Sayfa 19/213 İlkİlk ... 917181920212969119 ... SonSon
Arama sonucu : 1700 madde; 145 - 152 arası.

Konu: Dowes

  1.  Alıntı Originally Posted by rxpu Yazıyı Oku
    Aslında ben Türkiye için değil ama model bir ülke ele alırsak merkez bankasının bankalara teminatsız kredi vermesi, Hazineye tahvil alarak doğrudan kaynak aktarması gibi bir durumun çözümlemesini merak etmiştim. Yani Türkiye için değil , bunu yapan herhangi bir ülke için. Nasıl bir mekanikle (hangi adımlarla) bu müdahale enflasyon, devaluasyon yada diğer parametrelere geçer.

    Daha önce gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerin tersine düşük M0,M1 ve yüksek M3 para arzı ile çalıştığını,yani yüksek bir para çarpanına sahip olduğunu belirtmiştiniz (para çarpanı terimini doğru kullanıp kullanmadığım teyide muhtaç), bu nedenle merkez bankasının para yaratması M0 ve M1 ile olacağından aslında yaratacağı bu para çok yüksek bir para çarpanı ile çarpılarak devasa bir M3 yaratabilir diyebilir miyiz? Yoksa çok büyük bir ekonomik durgunlukta paranın dolaşım hızı ve para çarpanı düşer mi?, Bu olursa aslında merkez bankası zaten ödenemeyen kredilere destek olmak için yarattığı M0 ve M1 ile düşük bir M3 ile karşılaşabilir mi?

    Cevaplarınız ve emeğiniz için teşekkürler.
    Tabii, Türkiye bunu 90'larda yaptı. Mekanizması şu: Hazine tahvil basar. TCMB satın alır. Devletin eline bedava para geçer, zam yaptığı maaşları öder. Bundan önce zaten %100 hızla artan fiyatlar nasılsa gidiyor diye halk erkenden harcamaya alışmıştır ve tüketim aynen devam eder. %100 enflasyon da aynı şekilde sürer. Para arzı parametrelerinin hepsi de aynı şekilde yıldan yıla sağdan "sıfırlanır". Bu, gerçek anlamda karşılıksız para basmaktır ve hiperenflasyonun temelini oluşturur.
    Forum kuralları 'nı okudunuz mu?

    1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
    2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
    3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
    4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
    5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...

    Kurallara AYKIRIDIR.


  2.  Alıntı Originally Posted by JonDowes Yazıyı Oku
    Tabii, Türkiye bunu 90'larda yaptı. Mekanizması şu: Hazine tahvil basar. TCMB satın alır. Devletin eline bedava para geçer, zam yaptığı maaşları öder. Bundan önce zaten %100 hızla artan fiyatlar nasılsa gidiyor diye halk erkenden harcamaya alışmıştır ve tüketim aynen devam eder. %100 enflasyon da aynı şekilde sürer. Para arzı parametrelerinin hepsi de aynı şekilde yıldan yıla sağdan "sıfırlanır". Bu, gerçek anlamda karşılıksız para basmaktır ve hiperenflasyonun temelini oluşturur.
    *tüketim aynen devam eder* kısmı beni biraz korkuttu, zira bu sanalda olsa büyüme anlamına geleceğinden dünya yüzeyindeki herhangi bir politikacının ilgisini çekebilir. Neyse umarım dünyanın hiçbir yerinde böyle şeyler görmeyiz.
    Teşekkürler.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  3. Bu şekilde büyüme nominaldir, reel olmak zorunda değildir. Bir aile yılda 400 ekmek yiyorsa, belki sonraki yıl 390 ekmek tüketir. Ancak fiyat 2 katına çıktığı için nominal büyüklükler %95 artmış olur. Reelde ise küçülme mevcut olabilir.
    Forum kuralları 'nı okudunuz mu?

    1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
    2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
    3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
    4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
    5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...

    Kurallara AYKIRIDIR.


