Alıntı Originally Posted by cumartesi71 Yazıyı Oku
Enflasyon şişkinlik demektir.Kelime anlamı bile olumlu birşey ifade etmiyor.Enflasyonla birlikte fazladan yaratılan büyüme de şişkinliktir.İhtiyacın 3 iken 4. yü üretirsen hem 4. ye talep yaratır hem de fuzuli olarak kıt dünya kaynaklarını kullanmış olursun.En basitinden 3 çocuğa bakabilen birisi 4. çocuğu yapar 4. çocuğa da arsa ve ev ihtiyacı doğar.O zaman tabi ki arsa sahibi tv izleyerek bire aldığını 2 ye satar.Kaldı ki yan etkiler olan çevre kirliliği,bunun getirdiği sağlık problemleri ve maliyetleri,eğitim,sosyolojik ve birçok uzun vadeli sorunları saymakla bitmez.Nüfusu geçelim,talep artışına daha fazla kaynak bulmak için dünyanın altını üstüne getirmek zorunda kalırsın.10. nesilden torunların Marsta yaşamak zorunda kalır.Madem ekonomi kıt kaynakların yönetim bilimi,neticesine bak,kıt kaynakları mahfetmiş oldun.Din bile 1500 yıl önceden bu şekilde oluşan faizin insanlar arasında huzuru barışı bozacağını öngörmüş.Bizdeki enflasyon kötü Almanın ki iyi demek de doğru değil,göreceli olarak onlarınki iyi denebilir.Neticede bilime,dine,akla aykırı olan enflasyonun onlarda daha az olması,onların bilime,dine,akla daha yakın olduklarını gösterir.
Sn.Cumartesi71 enflasyon ile kalkınma arasında fark vardır.. Bizim Türk Halkı tarihi boyunca zengin bir millet olamadığından büyüme ile kalkınmayı ayırt edemez...

Şöyle ki; Bir aile düşünün 5 çocuklu... Hepsi Asgari ücretli toplam bu ailenin ekonomik büyümesi 1404 TL den baba maaşı ile başlar annenin maaşı ile 2808 TL ye ulaşır.. Çocuklar 7 yaşına gelince çaycıda, sanayiide, berberde işe girer asgari ücret ile ailenin ekonomik büyümesi 9800 TL ye kadar ulaşır. Ama eğitim yoktur, doyurulması gereken 7 boğaz vardır akşam eve herkes yorgun argın gelir, yemeğini yerler yatarlar sabah tekrar işe gidilir...

Evde sürekli bir telaşe vardır.. Anlamsız bir meşguliyet ve zaman kaybı alınan mesafe ise bir arpa boyudur...

Lakin; herkes meşgul, telaşe içinde ve yorgundur...

Diğer bir aileyi düşünün....

Baba; Avukattır... Aylık 10,000 TL kazanır... Evde bir çocuk vardır... İyi eğitim almak için koleje gider.. Anne ev hanımıdır, çocuğu ile ilgilenebilir.. Baba her yıl asgari ücret kadar (1404 TL) yıllık zam alır.

Yılda iki kez 1 hafta tatillerine giderler. Düzenli kitap okurlar, haftada bir dışarıda ailecek yemeğe gidilir. Ailecek ortak sinema, tiyatro, piknik yada sosyal faaliyetlerde bulunulur...

Çoçuğun eğitimi ve öğretimi ile yakından ilgilenilir.. Çocuk anne şefkatı ve baba sevgisi ile büyütülür..

Bu iki örnekten birincisi BÜYÜMEDİR...
İkincisi ise KALKINMADIR...

Tercih siyasilerindir.. Benim tercihim KALKINMA dan yanadır...

Ancak BÜYÜME seçilirse enflasyon kaçınılmaz olur...

Bu sebeble TR nin büyüme derdini anlamış değilim. TR ha bre 70 milyon yok 75 milyon yok 80 milyon yok 85 milyon olucaz diye uğraşıyoruz...

Anlamadığım şey TR 100 milyon olunca ne olucak? 100 milyon başarılı olup da; 80 milyon da başaramadığımız şey nedir?

Hal bu iken ekonomik manzara şuna benzer...

Lokanta açarız... Harç borç eleman tutarız. Az biraz kredi öder tekrar kredi çekeriz oradan manav dükkanı açarız. Az biraz daha para kazanıp kredinin %25 ini öderiz. Sonra tekrar borçlanılır Kuaför dükkanı açarız... Bu arada lokanta dükkanı iflas eder. Onun yerine tekrar kredi çekilir Boyacı dükkanı açılır.. Ne yaptığımız belli olur, ne kazancımız ne de ödediğimiz borç...

Sürekli bir telaş içerisinde Halk ömür tüketir, yaşayamaz, yaşamı tadamaz...

Sürekli yorgunluk ve telaşe içinde bir iflas ile tekrar sıfıra dönmesi ise an meselesidir...

Bu tip bir yaşam siyasilerin tercih meselesidir...

Eğer KALKINMAYI tercih edeceksek işe öncelikle

NÜFUS PLANLAMASI ile başlanılmalıdır...