Mevduatını 6 ay veya 1 yıl tutanlardan stopaj vergisi alınmayacakmıs birgun kalkıp yasa çıkarıp malesef almak zorundayız ülke zor durumda derselerse ne olacak hangi mudi itiraz edebilecek.
ayhan başkan epikurus adlı kullanıcı bende engelli olduğu için yazdıklarını göremiyorum. Kendisine geçmişte benimle muhatap olmamasını söylemiştim. Sanırım yüzsüzlükte sınır tanımıyor. Mütemadiyen benimle ilgili ipe sapa gelmez ve kesinlikle doğru olmayan paylaşımlar yapıyor.
Tüm forumdaşların da bana geçmişte attığı iftiraları dikkate almasını ve kendisine karşı tavır almasını dilerim.
En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
https://twitter.com/r_x_p_u
Zamanında dediler hocam.90 lı yıllarda yüksek faizli hazine bonoları vardı.Geçmişe yönelik vergi çıkarmışlardı.Yani aslında vergisi olmayan ve faizini almış olduğun bonolara geçen yıl çok faiz ödedi devlet, geçen yıl 5000 lira üstü faiz geliri elde edenler vergi ödeyecek dedi ve aldı.Bizim memlekette olağan işler bunlar.Hatta ben o vergiyi ödediğim halde aradan 5 yıl geçince sen 5000 üstü faiz geliri elde etmişsin vergisini ödedin mi ödediysen dekontu göster ödemediysen öde diye yazı geldi.Kapattığım işyeri için muhasebeciyi zor bela bulup (şehir değiştirmiştim) eski dekontu buldurup vergi dairesine verip zor paçayı kurtarmıştım.Bizim memleket çok değişik ,bir arkadaşın yazdığı gibi vatandaşı olmasan zevkli memleket)))))
Geniş bir arazi içindeki büyük evin kaç odalı olduğunu, evin sahibi
bile bilmiyordu. Babadan kalma bu ev çok eskiden yapılmıştı. İç içe
geniş odalar, balkonlar, sofalar, tahtaboşlar, salonlar, içine
gireni korkutacak mağara oyuklarına benzerdi. Evin sahibi burada,
güzel karısı, çok güzel kızları ve oğullarıyla oturmaktaydı. Eski ev
günden güne yıkılmaktaydı, ama adam yine de “Bizim ev..” diye
babadan kalma bu evden övünerek söz ederdi. Her “bizim ev” deyişinde
sevinçten ağzı kulaklarına varır, göğsü övünçle kabarırdı. Evin
üst katı yıkılmaya yüz tutunca, orta kata taşınmışlardı. Pencereleri
bahçeye açılan odaların duvarları, kaplamaları da bozulmuş, onlar da
büyük evin ortasına düşen salon ve odalara çekilmişlerdir. Eski
evde öyle çok oda vardı ki, bu odaların duvarları yıkıldıkça,
sıvaları döküldükçe, onlar sağlamca odalara çekilip, rüzgardan,
yağmurdan, soğuktan korunuyorlardı. Evin büyüklüğü, en yüce
umutlarıydı. Çünkü, bu büyük evde nasıl olsa, ömürlerinin sonuna dek
barınacak birkaç oda bulabileceklerdi. Kısaca bu büyük evin
sahibi “bizim ev..” demekte haklıydı. Günlerden bir gün evin kağısı
çalındı. Gelen, sağ yandaki komşusuydu. Ev sahibi, gördüğü eski
terbiye üzerine, komşusunu buyur etti, ağırladı. Söz arasında
da , “bizim ev” diye övünmekten geri kalmadı. Komşu “eviniz çok
güzel, çok büyük. Manzarası da olağanüstü” dedi. Bundan pek sevinen
ev sahibi “evet, bizim evin manzarasına diyecek yoktur” dedi. Bunun
üzerine komşusu “biz evimizde çok sıkışık yaşıyoruz, ailemiz
kalabalık. Acaba kullanmadığınız odalardan birini bize kiralar
mısınız?” diye sordu. Ev sahibi düşündü. Komşunun önerisi hiç de
kötü değildi. Odalar bomboş dura dura yıkılacağına, bunlardan birini
komşusuna kiralar, gelen parasıyla da evin bozulan merdivenlerini,
kapılarını onarırdı. Komşusuna “peki, beğendiğiniz boş odalardan
birine taşının” dedi. Komşusu, odalardan birine taşındı. Ev sahibi
tanıdıklarına,” bizim eve kiracı aldık” diye övünüyordu. Aradan
zaman geçince bir başka komşusu da aynı istekte bulundu. Aynı
düşünceyle kabul etti. Birkaç gün sonra da bir başka komşusu. Bu
kiracılar gün geçtikçe bazı isteklerde bulunuyorlardı. İlk önce
bahçede bir kuyu açılmasını talep ettiler. Ev sahibi parasının
olmadığını söyleyince borç para vermeyi teklif ettiler. Ev sahibi
çok mutlu oldu. Hem evi güzelleşecek hem de parasını sora
ödeyecekti. Hemen parayı aldı, kuyuyu açtırdı. Sonra evin yolunun
açılmasını istediler. Onu da borç para ile yaptı. Bir süre sonra
başka kuyunun açılması istediler. Ev sahibi yine parası olmadığını,
borçla yaptırabileceğini söyledi. Fakat bu sefer kiracılar borç para
verebileceklerini fakat bu paranın kuyuya gidip gitmeyeceğini takip
edeceklerini zorunluluk olarak bildirdiler. Çünkü önceki kuyuyu
açarken paranın bir kısmı zengin yaşamlara özenen ev sahibinin
karısı ile kızlarına gitmişti. Ne olursa olsun kuyu, kendi evinin
kuyusu olacaktı. Gözleri parlayarak, “bizim ev” derken ev sahibinin
ağzı kulaklarına varıyordu. İstekler ardı sıra geldi. Her seferinde
borçlarla eksikler giderildi. Dam aktarıldı, yol genişletildi,
3,kuyu açıldı, boya yapıldı, merdivenler yapıldı. Mevsim yaz
olmuştu, ev sahibi bahçede bir çadır kurdu. Şimdi bütün ev
kiradaydı, ama gıcır gıcır boyanmış, tamir edilmişti. “bizim ev,
şimdi eve benzedi” deyip duruyordu. Yine bir süre sonra
kiracılar “badana ister duvarlar” dedi. “sıva ve badana”. Ev
sahibi “yapamam” dedi. Kiracılar ise “kendi eviniz” dediler. Doğru
kendi eviydi. Ama sıva, badana için parası yoktu. Yaptırmazsa
kiracılar çıkar giderdi. Oysa onlara borcu çoktu. Kiracılar evden
çıkmakla tehdit etmeye başladılar. Ev sahibi” aman evden çıkmayın”
diye yalvarmaya başlamıştı. Karısı, kiracılara aşçılık ediyor,
kızları, oğulları da kiracıların işlerini görüyordu. Aldıkları
parayla evin içini sıvattılar, badana yaptırdılar. Eski ev yepyeni
olmuştu. Ev sahibi karşıdan evine bakıp bakıp övünüyordu. Bir soğuk
kış gecesiydi. Adam çadırda oğullarından biriyle oturuyordu.
Karısıyla, kızları öbür oğulları evde kiracıların işlerin
görmekteydiler. Adam, pencerelerden ışıklar saçan evine baktı,
yanındaki oğluna, “evimiz çok güzel oldu doğrusu” dedi. Oğlu” hangi
ev” diye sordu. Ev sahibi olan babası “ne demek hangi ev, bizim ev
işte” diye cevapladı. Oğlu “baba, galiba o ev artık bizim ev değil”
dedi. Adam birden kızarak bağırdı “nasıl?, bizim ev değil mi?, bunu
söylemeye nasıl dilin varıyor?”
Delikanlı devam etti “bana bizim ev değilmiş gibi geliyor, içinde
oturamıyoruz, bahçesinde gezemiyoruz, yolundan gidemiyoruz, suyundan
içemiyoruz.”. Adam “ama ev bizim” diye bağırdı. Cebinden çıkardığı
basılı kağıdı sallayarak, “işte, işte evin tapusu tapusu benim
üstüme, o evin vergisini ben ödüyorum, defol hain evlat” diyerek
evladını kapı dışarı etti. Delikanlı başı önünde çadırdan çıkarken
adam, elindeki kağıdı sallayarak “hain evlat, senin gibi oğlum yok,
reddediyorum. Bizim ev… ev bizim, işte tapusu” diye bağırdı.
viop makası 900 pipse çekti çarşamba kapanış 1450 pipsdi maşallah vadeli PY si sen hayırdı adammı ütüyon len tosbaaaa
Yazdıklarım yatırım önerisi değildir akıllı olun kendi aklınız var ona göre, hele trollseniz uzak durun birader aman aman amannn.
Yer İmleri