2001 krizinde borsamız 0.5 cent'in altını da gördü.Örneğin aşağıdaki grafikte 3 Eylül 2001 tarihinde 0.55 cent gözüküyor:
https://tradingeconomics.com/turkey/stock-market
Ama şu anda ki dolar 2001 yılının doları değil,bu konuda haklısınız,ABD'de de küçük de olsa bir enflasyon var,ama 18 yılda kümülatif olarak birikince 2001 Eylül ayından bu yana 256.358/178.1=%43.94 enflasyon olmuş.Dolaysıyla o zamanın 50 centi bugünün 50*1.4394= 71.97 cent'e karşılık geliyor.Yani burayı -çok büyük ihtimalle- borsanın dibi olarak işaretliyebiliriz.
Peki gelecek yıl sonuna kadar bu seviyeleri tekrar ziyaret edebilirmiyiz.Şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz 2001 yılına göre çok daha derin ve 2001 yılında olduğu gibi hızlı bir V çıkışı ile çıkışı ile çıkamayacağımız uzun sürecek bir ekonomik kriz ama yine de geçen sefer gördüğümüz dibe kadar düşmeyeceğimizi düşünüyorum.Çünkü geçen sefer borsamızın 50 cent seviyesine düşmesinin temel nedeni endekste önemli ağırlığı olan bankacılık sektörü içerisinde bazı bankaların batması,bazı bankaların ise sallanması nedeniyle çok düşük piyasa değerlerine inmesi idi(kabaca garanti bankası 200 milyon dolar,finansbank 100 milyon dolar gibi...)Şimdi de bankaların 500 milyar TL'nin üzerinde hatırı sayılı bir sorunlu kredi stoku var.Bazıları batmış,bazıları yapılandırılmış ama çok büyük kısmı muhtemelen batacak,bir kısmı da son ödeme tarihi üzerinden 60 gün geçmiş temerrüde düşmüş ama henüz takibata geçilmemiş,yeniden kağıt üzerinde yapılandırılacak sorun ötelenecek mi,yoksa başka çözümler aranacak mı henüz masanın üzerinde duran karar verilmeyi bekleyen krediler.Sonuç olarak baktığımızda 2001 krizinde olduğu gibi bankaların sallandığı bir dönemden uzağız,böyle bir durum gelecekte olacak olsa bile bankalardaki ortaklık yapısı daha farklı olduğundan, hem koç ve sabancı gibi kuvvetli yerli ortakların hem de güçlü yabancı bankaların bir sıkıntı durumunda bankaya taze sermaye koyabilme kabiliyetleri olduğu için ,2001 krizinde olduğu gibi piyasa değerlerinde dramatik düşüşler beklemiyorum ama diğer taraftan da bankacılık sektörünün toplam özkaynakları 456.3 milyar TL olduğu dikkate alınırsa,sorunlu kredilerle mukayese edilirse,bu sorunlu kredilerin karşılıkları bilançolarda bankacılık teammüllerine göre konursa ,şu anda F/K ve P.D/D.D olarak ucuz görünen bankaların aşırı pahalı olduğu görünür.
Bu ekonomik krizden 2001 yılında olduğu gibi niye hızla çıkamayız
https://1.bp.blogspot.com/-mxfwkCJxj...600/TABLO3.png
https://1.bp.blogspot.com/-f6uQxWD9M...600/TABLO2.png
2001 yılında,hem hane halkının,hem şirketlerin,hem de bankaların borçları düşüktü,Bankaların kredi/mevduat oranı %35'ti.2001 krizi sonrası Türkiye, IMF'in desteği ile yeni bir ekonomi programı ortaya koyup ileriye dönük güveni sağlamıştı.Şu anda ise kredi/mevduat oranı %115,reel sektör aşırı borçlu aldığı krediler ülke gsyih'sının %74.7'sine kadar yükselmiş durumda.Ekonomimiz uzun yılar paramızın aşırı değerlenmesiyle içeride üretim yapmak yerine %30'lardan ,%70'lere kadar yükselen ithal girdiye bağlı hale gelmiş.Temmuz ayında turizm ve inşaat sektörlerinde istihdamın olduğu bir dönemde bile tarım dışı işsizlik Cumhuriyet döneminin en yüksek seviyesine %%16.6'ya yükselmiş.Sonuç olarak krediyle büyüyen ekonomimizde bankaların donuk krediler nedeniyle yeni kredi verecek hali kalmamış,borç batağına batmış borcunu yeniden borçlanarak ödemeye çalışan şirketler dışında da zaten pek bir kredi talebi yok.Çünkü şirketler hem zaten aşırı borçlu hem de şirketler talebin düşüklüğü nedeniyle yeni yatırım yapacak,üretimi arttıracak bir imkan görmüyorlar.Peki talep yine düşük;çünkü hayali enflasyon oranlarına göre ayarlanan ücret artışları ile geniş çalışan kesimin ücretleri reel enflasyon karşısında erimiş,satın alma güçleri azalmış bu da tüketimi azaltmış,tarihi rekor seviyesine ulaşan işsizlik oranları da talep azalmasının bir diğer nedeni.Tabii bu durum bir döngü yaratıyor.Düşük talep üretimi azaltıyor,ekonomiyi daraltıyor,üretim azalınca işsizlik artıyor bu da tekrar talebi düşürüyor.Aynı zamanda şirketler de bankalara olan kredi ana para ve faizlerini ödeyecek nakit yaratamadıkları için sorun kar topu gibi büyüyor.Bu döngünün bozulabilmesi için önce kamunun harcamalarını sert bir şekilde azaltması,vergiler yolu ile şirketlerden ve tüketicilerden çektiği paranın piyasaya girmesi gerekir.İç borç ödemelerinde vadelerin kısalması gelecek yıl ödenecek iç borç ana para ve faiz ödemelerinin kabaca 300 milyar TL'ye çıkması da sıkıntıları daha da artıracak.
Dolayısıyla tüketicinin harcamaya gücü kalmadı,bu kadar büyük borç ödemeleri karşısında kamunun da daha fazla destek vermesi ancak çok sınırlı olabilecek,yatırımlar yukarıda yazdığım nedenlerle dibe vurmuş durumda,büyümeye destek verebilecek tek sektör ihracat da başta AB olmak üzere ekonomilerinde yavaşlama,ticaret savaşları ve kurlarda geçen yıl kazanılan rekabet avantajının kaybolması nedeniyle oradan da iyimser olabilecek bir durum yok.Bu durumda ekonomimiz küçülmeye devam edecek.Küçülme projeksiyonu olan bir ekonomide de şirketlerin ciro ve karları düşeceği için kişisel olarak -bu dönemde- borsada pozisyon almam,beklerim.Bu nedenlerle ben,kişisel olarak gelecek yıl sonuna kadar borsamızda 1 cent'in altının görülebileceğini düşünüyorum.
Şu ana kadar hükümet Cumhuriyetin 95 yıllık birikimini;fabrikaları,enerji ve telekomünikasyon santrallarını,limanlarını,hazine arazilerini...mirasyedi gibi sattı,gelecek 25-20 yılın gelirlerini de havalimanı,yol,köprü,tünel,şehir hastaneleri gibi projelere ipotek etti,borcu 129 milyar dolardan 447 milyar dolara çıkardı.İmar affı,bedelli askerlik,merkez bankasının ihtiyaç akçası gibi 1 defalık gelirlerle krizin derinlemesini erteledi.Ama artık mirasyediliğin de sonuna gelindi.Benim 2020 yılında Türkiye ekonomisinde gördüğüm ;ekonomide derinleşen bir küçülme,yüksek bir işsizlik ile sıkıntılı bir yıl yaşayacağıdır.
Peki bu durum tersine çevrilebilir mi,bir umut olabilir mi?Sorunları bir anda çözecek sihirli bir değnek kimsede yok,ama daima bir çözüm vardır.Önceki yazılarımda da detaylı yazdım.Önce bir ülke hikayesi yazmalı,umut yaratmalı,bunun için de nelere yapılması gerektiği belli.Yapısal reformlardan...kamu harcamalarının azaltılmasına kadar kapsamlı bir ekonomik program..
Yer İmleri