  4.  Alıntı Originally Posted by JonDowes Yazıyı Oku
    Bu şekilde büyüme nominaldir, reel olmak zorunda değildir. Bir aile yılda 400 ekmek yiyorsa, belki sonraki yıl 390 ekmek tüketir. Ancak fiyat 2 katına çıktığı için nominal büyüklükler %95 artmış olur. Reelde ise küçülme mevcut olabilir.
    Gelişmekte olan ülkelerdeki politikacılar istatistiki olarak daha düşük eğitim seviyesindeki dar gelirli gruptan oy alıyorlar. Bu nedenle hiperenflasyon şartlarında dahi eğer bu grubun reel büyümesini yüksek tutacak ayrıştırıcı bir formül akıl ederlerse , böyle bir sarmala girmeyi kendilerine avantaj olarak dahi görebilirler.
    Örneğin eğitimli , orta ve yüksek gelirli grubun reel büyümesini ekside tutup, düşük gelirli grubun reel büyümesini kamu kaynakları ve keynezyen politikalarla pozitifte tutarak düşük gelirli grubun hem yüksek büyüme hissederek mutlu olmasını hemde bu grubun daha üst gelir gruplarından devşirilen yeni katılımlarla genişlemesini sağlayabilirler.
    Bir taşla iki kuş. Vurduğu iki kuşunda eti yenir mi orasını bilemeyeceğim tabii.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  5. Hiperenflasyon temelde hep borçlulara yarar. Parayı üreten ve aynı zamanda borçlanan kamu da bu yarardan en çok faydalanandır. Enflasyon sonuçta bir vergidir. Bu vergi fazla yüksek olursa, geliri artsın artmasın tüm toplumu rahatsız eder. Bu yüzden hiperenflasyon yarattığı için politik prim elde edildiği pek duyulmuş şey değildir. Tam tersine, hiperenflasyonlar hep hükümetleri düşürür veya büyük çatışmalara yol açar.

    Düşük ve yüksek gelir grupları arasında gelirin tekrar dağıtılması, enflasyonla yapılamaz. Örneğin sadece pırlanta ve yat'lara ek vergi getirebilirsiniz ancak zengin grup bunları 5-10 yılda bir ya alır, ya almaz. Ancak enflasyonun temel girdileri olan gıda, konaklama, ısınma ve enerji kalemlerine gelecek her tür zam/vergi/enflasyon ilk olarak fakirleri vurur. Bu yüzden... enflasyon varsa ya herkese vardır, ama fakir gruba her zaman vardır. Bu yüzden büyüyen ekonomilerde zenginler mutludur. Ancak Fransa'nın yaptığı gibi "yüksek gelirlilere varlık vergisi" denemesi yaparsınız; hepsi yurtdışına kaçınca bundan vazgeçersiniz. Kapitalizmde büyüme önce kapitali, yani zenginlerin varlığını büyütür. Bu olmadan sadece alt gelir gruplarını iyileştirmek istiyorsanız: mutlaka enflasyonu sıfırlayacaksınız. Bu sayede orta gelir grubu oluşur ve yükselir. Teorik olarak bunun dışında yöntemler hep önerilir ama pratiğe dökebilen kalıcı örnekler hatırlamıyorum. İskandinav ülkeleri gibi yüksek vergi toplanmasından rahatsız olmayan halkın bulundugu ve bu vergilerin gerçekten topluma yararlı alanlarda yatırıma gittiği ülkeler bu işin tek ciddi istisnasıdır. Oradaki kamu toleransı ve "milli" bütünlük başka ülkelerde yok. Politikacıların ağzına pelesenk olmuş bu kelimeleri "benim gelir vergim %50 ama mutluyum" diyebilen halklar hak eder. %15-20 gelir vergisi ödeyip de "vergilerimiz çok yüksek" diyen halklar değil.
    Forum kuralları 'nı okudunuz mu?

    1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
    2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
    3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
    4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
    5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...

    Kurallara AYKIRIDIR.


  6. Forum kuralları 'nı okudunuz mu?

    1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
    2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
    3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
    4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
    5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...

    Kurallara AYKIRIDIR.


  7. Teorik olarak uygulanacak keynezyen politikalarla ve kamu yardımları ile düşük gelir grubunun enflasyonu ile yüksek gelir grubunun enflasyonunu birbirlerinden ayırmak mümkün değil midir?
    İlla ki hiperenflasyon olması gerekmez, yüksek gelir grubunun enflasyonu %15 düşük gelir grubunun enflasyonu da kamunun yaptığı sübvansiyon ve ayarlamalar ile %3 te tutuldu diyelim. Büyüme de yine niteliksiz tarzını korudu (inşaat, yol köprü v.s) ve %4 gerçekleşti.
    Bu denklemi devletin ekonomide aldığı payın günden güne arttığı bir ortamda çözümlersek, politikacılar böyle bir enflasyon ayrıştırması ve büyüme politikası ile oy almayı planladıkları kesimin belirli bir süre daha güvenini garanti altına alamazlar mı?

    Hedefledikleri kitlenin güvenini sağlama fonksiyonunu cari açığın finansmanı gibi ele alalım. Sonuçta cari açıkta finansman ile kapatıldığı sürece sorun değildir. Aynı mantıkla uygun politikalar ile yeterli sayıda, ekonomik olarak kamuya bağımlı düşük gelir grubu yaratıldığı sürece de oy çoğunluğu garantilenmiş ve güven sorunu çözülmüş olur.

    Ben dünyada böyle bir ülkeye örnek verebilirim : Yıllardır herkes sorar, Suudi Arabistan neden tüm kazancını yurt dışında yatırıma yönlendirir ve yurt dışında inanılmaz bir istihdam yaratır denilir. Oysa aynı yatırım ülke içine yapılsa ciddi bir orta direk ve girişimci grup doğacak ve gelişim hızlanacaktır. Ama tabii şuda var: Girişimci ve müstakil bu grup bir kral tarafından yönetilmeyi kabul edecek midir? Suudi Kralının işi zor aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık...........
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  8. #152
     Alıntı Originally Posted by rxpu Yazıyı Oku
    Teorik olarak uygulanacak keynezyen politikalarla ve kamu yardımları ile düşük gelir grubunun enflasyonu ile yüksek gelir grubunun enflasyonunu birbirlerinden ayırmak mümkün değil midir?
    İlla ki hiperenflasyon olması gerekmez, yüksek gelir grubunun enflasyonu %15 düşük gelir grubunun enflasyonu da kamunun yaptığı sübvansiyon ve ayarlamalar ile %3 te tutuldu diyelim. Büyüme de yine niteliksiz tarzını korudu (inşaat, yol köprü v.s) ve %4 gerçekleşti.
    Bu denklemi devletin ekonomide aldığı payın günden güne arttığı bir ortamda çözümlersek, politikacılar böyle bir enflasyon ayrıştırması ve büyüme politikası ile oy almayı planladıkları kesimin belirli bir süre daha güvenini garanti altına alamazlar mı?

    Hedefledikleri kitlenin güvenini sağlama fonksiyonunu cari açığın finansmanı gibi ele alalım. Sonuçta cari açıkta finansman ile kapatıldığı sürece sorun değildir. Aynı mantıkla uygun politikalar ile yeterli sayıda, ekonomik olarak kamuya bağımlı düşük gelir grubu yaratıldığı sürece de oy çoğunluğu garantilenmiş ve güven sorunu çözülmüş olur.

    Ben dünyada böyle bir ülkeye örnek verebilirim : Yıllardır herkes sorar, Suudi Arabistan neden tüm kazancını yurt dışında yatırıma yönlendirir ve yurt dışında inanılmaz bir istihdam yaratır denilir. Oysa aynı yatırım ülke içine yapılsa ciddi bir orta direk ve girişimci grup doğacak ve gelişim hızlanacaktır. Ama tabii şuda var: Girişimci ve müstakil bu grup bir kral tarafından yönetilmeyi kabul edecek midir? Suudi Kralının işi zor aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık...........
    Sayın Rxpu, düşük gelir grubunun marjinal tüketim eğilimi yüksek gelir grubundan oldukça yüksektir. Gelir dağılımı eşisizliğinin giderek bozulduğu ülkemizde tasarrufların da giderek azalması, toplam nüfus içinde tüketim eğilimi çok daha yüksek genç nüfus oranının yüksekliği dikkate alındığında düşük ve yüksek gelir gruplarının enflasyonlarının düşük gelirlilere transferlerle ayrıştırılması maliyeti artık sürdürülemeyecek noktalara gelmiş görünüyor. Zira gelir vergisi beyan ve ilk taksidi ödeme dönemi olan 2017 Mart bütçe dengesi faiz dışı harcamalarda dahi açık veriyor.

Sayfa 19/213 İlkİlk ... 917181920212969119 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •