Sayfa 25/250 İlkİlk ... 1523242526273575125 ... SonSon
Arama sonucu : 1998 madde; 193 - 200 arası.

Konu: Türkiye Ekonomisi, Faiz, USD,BIST, Büyüme ve Makro Ekonomik Değerlendirmeler

  1. yabancı birkaç fon poz kapattı gitti bence. devamı gelmez umarım.

  2.  Alıntı Originally Posted by selka Yazıyı Oku
    Sn.Bir Esnaf piyasa tabir yerinde ise toz duman.. Temel sıkıntı şudur. Yüksek enflasyon piyasayı bozdu. Gelen enflasyon verisine USD kayıtsız kalamazdı, kalmadı da... 3,77 TL ler den Rally ile 3,84 TL ye kadar dayandı...

    Öğleden Sonra gelen 15:30 daki ABD verileri ile 3,86 TL ye kadar geldi.. Akşam üzeri saat 17;30 gibi ABD Tüketici Güveni, Ücretlerdeki artış gibi veriler 3,89 TL ye kadar taşıdı....

    Ne yalan söyleyeyim enflasyonda %12 leri beklemiyordum.. Hem de çekirdek enflasyonda %1 den fazla artış sadece 1 ay da olmuş... Bu çok önemli...

    TCMB TL nin geleceğini düşünüyorsa sıkı duruyormuş gibi değil; sıkı durmalıdır... İşin açıkçası bu denli kısa vade de 3,90 TL yi beklemiyordum. Birçok arkadaşıma Ocak ayında 3,90-3,95 TL yi beklediğimi yazmıştım.. Lakin Kasım 3 de geldi..

    Ben kademeli olarak 3,83-3,85-3,86 da %5 lik dilimler halinde USD satıp TL aldım. Son portföyümde %44 USD %66 TL olarak konumlandım...

    Buralardan USD alımını önermem. Ancak USD ın arkasında momentum olduğu çok açık. Bu momentum ile önümüzdeki hafta 3,95 TL ler görünebilir...

    TCMB sının ise 4,10 TL lere kadar sabrı olduğunu düşünüyorum. 4,10 TL üzerine giderse aktif bir rol alır..

    Beni endişelendiren bu enflasyon verisi ile terste kalan yabancı... Bu veri sonrası BIST te ufak çaplı bir panik ile %1,5 luk satış oldu. Ancak; 3,86 TL den USD almak istemeyen yabancı, tahvile de gitmedi.. Tahvil faizleri bir ara 13,20 leri görse dahi nereye gittiler anlayamadım...

    Bıt COIN ?

    Neyse...

    Beni endişeye sürekleyen şey USD satış yerinde lakin BIST te pozisyonlar henüz boşaltılmadı. Boşaltılır ise bu para nereye gider?

    Bingo Soru budur?

    Yabancı 3,90 TL den USD alıp; USD ı 4,35 TL ye taşır mı?

    Yabancı 3,90 TL den USD ı pahalı bulup; Tahvil faizide iyi deyip Tahvile girer böylece faizileride indirir..

    Yabancı Tahvile ve TL ye güvenmez; Altın a yönelir?

    Ya da; hiç sanmama rağmen

    BIST i satıp BITCOIN e girer; BITCOIN i 10,000 USD a kadar taşır....

    Bu sorunun cevabı bence para kazanmak demektir...

    TL de kalanlara fazla bir tavsiyem yoktur... TL bu ensturmanlar arasında en fazla dayak yiyen araç maalesef...

    Şu durumda park etmekten başka çare yoktur...

    Sadece ONS altında 1270 USD altına giderse şu ortamdaki en ucuz şey diyebilirim...

    Kalın sağlıcakla....
    Park ettik zaten de umarım çalışmamaktan akü bitmez
    uzun ve detaylı bilgi için tekrar teşekkürler Sn.Selka

  3. 2018 yılı tasarruf yılı. Tasarrufa kamudan başlayacağız. Devlete, belediyelere yeni araç alımı yok. Kapattık bu kapıyı.*Önce kendimizden başlayacağız. Hani çuvaldızı kendimize batıralım ki, iğneyi vatandaşımıza yönelttiğimizde makul görsün. Şaşa debdebe bitiyor. Varsa herkes şartlarda işine gücüne bakacak. Vatandaşın işleriyle daha fazla meşgul olacak.

    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mo...si-175087h.htm

  4.  Alıntı Originally Posted by sadecegrafik Yazıyı Oku
    2018 yılı tasarruf yılı. Tasarrufa kamudan başlayacağız. Devlete, belediyelere yeni araç alımı yok. Kapattık bu kapıyı.*Önce kendimizden başlayacağız. Hani çuvaldızı kendimize batıralım ki, iğneyi vatandaşımıza yönelttiğimizde makul görsün. Şaşa debdebe bitiyor. Varsa herkes şartlarda işine gücüne bakacak. Vatandaşın işleriyle daha fazla meşgul olacak.

    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mo...si-175087h.htm
    Kamuda masraf çılgınlığı başlamışdır. Makam araçları ve lojmanlardan başlanmalıdır. Kamuyu mümkün ölçüde daraltmalıyız hele ekonomiden tamamen çıkarılması gerekir..

    Hal bu iken; çok ciddi bir vergi reformuna ihtiyacımız vardır. Direkt vergi almanın yolları bulunulmalıdır. Dolaylı vergi konusunda o denli acınası bir duruma geldik ki; ÜRETİM gücümüz felç oldu...

    Şöyle ki; Direkt vergi alamayınca hükümet dolaylı vergi alımı ile vergiyi paylaştırmaya başladı. Tütün, Alkol, Akaryakıt, Araç, Harç, Pul, Ötv, MTV, KDV gibi vergilerin oranlarını artırdı.. Bazı durumlarda bu vergiler %45 lere kadar geldi...

    Sonuçları üretim bitti. Yani; Saman, buğday, nohut, mercimek gibi temel ürünleri dahi ürünleri ithal eder hale geldik.

    Adam tarlasında Buğday üretmek için 2017 yılında "Kara Saban" kullanacak hali yok ya...

    Mecbur Traktör, biçerdöver alıcak, kullanıcak... Bu araçları alırken ödediği MTV, ÖTV, KDV gibi oranlar yanında bu araçlara koyduğu yakıttaki vergiler tabiri caiz ise üreticinin ümüğüne basıyor. Doğal olarak üretici bu maliyetleri ürettiği ürününe ekliyor.

    Başka çaresi yok ki..

    Buğday ın Kg fiyatı geliyor 5 TL ye....

    Bu durumda Tarım Bakanlığı devreye giriyor.. Dur Üretici! Ne yaptın sen, Kg fiyatı 5 TL den buğday olur mu? Diyor...

    Çiftçi çaresiz "OLUR" diyor.. Yoksa ben biterim diyor...

    Hükümet olmaz diyor.. Rusyada 2,5 TL ye aynı buğday var, diyor. Sen 5 TL den satarsan enflasyon olur o vakit bende buğdayı ithal ederim diyip üreticiyi tamamen bitiriyor..

    Yani kısaca; siz Ekonomi de bir yere basarsanız, diğer taraf pörtler.. Kısa vadeli çözümler ekonomilerde çözüm değildir. Ekonomi aslında bir doğa bilimidir...

    Deprem olmasın isteriz, ama olur... Bunun yerine doğaya kızmak mantıksızdır.. Rayonel olan depreme karşı tedbir almaktır... Aksini iddia edemezsiniz. Çünkü anlamsızdır...

    Ekonomi de Jeoloji gibidir... Hatayı, şakayı, laubaliği asla affetmez... Tokatı indirir..

    O sebeple biz de de VERGİ REFORMU şarttır... En birinci iş budur....

    Gerisi Pörtleyen Yumrular dır... Onlardan bir tanesi de pörtleyen USD dır...

  5. İngiliz kadın seyyah, yazar ve casus Gertrude Margaret Lowthian Bell'in 100 yılı yıl aşkın bir süre önce dünyanın çeşitli yerlerinde çektiği fotoğrafları ve anıları, internette satışa çıkarıldı.

    http://www.sabah.com.tr/galeri/turki...e-fotograflari

  6. Sahte şeyhlere dikkat!


  7.  Alıntı Originally Posted by sadecegrafik Yazıyı Oku
    İngiliz kadın seyyah, yazar ve casus Gertrude Margaret Lowthian Bell'in 100 yılı yıl aşkın bir süre önce dünyanın çeşitli yerlerinde çektiği fotoğrafları ve anıları, internette satışa çıkarıldı.

    http://www.sabah.com.tr/galeri/turki...e-fotograflari
    Sn.Sadecegrafik kakınız için teşekkür ederim...

     Alıntı Originally Posted by blue70 Yazıyı Oku
    Eğitim le ve üretimle cozenedigimiz sorunları para politikası ile çözmek imkânsız.faiz düşük olsun.peki yatırım bu ülkede neden yok!evet eğitimli donanımlı insan iyi maaş ister.ve iyi bir çevre o da burda yok!
    İki satırda yazdığınız konu o denli geniş ki... Nerden başlasam diye düşünüyorum...

     Alıntı Originally Posted by discretus Yazıyı Oku
    çok doğru ancak geldiğimiz şu noktada ne yazık ki yeterli değil. toplum genelinde gerçekten bilimsel kitapları okuyacak bir nesil gerekiyor, bir akışkanlar mekaniği, bir fizik kitabı, bir elektronik devreler kitabı oldukça ciddi çalışma/okuma gerektiren ve yılmadan devamının getirilmesi gereken şeyler. kültür olarak çabuk sıkılan bir yapıdayız. yani çok iyi universiteler oluşturabiliriz ancak zaten dunyada aynı kitapları okuyan ve sistematiğini oluşturmuş yuzlerce böyle unıversite var. onların farkı gerçekten konuya aşık ve bir şeyler üretmeye çabalayan nesillere sahip olması. inanın zaten batılılıların yazdığı devasa calculus, fizik ve benzeri sayısız kitap bugunun dünyasında katmadeğerli ürünler üretebilmek için tam anlamıyla anlaşılmayı gerektiriyor. kolay değil bizim kültürde.

    bakın mesela rusya da zamanında çok değerli fizikçiler vardı, mesela benim alanım akışkanlar mekaniği ve bu alanda türbülans alanında Kolmogorov isminde bir dev var 1903 de doğan. bu kişi aynı zamanda diğer alanlarda da çok ciddi katkılar yapmış. ancak sistemi sürdüremedi rusya. içinde yaşanılan sistem bu tür insanların torunları olan 80 ler 90 lardaki bilimadamlarının hatırı sayılır bir kısmının batıya gitmesine neden oldu. yani özgür bir ortam, uykusuz gecelerin karşılığını alabilecekleri bir ücret, sosyal olarak deşarj olabileceği, eşiyle rahat rahat gezebileceği bir sosyal altyapı.

    bunlar mesela şu anda TR de yok, varsa bile çok kısıtlı bölgelerde. mesela, buna liberal iklim diyoruz, bu iklim van da yok, yozgat da yok, anadolunun çok büyük ksımında yok.

    ama amerika da texas a da gitsen, atlanta ya gitsen, californiya ya da gitsen bir çok yerde bilimsel çalışan insanların hayatını pozitif kuşatan yerler var. bu konularda önemli.

    ve son nokta: herhangi bir alan alalım: mesela elektronik mikro devreler olsun. abd nin nufusu TR nin kabaca 4 katı.

    ancak abd sokaklarında gezen mikro devreler konusunda UZMAN araştırmacı sayısı bizden 4 kat değil, belki 40 kat fazla. sokaklarında bizden bu kadar fazla donanımlı insan dolaşan bir ülke haliyle daha güçlü oluyor.
    Sn.discretus bende iki adet üniversite mezunuyum. ODTÜ Mühendislik Fakültesi ve Sivil Havacılık alanında lisans derecelerim var..

    Yukarıdaki yazınızı okudum, hedefimiz aynı lakin görüşümüz farklıdır.. Türkiye'de eksik olan bilim değildir.. Türkiye'de eksik olan yetişmiş adam sayısıda değildir... Bilakis Türkiye'de bence 200 adeti lüzumsuz olmak üzere yaklaşık 250 adet üniversite, yaklaşık 20,000 ini binada kat görevlisi dahi olamayacak 25,000 adet akademisyen var...

    Etrafımda Doçent, Dr, Prof olmayan kalmadı. Herkes bilim adamı, uluslararası bir adet bilimsel makalemiz yok... Konu eğitim filanda değildlir... Herkesi eğitmek, üniversite mezunu etmek bildiğim en yanlış politikadır...

    Eğitimli cahil olana kadar, eğitimsiz cahili her zaman tercih etmişimdir.. Çünkü eğitimli cahili eğitmek imkansızdır.. Adama diyorum ki; USD 3,90 TL olmuş, ne olcak ki? direkt USD ile ilgili değiliz ki.. Daha iyi 100 USD satınca 390 TL alıyorsun diyor...

