Sayfa 875/2460 İlkİlk ... 37577582586587387487587687788592597513751875 ... SonSon
Arama sonucu : 19675 madde; 6,993 - 7,000 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. #6993
    Bence faiz yukunun artmamasi icin borcu arttirmamsk gerekiyor.. bu Deniz bey in dedigi gibi ilk once harcamalari kismakla olmali... borcun faizini dahi odeyemeyecek noktaya gelmek tamamen geri donulemeyecek bir iflas anlamina gelecektir... ve alinan borc artip uretilen gelir azaldikca tunelin ucu buraya cikacak gibi
    Ama bununla birlikte Nacızane belli bir noktadan sonra vergileri arttirmsnin vergi gelirini arttiramayabilecegini dusunuyorum ... lafer egrisiydi yanilmiyorsam.. vergi oranlari tutarlari cok arttirilsa da toplanan vergiler artmiyor ... insanlar kayit disina yoneliyor veya atiyorum 1m tlilik gelirimden sonra elde edecegim 10 liranin 8 ini devlete vereceksem 1m un uzerine cikmam bu seviyede takilirim deyip caba sarfetmeyi birakabiliyor...
    Gelirlrri saglikli arttirmanin yolu ekonominin bilim teknoloji ihracat öncülüğünde saglikli buyumesi... bugun yasadigimiz sorunlari insaat sektoru onculugunde elde ettigimiz hormonlu buyumenin sonucu olarak goruyorum ... sanki aslinda zaten alamayacagimiz vergileri hormonlu büyüyerek almisiz ve verimli kullanamamisiz gibi... tabi ilk secenek cok uzun sancılı ve okuyup yazmayi dusunmeyi gerektiriyor malesef herseyden once insanlar bu bilince sahip degil ... hemen kisa yoldan koseyi donmek istegi var
    Bölüp saygısızlık ettiysem cok ozur dilerim
    Mutlu saglikli gunler... saygilar
    yazdıklarım tamamen kişisel yorumlarım olup hiçbir şekilde yatırım tavsiyesi değildir ... sizi mutlu edecek ninja yolunu kendiniz çizmeniz dileğiyle...

  2.  Alıntı Originally Posted by HATAKE Yazıyı Oku
    Bence faiz yukunun artmamasi icin borcu arttirmamsk gerekiyor.. bu Deniz bey in dedigi gibi ilk once harcamalari kismakla olmali... borcun faizini dahi odeyemeyecek noktaya gelmek tamamen geri donulemeyecek bir iflas anlamina gelecektir... ve alinan borc artip uretilen gelir azaldikca tunelin ucu buraya cikacak gibi
    Ama bununla birlikte Nacızane belli bir noktadan sonra vergileri arttirmsnin vergi gelirini arttiramayabilecegini dusunuyorum ... lafer egrisiydi yanilmiyorsam.. vergi oranlari tutarlari cok arttirilsa da toplanan vergiler artmiyor ... insanlar kayit disina yoneliyor veya atiyorum 1m tlilik gelirimden sonra elde edecegim 10 liranin 8 ini devlete vereceksem 1m un uzerine cikmam bu seviyede takilirim deyip caba sarfetmeyi birakabiliyor...
    Gelirlrri saglikli arttirmanin yolu ekonominin bilim teknoloji ihracat öncülüğünde saglikli buyumesi... bugun yasadigimiz sorunlari insaat sektoru onculugunde elde ettigimiz hormonlu buyumenin sonucu olarak goruyorum ... sanki aslinda zaten alamayacagimiz vergileri hormonlu büyüyerek almisiz ve verimli kullanamamisiz gibi... tabi ilk secenek cok uzun sancılı ve okuyup yazmayi dusunmeyi gerektiriyor malesef herseyden once insanlar bu bilince sahip degil ... hemen kisa yoldan koseyi donmek istegi var
    Bölüp saygısızlık ettiysem cok ozur dilerim
    Mutlu saglikli gunler... saygilar
    teşekkür ederiz
    Batık ayıyım poz açacak halim yok

  3. #6995
    Ben tesekkur ederim üstadım saygilar
    yazdıklarım tamamen kişisel yorumlarım olup hiçbir şekilde yatırım tavsiyesi değildir ... sizi mutlu edecek ninja yolunu kendiniz çizmeniz dileğiyle...

  4. #6996
    https://www.federalreserve.gov/monet...es20210728.pdf

    https://www.cnbc.com/2021/08/18/fed-minutes-july.html

    Federal Reserve preparing for taper this year, July minutes show

    Fed toplantı tutanakları,Fed'in bu yıl bilançosunu daraltmaya hazırlandığını gösteriyor.

    Fed'in varlık alımlarını bu yıl içinde azaltmaya başlama hazırlıkları üzerinde düşündüğünü ortaya koyan tutanaklarda, tüm üyelerin aralık ayından bu yana ekonominin Komitenin maksimum istihdam ve fiyat istikrarı hedefleri doğrultusunda ilerleme kaydettiğinde hemfikir olduğu ancak üyelerin çoğunun maksimum istihdam hedefinde "önemli ölçüde ilerleme" standardının henüz karşılanmadığına karar verdiği aktarıldı.

    Tutanaklarda, çoğu üyenin fiyat istikrarı hedefinde ise "önemli ölçüde ilerleme" standardına ulaşıldığını belirttiği kaydedildi.

    Bazı üyeler varlık alımlarını azaltmak için 2022'nin başına kadar beklemeyi tercih ediyor
    Fed'in tutanaklarında, "Geleceğe bakıldığında, üyelerin çoğu, ekonominin beklendiği gibi geniş bir şekilde toparlanması koşuluyla, varlık alımlarının hızını bu yıl düşürmeye başlamanın uygun olabileceği kanaatinde olduklarını belirttiler." ifadesi yer aldı.

    Bazı yetkililerin ise varlık alımlarının hızında bir azalmanın gelecek yılın başlarında uygun hale gelme olasılığının daha yüksek olduğunu belirttiğine işaret edilen tutanaklarda, üyelerin komitenin politikasında değişiklik yapmadan önce bildirimde bulunacağı konusunda hemfikir olduğu ifade edildi.

    Tutanaklarda, üyelerin varlık alımlarının uygun hızda azaltılması konusunda çeşitli görüşleri dile getirdiği belirtilerek, aynı zamanda üyelerin federal fon oranı için hedef aralığı yükseltme standartlarının varlık alımlarının azaltılmasıyla ilgili standartlardan farklı olduğunu ve bu eylemlerin zamanlamasının ekonominin gidişatına bağlı olacağını belirttiği aktarıldı.

    Ekonomik görünüme ilişkin belirsizlik ve risklerin de tartışıldığı toplantının tutanaklarında birçok üyenin aşılamadaki ilerlemenin yavaşlamasının ve delta varyantına dair gelişmelerin ekonomik görünüm için aşağı yönlü riskler oluşturmasıyla belirsizliğin oldukça yüksek olduğunu belirttiği kaydedildi.

    Tutanaklarda, "Bazı üyeler, arz kesintileri ve işgücü sıkıntıları tahmin edilenden daha uzun süre devam edebileceği ve fiyatlar ile ücretler üzerinde şu anda varsayıldığından daha büyük veya daha kalıcı etkileri olabileceği endişeleriyle bağlantılı olarak enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskler olduğunu belirtti." değerlendirmesi yer aldı.

    Fed'in tutanaklarında, enflasyondan endişe duyan üyelerin son enflasyon okumalarının tahmin edilenden daha kalıcı olabileceği riski nedeniyle varlık alımlarının azaltılmasının nispeten kısa sürede başlamasının daha ihtiyatlı olacağını savunduğu aktarıldı.
    Üyelerin enflasyonun bu yıl genel olarak beklentilerin üzerinde arttığına dikkati çektiği belirtilen tutanaklarda, üyelerin enflasyondaki artışın mal ve işgücü piyasalarındaki arz kısıtlarına ve ekonomik faaliyetin normale dönmesiyle tüketici talebindeki artışa bağladığı kaydedildi.
    Tutanaklarda, bazı üyelerin delta varyantının yayılmasına bağlı artan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarının işe ve okula dönüşte gecikmelere neden olabileceğine ve bu nedenle ekonomik toparlanmayı azaltabileceği risklerine dikkati çektiği vurgulandı.

    Fed'in tutanakları, yetkililerin sabitkoinlerin (stablecoin) finansal istikrar üzerindeki potansiyel tehdidini ele aldığını da ortaya koydu.
    Sabitkoinler gibi "yeni finansal düzenlemeler" ile ilgili şeffaflık eksikliği ve az gelişmiş bir düzenleyici çerçeve olduğuna dikkati çekilen tutanaklarda, sabitkoinlerin yakından izlenmesi ve uygun düzenleyici çerçevenin geliştirilmesi gerektiğinin altı çizildi.

  5. #6997
     Alıntı Originally Posted by metin68 Yazıyı Oku
    hocam son derece haklısınız size katılıyorum. Benim öğrenmek istediğim kamu borçlanma yoluyla mı finansman ihtiyacını gidermeli ki bu durumda faiz giderleri artacak ancak nakit ihtiyacı ötelenecektir yoksa kamu mal ve hizmetlerine ÖTV ye diğer vergilere zam yapmak yoluyla finansman ihtiyacını gidermeli. Sanırım enflasyon yüksek çıkmasın diye diye borçlanmayı tercih ediyoruz ama bu da faize baskı yapmaz mı. faiz de maliyet giderlerini arttıracağı için esasında enflasyonu ötelemiş olmuyor muyuz. Teşekkür ederim.
    Kamunun yapması gereken giderlerini kısması ama bu yapılmadan 2 seçenekten hangisi kamu maliyesi açısından daha uygundur denirse genel olarak mal ve hizmetlere ve vergilere zam yapmak daha doğrudur ama Türkiye özelinde yanlıştır.Çünkü TUİK'in gerçeği yansıtmayan enflasyon oranlarına göre yapılan ücret güncellemeleri ve dolaylı vergilerin ağırlığının artması nedeniyle, nedeniyle emeği ile geçinen insanların satınalma gücü çok büyük ölçüde eridi ,gelir dağılımı aşırı bozuk hale geldi,küçük bir kesim aşırı zenginleşirken orta sınıf büyük ölçüde eriyerek yoksullaştı,yoksullar ise daha da çok yoksullaştı.30 yıl önce benim aldığım maaşı bugün benimle aynı işi yapan kişi üçte birini bile alamıyor.Böyle bir durumda kamunun sunduğu mal ve hizmetlere ve vergilere daha da zam yapılsın demek zulüm olur.

    Not:1990'lı yıllarda %60-%70 çok yüksek enflasyon vardı,ama TUİK dürüst ölçüm yaptığı için ,emeği ile geçinen insanların maaşları enflasyona göre 6 ayda bir,bazı iş yerlerinde 3 ayda bir ayarlanır,satın alma gücünde bir aşınma olmazdı,dolayısıyla enflasyon tabii ki çok kötü bir şey ama, satınalma gücünde bir aşınma yaratmadığı için halk tarafından kanıksanmış olup,fazla rahatsızlık vermiyordu.

    Not2:2002 yılı sonu itibariyle hane halkı borcu(tüketici kredisi+kredi kartı) sadece 6.6 milyar TL idi,bugün 1 trilyon TL'ye yaklaşmış durumda.(TUİK rakamlarına göre 2002 Aralıktan bugüne enflasyon %533 artmış,yani 6.33 katına çıkmış,6.6 milyar TL*6.33=41.8 milyar TL bugünkü değeri oluyor,1 trilyon TL ile mukayese edildiğinde halkın ne kadar büyük borca battığı gözüküyor.
    Son düzenleme : deniz43; 19-08-2021 saat: 08:05.

  6.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Kamunun yapması gereken giderlerini kısması ama bu yapılmadan 2 seçenekten hangisi kamu maliyesi açısından daha uygundur denirse genel olarak mal ve hizmetlere ve vergilere zam yapmak daha doğrudur ama Türkiye özelinde yanlıştır.Çünkü TUİK'in gerçeği yansıtmayan enflasyon oranlarına göre yapılan ücret güncellemeleri ve dolaylı vergilerin ağırlığının artması nedeniyle, nedeniyle emeği ile geçinen insanların satınalma gücü çok büyük ölçüde eridi ,gelir dağılımı aşırı bozuk hale geldi,küçük bir kesim aşırı zenginleşirken orta sınıf büyük ölçüde eriyerek yoksullaştı,yoksullar ise daha da çok yoksullaştı.30 yıl önce benim aldığım maaşı bugün benimle aynı işi yapan kişi üçte birini bile alamıyor.Böyle bir durumda kamunun sunduğu mal ve hizmetlere ve vergilere daha da zam yapılsın demek zulüm olur.

    Not:1990'lı yıllarda %60-%70 çok yüksek enflasyon vardı,ama TUİK dürüst ölçüm yaptığı için ,emeği ile geçinen insanların maaşları enflasyona göre 6 ayda bir,bazı iş yerlerinde 3 ayda bir ayarlanır,satın alma gücünde bir aşınma olmazdı,dolayısıyla enflasyon tabii ki çok kötü bir şey ama, satınalma gücünde bir aşınma yaratmadığı için halk tarafından kanıksanmış olup,fazla rahatsızlık vermiyordu.

    Not2:2002 yılı sonu itibariyle hane halkı borcu(tüketici kredisi+kredi kartı) sadece 6.6 milyar TL idi,bugün 1 trilyon TL'ye yaklaşmış durumda.(TUİK rakamlarına göre 2002 Aralıktan bugüne enflasyon %533 artmış,yani 6.33 katına çıkmış,6.6 milyar TL*6.33=41.8 milyar TL bugünkü değeri oluyor,1 trilyon TL ile mukayese edildiğinde halkın ne kadar büyük borca battığı gözüküyor.
    çok teşekkür ederim gayet aydınlatıcı oldu
    Batık ayıyım poz açacak halim yok

  7. #6999
    Deniz bey basarili öngörüleriniz icin tebrik ediyorum ... degerli yorumlarinizi bizimle paylaşarak onumuzu aydinlattiginiz icin ayrica cok tesekkur ederim
    Son 1-2 yilda fk lar cok yükselmişti... ben onumuzdeki donemi daha dusuk fk lardan hisse biriktirecegimiz bir donem olarak dusunuyorum... psikolojiyi hazirlamak gerekiyor sanki
    yazdıklarım tamamen kişisel yorumlarım olup hiçbir şekilde yatırım tavsiyesi değildir ... sizi mutlu edecek ninja yolunu kendiniz çizmeniz dileğiyle...

  8. #7000
    TCMB tarafından üç başlık altında gerçekleştirilen revizyonlar sonrası Mayıs 2021 itibarıyla kısa vadeli dış borç 25,7 milyar dolar azalarak 119,2 milyar dolara geriledi. Net uluslararası yatırım pozisyonu açığı 33,6 milyar dolar azalışla 294,2 milyar dolar, firmaların net döviz pozisyonu açığı ise 37 milyar dolar düşüşle 131,6 milyar dolar oldu.


    TCMB'nin "Kısa Vadeli Dış Borç", "Uluslararası Yatırım Pozisyonu", "Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık ve Yükümlülükleri" ile "Haftalık Menkul Kıymet İstatistikleri"nde yapılan revizyonlara ilişkin hazırladığı bilgi notu yayımlandı.

