1973 Diktatör Augusto Pinochet yönetimince katledilen ünlü Şili'li müzisyen Víctor Jara



Víctor Jara, diğer şarkıcılarla birlikte Salvador Allende ve sol partilerini birleştiği bir hareket olan Unidad Popular yararına birçok konser verir. 11 Eylül 1973'te Augusto Pinochet'nin gerçekleştirdiği darbe sırasında, Víctor Jara "Teknik Üniversite"deki işi başında tutuklanır ve birçok yoldaşı gibi Şili Ulusal Stadyumu'nda işkence görür.
Bir daha gitar çalamaması için elleri kırılır.
Hatta bu korkunç işkenceler sırasında bile Jara, Venceremos şarkısını söylemeye çalışmaktadır.



OLAY TANIK İFADELERİNE GÖRE
Victor Jaraâ€â•yı Santiago (Estadio Chile) stadyumuna getirdiler. Gitarı yanındaydı. Stadyuma girer girmez Unidad Popular (Venseremos) şarkısını çalıp söylemeye başladı. Stadyumun yönetimi vahşi bir faşist olan Albay Mario Manriquez Bravoâ€â•nun elindeydi. Victor Jaraâ€â•nın Venseremosâ€â•u söylemesi ve stadyumdakilerin de buna eşlik etmesi, albayı çok rahatsız etti. Emrinde, en az kendisi kadar faşist ve gaddar iki subayını çağırdı.

Victor Jaraâ€â•nın gitar çalmasını engellemelerini istedi. Subaylardan biri, “Ne olursa olsun engellememizi mi istiyorsunuz komutanım,†diye sorunca, albay Bravo başıyla “evet†anlamında yanıt verdi. İki subay hızla Jaraâ€â•nın yanına ulaştılar. Jaraâ€â•nın etrafı yığınla vatansever tarafından kuşatılmış olduğundan, dipçik darbeleriyle kendilerine yol açıyorlardı. Sonunda Jaraâ€â•nın yanına ulaşmayı başardılar.

Hiç uyarmadılar, tek kelime bile etmediler. Subaylardan biri gitarı Jaraâ€â•nın kucağından alıp yere çaldı. Büyük bir uğultu yükseldi. Ardından kolundan tutup Jaraâ€â•yı yere yatırdılar. Yüzün koyu yatıyordu ünlü müzisyen. Şiliâ€â•nin bağımsızlık savaşçısı, devrimcisi. Subaylardan biri kollarından birinin üzerine ayağıyla basarak kıpırdamasını engelledi. Diğeri ise tüfeğinin dipçiğiyle Jaraâ€â•nın parmaklarını kırdı. Defalarca vurdu, yılmadan vurdu, acımadan vurdu… Sonra subay öteki koluna geçti. Dipçik darbesiyle sağ elini paramparça eden diğer subay bu kez sol eline vurmaya başladı. Jara hala mırıltı halinde Venseremosâ€â•u söylemeye çalışıyordu.

Kısık bir çığlık şeklinde çıkıyordu sesi, ama söylüyordu. Kalabalık dehşet içindeydi ve susmuştu. Herşeye rağmen şarkısını mırıldanmaya çalışan Victor Jaraâ€â•ya “sahibinin sesi†olan subaylar çok sinirlenmişlerdi. Kollarına basan subay da tüfeğini kavramış, dipçiğini Jaraâ€â•ya doğrultmuştu. Jara hafifçe katillerine doğru döndü. O anda şimşek gibi bir dipçik darbesi ağzının tam ortasına yapıştı. Dişlerinden bir iki tanesi kırılmıştı. Ağzından kan fışkırdı. Daha ne olduğunu bile anlayamadan ikinci dipçik darbesi burnuna geldi. Burnu kırılmıştı. Acı ile, ama hala Venceremosâ€â•u mırıldanmaya çalışarak yeniden yüzün koyu yere uzandı. Artık kafasını kaldıracak hali kalmamıştı.

Subaylardan biri tüfeğini bir sopa gibi namlusundan tutarak, tüm gücüyle Jaraâ€â•nın kafasına vurdu. Ses kesilmişti. Kalabalık da donakalmıştı. Saniyeler sonra, diğer subay da tüm gücüyle Jaraâ€â•nın kıpırtısız başına vurdu. Artık Jara kıpırdamıyordu

Cesedi Santiago Mezarlığı yakınında bulunur. Fakat karısı yine de onu onurlu bir şekilde defnetme imkânını bulur. Akabinde Şili'yi terk eden karısı 1994'te onuruna "Fundación Víctor Jara"'yı kurar.
Eylül 2003'te öldürülmesinin 30. yıldönümünde öldürüldüğü Şili Ulusal Stadyumu'nun ismi Estadio Víctor Jara olarak değiştirilmiştir.

EŞİNİN CESEDİ TEŞHİS EDİP BULDUĞU AN
Karanlık bir geçitten büyük bir salona çıktık.. Zemini kaplayan, köşelere yığılı , çoğu baştan aşağı yaralı , kimisinin elleri hala arkasından bağlı çıplak cesetlerin yanından geçerken yeni arkadaşım Hector koluma girdi..

Genci, yaşlısı.. Yüzlerce ceset vardı.. Suratlarına kokuya karşı bez maskeler takılı morg çalışanlarınca ayaklarından sürüklenerek getiriliyor , yığınların üstüne fırlatılıyordu.. Salonun ortasından, Victor u bulmamak istercesine durdum.. İçimi öfke kaplamıştı.. Haykıracağımı, sövmeye başlayacağımı fark eden Hector, Lütfen dedi, Hiçbir şey belli etmemelisiniz.. Başımız belaya girebilir.. Lütfen sessiz kalın.. Gidip ne tarafa bakacağımızı sorayım.. Burası değil galiba..

Yukarı çıkmamız söylendi.. Bina öylesine cesetle dolmuştu ki idari ofisler bile boş değildi.. Uzun bir koridor.. Kapılar.. Kapılar.. Yerlerde yatan, bu sefer giyimli, öğrenci görünüşlü onlarca ceset.. Ve işte orada, dizili cesetlerin ortasında Victor u buldum..

Zayıf, kupkuru görünüyordu.. Ama victor du.. Bir haftada bu kadar çökertecek neler yapmışlardı aşkıma.. Gözleri açıktı ve kafasındaki ürkütücü yarayla yanaklarındaki morluklara rağmen meydan okurcasına hiddetle ileri bakar gibiydi.. Giysileri yırtılmıştı.. Pantolonu ayak bileklerine indirilmiş, kazağı koltuk altlarına sıyrılmıştı.. Lacivert donu bir bıçak veya süngüyle delinmiş gibi görünüyordu.. Göğsü delik deşikti ve karnında kocaman bir yarık vardı.. Elleri, bileklerinden kırılmış gibi tuhaf bir açıyla duruyordu.. Ama bu victor du.. Kocamdı.. Aşkımdı..

Bir yanım o anda ölüverdi.. Orada dikilirken içimdeki bir şeyin ölüşünü hissettim.. Kıpırdayamıyor, konuşamıyordum