Sayfa 47/178 İlkİlk ... 3745464748495797147 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 369 - 376 arası.

Konu: Tarihte Bugün

  1. 31 Mart Vakası 1909



    II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır.
    Rumî Takvim'e göre 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır.

    On üç gün süren ayaklanma, II. Meşrutiyet döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir.
    Askeri bir isyan olarak ortaya çıkmasına rağmen isyana dahil olan softaların propagandaları sonucu sonradan dinî bir hal almıştır.
    İsyanın ilk günü hükûmet istifa etmiş, isyancı askerler yedi gün süre ile İstanbul'a hakim olmuştur.

  2. Türkiye'nin ilk referandumu 1961



    1960 darbesinden sonra yapılan darbe anayasası için referanduma gidildi.
    Hayır oyu vermenin neredeyse yasak olduğu, bütün büyük partilerin evet kampanyaları düzenlediği, camilerde bile imamların vaazlarında anayasaya evet denmesi gerektiğini anlattıkları bir ortamda yapılan referandumda, anayasa %61 oyla kabul edildi.

    Hayır oyunun rengi kırmızı, evet oyunun rengi beyaz olarak belirlenmişti. Ancak oy pusulalarının konulduğu zarflardan, oyun rengi açıkça görülebiliyordu.
    15 Haziran'da propaganda dönemi resmen başladı, ancak ortada hayır diyecek ciddi ve örgütlü bir güç yoktu. Evet cephesi ise çok genişti. Darbeci Cemal Gürsel ve Milli Birlik Komitesi üyeleri, İsmet İnönü liderliğindeki CHP, büyük basının tamamına yakını, valiler ve kaymakamlar, devletin bütün yöneticileri bu kampanyanın üyesiydi.

    Üçüncü Ordu komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala tarafından kurulan AP, başta anayasaya hayır oyu çağrısı yapmaya niyetlenir gibi oldu. Bunun üzerine çok ağır bir karşı kampanya yürütülmeye başlandı.
    İstanbul'da güya ihtilal hazırlığında olan gizli bir örgüt açığa çıkartıldı ve liderlerinin Adalet Partisi üyesi olduğu söylendi.
    Daha sonra aynı gerekçeyle AP'li komünistler yakalandı. AP cunta tarafından açıkça kapatılmayla tehdit edilmeye başlandı, bu nedenle Ragıp Gümüşpala "evet" kampanyası yapmak zorunda kaldı.

    Okullarda öğretmenler, camilerde imamlar kampanyaya evet denmesinin önemini anlatmak zorunda kalıyorlardı.
    Gazetelerde evet afişlerini yırtan hainlerin haberleri yayınlanıyordu. Referanduma iki gün kala yasal propaganda süresinin sonra erdiğini duyuran gazetelerde sürenin bitimine rağmen "hayır" lehine kampanya yapan dokuz kişinin tutuklanma haberi de yer alıyordu.
    Cunta başkanı Cemal Gürsel'in yasağa rağmen "evet" lehine yaptığı konuşma, gazetelerde yayımlanıyordu. Ayrıca gazetelerde sandığa giden vatandaşın evet oyu atışını gösteren karikatürler çıkıyordu.



    Ancak sandıktan çıkan sonuç beklenildiği gibi olmadı. Katılım %81 gibi düşük bir oranda kaldı.
    Adalet Partisi dahil tüm partilerin evet cephesinde yer aldığı referandumda "evet" oyları yüzde 61.7'de kaldı.
    Resmen bir "hayır" kampanyası yapılmamasına rağmen sandıktan yüzde 38.3 kırmızı "hayır" oyu çıktı.

    İzmir, Aydın, Bursa, Bolu, Manisa gibi pek çok şehirde hayır oylarının sayısı, evet oylarının sayısından çok daha fazla oldu. Cuntanın ağır baskısına rağmen düşük bir oy oranıyla kabul edilen anayasa, Milli Güvenlik Kurulu gibi bir kavramı yaratarak Türkiye'nin dünyanın en antidemokratik ülkeler arasında yer almasına neden oldu.

  3. Rusya, Alaska yı 7.2 milyon dolara ABD ye sattı. 1824
    Kilometrekaresi 4.74 dolara gelen alışveriş ABD'de "kazıklanma" olarak yorumlandı.


    Alaska'nın 7,2 milyon dolara alındığını gösteren çek

  4. Adolf Hitler e Alman parlamentosuna danışmadan yasa çıkarma ve uygulama yetkisi verildi. 1933



    Ünlü yazar Aldous Huxley, Tarihten alınabilecek en büyük ders insanlığın tarihten ders almamasıdır. demiştir. 2. Dünya Savaşı, öncesi ve sonrası ile insanlık tarihinin en trajik vakalarından biridir ve bu vakanın merkezinde Adolf Hitler vardır. Peki tarihin en kanlı canilerinden biri olan Adolf Hitler, ülkenin tüm idari yetkilerini nasıl tek başına kendisinde toplamıştır?

    DİKTATATÖRLÜK DEMOKRATİK YOLLARLA GELDİ
    Hitler demokratik yollarla başa gelmiş ama bunu yeterli bulmamış daha çok güç için yetkilerini artırmış ve bu yetkilerle demokrasiyi ortadan kaldırıp tarihin en vahşi diktatörlerinden biri olmuştur.

    DİKTATÖRLÜĞE GİDEN YOLUN BAŞLANGICI: EKONOMİK KRİZ
    Adolf Hitlerin siyasi parti hayatı Alman İşçi Partisine katılımı ile başlar. Hitler 1920 yılında partinin propagandasını ele aldıktan sonra partinin adı Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi(NSDAP) olarak değiştirildi. Komünistler ve sosyal demokratlar bu partinin destekçilerine onları küçümseme maksadıyla kısaca Nazi diyorlardı. Partide hızla yükselen Hitler 1921de parti lideri oldu. Hitlerin partisi 1929 yılına kadar başarısız olsa da dünyada yaşanan ekonomik kriz sonrası oylarını artırdı ve 1930 yılında yapılan seçimlerde meclisin ikinci büyük partisi oldu.



    İLK YENİLGİ: CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
    Almanyada 1932 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine NSDAPın adayı olan Hitler en güçlü rakibi Hindenburg ile ikinci tura kaldı. İkinci turda Hitler yenildi ve Cumhurbaşkanı Hindenburg oldu.

    KOALİSYON KURULAMAYINCA YENİDEN GENEL SEÇİM
    Cumhurbaşkanlığı seçileri sonrası yapılan genel seçimde ise Hitlerin partisi mecliste en çok sandalye sayısına sahip parti oldu ama yine de hükümet için koalisyon gerekiyordu.

    Cumhurbaşkanı Hindenburg, koalisyon yapıp hükümet kurması için Hitleri şansölye (Başbakanlığa tekabül ediyor.) atadı. Ancak koalisyon kurulmayınca Hitler, Alman Ulusal Partisinin desteği ile ülkeyi yeniden genel seçim sürecine soktu.

    ÖZEL KARARNAME İLE VATANDAŞLIK HAKLARIN KISITLANMASI VE PARTİLERİN YASAKLANMASI
    Almanyada o tarihlerde parlamentonun toplandığı Reichstagta çıkan yangın Hitlerin diktatörlüğe giden yolda önemli dönemeçlerden biri oldu. Yangının Hitlerin partisi tarafından çıkartıldığı iddia edilse de soruşturma Nazi Partisinin (NSDAP) o dönemki en güçlü siyasi rakiplerine odaklanmıştı. Bu olayın yarattığı atmosferde Hitler, Cumhurbaşkanı Hindenburga imzalattığı bir kararname ile vatandaşların çeşitli kişisel ve siyasi haklarını kısıtladı. Bunu takiben Hitlerin partisi NSDAP ve Alman Ulusal Parti dışında tüm partilerin yayınları ve seçim çalışmaları durduruldu.

    YASAKLI DÖNEMDE SEÇİMLE İKTİDAR OLDU
    Hitlerin partisi bu olağanüstü şartlarda yapılan seçimde Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) %44 oy ile tek başına iktidar oldu ama salt çoğunluğu elde edemedi. Daha çok yetki isteyen Hitler, diktatörlüğe giden yolda büyük bir adım attı.

    HİTLERİN, MUHALİFLERİN SOKULMADAN MECLİSTEN KANUN YAPMA YETKİSİ İSTEMESİ
    Hitler, 1933te Meclisten geçici olarak geniş yetkiler istedi. Hitlere ve hükümetine meclisin salt çoğunluğunun onayına ihtiyaç duymadan kanun yapma yetkisi veren bu yetkilerin yasalaşması için meclisin üçte birinin oyu gerekiyordu. Oylamanın yapılacağı gün parlamento, hükümetin polisi (SA) tarafından kuşatıldı ve bazı sosyal demokrat parlamenterler Meclise sokulmadı. Ayrıca 81 komünist parlamenter de seçimlerden önce gözaltına alınmıştı.

    MECLİSİ ETKİSİZLEŞTİREN VE ANAYASAYA AYKIRI YASA YAPMA YETKİSİNİ ELDE ETTİ
    Hitlerin yasa tasarısı oldukça kısaydı ama ona büyük yetkiler veriyordu. Hitler sadece 5 madde ile meclisin geri kalanını etkisizleştirdi ve tüm gücü üstünde toplayarak anayasaya aykırı kanunlar çıkarma yetkisini elde etti. 5 maddeden oluşan tasarının 3 maddesi çok kritikti:

    Hükümet, Anayasada belirtilen kanun çıkartma sürecinden ayrı olarak da kanun çıkartabilir. Hükümetin çıkarttığı kanunlar, meclis kurumlarını etkilemediği sürece anayasadan sapabilir. Devlet başkanının yetkileri bundan etkilenmez.

    Devletin yabancı milletlerle yapacağı anlaşmalar ve bu anlaşmaların gerektireceği kanunlar için meclis onayı gerekmez. Hükümet bu anlaşmalar için gerekli gördüğü kanunları çıkartır.

    Bu maddeler hükümetin meclise danışmadan, kanun çıkartmasına, bütçe onaylamasına ve uluslararası anlaşmalar yapmalarına olanak veriyordu.



    REJİM DEĞİŞTİ, DEMOKRATİK YOLLAR KAPANDI
    23 Mart 1933te yapılan parlamento oturumunda halkta ve İmparatorlukta Sıkıntının Kaldırılmasına Dair Yasa kabul edildi.

    Yetki yasasının geçişi ile her ne kadar ortada bir meclis olsa da pratikte rejim değişti ve meclisin ülke yönetimine bir etkisi kalmadı ve demokratik süreçler ortadan kalkmış oldu. Hitler Üçüncü Reich ilan edildi. Hitlerin yetki kanunu ile yasama ve yürütme yetkilerini aline alması sonucu Cumhurbaşkanı Hindenburgun da pratikte bir etkisi kalmadı.

    ÇOK PARTİLİ MECLİSTEN TEK PARTİLİ MECLİSE GEÇİŞ
    Hitler yetkilerini çok partili sistemden tek partili sisteme geçiş için kullandı ve 1933 yılında çıkarttığı yasalarla Nazi partisi dışında bütün partileri yasadışı ilan etmiş oldu. Çok tartışılan hitabet yeteneği ve elindeki propaganda araçlarının etkisiyle Alman toplumunu Nazi partisinde birleştirdi.

    TEK HALK, TEK İMPARATORLUK, TEK LİDER PROPAGANDASI
    Hitlerin Ein Volk, Ein Reich, Ein Fuhrer yani Tek halk, Tek İmparatorluk ve Tek Lider anlamına gelen sloganı, Nazi döneminin Alman toplumunda önemli bir iz bırakmıştır. Posterlerde ve parti yayınlarında yer alan slogan, radyo yayınlarında ve mitinglerde de sürekli tekrarlanıyordu. Nazi partisinin (NSDAP) akıllara kazımak için her yolu kullandığı bu slogan Nazi partisinin Alman toplumu ve kültürü üzerindeki mutlak kontrolünü ifade ediyordu.

    TEK PARTİ PROPAGANDASI VE KARŞIT GÖRÜŞLERE SANSÜR İLE İKTİDARINI PEKİŞTİRDİ
    Hitler, gücü elinde topladıktan sonra Nazi partisinin propaganda bakanı Goebbels gazeteler, dergiler, kitaplar, mitingler; sanat, müzik, film ve radyonun kontrolünü eline alıp Nazi karşıtı tüm görüşleri sansürleyip yasakladı. 1933 yılında Nazi öğrenci organizasyonları Almanların okumaması gereken kitapların listeledi ve 10 Mayıs 1933 akşamı Naziler kütüphanelere girip bu kitapları toplayıp yaktı. Nazi fikirlerinin yayılmasında okullar da önemli bir role sahipti. Bazı kitaplar okullardan yasaklanırken ders kitapları yeniden yazıldı.



    KUVVETLER AYRILIĞININ TAMAMEN BİTİŞİ VE TEK ADAM REJİMİ
    Büyük oranda pek bir etkisi kalmamış olsa da Hitlerin getirdiği yetki kanuna göre Cumhurbaşkanı Hindenburgun yetkilerine dokunulmamıştı. Hitler Cumhurbaşkanının yetkilerini çiğnese de bu ihlallerin hiçbiri mahkemeye taşınmadı. Yani Hitlerin zaten tek adam olduğu bir fiili durum vardı. Hindenburgun 2 Ağustos 1934te ölmesi üzerine de Hitler, Cumhurbaşkanlığı ve başkanlığı birleştirip yasal olarak da tek adam olmak için harekete geçti.

    1934 REFERANDUMU İLE CUMHURBAŞKANLIĞI VE BAŞBAKANLIK BİRLEŞTİ
    Cumhurbaşkanı Hindenburgun ölümünden sadece 7 gün sonra Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığın birleştirilmesi için bir referandum yapıldı. Referandumda Alman halkına şu soru soruldu:

    Cumhurbaşkanlığı makamı, Başbakanlık makamı ile birleştirilmiştir. Cumhurbaşkanının tüm yetkileri ile Başbakanlığın yetkileri Führer ve Şansölye Adolf Hitlerde toplanmıştır. Vekilini kendisi atayacaktır. Alman erkeği ve Alman kadını, bu yasa ile öngörülen bu düzenlemeyi onaylıyor mu?



    AÇIK OY VERMEYEN HAİNDİR
    Referandum için yoğun bir propaganda yapan Nazi partisi oylamaya anti demokratik eylemlerde de bulundu. Bunların arasında STK ları, kulüpleri Nazi askerleri eşliğinde oy kullanma merkezlerine götürmek ve açık oy vermeye zorlamak da vardı. Bazı yerlerde oy verme kabinleri kaldırılarak bazı yerlerde de kabinlere Buraya giren vatan hainidir. yazan afişler konularak halk açık oy vermeye zorlandı. Buna ek olarak, birçok oy pusulası evet oyuyla önceden işaretlenmiş, geçersiz oy pusulaları sıklıkla evet oyu olarak sayılmış ve pek çok hayır oyu referandum sorusunun lehine kaydedilmiştir.

    Referandum sonucunda %88 EVET oyu ile Hitler Führer oldu ve istediği mutlak tek adam rejimini elde etti.
    Son düzenleme : metin; 06-04-2017 saat: 20:24.

  5. Pargalı İbrahim Paşa nın "makbul" lakabı "maktül" olarak değişti. 15 Mart 1536
    Kanuni, sadrazamını saraydaki iftardan sonra boğdurttu.


  6. OSMANLIDA RÜŞVET 16. YÜZYIL
    [

    Bir zamanlar dünyanın süper gücü olan Osmanlı, gücünün zirvesinde olduğu 16. yüzyıldan itibaren rüşvet ve yolsuzluk yüzünden giderek zayıflamış, sonunda çok hazin bir şekilde yıkılmıştır.

    Rüstem Paşa zamanında normalleştirilen ve tarifeye bağlanan rüşvete zaman zaman idama kadar varan cezalar verilse de kararlı bir şekilde mücadele edilmediği için engellenememiştir

    19. yüzyılda alınan tedbirler boş bir çabadan başka bir şey değildir ve koskoca bir imparatorluk, paşaların, vezirlerin, sadrazamların, padişahların, şahsi hırsları yüzünden 200-250 yıl gibi kısa bir sürede cihan imparatorluğundan, Avrupanın hasta adamı durumuna düşmüştür
    Tarih, geçmişten ders çıkarmayan milletler için tekerrür eder. Rüşvet ve yolsuzluk hastalığı bir devlete bulaşırsa ve tedavi edilmezse yıkılmaya mahkumdur. İsmi Osmanlı İmparatorluğu olsa bile..



    O DÖNEME AİT BİR HİKAYE (Ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler... Doğrudur sanırım)

    1639 yılında bir gün, Gelibolu'ya yeni bir naip çıkageldi. Yusyuvarlak kara sakalı, akı karasından çok devrik gözleri, ikişer parmak kalınlığında, kabarık kaşları ile Ramazan Efendi...

    Halk endişe içinde Efendi'yi karşıladıkları zaman, naip:

    - «Baka ağalar, bu arpalık Ebu Said Efendi'nindir, zinhar ki evamirime karşı koyasız, yoğise gayri olur» dedi.

    Ramazan Efendi, geldiğinin ertesi gününden itibaren sağa sola adamlar saldı, avarız (olağanüstü alınan vergi) toplamaya başladı. Gelibolu'nun avarız akçası 400 kuruştu. Ramazan Efendi ise bunu 1000 kuruş yapmaya ahdetti, İstanbul'da bu naiplik için hayli para yedirmişti. Onun beş, on mislini çıkarmak lazımdı.

    Fakat halk daha ilk günlerde baskıyı hisseder etmez derhal Eşrefli köyünün imamı Yusuf Efendi'ye koştular. Yusuf Efendi «vekil-i kainat», fazıl ve mert bir adamdı. Hemen yola düzüldü, İstanbul'a koştu, dert yandı. «Avarız akçası ziyade alınmaya!» diye bir emir aldı, Gelibolu'ya geldi.

    Naibin karşısına çıktığı zaman Ramazan Efendi kaşlarını çattı, boğuk bir sesle bağırdı:

    - «Bre koca, senin Astane'ye (İstanbul'un bir diğer adı) varıp şikayet emri ahzine koştuğun söylerler, doğru mudur?»

    - «Beli, doğrudur, ol şikayet emri de nezdimizdedir, buyurun»

    Ramazan Efendi emri kaptı, gözlerini devire devire okudu, sonra birdenbire emri koynuna soktu:

    - «Ya şu sakalından utanmaz mısın? Naibi, şikayet sana mı düştü?»

    - «Cumhurun derdidir, biz gibi fakirlerden imdat ederler, elbette ki can ve baş ile sayeyleriz.»

    - «Ya koca matuh (bunak), ol mertebe iş sana mı vazife?»

    Naip bu sözleri söyleyince yerinden fırladı ve hiddetle: «Bre bevvab!» diye bağırdı. Katipler, hademeler koşuştular, Ramazan Efendi:

    - «Bre şol arlanmaza haddini bildirmek gerektir» dedi. Fakat katiplerin de, hademelerin de tereddüt ettiğini görünce, kudurmuş gibi Yusuf Efendi'nin üzerine saldırdı, birbiri ardına inen tokatlarla Eşrefli imamını dövmeye başladı. Kapının önü, Yusuf Efendi'nin ardından gelen halkla doluydu. Koskoca saçlı sakallı, ağırbaşlı ve eli öpülecek adamın, Ramazan Efendi'nin silleleri altında çırpındığını görünce dayanamadılar:

    - «Bre medet, efendiyi öldürür, Müslüman olan koşsun diye bağırdılar. Kalabalık, koca bir sel gibi naibin üzerine saldırdı:

    - «Bre ur, bre koman, el değmeyenin avradı boş» diye haykınyorlardı.

    Ramazan Efendi, yıldırım çarpmış koca bir ağaç gibi sillelerin, tokatların, tekmelerin arasında sallanıyor, avazı çıktığı kadar haykırıyordu. Öteden katipler, hizmetkarlar efendiye acıdılar, naibi kurtarmaya kalkıştılar. Fakat halk bir kere kızmıştı:

    - «Bre bunlara da gerek» diye katipleri de, hizmetkarları da araya aldılar, vur vuranın, kır kıranın arasında, cumhur sükunet bulduğu zaman Ramazan Efendi ile hizmetkarları ve katipler, karaya vurmuş balıklar gibi yerlere serilmiş, yara, bere içinde yatıyorlardı.

  7. Sarıkamışta tek kurşun atmadan şahit olan yiğitlerimiz. 1915


  8. Fransız İhtilâli (1789-1799),



    Fransa'daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Roma Katolik Kilisesi'nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır.
    Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktasıdır.
    Sosyal bir akımı başlatan en büyük etkendir.

Sayfa 47/178 İlkİlk ... 3745464748495797147 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •