Dolarda Yükseliş Kaçınılmaz

[rxpu]

Romantik konuşuyorsun. O dediğin devleti 500 yılda kuramayız : ) Ayıya dayı demekten başka çözüm yok şuan.

Ayıya dayı diyeceksin de önündeki köprü öyle kısa bir köprü değil. Ayrıca köprüyü geçtikten sonra da Ayı ve adamları seni yine orada bekliyor. Şu an için en iyi çözüm ayıya ne dayı demek ne de ayı olduğunu söylemek. Ve bir an evvel Ayının senden çekinmesini sağlayacak veya en azından sana kolaylıkla saldırmayı düşünemeyeceği bir güce ulaşmak.

O güce ulaşamazsan ayıya bir kere dayı demekle kurtulamayacaksın çünkü.

[zaxxss]

7 tl gene

6 dan 29 a çıkan ne oluyor?

[mdemir]

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye'nin kredi notu ve görünümünü 17 Ağustos'ta değerlendirecek

depremin yıldönümüne getirmişler değerlendirmeyi...

[enki]

İMF DAHA DA FAKİRLEŞTİRİR!
Bartu Soral ( ekonomist):
“Türkiye'nin dış borcu 130 milyardan 460 milyar dolara yükseldi. Reel sektörün döviz açık pozisyonu ise 220 milyar dolar. Türkiye ciddi bir biçimde borçlandı...
Türkiye'nin dış borcuna karşı yıllık ihracatı 160 milyar dolar. Demek ki biz yurt dışına borçlanmışız ama bu borcu verimli yatırımlara kullanmamışız. Bu borç ne üretim kapasitemizi arttırmış ne de verimliliğinizi besleyecek teknolojilere yatırım yapılmış.

Türkiye'nin önümüzdeki bir yıl içerisinde 250 milyar dolara yakın para bulması gerekiyor. Bunun 190 milyar dolarının vadesi gelmiş dış borç, yaklaşık 60 milyar dolarının da cari açığın kapatılması için gerekli. Peki Merkez Bankası’nda bunu karşılayacak bir rezerv var mı? Merkez Bankası’nın rezervi 31 milyar dolar. Yani hem Merkez Bankası, hem de piyasalar son krize karşı hazırlıksız, güçsüz ve kırılgan.
Bakıyorsunuz AKP öncesi 14 yılda, Türkiye yıllık 14,5 milyar dolar, 14 yılda toplam 189 milyar dolar ortalama dış ticaret açığı vermiş. AKP ile geçen 14 yıla baktığımızda ise 990 milyar dolar toplam dış ticaret açığı bulunuyor. Bu yıllık ortalama 70 milyar dolara karşılık geliyor. Demek ki biz yurt dışından aldığımız borcu yalnızca ithalata harcamışız. Betona, kentsel dönüşüme, yola, garantisini tutturamadığımız köprülere ve altgeçitlere harcamışız. Bunun için AKP şirketlere garantiler verdi. 100 yolcu geçeceğini garanti etmiş, ancak geçen yolcu sayısı 30'da kalmış. Yani kalan 70 yolcuyu devlet ödemiş. Özetle tüm bu yatırımlar toplumun, ekonominin ihtiyacı olmayan yatırımlar. Tıpkı Kanal İstanbul, Üçüncü Havalimanı gibi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin tek çıkış yolu, beş yıllık kalkınma planları kapsamında ülkede tekrardan üretim ile beraber verimliliği arttırmak... Bugün faizleri yüzde 5 arttırırsanız doların ateşi düşer ama 15 gün sonra tekrar çıkar. Dolayısıyla kesin çözümlere bakmak gerekiyor"

Eğer kesin bir çıkış istiyorsanız IMF'ye gitmek bir yoldur elbette. IMF size bir yoksullaştırma politikası uygulayacak, dış borcu ödemeyi garanti altına alacak. Çünkü IMF'nin fonksiyonu budur. Ama bunun bedeli olarak da 80 milyonun yoksullaşması projesini dayatır. IMF'nin sizden isteyeceği tek şey sosyal harcamaları kesmenizdir. Memur maaşlarını, eğitim ve sağlık harcamalarını kesmenizi isteyecektir. O kestiğinizle de dış borcunuzu kapatmanızı isteyecektir. Bunun Türkiye'ye bir hayrı var mıdır? Elbette yoktur. Tıpkı Yunanistan'a olmadığı gibi.

Türkiye bu ekonomik krizden çıkmak ve yeniden kalkınmak istiyorsa 1960'da Güney Kore'nin, Tayvan'ın başlattığı gibi, 1930'da Türkiye'nin başlattığı gibi beş yıllık kalkınma planları ile geleceğini planlamak zorunda.”
10 Ağustos 2018

Ancak bundan sonra dışarıdan alacağımız paranın maliyeti mecburen daha fazla olacak..gerek risk primimizden gerekse globalde faizlerin artması paranın maliyetini daha pahalı hale getirdi ve dahada getirecek..dolayısıyla bir noktadan sonra beş yıllık kalkınma planları felan hikayedir..bu yazınında eksiği bu sanırım..selamlar..

[rxpu]

son dakika haberi: beyaz saray'dan yapılan açıklamada ulusal güvenlik danışmanı'nın, türk büyükelçi ile rahip brunson krizini görüşeceği belirtildi.

[mdemir]

Türkiye'nin bu sarmaldan çıkabilmesi için zaten fakirleşmesi lazım. Yani üretim çıktısı ile uyumlu refah seviyesine çekilecek bir ekonomik denge uzun vadede cari fazla verebilen sağlıklı büyümeyi tetikleyecektir.

Şu an sahip olduğumuz refah kendi üretim çıktımız ile uyumlu değil. Coni'nin verdiği borç ile arttırılmış hormonlu bir denge.

Forumdaşlar fakirleşeceğiz dediğimde üzülmesin ya da kızmasın, zira aynı anda da özgürleşeceğiz. Dış dünyadan özgür bu denge yani gerçek yerli ve milli denge yakalandığında inanın dış mihrak olarak anılan bu güçler artık ekonomiye hiç etki edemeyecek. Daha doğrusu Almanya'ya veya Japonya'ya ne kadar etki ediyorlarsa o kadar edebilecekler.

Sloganımız fakirleşerek özgürleşmek ve sonrasında da özgürleşerek yerli ve milli bir şekilde zenginleşmek olmalı.

Ancak hem coninin parasını alacağız, hem hemen büyüyeceğiz, hem de hemen refah artışı olacak ama bir de yerli ve milli olacağız diyen hiç kimseye inanmayın. Bilin ki bunu söyleyen bir politikacıdır. Hangi partiden olursa olsun......

fakirleşmek gerek şart ama yeter şart değil. başka birçok sorunun da çözülmesi gerekli. fakirlik çözüm olsa zimbabve her şeyi çözmüş olurdu...

[enki]

fakirleşmek gerek şart ama yeter şart değil. başka birçok sorunun da çözülmesi gerekli. fakirlik çözüm olsa zimbabve her şeyi çözmüş olurdu...

Bence yinede Zimbabwe ile kıyaslamayın..beğensekte beğenmesekte bir üretim altyapımız var ve teknolojik olmasada ucuz işçilikle üretim yapımız geliştirilebilir..ayrıca bulunduğun coğrafi şartlarda bu açıdan(ticaret vb.) Zimbabwe'den çok farklı..

[rxpu]

fakirleşmek gerek şart ama yeter şart değil. başka birçok sorunun da çözülmesi gerekli. fakirlik çözüm olsa zimbabve her şeyi çözmüş olurdu...

Türk insanı psikolojik olarak zora düştüğünde performansını arttırır. O nedenle fakirleşmesi ve bunu hissetmeye başlaması yeteneklerini ve performansını ortaya çıkarması için uygun bir katalizör olabilir. Tarihsel olarak Türkiye hiçbir zaman fakirleştikçe pasifleşecek bir yapıda olmadı. Zora düştükçe o noktadan yükselmesini bildi. (kurtuluş savaşı). Örnek verilen Afrika ülkeleri ise tarihsel olarak çok farklı bir süreç yaşadılar ve hep aynı noktada kalmayı seçtiler.