Politikacının günü kurtarma çabası ve güç hırsı sadece bize değil tüm 3. dünya ülkelerine özgü. Sonuçta dünyada 10'larca Güney Kore de yok. Bu, toplamsal bilinçle, tercihlerin yavaş yavaş değişmesiyle, adım adım olan bir süreç. Kore ve Finlandiya gibi hızlı balıkları istisna sayarsak, gelişim ve kalkınma uzun yıllara yayılan bir proje ile mümkün. Hiçbir ülke 80-90. basamakta iken 5-6 yılda ilk 10'a giremiyor. Basamakları 2'şer 3'er çıkmak bile gelecek için umut ışığı yakabilecek bir durum olurdu. Bunun için de bir yol gösterici fener gerekiyor. Biz bu şansı AB üyeliği ve reform paketleriyle elde etmiştik, sonra rafa kaldırdık. Patika önümüze serildi, başlamışken "yorulduk" deyip bıraktık. Bizim nüfus genç, amaçları oldukça bireysel. Yaş ortalaması arttığında hayata bakış açısı da değişecek ve her nesil kendi çocukları için bir gün geleceği düşünmek zorunda kalacak. Toplum genelinde "köşe dönme"nin tek amaç olmadığı biraz da olsa sindirildiğinde, kanaat önderleri öne çıkarak reformlar için gerekli aktivasyon enerjisini sağlayacak. Bu ülkede düşünme ve yaşama eylemlerini aynı anda ifa eden bizim gibi naif insanlar ancak bu şekilde hayal ederek geleceğe bakabiliyor Yoksa, hepten Patagonya olacağız deyip Batı'ya bir şekilde göçmek tek çare olarak gözüküyor.