I. Dünya Savaşı esnasında, adada tutulan esirlerin bulunduğu şartlardan dolayı, Azerbaycanlı Türkler tarafından “Arsa-i Kerbela”, “Makber” gibi çeşitli isimlerle anılan ve yılanlarıyla ünlü olduğu için de ”Yılan Adası” da denilen Nargin, Hazar Denizi’nde, Bakû’ye deniz yoluyla 45 dakikalık mesafede bulunan 3 bin 100 metre uzunluğunda ve 900 metre eninde, 3,5 kilometre kare büyüklüğe sahip olan bir adadır.




Ruslar, Sarıkamış harekâtından sonra bu adayı savaş esirlerinin tutulduğu bir kamp haline getirmişlerdi.
Aslında Kafkas Cephesi savaşlarının başlamasından hemen sonra Ruslara esir düşen Türklerin Tiflis ve Bakû gibi şehirlere getirilmesi, Çarlık yönetimi açısından ciddi bir rahatsızlık yaratmıştı. Bunun sebebi de Kafkas halkının önemli bir kısmının dini ve etnik açıdan esir düşen Türklerle aynı kökten olması idi.

Dolayısıyla bu bölgelerden geçirilen Türk esirlerin durumu yerli halk arasında büyük bir rahatsızlık doğuruyordu. Diğer taraftan kiliselerde Çarlığın başarısı için dualar edilmesi, onların milli ve dini hislerini daha da olumsuz etkiliyordu. Türk-Müslüman ahali, Rusya vatandaşları olmalarına rağmen Osmanlı Devleti’nin bu savaşta mağlup olmasını istemiyorlardı.

Netice itibarı ile Rusya’nın Türk ve Müslüman Osmanlı Devleti ile savaşması, Rusya’da milli ve dini çatışmaları daha da derinleştirmişti. İşte bu ortamda Çarlık yönetimi, kötü durumdaki Türk esirlerin halkın üzerinde bırakacağı tesiri de göz önünde tutarak, esir kamplarını özellikle halkın dikkatlerinden uzak, herhangi bir irtibat riski olmayan yerlerde kurmayı planlamıştı.
Daha önceleri ağır suçluların tutulduğu bir hapishane olarak kullanılan Nargin Adası da bu amaca uygun olarak düşünüldü..

Adaya Rus istihkam birliklerince ahşaptan büyük barakalar inşaa edilerek esir kampına uygun hale getirildi.


Adada zaten eski cezaevi olarak kullanılırken yapılmış taş binalar ve liman mevcuttu.