    Bilgi notunda, revizyonlarla ticari krediler verilerinde tespit edilen yanlılıkların veri kalitesinin artırılması yoluyla düzeltildiği, menkul kıymet istatistiklerinde uluslararası standartlara uyumun artırıldığı ve yurt dışı yerleşiklerin mevduatlarında kısa ve uzun vade ayrımının istatistiklere yansıtıldığı belirtildi.

    Boyner

    Boyner'de sürpriz indirim


    İncele!

    R Boyner

    Dış borç istatistiklerini etkileyen başlıca revizyonun, ticari kredilerin firmalardan doğrudan raporlama yoluyla derlenmesi olduğu aktarılan notta, "Firmaların dış ticaretten kaynaklı ihracat alacakları ve ithalat borçları daha önce gümrük beyannameleri esas alınarak belirli varsayımlar altında borç istatistiklerine yansıtılmaktaydı. Ancak Türkiye'nin ithalatı ve vadeli ithalatında yapısal bir değişiklik olmamasına rağmen son yıllarda ithalat borçlarında dikkat çekici bir artış gözlenmiştir. Firmaların gümrük beyannamelerinde ödeme şeklini tam yansıtamamaları ve bankacılık sistemi aracılığıyla yaptıkları ithalatta kredi geri ödeme bilgilerini bankalara zamanlı raporlamamalarının bu artışın kaynağı olduğu değerlendirilmektedir." ifadeleri kullanıldı.

    Ticari krediler istatistiklerindeki yanlılıklar düzeltildi

    Bilgi notunda, TCMB'nin 15 milyon dolar üzeri yabancı para kredi riski bulunan firmalardan döviz risklerinin takibi amacıyla 2018'den itibaren yabancı para borç ve alacaklarına ilişkin aldığı raporlamalarda da yurt dışı ticari borçların varsayımların oldukça altında kaldığının görüldüğüne işaret edildi.

    İthalat borçlarının ithalata oranının ortalama ve medyan değerlerinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye'de görece yüksek olduğu vurgulanan notta, "Gelişmekte olan ülkelerin 2020 ortalaması yüzde 13 ve medyan değerleri yüzde 9 düzeyinde iken, gelişmiş ülkelerin aynı oranları sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 8 düzeyindedir. Türkiye'nin bu dönemdeki ithalat borçlarının ithalata oranı ise yüzde 26 düzeyindedir." denildi.

    Notta, ticari krediler istatistiklerindeki söz konusu yanlılıkların düzeltilmesi amacıyla geçen yıl TCMB ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) iş birliğinde birçok ülkede yaygın olarak kullanılan doğrudan raporlama tekniği ile firma seviyesinde veri derlenmesine yönelik bir çalışma başlatıldığı anımsatılarak, şunlar kaydedildi: "Çalışma ile çeyreklik dönemler itibarıyla toplam vadeli ithalatın ve ihracatın en az yüzde 80'ini temsil eden firmalardan ticari alacak ve borçlarını yurt içi ve yurt dışı ayrımında, yabancı para kompozisyonlarını da içerecek şekilde raporlamaları talep edilmiştir. Doğrudan raporlama yöntemiyle elde edilen ticari kredi borç ve alacak verileri öncelikle tam kapsayıcılık sağlayacak şekilde tümevarım yöntemiyle genişletilmiş, daha sonra da girdi oluşturdukları istatistiklere geriye dönük olarak yansıtılabilmeleri için geçmiş zaman serileri üretilmiştir. Buna göre; mayıs ayı itibarıyla ihracat alacakları 13,1 milyar dolar artarak 24,5 milyar dolardan 37,6 milyar dolara çıkmış, ithalat borçları ise 25,1 milyar dolar azalarak 56,5 milyar dolardan 31,4 milyar dolara gerilemiştir."

    Menkul kıymetlerde yasal sahiplikten ekonomik sahiplik esasına geçildi

    Bilgi notunda, menkul kıymet istatistiklerinde yapılan revizyona da değinilerek, menkul kıymetlerin sahiplik tanımında yasal sahiplikten ekonomik sahiplik esasına geçildiği bildirildi.