    Bunu diyen üniversite mezunu...

    Neyse...

    Türkiye'de 250 üniversite fazladır. En fazla 50 adet yeterde artar bile.. Ülkede iş yok, 7,500,000 lisans öğrencisi varmış.. Kalite yerlerde...

    Ben 1996 yılında ODTÜ Mühendislik Fakültesinde mezun olunca Lisans öğrencisine dahi Hocam diye hitap edilirdi.. Asla Anfi ler ders işlenmez, anlatılmaz, derslerde genelde kaynak olabilecek yayınlar ve yazarları incelenir, değerlendirilir ve
    bu kaynakları Kütüphaneden bulup, ders kitaplardan sınavlara vizelere mıd term lere Kütüphanede araştırılarak hazırlanılırdı..

    Kimse hazır bilgi vermezdi.. Araştırma yapmak lisans öğrencisinden Profesöre kadar şarttı...

    Şimdi pek çok üniversitede "Motorlu Taşıtlar Ehliyet Sınavı" gibi olan Soru Bankalarından sınava hazırlanan lisans öğrencileri var... Bu öğrenciden siz ne tür İNOVASYON bekleyebilirsiniz ki...

    Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi çok daha yaratıcıdır.. Keza öyle de... Üniversiteler bilim merkezidir, iş yapma yada iş öğrenme beceri kazanma yerleri değildir... Üniversiteler de öğrencisi akademisyeni öğrenmez.. Öğretim olmaz... Eğitim hiç olmaz... Eğitim en son lise de bitmiştir...

    Üniversiteler de araştırma vardır, inceleme vardır, yaratıcılık vardır, üzerine sende biraz yorum koyma vardır, muhakeme, düşünme vardır... O bilimsel alanı öğrenmeden ziyade katkıda bulunma vardır...

    İş yapma yada iş öğrenme beceri kazanma yerleri Meslek Liseleridir.. O sebeple ülkemizde bir çok üniversite üniversite değil Meslek Yüksek Okullarıdır...

    Türkiye'ye kimse alınmasın ama ODTÜ,Gazi, Bilkent, Ankara, Hacettepe Üniversitesi, İTÜ, BÜ, İstanbul Üniversitesi, YTÜ, Ege, 9 Eylül, Akdeniz, Çukurova, Dicle, Erciyes, Erzurum Atatürk, KTÜ yeter.. Gerisi hikayedir..

    Demem o ki büyükşehirlerde 3-5 adet diğer bölgelerde birer adet üniversite yeter de artar bile. Gerisi derhal MYO statüsüne gelmelidir... Yazık..

    Yoksa ortalık sözüm ona üniversite mezunu Vale, Otopark, Kat Görevlisi dolucak..

    Diğer bir husus... Calculus, Differentıal Equatıons filan... Geçin buralarda inovasyonu filan.. Yani ben yüksek bilimsel yada teknoloji gerektiren ürünlerden inovasyonu işini geçtim ben...

    Orta kalite tekonoloji gerektiren Çimento, Tekstil, Kumaş, Boya gibi sanayiilerimiz kurtarsak yada düşük teknoloji gerektiren Tarım yada hayvancılığımızı kurtarsak yeter diyorum....

    İnanın konu o denli geniş ve birbirini ile bağlantılı ki; herşeyimiz ama herşeyimiz yanlış...

  8. Türkiye de en büyük sıkıntı rüşvet ve hırsızlık çarklarının hala dönmeye devam etmesidir. Özellikle belediyelerde. Buna göz yumulduğu sürece kalkınma olamaz! Adalet mülkün temelidir!

    Osmanlı zamanında olsa hırsızın kolu kesilirdi, bu yüzden 650 sene boyunca sadece 3 kişinin kolu kesilmiştir hırsızlıktan. Yiyorsa hırsızlık yap. İşin ucunda kol var.

    Ayrıca rüşvet alan da veren de cehennemliktir. Devlet kademesinde rüşvet alan da veren de ayvayı yer. Defterini sürerlerdi Osmanlı zamanında.

    Ya şimdi durum nasıl?

    Bunları yapmadıkça biz asla OSMANLI falan olamayız! Kimse kendini kandırmasın.

    Rüşvet var mı? Hırsızlık var mı?

Sayfa 25/250 İlkİlk ... 1523242526273575125 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •