Artan

119,90 10 18:10
119,00 9.98 18:10
89,25 9.98 18:10
19,84 9.98 18:10
10,15 9.97 18:10
Artan Hisseler

Azalan

27,72 -10 18:10
266,25 -9.97 18:10
12,11 -9.96 18:10
4,31 -8.69 18:10
18,88 -8.26 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

10.611.550.569,16 18:10
9.634.403.182,10 18:10
8.770.191.589,13 18:10
6.677.173.059,35 18:10
6.431.362.293,00 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 126/176 İlkİlk ... 2676116124125126127128136 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 1,001 - 1,008 arası.

Konu: Tarihte Bugün

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. 10 yıl challenge

    10 yıl challenge... Brandenburg Kapısı, Berlin, 1935-1945



    Son düzenleme : metin; 21-01-2019 saat: 04:44.

  2. Koca Derviş Mehmed Paşa camii

    Bulgaristan'ın bağımsızlık kazanmasından sonra Sedmoçislenitsi (Hazreti yedilş) adı verilerek kiliseye çevrilen Koca Derviş Mehmed Paşa camii(Kara camii) 1895 Sofya






  3. Marilyn Monroe

    Marilyn Monroe üzerinde Türk askeri üniforması ile Kore Türk Tugayı'nı ziyaret ediyor.
    Koluna girdiği asker Pilot Üsteğmen Cavit Özata'dır. 1954 Kore


  4. Türkiye'nin ilk kadın muhtarı

    Türkiye'nin ilk kadın muhtarı, Gül Esin. 1933 Aydın-Çine Karpuzlu Bucağı



    1933 yılında Türkiye’nin ilk kadın muhtarı seçilen Gül Esin, Aydın’ın Çine İlçesi, Karpuzlu Bucağı’nın muhtarlığını yaptığı dönemde Atatürk tarafından ödüllendirilmiştir.

    Muhtar olmasının ardından kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklayan Gül Esin, kız kaçırma olaylarını önlemiş ve nikah işlerini düzene sokarak da büyük başarı elde etmişti.

    11 Aralık 1933’te Halkevi Gazetesi’nde çıkan haber ‘Büyük inkılabın ilk kadın muhtarı, vazifen kutlu ve mutlu olsun’ manşetiyle verilmiş.
    32 yaşında muhtar seçilen Gül Esin, yaklaşık 500 oy alarak bu görevi üstlenmişti.

  5. Adolf Hitler'in Nepal kralına hediyesi

    Adolf Hitler'in Nepal'in Kral Truibhuvanına sunduğu Mercedes Benz'i yol olmadığı için pravanda taşıyan Nepal'li erkekler. 1940


  6. Atom bombalarının boyutları

    ABD tarafından Hiroşimaya atılan Little Boy ve Nagazakiye atılan Fat Man isimli atom bombalarının boyutları.


  7. veba doktoru

    16. yüzyıl veba doktoru maskesi.



    Vebalı hastalar ile çok fazla temas etmek zorunda kalan doktorlar, hastalardaki sivilce ve şişliklerdeki akıntının kötü kokusuna maruz kalmamak için sirkeli sünger ve baharat koydukları gaga biçimindeki maskeleri takıyorlardı.



    İlk olarak M.Ö. 14.yüzyılda Hitit halkında görülen veba, 1300’lü yıllarda Çin’de yeniden ortaya çıkarak önce Kırım’a, ardından liman kentleriyle yapılan ticaret sonucunda hızla Avrupa’ya yayıldı. Özellikle gemilerde asalak olarak yaşayan pireler, hastalığın şehirlere kolayca giriş yapmasını sağladılar. Farelerin de taşıyıcı olması nedeniyle onlara temas eden ve pire ısırığına maruz kalan bütün insanlar maalesef vebanın kurbanı olmaktan kurtulamadılar. 1348’de bir Ceneviz gemisi Venedik’e, başka bir Ceneviz gemisi ise Marsilya’ya taşıdı bu mikrobu. Devamında salgın; İspanya, Portekiz, İngiltere, Almanya, İskandinav ülkeleri ve Rusya’ya kadar sıçradı. Zaten halihazırda kıtlıkla savaşan halk oldukça güçsüzdü.

    Kimine göre hastalığı bilerek yayanlar Moğollar idi. Kırım civarındaki Cenevizlilere ait olan kenti kuşatarak, mancınıkla beraber vebalı askerlerin cesetlerini içeri atmışlardı. Kuşatmadan kaçan Cenevizliler de salgını İstanbul, Sicilya Adası ve Avrupa’ya yaymıştı. Bir başka teori ise bunun Tanrı’nın bir gazabı olduğu yönündeydi. Hatta olayı daha da ileri götürüp hastalığın sebebini gezegenlerin dizilişine bağlayanlar bile oldu. Ayrıca halk arasında birtakım önlemler alınarak, banyo yapılmazsa derideki gözeneklerin açılmayacağına ve böylece vebaya neden olan kötü havanın vücuda giremeyeceğine inanılmaya başlandı. Sırf bu yüzden Avrupalılar uzun yıllar boyunca yıkanamadılar.

    Alınan diğer önlemler arasında ise şunlar yer alıyor; tüm seksüel ilişkilerden kaçınılacak, yeme ve içmede aşırılığa gidilmeyecek, meyve çok az veya hiç yenilmeyecek, balla yapılmış her şeyden uzak durulacak, her sabah güzel kokular solunacak, zenginler misk ve amber; fakirler zerdeçal ve karanfil koklayacak, yatağa girince pencereler kapatılacak. Hastalığın ilerleme sebebi olarak en çok kötü hava dikkate alındığından, bu havanın etkilerini yok etmek adına güzel kokulu çiçekler taşımak ilk korunma yöntemi olarak benimsenmişti. Yöntemin duyulmasının ardından yollarda çiçek satıcıları ortaya çıktı. Vebanın en çok zarar verdiği ülke olan İtalya, karantina uygulamasını başlattıktan sonra bir nebze olsun durdurabildi ölümleri.

    Salgından ölen insanların çokluğu yetmezmiş gibi bir de hastalığa neden olarak Yahudileri gösteren fanatik dindarlar, acımasız katliamlar yapmaya girişeceklerdi. Yahudilerin su kuyularını zehirlediğini iddia ettiler ve akabinde binlerce Yahudi’yi canlı canlı yaktılar. Bu şekilde Tanrı’nın öfkesinin dineceğine inanıyorlardı. Fakat yine sonuç umdukları gibi tezahür etmeyince, hastalıktan kurtarabilecek bir çözüm üretmeleri için rahiplere yalvarmaya başladılar. Hiçbir şekilde çare bulunamayınca da kilise ve Papa’ya duyulan güvenleri azaldı. Bu durumun devamında ise hızla Reform hareketleri başlayacaktı.

    Salgının Avrupa’da bu kadar çabuk yayılma sebeplerinden bir tanesi de sokakların fazlasıyla pis olması idi. Şehirlerdeki pislik arttıkça fareler çoğalıyor ve zaten yeterli beslenemediği için direnci düşük olan halk, kolayca hastalığa yakalanıyordu. Nüfus git gide azalmaya başladı. 1348-1351 yılları arasında Papa IV. Clement’in ölü sayıcılarının tuttuğu kayıtlara göre, kıtada 23 milyon 840 bin insan hayatını kaybetmişti. Çoğu bacaklarındaki ve koltuk altlarındaki çıbanlar, apseler ve kabarcıklar yüzünden öldü. Bazıları başlarının ağrısından çılgına dönüyor, bazıları da kan tükürüyordu. Bunların arasında İngiltere Kralı III. Edward’ın kızı Prenses Joan ve Kastilya Kralı XI.Alfonso da bulunuyor.

    Nüfusun büyük bir bölümünün erimesi ve hatta bazı köylerin tamamen yok olması nedeniyle tarlalarda çalıştırılacak insan sayısı azaldı. Bu sebeple işçi sınıfı normalde aldığından çok daha yüksek bir rakam ve daha az mesai saati talep etti. İşverenler mecburen kabullendiler bu yeni durumu. Ayrıca ölen kişilerden kalan arazilerin satış fiyatları, alacak çok fazla insan bulunmadığı için fazlasıyla düştü. Böylece köylülerin ucuza arazi sahibi olma yolu da açıldı.

    Yaklaşık 100 yıl boyunca devam eden veba salgını zamanla geriledi. O kadar fazla insan ölmüştü ki, hayatta kalanlar için yeterince arazi ve yiyecek vardı artık. Avrupalılar düzenli beslenerek daha dirençli hale geldiler ve bir daha ancak 16. yüzyılda erişebildiler eski nüfuslarına.

    Yersinia pestis isimli bir bakteriden türeyen veba, günümüzde bir enfeksiyon hastalığı olarak adlandırılıyor ve antibiyotik tedavisi ile yok ediliyor. Hala Asya ve Afrika ülkelerinde az da olsa görülmesine rağmen gelişmiş ülkelerde tamamen ortadan kalkmış durumda.

  8. Anadolu Parsı

    Anadolu Parsı olarak bilinen ve soyu tükendi olarak kayıtlara geçen bu canlı, 1974 yılında İç Anadolu’da tekrar görülmüş ve avcılar tarafından vurularak öldürülmüş. 1974 Ankara-Beypazarı



    Pantera Pardus Tulliana’nın (Anadolu parsı- Panteri), Anadolu Platoları’nda bir tarihte bolca bulunduğunun en önemli delillerinden sayılan Osmanlı Minyatürleri adeta geçmişe ışık tutmaktadır.


    Burada Kanuni Sultan Süleyman (Muhteşem Süleyman M.S. 1520/1560), bir Anadolu Yaban Koyunu’nu (Ovis Amon Anatolica) kılıçla avlarken betimlenmiştir. Bu minyatür ayrıca Pantera Pardus Tulliana’nın, Yaban Eşeği, Yaban Koyunu, Yaban Keçisi (Bezoar), Anadolu Arslanı ve Karaca’yla birlikte aynı habitatı paylaştığının da güzel bir kanıtıdır.


    Burada 1. Yıldırım Bayezid (M.S. 1389/1402) ok ve yayla bir geyiği (Cervus Dama) avlarken betimlenmiştir. Aynı minyatür tepelere doğru kaçan Pantera Pardus Tulliana’nın varlığını kanıtlayan iyi bir örnektir. Diğer yaban hayvanları ise tilki ve tavşandır.

Sayfa 126/176 İlkİlk ... 2676116124125126127128136 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •