Selam zars,
1 Ekim' de ceza başlamıyor. Sadece raporlama başlıyor. Ceza işlemi 2026'da. AB "bir nevi benimle ticaret yapacaksan, karbon sınırına uy" diyor. Raporlama dönemi ise şirketlerin cezasız bir şekilde kendilerini tanımaları ve geleceğe hazırlanmaları için zorunlu ve somut bir dönem. Gayet faydalı olacak.
Ülke bazında bakınca, karbon salınım miktarı olarak kötü bir durumda değiliz. Hatta çok iyi durumdayız.
Sektörel bakınca, mesela çelikte, üretimimizin %70' i EAF ile. Yani karbon salınımında yine iyiyiz. Ama ereğli BOF ile ürettiği için biraz canı sıkılabilir. Orada da Tosyalı avantajlı, bizim başlıca rakibimiz olacak ve bizden öndeler (karbon konusunda)
Ama her şeyden önemli olan, ülkemizin bir ETS sistemini hala kurmamış olması ve şirketlerimizi denetlemiyor olması. AB' nin ETS sistemi diğer ülkelere diyor ki "Eğer sizin kendi ETS sisteminiz yoksa, gümrük sınırında karbon durumuna ben bakarım ve cezayı keserim. Bana para ödersin. Eğer kendi ETS sisteminiz var ise, raporunu getir, karbon fazlan varsa ülkene cezanı öde ve bana ispatla öyle sınırı geç".
Yani karbon salınımında problem olan şirketlerimiz cezayı ödeyecek olsa bile, en azından ülkemiz kendi ETS sistemini kurmalı ki, o karbon cezası için ödenecek para yurtdışına gitmesin, ülkede kalsın.
Karbon ile en çok başı ağrıyacak sektörler metal ve çimento sanayileri. Örneğin, BOF ile 1 ton çelik üretiminde 2-2,5 ton karbon salınımı oluyormuş. Sağolsun Ereğli hiç bir şekilde bu konuda ne bilgi veriyor, ne de somut planlarını anlatıyor. Evet GES yatırımları yapacak ama, çelik üretirken tüketilen enerjinin GES ile karşılanması çok zor. Öyle bir şey mümkün olsa, avrupadaki şirketler neden milyarlarca dolar harcayıp DRI ya da hidrojenli sistemler kurmaya çalışsın. 3-6 ayda GES kurar devam ederlerdi.
Keşke Ereğli ayrıntılı anlatsa; ne kadar enerji tüketiyor, ne kadar enerji üretiyor, ne kadar karbon yakalıyor...vs Ama tabii ki kapalı kutu her zaman ki gibi.
Yer İmleri