratejisini zora sokmuş oldu. Stratejimiz tuttu mu yoksa tutmadı mı tüm bunları bilmiyoruz.
F-35'ler, Türk Hava Kuvvetleri'nin modernizasyonunda önemli bir rol oynuyordu; ancak Türkiyemizin F-35 programından çıkarılması, savunma stratejisinde köklü bir değişikliğe yol açtı. F-16'lar hâlâ anahtar bir rol oynamaya devam etse de, bu uçakların modernizasyonu ve ömürlerinin uzatılması Türkiyemizin savunma gücünü artırsa da, yeni alımların yapılmaması uzun vadede bir risk oluşturuyor. F-16'ların kırıma uğraması ve çeşitli sebeplerle emekliye ayrılması, her geçen gün envanterdeki F-16 sayısının azalmasına sebep olmakta ve bu da Hava Kuvvetleri'nin gücünü zayıflatmaktadır. Ayrıca, en son gönderilen F-16'ların modernizasyonu da Lockheed Martin tarafından hâlâ tamamlanmadı; bu nedenle envanterdeki F-16 eksiklikleri devam etmektedir. Türkiyemiz, bu durumu aşabilmek için kendi savaş uçağını üretme hedefini taşıyor, ancak bu sürecin tamamlanması zaman alacak gibi görünüyor..
Sivil alımlar konusunda herhangi bir engel yokken, savunma alımları konusunda ciddi engellerin olması gerçekten dikkat çekici bir çelişki. Boeing’den alınan sivil uçaklar ile savunma sistemleri arasındaki bu farklılık, Türkiyemizin savunma sanayiindeki stratejik bağımsızlığını pekiştirme amacının yanı sıra, dış politikadaki dinamiklerin de etkisiyle şekilleniyor olabilir.
Türkiyemizin dışarıdan savunma alımı yapmaması veya yapamaması, büyük bir savaşın eşiğinde olduğu düşüncesiyle birleştiğinde, Türkiyemizin bu savaşta nasıl bir rol oynayacağına dair soruları gündeme getiriyor. Türkiyemizin bölgesel etkisi ve stratejik önemi göz önüne alındığında, Suriye, Irak, İran, Libya gibi ülkelerdeki olayların çok daha büyük bir planın parçası olduğu söylenebilir. Bu ülkelerdeki gelişmeler, Türkiyemizin bu bölgelere olan ilgisini ve stratejik hedeflerini etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Özellikle Yunanistan, Ermenistan, İran ve Suriye gibi ülkelerle olan ilişkilerdeki değişimler, Türkiyemizin savunma politikasını ve bu ülkelerle olan askeri ve siyasi ilişkileri yeniden şekillendiriyor. Türkiyemizin İran ile olan ilişkileri, özellikle Ermenistan üzerinden de önemli bir stratejik bağlantı kuruyor. Bu bağlamda, bölgesel stratejilerdeki değişimlerin, Türkiyemizin gelecekteki savaş stratejilerini etkilemesi olası.
Türkiyemizin bir büyük savaşa ne kadar hazır olduğu ve bu konuda bir stratejiye sahip olup olmadığı konusunda kesin bir bilgi yok. Ancak, Türkiyemizin son yıllarda savunma sanayisine yaptığı yatırımlar, hem yerli üretim hem de bağımsız savunma stratejileri ile büyük bir savaş için hazırlık yapma amacını taşıdığı söylenebilir. Fakat, bu hazırlıkların yeterli olup olmadığı ve diğer ülkelerle olan gerilimlerin, Türkiyemizin savaş senaryolarına nasıl etki edeceği konusunda net bir değerlendirme yapmak zor.
Büyük bir savaş senaryosu, Türkiyemizin stratejik konumunu etkileyecek en önemli faktörlerden biri olabilir. Fakat bu sürecin nasıl şekilleneceği, önümüzdeki yıllarda yapılacak politik ve askeri hamlelere bağlı olarak değişecektir.
Son düzenleme : seref9; Dün saat: 22:15.
Yer İmleri