Koray
Borç, Faiz, Borsa Batağında Osmanlı
by
, 28-08-2024 at 13:19 (571 İzlenme)
19. Yüzyıl’da Osmanlı'nın içine düştüğü durumu bir İngiliz tüccar şöyle ifade ediyordu:
"Osmanlı Devleti, adeta memleketin zararı pahasına üç beş tefeci ve zenginleşen birkaç paşanın çıkarlarını korumak için varlığını sürdüren bir devlet konumuna gelmiştir."
18. yüzyılda Osmanlı'da ciddi para sıkıntısı baş gösterdi. Öyle ki Osmanlı devlet adamları, 1784'te Fas'tan, 1789'da da Flemenk'ten borç istediler. Bu girişimler sonuçsuz kaldı.
Osmanlı, borç para bulamayınca, paradaki altın gümüş oranlarını azaltıp paranın (sikkenin) ayarını düşürdü. Hatta paraları kırpmayı, parçalara bölmeyi bile denedi. 1808-1830 arasında altın sikkelerin biçim ve adı 35 kez, gümüş sikkelerin biçim ve adı 37 kez değişti. Para bulamayan Osmanlı piyasaya hem kağıt para hem hazine bonosu yerine geçen "kaimeler" çıkardı. Ancak para sorununa bir türlü çözüm bulunamadı. Bunun üzerine Osmanlı yabancı sermayeye kapılarını açtı: 1838'de Baltalimanı Ticaret Antlaşması'nı imzaladı. Yabancı tüccarlar için gümrükleri % 5'e düşürdü. Böylece Türk pazarları yabancı mallarla doldu. Osmanlı, 1856'da (Islahat Fermanı'yla) yabacı sermaye yatırımlarına, 1867'de de yabancıya toprak satışına izin verdi.
BORÇ VE İFLAS
18. Yüzyıl'dan itibaren para sıkıntısı çeken Osmanlı'nın imdadına Galata Bankerleri yetişti. 1848'de Galata Bankerlerinden J. Allen ve T. Baltazzi, Osmanlı'ya borç vermek için, Osmanlı'nın himayesinde, İstanbul Bankası'nı (Banque de Constantiople) kurdular.
Galata Bankerlerinin yüksek faizle Osmanlı'ya borç vererek çok kazandığını gören Batılı ülkeler de Osmanlı'ya borç vermenin yollarını aramaya başladılar.
1853 Kırım Savaşı'nda Osmanlı, Rusya'ya karşı İngiltere ve Fransa'nın yanında yer aldı. Hem haraç vergisinin kaldırılması hem savaş masrafları hazineyi fazlaca zorlayınca Osmanlı, 1854'te Avrupa'dan 3 milyon İngiliz lirası dış borç aldı. 33 yıl vadeli, % 6 faizle alınan bu borca karşılık olarak Mısır'dan alınan yıllık vergi kaynak gösterildi.
Avrupa Osmanlı'ya borç verirken 5 kişilik bir gözetim/denetim komisyonu kurmayı şart koştu. (Komisyon 3 Osmanlı, 1 İngiliz ve 1 Fransız'dan oluşuyordu).
Avrupa, Osmanlı'ya borç vermek için 1855'te merkezi Londra'da Ottoman Bank'ı kurdu. 5 yıl içinde, 1859'da Osmanlı'nın dış borçları 13 milyon İngiliz lirasına, vadeli geri ödemeleri ise 20 milyon İngiliz lirasına yükseldi.
Osmanlı'ya borç veren ve Osmanlı maliyesini ele geçiren yabancıların baskısıyla 1863'te, adı Osmanlı, kendisi yabancı, Osmanlı Bankası kuruldu. Bankayı İngiliz ve Fransızlardan oluşan iki kurul yönetecekti. Kuruluş amacı dış borçları ve faizlerini ödemekti. Osmanlı Bankası, Osmanlı'ya faizle borç verecekti.
Masraflar düşüldüğünde Osmanlı'nın eline aldığı borcun ancak % 60.4'ü geçiyordu. Osmanlı % 5, % 6 faizle aldığı borçları verimli kullanamadı. Borçlarla tüketim harcamaları karşılandı. Bazı yatırımlar yapıldı ve Boğaz'da gösterişli saraylar inşa edildi. Borçların çoğu faiz ödemelerine harcandı.
1854-1875 arasında Osmanlı toplamda 3 milyon frank borçlandı. Bir yıl içinde bu borcun onda birini ödemek zorundaydı ama ödeyemedi. Osmanlı, 1875'te borç ödemelerini yarıya indirdi, 1876’da da iflas etti.
Her sıkıştığında Galata Bankerlerine giden Osmanlı, iflas edince de önce Galata Bankerlerine gitti.
GALATA BANKERLERİ
Sarraflar olarak da bilinen Galata Bankerleri, Baltazzi, Lorando Tubini, Korpu, Kamondo, Zarifi, Ogenidi, Mavrogordato, Fernandez, Köçeoğlu, Mısıroğlu gibi Levanten, Ermeni, Rum ve Yahudi bankerlerdi.
19. Yüzyıl'da önceleri iltizam sistemi sayesinde devletle iyi ilişkiler kurdular. Şöyle ki valiler, iltizam topraklarını alabilmek için Galata Bankerlerinden para alıyordu.
Paşaların devletin üst kademelerine yükselmek için verdikleri rüşveti bile Galata Bankerleri finanse ediyordu. Sadece devlet adamları değil, son dönem Osmanlı padişahları; V. Murat, Abdülaziz ve II. Abdülhamit de Galata Bankerleriyle çok sıkı fıkıydı.
Galata Bankerleri, 1860'larda Galata’da "Komisyon Hanı" ve "Havyar Hanı" diye bilinen yerde Osmanlı'nın ilk borsasını kurdular. Biraz parası olan herkesi borsaya, o zamanki tabirle "Hava Oyunlarına" alıştırdılar. Borsa, en çok da rüşveti meşrulaştırmaya yaradı. Rüşvetçi memurlar, bürokratlar ve paşalara mallarının, mülklerinin kaynağı sorulunca "Hava Oyunlarından kazandım!" cevabını veriyorlardı. (Haydar Kazgan, Galata Bankerleri, s.57).
Galata Bankerleri, "kaime spekülasyonu" ile büyük paralar kazandılar. Borsada yaydıkları spekülatif haberlerle fiyatlarla oynuyorlardı; fiyatları düşen kaimleri satın alıyorlar, fiyatları yükselince de satıyorlardı. Bunun üzerine Osmanlı, kaimeleri piyasadan çekmek zorunda kaldı.
1853-1856 Kırım Savaşı, Osmanlı maliyesini yerle bir etti. Borçlarını tahsil edemeyeceğini düşünen Avrupa, Osmanlı'ya baskı yapınca, Osmanlı, dünyaca ünlü Banker Rothschild ve Galata Bankerlerinden Baltazzi'yle anlaştı. Osmanlı borç ödemelerini, bir süre bu bankerler aracılığıyla yaptı.
ZARİFİ'NİN BÜYÜK VURGUNU
1876'da II. Abdülhamit padişah oldu. Ama Osmanlı’nın kötü kaderi değişmedi. Borç, faiz batağı daha da derinleşti.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sırasında Avrupa'dan borç almak mümkün olmadı. Osmanlı yine Galata Bankerlerine avuç açmak zorunda kaldı.
Banker Zarifi ile gizli bir antlaşma yapıldı. Bu anlaşma ile Osmanlı, Banker Zarifi'ye % 15 faiz ve % 5 komisyon vermeyi kabul etti. Zarifi'yle ayrıca 300 bin liralık bir avans anlaşması imzalandı. Bunun karşılığında da Zarifi'ye % 12 faiz ve aylık, % 0.25 komisyon verilecekti. Zarifi'ye güvence olarak da bazı vilayetlerin aşar ve ağnam gelirleri gösterildi. Savaş devam ederken Osmanlı Zarifi'yle ve birkaç bankerle 450 bin liralık yeni bir anlaşma daha imzaladı.
Osmanlı 93 Harbi'ni kaybetti. Ruslar Yeşilköy'e kadar geldiler.
RÜSUMU SİTTE
Galata Bankerleri, yüksek faizli alacaklarını tahsil etmek için Osmanlı'nın bir şekilde ayakta kalmasını istiyorlardı. Bu nedenle 93 Harbi sonrasında da Osmanlı'ya borç vermeye devam ettiler.
93 Harbi sonrasında 1878 yılı itibarıyla Osmanlı'nın, faizler dahil, Galata Bankerlerine toplam 11 milyon Osmanlı Lirası borcu vardı. Bunun 690 bin lirası doğrudan Yorgo Zarifi'nin alacağıydı.
22 Kasım 1879'da Sadrazam Said Paşa, Banker Yorgo Zarifi ve Salamon Fernandez gibi Galata Bankerleri ve Osmanlı Bankası yetkilileriyle "Rüsumu Sitte" anlaşmasını imzaladı. Anlaşmaya göre Osmanlı'nın 6 kalem geliri; tuz inhisarı, tütün inhisarı, damga resmi, alkollü içki, balık avcılığı ve ipek aşarı Rüsumu Sitte idaresine bırakılıyordu.
Galata Bankerlerinin bu "Rüsumu Sitte" uygulamasından etkilenen Avrupalı alacaklılar hemen harekete geçtiler. Avrupalı alacaklılarla Osmanlı arasında 20 Aralık 1881'de "Muharrem Kararnamesi" imzalandı. Bu kararnameyle 1881'de Düyunu Umumiye İdaresi kuruldu. Rüsumu Sitte gelirleri Düyunu Umumiye'ye devredildi.
Avrupalı devletlerin temsilcilerinden oluşan Düyunu Umumiye, Osmanlı'nın temel gelir kaynaklarına el koyup alacakları tahsil etmeye başladı. Böylece Osmanlı tam bağımlı hale geldi.
> Düyunu Umumiye