-
Saint Gotthard Muharebesi 1664

Vasvar Antlaşmasını onaylayarak Avusturya İmparatoruna gönderen Osmanlı ordusu başkomutanı Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa, Vasvar Antlaşması'nda bulunan Osmanlı ordusunun askeri harekâtında serbest olacağı maddesine dayanarak Çakani'den (Cskany) batı yönünde başarılı bir manevra yaparak ilerlemeye başladı. Ordu, Szentgotthárd bölgesine ulaştığında, keşif birlikleri Avusturyalılara hizmet eden İtalyan Mareşal Raimondo Montecuccoli kumandasında birleşik ordu ile karşılaştı. Osmanlı ordusu ile müttefik ordu arasında Raab Nehri bulunuyordu.
Bahsedildiği üzere Fazıl Ahmet Paşa, Yanıkkale'yi (Raab) alıp, Viyana'ya yürüyüşe geçer görünmek izlenimi ve tehdidi oluşturmak amacındaydı. Bu sebeple Raab Nehri üzerine daha çok piyadelerin geçebilmesi için küçük bir köprü inşa edilmesi bu sebepledir
Raab Nehrini aşan sayıca az Osmanlı birlikleri Moggersdorf köyünü ele geçirdi. Avusturya kuvvetleri arasında kopukluk ve geri çekilme baş gösterdi. Ancak Fransız ve Almanların karşı hücumu takviye alamayan yeniçerileri sıkıştırdı. Teslim olmayı reddeden yeniçeriler son askerine kadar çarpışarak burada öldü.
Birleşik ordunun tekrar bir saldırıya geçeceği düşünülmediği için Osmanlı kuvvetleri nehir yönünde geri çekilmekte idi. Bu durumu gören Mareşal Montecuccoli Birleşik ordunun derhal saldırıya geçmesini istedi. Diğer komutanlar ise buna karşı çıktı. Buna rağmen Mareşalin emriyle çekilmekte olan Osmanlı ordusuna ani ve şiddetli bir saldırı başlatıldı. Osmanlı ordusuna tam cepheden saldıran Birleşik orduya Osmanlı kuvvetleri direndi ve iki ordu arasında en kanlı çarpışmalar bu esnada meydana geldi.
Saldırıya hazırlıksız yakalanan Osmanlı ordusu kayıplar verse de Birleşik ordu tarafından imha edilemedi. Çünkü Osmanlıların birçok birliği henüz Raab nehrinin karşı yakasına geçmemişti. Karşı kıyıya geçmiş Osmanlı kuvvetleri arasında panik baş gösterdi ve Fransızların yoğun saldırısı sonucu köprüye ve nehre doğru dönüş başladı.
Üzerindeki binlerce askeri taşıyamayan köprü yıkıldı, askerin bir kısmı nehirde boğulurken öldü, bir kısmı nehirden kurtulmaya çalışırken müttefik kuvvetlerce öldürüldü, bir kısmı da karada çarpışarak öldü. Moggersdorf köyünün kaybından sonra Sipahilere saldıran Fransız süvarilerinin uzun saçlarını ve sakalsız yüzlerini gören Sadrazam "Bu genç kızlar da kim?" diye sorunca, kendisine Fransızlar olduğu söylenmiştir.
Savaş sadece karşıya geçebilen Osmanlı birlikleri ile müttefik güçler arasında cereyan etti. Nehrin öte yakasına geçmemiş önemli sayıda Osmanlı süvari ve topçu birlikleri duruma müdahalade bulunamadılar ve çarpışmayı üzüntüyle seyrettiler.
Bu durum birleşik ordunun bilinçli bir stratejisinden çok, Osmanlıların kendilerinin yanlış hesaplarından ve anlık paniklerinden kaynaklanmıştır. Buna rağmen Osmanlılar kesin bir yenilgiden kurtuldular. Bütün kayıplara rağmen Osmanlı ordusu düzenini korudu ve savaşın kazanılamayacağı anlaşılınca düzenli olarak geri çekildi.
BENİM NOTUM: 1595 teki "Yergöğü Köprü geçişi faciası" ile karşılaştırıyorum yine aynı hezimet. Yazar birde ordu düzenini kaybetmedi demiş. Hangi düzen.?
Nehrin karşı kıyısında olan asıl ordu hiç bir saldırıya maruz kalmıyor ki.
Karşıya geçmiş olanları kaderlerine terkediyorlar o kadar. Bunun adı düzen mi oluyor şimdi..?
4.000 askerimiz göz göre göre, savunmasız, topsuz tüfeksiz ölüyor oralarda...
Geçmişten ders almamak konusu bitti mi şimdi?
HAYIR daha bitmedi....!
Benzer şekilde ZENTA MUHABERESİ var. Çok değil 33 yıl sonra..!
Bir sonraki başlıkta..
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri