Hazine sadece TCMB'den gelen kaynak nedeniyle ihaleleri bu kadar bekletebildi. Bu yıl 165 milyar TL iç borç ödeme programı var. Birkaç milyar dolarlık Eurobond ile bu elbette yapılamaz. Seçimlere kadar olan planlı bir strateji gibi olan biten.

Piyasada kredi talebi olsa, tahvil de bu kadar düşemezdi. Yukarıdaki 1+2 maddeleri bu nedenle önemli. MB'nin politika faizinden çok daha önemlisi: serbest piyasada oluşan faizdir; bunu da arz fazlası fonlar belirliyor. Çıkması gerekiyorsa, kurdan önce faiz çıkar çünkü tam anlamıyla baskıyla indi denilemez: Piyasa Yapıcı bankalar her gün birbirlerine kotasyon göstermek zorundalar. Garanti Bankası, Akbank'ın neden aşırı yüksek alış teklifine satmasın ki (eğer fiyatı çok yüksek - faizi çok düşük buluyorsa?) Yani ihaleler bu işin sadece bir yönü; bir de ikinci piyasası var ve kamuların orayı da domine etmesi imkansız.

2001'e benzer bir şey tahvil piyasasından olmaz. Ülkedeki ana risk: batıklar ve kredi riski. Faiz enflasyona göre kendini her daim ayarlar. Kimse 2-10 yıllık faizleri uzun süre baskıda tutamaz.