Sayfa 347/1223 İlkİlk ... 247297337345346347348349357397447847 ... SonSon
Arama sonucu : 9779 madde; 2,769 - 2,776 arası.

Konu: Viop 24 muhabbet

  1. #2769
    adama dün burada harita gösterdik..

    gıkını çıkaramadı..

    haritada ne vardı: ingilizlerin dayattığı ve 1. dunya savaşı sonrası osmanlı devletinin kabul ettiği harita..Türklere anadoluda küçük bir bölge kalıyordu..

    Türk halkı bu haritayı reddetti..

    milli mücadele ile işbirlikçilerin ve düşmanların oyunları bozuldu..

    Türk devleti kuruldu..

    bundan neden rahatsızsınız ??
    It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)

  2. #2770
    Kızım,Dr...
    Güvenlik araştırmasından geçti..
    Ataması geldi..İş başladı..
    En yakın arkadaşı, 6 yıl okumuş dr.olmuş bir kızın atamasını yapmadılar..
    Sebep?
    Güvenlik araştırması olumsuz..
    Ailesi,anne babasının ne fetö ne de AKP ile cemaat ile hiç işi olmamış..
    Kız onların okullarında okumamış,yurtlarında kalmamış..
    Ne olacak şimdi?
    Kızını zar, zor okutan emekli anne babanın evladı.. Gurur duyacakları bir zamanda, başlarına gelene bak..
    İslamcı AKP veFETÖ nün sıradan , masum insanların başına açtıkları belalar bitmiyor..

    SM-A800I cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.

  3. Halkını cehalet ile sefalete teslim eden yöneticiler yok olmaya; cehalet ve sefalete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya mahkumdur.†Mustafa Kemal Atatürk

  4. #2772
     Alıntı Originally Posted by Whitewalker Yazıyı Oku
    Halkını cehalet ile sefalete teslim eden yöneticiler yok olmaya; cehalet ve sefalete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya mahkumdur.â� Mustafa Kemal Atatürk
    Kendi kendini bitiren bir ülke...

    Doç ve Dr.öğretim görevlileri için,lisan eğitimi takviyesi için yurt dışı bursu vermeye başlanacakmış ...!

    Doktora yapmış birinin lisan sorunu mu?!
    Nasıl yani? Diyorsun..

    Sonra bakıyorsun ...TVde tartışmalara
    Çıkan prof.lara...!




    SM-A800I cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.

  5. Turan Akıncı'dan alıntıdır

    SÜRGÜN İŞLERİ
    İttihat ve Terakki’yi anlatan CEMİYET isimli,
    Bir kitap yazdım.
    Daha sonra meşrutiyete giden yolda yaşanan,
    Olayları da kitaba koymaya karar verdim.
    Bu olayların en önemlileri Şeref ve Canik Sürgünleri.
    Benim ailemden sürgüne giden iki kişi var.
    İkisi de tıbbiye öğrencisi.
    Biri ismini bilmediğimiz bir çölde gömülü,
    Diğeri 11 yıl sonra İstanbul’a dönebilmiş.
    ++

    Maalesef bu konularda bilgi çok az.
    Yazılmış hatıralar içinde tutarsızlık çok var.
    Olayları benim ZAMAN DİZİNİNE koyunca,
    Tarih ve mekanlar oturmuyor.
    Şimdi Osmanlı’da Sürgün işini anlatayım.
    ++

    Sürgün Osmanlı’da uygulanan eski bir yöntem.
    Ama sistemin borusu Abdülhamit döneminde çıkıyor.
    Sürgüne gönderilenlerin sayısı zıplıyor.
    Çünkü istibdat var.
    Zat-ı Şahanenin gıcık kaptığı devlet adamları,
    Muhalifler İstanbul’da parazit yapmasın diye,
    Sürgüne gönderiliyorlar.
    Abdülhamit döneminde
    Ziya Paşa, Namık Kemal ve Süleyman Paşa gibi,
    Aydınlar nasibini almış.
    Yazı uzamasın başka isimler yazmıyorum.
    ++

    İki tür sürgün var.
    İstanbul’dan çıksın denilen kişiler için,
    Rodos, Kıbrıs, Midilli, Sakız gibi adalar.
    Bunlar çok yıpratıcı değil.
    İkinci tür ise en uç noktalara gönderilen
    Kürek mahkumları.
    Taif, Yemen ve Fizan’a yapılan sürgünler.
    ++

    Bizimkilerin paketlendiği olayın ismi‘’Şeref Kurbanları.’’
    Konu ne?
    İttihat ve Terakki fikirlerine inanan,
    Harbiye ve Tıbbiye talebeleri ile genç subaylar,
    İstanbul’da meşrutiyet için bir gösteri yapmak isterler.
    Hemen jurnaller çalışır.
    Sonunda zaptiye 600 kişiyi paketler.
    120 gün işkence, dayak ve benzeri olaylardan,
    Sonra mahkeme 78 idam verir.
    Hünkâr, Avrupa korkusundan,
    Cezayı müebbet kürek cezasına çevirir,
    77 kişi Trablusgarp’a sürgün edilir.
    Gidenler ŞEREF vapuru ile gönderilir.
    Bundan dolayı bu isim verilir.
    Aslında sürgün yeri Fizan’dır,
    Ama devlet Fizan’a gidecek vasıta bulamaz.
    ++

    Fizan neresidir?
    Bugünkü Libya’nın en güney noktası.
    Büyük Sahra’nın doğusu.
    Fizan’a ulaşım nasıl diye merak eden olur?
    Trablusgarp’ten sadece deve ile gidiliyor.
    Tam 45 günde.
    Çölde 45 gün artık ne bulur ne içersin,
    O senin sorunun.
    Kısacası: kim öle kim kala.
    Fizan’dakiler hayatında hiç yağmur görmemiş.
    Fizan’da on yıl kalan var.
    ++

    II. Meşrutiyet sonrası siyasi mahkumlara af çıkar.
    Sürgünler ülkeye geri dönerler.
    Sağ kalıp geri dönebilen sadece 8 bin kişi.
    Çöllere Niyazi olan belli değil.
    Abdülhamit’e kimse cennetmekan falan demesin..
    Onun bizim aileye bir can borcu var.


    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  6. T.A.dan alıntı

    GERİLEME DEVRİ
    Bugün yarın Cumhurbaşkanı
    Yeni yetkilerle koltuğuna oturacak.
    Başkanlık, ilerlemedir dediler,
    Şahlanıştır diye anlattılar.
    Necip Türk halkı yine seyretti.
    Büyük devlet adamı Mithat Paşa’nın ruhu şad olsun.
    ++

    1876 yılında padişah değişikliği oluyor.
    Mithat Paşa ve arkadaşları,
    Şehzade Abdülhamit ile görüşüyorlar:
    ‘’Eğer meşrutiyeti ilan edersen,
    Destek verelim.
    Seni tahta oturtalım.’’
    Abdülhamit her türlü şartı kabul ediyor.
    Hatta hızını kesmiyor:
    ‘’Sen benim babamsın’’ bile diyor.
    Abdülhamit, 31 Ağustos 1876 tarihinde tahta oturuyor.
    ++

    Anayasa çalışmaları yapılıyor.
    23 Aralık 1876 günü anayasa ilan ediliyor.
    Son derece çağdaş bir anayasa
    Maddeler:
    Mahkemeler bağımsızdır,
    Hakimler teminat altındadır.
    Mahkemelerde savuma hakkı kutsaldır.
    Toplanma, gösteri yürüyüşleri serbesttir.
    Dernek kurma özgürlükler kapsamındadır.
    Fikir ve girişim özgürlükleri kısıtlanamaz.
    Mahkeme kararı olmadan hiçbir ceza uygulanamaz
    İdam cezası kaldırılmıştır.
    Basın yayın hürriyeti sınırsızdır.
    Yazıyı daha fazla uzatmayayım.
    ++

    Anayasa’nın tarihi 1876
    Tam 142 yıl evvel kabul edilmiş.
    Daha Almanya, İtalya ortada yok.
    Anayasa, bu hakların tanınmış.
    ++

    Hünkâr, bir süre sonra,
    Mithat Paşa ve ekibinden sıkılır.
    Bir bahane bulur sadrazamı sürgüne gönderir.
    Kafası Mithat Paşa’ya takılır.
    Kendine tehdit görür.
    Sultan Abdülaziz’in ölümünden paşayı sorumlu tutar.
    Yıldız’da çadırda bir düzmece mahkeme de yargılar.
    Paşa ve eniştesini Taif’e sürer.
    Merak eden baksın Taif neresi?
    3 yıl sonrada zindanda Mithat Paşa’yı öldürtür
    ++

    Bizim coğrafya ilginç.
    Osmanlı’nın son astığı sadrazam Benderli Ali Paşa.
    Yıl 1821
    Bundan sonra çağdaşlaşma başlıyor.
    63 yıl öldürülen devlet adamı yok.
    Ama,
    1884 yılında özgürlükleri getiren sadrazam,
    İdamın kalktığı ülkede zindan da öldürülüyor.
    ++

    Bir süre sonra zat-ı şahane savaş bahanesi ile
    Meclisi tatile sokar.
    Mebusan meclisi 32 yıl kapalı kalır.
    Sonunda Abdülhamit tahttan indirilir.
    ++

    Bunları niye anlattım:
    Ortadoğu ülkelerinde,
    Daima birtakım kafalar gelip,
    Kendi düzenlerine göre devleti değiştiriyorlar.
    1876 yılında kalkan idam gelir mi?
    142 sene evvel tanınan özgürlükler,
    Yasaklanır mı?
    Tarihçiler de buna,
    GERİLEME DEVRİ DİYORLAR.
    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  7. T.A.dan alıntı

    RAMAZAN KARARNAMESİ
    Mahmut Nedim Paşa, Osmanlı sadrazamları arasında,
    En fırıldaklardan biriydi.
    Sokakta onun için edilmeyen laf yoktu.
    Sultan Abdülaziz onun bu vasıflarını iyi biliyordu.
    Saraya en çok para bulan sadrazam olduğu için
    Abdülaziz onu 30 Ağustos 1875 tarihinde
    İkinci defa koltuğa oturttu.
    Günümüzün deyimi ile; hırsız ama para buluyordu.
    ++

    O dönemde Bosna Hersek’te isyan çıktı.
    Orduya para lazımdı ama hazinede para yoktu.
    Devlet ana para ve faizler dahil 14 milyon dış borç ödeyecekti.
    Paşanın aklına bir fırıldak geldi.
    Bu paranın yarısını ödeyelim.
    Elimizde kalan 7 milyon ile orduyu finanse edelim.
    Ödemediğimiz 7 milyonu ise belli olmayan bir tarihte öderiz.
    Kısaca:
    Allah bize, biz sana.
    Bu konuda Sultan Abdülaziz’den de olur alındı.
    Bakanlar kurulu bu kararı çok gizli aldı.
    Toplantı sonunda tüm bakanlar,
    Ellerindeki tahvilleri Galata’da sattılar.
    ++

    Bakanların kağıt satması hemen dedikoduya sebep oldu.
    Dedikodular başladı.
    Hükümet faizleri ödemeyecek.
    Mahmut Nedim Paşa, basına şu açıklamayı yaptı:
    ‘’Oruç ağzımla yemin ederim,
    Bu haberler yalandır.’’
    Piyasa rahatladı zira sadrazam açıklama yapmıştı.
    ++

    30 Ekim 1875 günü hükümet
    RAMAZAN KARARNAMESİ’Nİ AÇIKLADI.
    ‘’Osmanlı Tahvillerin yarı paralarını ödeyeceğiz,
    Bakiyesini ileriki bir tarihte ödeyeceğiz.’’
    Allah bize, biz size.
    ++