    Eski uygulamada, bir bankanın sahipliğindeki menkul kıymetin yurt dışı yerleşik ile repo veya ödünç verme işlemi sonucu el değiştirdiğinde, DİBS'ler için yasal sahipliğin, eurobondlar için ise ekonomik sahipliğin esas alındığı aktarılan notta, "Yeni uygulamada DİBS'ler için de ekonomik sahiplik esas alınmaya başlanmıştır." bilgisi verildi.

    Notta, bir menkul kıymetin ekonomik sahibinin tüm risk ve faydaları taşıyan taraf olarak tanımlandığı aktarılarak, şu ifadelere yer verildi: "Bu yeni tanım ve uygulama gereği, repo yoluyla sağlanan yurt dışı kaynaklar ve fonlar, banka için kredi yükümlülüğü olarak kaydedilmektedir. Repo konusu menkul kıymetler ise bankanın ekonomik sahipliğinde kalmaya devam etmektedir. Repo yoluyla sağlanan yurt dışı kaynakların kredi kullanımı olarak değerlendirilmesi dış borç stokunu yukarı yönlü etkilemiştir.

    Diğer bir iyileştirme ise, yurt dışı yerleşiklerin Türkiye'deki mevduatlarının kısa ve uzun vade ayrımının yapılması olmuştur. Eski uygulamada yurt dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin yurt içinde yerleşik bankalardaki döviz ve TL mevduatlarının tamamının kısa vadeli olduğu varsayılmaktaydı ancak söz konusu mevduat yükümlülükleri için banka mizan verilerinde 1 yıla kadar ve 1 yılın üstünde olmak üzere vadeye göre ayrım olduğu bilinmektedir. Bu çerçevede, mevcut tablodaki mevduat kalemlerinin kısa ve uzun vadeli olarak ayrıştırılması Bankalar Tek Düzen Hesap Planı çerçevesinde yapılmıştır. Çalışma sonucu, uzun vadeli mevduat tutarları kısa vadeli dış borç tablosundan çıkarılmıştır."

    Revizyonların istatistikler üzerindeki etkisi

    Bilgi notuna göre, üç başlık altında gerçekleştirilen revizyonlar sonrası Mayıs 2021 itibarıyla kısa vadeli dış borç 25,7 milyar dolar azalarak 144,9 milyar dolardan 119,2 milyar dolara geriledi.

    Net uluslararası yatırım pozisyonu açığı 33,6 milyar dolar azalarak 327,8 milyar dolardan 294,2 milyar dolara, firmaların net döviz pozisyonu açığı ise 37 milyar dolar gerileyerek 168,6 milyar dolardan 131,6 milyar dolara indi.

    Bu arada yapılan revizyonlar sonucunda, kısa vadeli dış borç stoku haziranda 2020 yıl sonuna göre yüzde 6,5 artarak 121,7 milyar dolar oldu. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 1,3 artarak 58,1 milyar dolara, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,8 yükselerek 36,5 milyar dolara çıktı.

    Uluslararası yatırım pozisyonu verilerine bakıldığında, haziran sonunda geçen yıl sonuna kıyasla Türkiye'nin yurt dışı varlıkları yüzde 7,4 artarak 274,4 milyar dolara yükselirken, yükümlülükleri yüzde 12,4 azalarak 555 milyar dolara geriledi. Böylece 2020 sonunda 378,3 milyar dolar olan net uluslararası yatırım pozisyonu açığı, haziranda 280,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

    Öte yandan yurt dışında yerleşik kişiler, geçen hafta net 77,9 milyon dolarlık hisse senedi, 1,5 milyon dolarlık Şirket Borçlanma Senetleri aldı. Bu dönemde 45,2 milyon dolarlık Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) kesin satışı gerçekleştiren yurt dışı yerleşikler, ters repo yoluyla ise 40,6 milyon dolarlık DİBS aldı.

Sayfa 875/2460 İlkİlk ... 37577582586587387487587687788592597513751875 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •