
Originally Posted by
deniz43
...Tablo şöyle gözüküyor:
Tüketici enflasyonu: TUİK:%79.6;ENAG:%176.04
Üretici(şirketler) enflasyonu:%%144.61(TUİK)
-Önce tasarruf edenlerin TL birikimleri çok yüksek enflasyonda %17-%19 mevduat faizi ile reel olarak eritilecek.
-Sonra bankalar hazine tahvillerini çok düşük faizlerle zorunlu olarak almaya yönlendirilerek, halkın sırtından hazinenin borçları çok yüksek enflasyonda eritilerek reel olarak azaltılacak ve kamunun bol keseden harcama yapmaya devam etmesi için kaynak yaratacak ..
-"Seçilmiş şirketlere" çok yüksek enflasyon ortamında "bedava" sayılabilecek ucuzlukta kredi verilecek.
-Böylece halkın tasarrufları "servet transferi" olarak hazineye ve seçilmiş şirketlere aktarılacak.
...
Emeğinize sağlık sn. deniz43. İfade ettiklerinize tamamen katılıyorum. Sanırım, bu ülkede yaşayanların çoğunluğu da giderek içine itildikleri sürecin kendi yaşamları adına ne anlama geldiğinin -kimi okuyup yazarak, kimi bizzat sonuçlarını yaşayarak- bilincine varıyor.
Gerçek çözüm de zaten bu bilincin nicel ve belki de daha önemlisi nitel olarak kazanacağı boyutta gizli.
İzninizle yazınızdan yukarıya aktardığım bölüme ek olarak bir başka gerçeği dile getirmek istiyorum. Hep birlikte yaşadığımız ve giderek ivmeleneceği, ağırlaşacağı belli olan bu süreç, özellikle halkın kahir ekseriyetini oluşturan düşük ücretli/gelirli kesim için tam bir işkenceye dönüştü. Araştırma konusu olabilir ve olmalıdır. Konu servet transferi ile sömürü oranı arasındaki ilişki ve ülkenin bu bağlamda dünyadaki sıralaması. Akademik bir çalışma gerektiriyor.
Burada, ancak oldukça kaba hatlarıyla ve iki temel düzeyde, iki olgudan hareketle sorunun silüeti konusunda fikrimizi paylaşabiliriz. Öyle yapacağım.
Birincil sömürü ve ilk olgu: Ülkede genel ücretler düzeyi asgari ücret düzeyi ile ve dolayısıyla TUİK TUFE ile belirleniyor. Oysa banka ve şirket bilançolarından görülüyor ki sermaye tarafı gerçeğe yakın TUFE ile çalışıyor. Burada yani birincil düzeyde sermaye tarafına ücretler üzerinden her zamankinden fazla yoğun bir servet transferi ve dolayısıyla yüksek sömürü gerçekleşmekte.
İkincil sömürü ve ikinci olgu: Son MB düzenlemesi ile banka mevduatı kalır mı kalırsa ehemmiyeti olur mu orası tartışılır ancak mevduat hızla nispeten daha korunaklı diye KKM'ye kayıyor ve belli ki daha da kayacak. Sonuçta, hazinenin ödeyeceği fark, yani adı faiz olmayan faiz yükü bankalar, yani sermaye lehine artacaktır. Hazineye binen ilave yük ise, çok açık, bu ülkede yaşayan ve çoğunluğunu yine emeği ile geçinenlerin oluşturduğu halktan toplanan vergilerden karşılanacak. İşte bu düzeyde bir başka servet aktarımı üzerinden ikincil bir sömürü doğmuş oluyor.
Toplamda gerçekleşen ve sonuç olarak doğan/doğacak sömürü oranı detaylı analiz edildiğinde muhtemelen ülkeyi böyle bir çalışmada en başa olmasa da ilk sıralara yerleştirecektir.
Sürdürülebilir mi? Sanmıyorum, ama bu sorunun yanıtı da başlangıçta sözünü ettiğim bilince bağlı...
İşte Hendek! İşte Devekuşu!
Yer İmleri