    Piyasalara bomba düştü.
    Avrupa’da faizleri yüksek diye çok kişi,
    Osmanlı Devlet Tahvili almıştı.
    Avrupa’da çok kişi battı ve intihar etti.
    Aileler dağıldı.
    Avrupa bankaları önünde olaylar yaşandı.
    Olaylar uzun süre devam etti.
    Batı’da Osmanlı Devleti’ne büyük bir öfke oluştu.
    Avrupa’nın bize bakışı değişti.
    ++

    Sadrazam günü kurtarmıştı ama
    Devletin itibarını bitirmişti.
    Bu tarihten sonra hiçbir savaşta,
    Avrupa ülkeleri bize destek olmadılar.
    93 Harbi’nde dağılmamızın sebebi budur.
    Harbe girerken Fransa ve İngiltere'nin bize destek,
    Olacağını bekliyorduk.
    Onlar hiç oralı olmadılar.
    I. Dünya Savaşı’nda Fransa ve İngiltere’nin
    Bizi kabul etmemesi bu sebebe dayanır.
    ++

    Fırıldak adamlar,
    Akıllarınca günü kurtarırlar.
    Ama çok uzun yıllar üstümüze yapışan,
    Etiketi ancak cumhuriyet sökebildi.
    Bu arada aklıma geldi.
    Önümüzde ödenmesi gereken 240 milyar dolar var.
    Ne olacak ?
    ++

    Oruç ağzı ile bir açıklama yakışır.
    Ne de olsa Müslüman adamlar.
    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  8. T.A. dan alıntı

    İLZAM İŞLERİ
    Tanzimat sonrası Osmanlı Devleti’nin en önemli geliri,
    Tarımdan elde edilen AŞAR vergisiydi.
    Yıllık mahsulün takriben yüzde onu devlete ödenirdi.
    ++

    Ticaret kesimi yabancıların elinde olduğu için,
    Devlet bu kesimden vergi alamazdı.
    Aşar vergisi devletin en önemli gelir kaynağıydı.
    Osmanlı’da maliye teşkilatı yoktu.
    Her vilayet her yıl ihale açardı.
    Kim devlete daha fazla peşin para teklif ederse,
    Vergiyi toplama hakkına sahip olurdu.
    İhaleyi alan kişiye ‘’MÜLTEZİM’’ denirdi.
    Bizim memlekette daima her iş de mangoluk olur.
    ++

    Adam ufak bir şehrin valisi veya mutasarrıfı.
    Büyük bir ile vali olmak istiyor.
    Babıâli’den adamını bulurdu.
    Al takke ver külah 50 bin altın getir,
    Seni vali tayin edelim sözünü alırdı.
    Selanik şehrine böyle tayin edilen onlarca vali bulmuştum.
    Vali adayında bu kadar bir para yok.
    Gider Galata’dan bir Yahudi, Rum veya Ermeni banker bulurdu.
    Banker bu rüşveti öder,
    Adam da şehre vali olurdu.
    ++

    Bir süre sonra vali vergi toplama ihalesi açardı.
    İhaleye valinin izin vermediği kimse katılamazdı.
    İhale dorudan bankere verilirdi.
    Başta 50 bin altını veren banker MÜLTEZİM olurdu.
    Burada önemli olan Mültezim ile valinin uyumu.
    Mültezimin para toplaması için devletin jandarmasının,
    Desteği şart.
    Toplanan vergi üçe bölünürdü.
    Bir pay bankere, bir pay valiye, bir payda devlete.
    Yani kısaca devlet verginin ancak üçte birini,
    Toplardı.
    ÜÇÜN BİRİNİ ALIRSIN lafı oradan gelir.
    ++

    Uzun vadede Galata konusunu yazacağım.
    Galata, başlı başına bir dünyadır.
    Gelelim yazının sonuna.
    Yeterli para toplayamayan devlet ne yapardı?
    Galata bankerlerinden borç alırdı.
    Bankerler parayı nereden bulurdu?
    ++

    Devletin vergisini çalıp,
    Bu parayı Osmanlı Devleti’ne fahiş faizle çakmaya
    Ne denir?
    ++

    Sahi, Osmanlı niye battı?
    Aklıma son yapılan köprüler geldi.
    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

Sayfa 347/1223 İlkİlk ... 247297337345346347348349357397447847 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •