Hiperenflasyon temelde hep borçlulara yarar. Parayı üreten ve aynı zamanda borçlanan kamu da bu yarardan en çok faydalanandır. Enflasyon sonuçta bir vergidir. Bu vergi fazla yüksek olursa, geliri artsın artmasın tüm toplumu rahatsız eder. Bu yüzden hiperenflasyon yarattığı için politik prim elde edildiği pek duyulmuş şey değildir. Tam tersine, hiperenflasyonlar hep hükümetleri düşürür veya büyük çatışmalara yol açar.

Düşük ve yüksek gelir grupları arasında gelirin tekrar dağıtılması, enflasyonla yapılamaz. Örneğin sadece pırlanta ve yat'lara ek vergi getirebilirsiniz ancak zengin grup bunları 5-10 yılda bir ya alır, ya almaz. Ancak enflasyonun temel girdileri olan gıda, konaklama, ısınma ve enerji kalemlerine gelecek her tür zam/vergi/enflasyon ilk olarak fakirleri vurur. Bu yüzden... enflasyon varsa ya herkese vardır, ama fakir gruba her zaman vardır. Bu yüzden büyüyen ekonomilerde zenginler mutludur. Ancak Fransa'nın yaptığı gibi "yüksek gelirlilere varlık vergisi" denemesi yaparsınız; hepsi yurtdışına kaçınca bundan vazgeçersiniz. Kapitalizmde büyüme önce kapitali, yani zenginlerin varlığını büyütür. Bu olmadan sadece alt gelir gruplarını iyileştirmek istiyorsanız: mutlaka enflasyonu sıfırlayacaksınız. Bu sayede orta gelir grubu oluşur ve yükselir. Teorik olarak bunun dışında yöntemler hep önerilir ama pratiğe dökebilen kalıcı örnekler hatırlamıyorum. İskandinav ülkeleri gibi yüksek vergi toplanmasından rahatsız olmayan halkın bulundugu ve bu vergilerin gerçekten topluma yararlı alanlarda yatırıma gittiği ülkeler bu işin tek ciddi istisnasıdır. Oradaki kamu toleransı ve "milli" bütünlük başka ülkelerde yok. Politikacıların ağzına pelesenk olmuş bu kelimeleri "benim gelir vergim %50 ama mutluyum" diyebilen halklar hak eder. %15-20 gelir vergisi ödeyip de "vergilerimiz çok yüksek" diyen halklar değil.