Sayfa 1786/7020 İlkİlk ... 78612861686173617761784178517861787178817961836188622862786 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 14,281 - 14,288 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. "En kotu yazgi unutulmak degil, tam olarak ifade etmek gerekirse, en kotusu solup gitmek. Istek, ozlemler, anilar, bedensel arzular, bilme ve ogrenme istegi, tutku, hosnutluk, comertlik -her sey zamanla soluyor. Daglarda ruzgar nasil diniyorsa, ruh da oyle yok oluyor. Dogrusu, yillar gectikce aci bile azaliyor sanki, ancak su var ki, aciyla birlikte, diger yasam belirtileri de gucunu yitiriyor. Basit, sessiz, asal seyler, her cocugun heyecan ve merakla karsi karsiya geldigi seyler; mevsimlerin birbirini izlemesi, bir kedi yavrusunun bahcede kosup ziplamasi, bir kapinin menteseleri uzerinde ileri geri sallanmasi, bitkilerin dongusel yasami, buyuyen meyveler, fidildayan camlar, terastaki bir karinca dizisi, vadilerdeki ve yamaclardaki isik oyunlari, ayin solgunlugu ve halesi, sabahin erken saatlerinde ciy damlaciklariyla yuklu orumcek aglari, soluk alip verme, konusma mucizesi, gunbatimindaki alacakaranlik, suyun kaynamasi ve donmasi, oglen gunesinin ufacik bir cam parcasindan piril piril yansimasi, bir zamanlar bizim olup da sonra yitirdigimiz buna benzer bircok asal sey. Hicbir zaman tekrar kavusamamak uzere yitirdigim seyler. Veya daha da kotusu, seyrek olarak geri donup uzaktan hafifce isildayacaklar, ama o ilk heyecan sonsuza dek kaybolmus olacak. Her sey donuklasti ve eridi gitti. Yasamin kendisi giderek tozlu ve kirli olmaya basladi."



    “The most wretched fate was not to be forgotten but, precisely, to fade away. Will, longings, memories, carnal desires, curiosity, passion, gladness, generosity — everything gradually faded. As the wind died in the mountains, so the spirit too expired. Indeed, even pain decreased somewhat with the passage of the years, but then, together with pain, other signs of life also declined. The simple, silent, primal things, those things that every child greeted with excitement and wonderment, such as die succession of the seasons, a kitten scampering in the yard, a door swiveling on its hinges, the life cycle of plants, swelling fruit, whispering pines, a column of ants on the veranda, the play of light on the valleys and the hillsides, the pallor of the moon and its halo, spiders' webs laden with dewdrops in the early morning, the miracles of breathing, speech, twilight, water boiling and water freezing, the glitter of the midday sun on a any sliver of glass, so many primal things that we once had but have lost. Things never to return. Or, worse, they will return rarely, glimmering in the distance, while the original excitement will have vanished forever. And everything is dimmed and dissolved. Life itself is gradually growing dusty and grubby.”

  2. Fransiz Barok ressam Hyacinthe Rigaud'nun olum yildonumu (29 Aralik 1743)

    Ritratto della Madre dell'artista (Portrait de la mère de l artiste - Portrait of the Artist's Mother, 1695)


  3. Neoklasik Fransiz ressam Jacques-Louis David'in olum yildonumu (29 Aralik 1825)

    Ratto delle Sabine (The Intervention of the Sabine Women, 1799)




    La morte di Seneca (The Death of Seneca, 1773)



  4. 451 yilinda Hunlarla Romalilar arasinda yapilan savasin ve bu savasi konu alan Wilhelm von Kaulbach'a ait 1830'larda yapilan bir tablonun ve 1857'de bu tablodan esinlenerek Avusturya dogumlu Macar besteci Franz Liszt'in besteledigi senfonisi Hunlarin Savasi (Hunnenschlacht - Battaglia degli Unni - Battle Of The Huns), ilk kez 29 Aralik 1857'de Weimarer Hoftheater'da (Deutsches Nationaltheater und Staatskapelle Weimar) sahnelendi.




  5. Alman matematikci ve mantikci Leopold Kronecker'in dogum yildonumu (29 Aralik 1891)



    "Tanri tamsayilari yaratti, diger hersey insanin icadidir. / Dio ha creato i numeri interi, tutto il resto è opera dell'uomo. / God made the integers, all the rest is the work of man."

  6. Ingiliz sair Christina (Georgina) Rossetti'nin olum yildonumu (29 Aralik 1894)





    Gun gelir de terkeylersem eger bu teni
    Yaninda degilsem eger, sen yasat beni
    Uzandiginda elime, yoksa yerinde artik
    Seni istese de gonul, bicareyse artik
    Gun be gun duyamasam da o tatli sozleri
    Kurdugun hayalimizle sen yasat beni
    Birak bu yakarislari, bu dostane halleri
    Anla! Vakit gec. Tek arzum sen yasat beni
    Bir an cikarsam aklindan, uzme kendini
    Yeter ki sonradan da olsa sen yasat beni
    Bir zamanlar beni saran o dusunceler
    Sararip solsa da yine sende yeserseler
    Sen yasattikca beni, olacaksa eger huzun
    Var unut, sonra gulecekse eger yuzun




    Aklında tut beni gunden gune
    Bana soyleyemediginde bizim icin neler planladigini ilerde:
    Yalniz beni tut aklinda; anlarsin ya


    (John Brett, Christina Rossetti,1857)


    Ricordami anche quando non potrai
    giorno per giorno dirmi dei tuoi sogni:
    ricorda e basta, perché a me, lo sai

  7. Ilk dizi film Kathlyn'in Maceralari (Adventures of Kathlyn), 29 Aralik 1913'de Chicago, Illinois'da gosterime girdi.


  8. Irlandali yazar James (Augustine Aloysius) Joyce, Sanatcinin Bir Genc Adam Olarak Portresi (A Portrait of the Artist as a Young Man - Ritratto dell'artista da giovane) romani 29 Aralik 1916’da Bew York’ta yayinci B. W. Huebsch araciligiyla yayinlandi.


    “Blackrock'un disinda , daglara uzanan yolda , gul fidanlariyla dolu bir bahce icinde beyaz badanali kucuk bir ev dururdu: Bu evin icinde bir baska Mercedes'in yasadigini soylerdi kendi kendine. Evden uzaklasirken de eve donerken de uzakligi bu binaya gore olcerdi: Kitapta olanlar kadar guzel bir dizi seruveni imgeleminde yasar , bunların sonuna dogru , daha yasli daha kederli olarak, cok yillar once sevgisine karsilik vermeyen Mercedes'le birlikte ayin aydinlattigi bahçede durur ve acili, onurlu bir yadsima hareketiyle :

    ‘Madam , misket uzumunu hic sevmem! , derdi.”



    “Outside Blackrock, on the road that led to the mountains, stood a small whitewashed house in the garden of which grew many rosebushes : and in this house, he told himself, another Mercedes lived. Both on the outward and on the homeward journey he measured distance by this landmark : and in his imagination he lived through a long train of adventures, marvellous as those in the book itself, towards the close of which there appeared an image of himself, grown older and sadder, standing in a moonlit garden with Mercedes who had so many years before slighted his love, and with a sadly proud gesture of refusal, saying :

    ‘Madam, I never eat muscatel grapes.”

Sayfa 1786/7020 İlkİlk ... 78612861686173617761784178517861787178817961836188622862786 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •